• DOLAR 32.537
  • EURO 34.775
  • ALTIN 2487.574
  • ...
`Böcek` olayına gazetecilerden tepki
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
VAN - Van’da yayın yapan Tutku FM’in ‘Farklı Açıdan’ programında Van Olay Gazetesi’nin hizmete yeni açtığı tesislerinde dinleme cihazının bulunması masaya yatırıldı.
 
Sunuculuğunu Salih Geçken’in yaptığı programa stüdyo konuğu ve canlı telefon bağlantısıyla katılan gazeteci yazarlar, meslektaşlarına yapılan olaya tepkilerini dile getirdi.
 
Programa stüdyo konuğu olarak katılan Van Olay Gazetesi yazarı Abdulhelim Almalı,  yaşanan olayın yerel medya tarafından basite alındığını söyleyerek, Van’da 11-12 yerel gazetenin olmasına rağmen haberin sadece 3-4 gazetede yer aldığını söyledi.
 
Olayın bir an önce aydınlatılması gerektiğini söyleyen Almalı, “Neden Van Olay? Van Olay Gazetesi ilimizde birçok alanda gazeteciliğe ilkler kazandırandır. Tesisleri olsun, mizanpajı olsun… Oldukça zengin bir kadro ile haber yapıyor. Doğruları anlatmaya çalışıyor. Dolayısıyla, acaba birileri gözdağı vermek için mi bunu yaptı?Gelişen teknolojiye baktığımızda, istihbarat birimleri bu kadar basit bir dinleme taktiği ile herhalde devreye girmez.  Emniyet müdürümüzün olaya müdahil olduğunu söylemesi beni biraz umutlandırdı. İnşallah bunu kimlerin, niye, niçin yaptıklarını ortaya çıkarırlar. Bunu çıkarırlarken de en azından güvenlik güçleri üzerindeki şüpheyi de kaldırmış olurlar” dedi.
 
Gazeteciliğin, sorgulamak ve adaletsizliğe karşı olmak olduğunu söyleyen bir diğer stüdyo konuğu Gazete Van sitesi yazarı Abdulbaki Karaca, yaşanan olayı alçakça ve ahlaksızca bir durum olarak değerlendirdi.
 
“Van Olay Gazetesi böyle bir ahlaksızlık yapmaz”
Bu tür olayların geride kalmasına rağmen, kalıntılarının hâlen devam ettiğini belirten Karaca, sunucu Salih Geçken’in olayı Van Olay Gazetesi çalışanlarının planladığı yönündeki iddiaları hatırlatması üzerine şöyle konuştu: “Van Olay Gazetesi çalışanlarının da böyle bir ahlaksızlık yapacağına ihtimal vermiyorum. Çünkü çok basit, çok ucuz şeylerle uğraştıklarına bu manada inanmıyorum.  Olay gazetesinin inançları ve prensipleri gereği çirkinliğin içine sokulmak istenmesi son derece düşündürücüdür. Bugün kaç tane gazetenin köylerden haber yaptığını gördünüz. Olay gazetesinin şu ana kadar birçok ücra köşeden, kırsal alandan inanılmaz, çok doğru, köylünün, köşe bucakta kalan, terk edilen, sorunların gündeme getirilmeyen halkın haberlerini yaptığını gördüm.”
 
“Olay çok acemice”
Olayı etik bulmadıklarını söyleyen Van Haber Gazetesi yazarı Naif Yaşar ise, “Böyle bir süreçte bir yerel gazeteye dinleme tekniği ile gözdağı verilmesi etik bir olay değildir. Gelip bir çiçeğin içine böyle bir cihazın konulması çok acemice bir olay. Ben, farklı bir amaçla daha çok insana ulaştığını söyleyen bir yapının kalkıp sansasyonel haber yapmasını düşünmüyorum. Olay gazetesi, kendi çizgisinde bir şeyler yaptığına inanan bir gazete. Dikkat ederseniz kentteki gazeteler arasında da farklı bir çizgiye sahip. Siyasi yaklaşım olarak da farklı bir çizgiye sahip.  Ben böyle bir şeye ihtimal dahi vermiyorum” şeklinde konuştu.
 
“Olayı takip etmek herkesin görevidir”
Van Sesi Gazetesi yazarlarından İkram Kali de duruma tepki göstererek, “Başbakanın, cumhurbaşkanının, üst düzey yetkililerinin dinlendiği günümüzde bir gazetenin dinlenmesi çok da sürpriz olmadı. Ortaya çıkan görüntü hoş değil. Bir şaibe yaratmıştır.  Bu şaibe de yapılacak adli soruşturmada ortaya çıkacağına inanıyorum.  Bu gibi durumlarda suskun kalınmaması gerekir. Bu işin muhatabı kimse bütün yasal haklarını aramak zorundadır. Olayı hem hukuk zemininde hem de güvenlik zemininde takip etmek herkesin görevidir” dedi.
 
Özkan iddialara cevap verdi
Programda “Niçin şu ana kadar olay saklandı? Durum neden ilk önce emniyete bildirilmedi” gibi soruların sorulması üzerine Van Olay Gazetesi yazarı ve imtiyaz sahibi Fikret Özkan telefonla bağlanarak soruları yanıtladı.
 
Dinleme cihazını,  açılış tarihleri olan 12 Nisan’dan yaklaşık 15 gün sonra bulduklarını hatırlatan Özkan, “İlk gördüğümüzde dinleme cihazı olabilir diye düşündük. Hemen sim kartını ikiye böldüm. Bir kenara bıraktım. Ve bunu değerlendirmemiz gerektiğini söyledim. 1 hafta boyunca bunu kime gösterebiliriz, kim bundan anlar diye sorduk etrafımıza. Burada güveneceğimiz kimseyi bulamadığımız için Mayıs ayının ikinci haftası Diyarbakır’daki toplantımıza gittim. Orada incelenmesi için bıraktık. 1 hafta sonrası inceleme yapıldı ve bana dönüldü. Bulunan cihazın dinleme cihazı olduğunu söylediler. Olay bundan ibaret. Yoksa, tutmuşuz iki ay bekletmişiz diye bir şey yok. İşin üzerine gideceğimiz zaman elimizdeki deliller sağlam olsun,  kesinleştirmeden bunu açığa vurmak istemedik” ifadelerini kullandı.
 
“Bölgede emniyet güçlerine bir güvensizlik var”
Dinleme cihazını bulduktan hemen sonra niçin emniyete başvurmadıklarını da anlatan Özkan, bölgede bazı olayların emniyet güçleri tarafından üzerinin örtülüşünü hatırlattı. Özkan, “Emniyet müdürü beni aradı. ‘Keşke bize ilk önce haber verseydiniz’ gibi sözler söyledi. Takdir edersiniz ki, bu gibi olayların özellikle bizim bölgemizde üstü çok örtüldü. Gidiyorsunuz, gerekli mercilere başvuruyorsunuz, ondan sonra bakıyorsunuz ki kayboluyor.  Suç unsuru olan cihazlar bile kayboluyor. Yine öyle bir şey olur mu derseniz, işin doğrusu öyle bir düşüncemiz yok. Ama derle ya, ‘Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer’ Dolayısıyla bunu iyice tetkik edip doğruladıktan sonra bunun peşine düşmeye karar verdik.   Parmak izin meselesine gelince. Zaten arkadaşımız buna dokunmuş. Dikkat edilerek alınmış olsaydı belki parmak izine ulaşılırdı. Ama ilk defa böyle bir durumla karşılaştık” şeklinde konuştu.
 
“Mustazaf- Der’e yapılan saldırılar ortada”
Ardından tekrar söz alan Abdulbaki Karaca ise, bölgede  emniyet güçlerine karşı bir güvensizliğin olduğuna kendisinin de hak verdiğini söyleyerek, “Bu gibi olaylar için bir ideoloji mensubu olmak gerekmiyor. Sade bir vatandaşın da başına bunlar gelebilir. Bir vatandaşa gitseniz, şu anda güvenlik güçlerine olan güvenin en az olduğu bir birim olduğunu görürsünüz. Haliyle şu anda emniyetin kendini sorgulaması gerekiyor. Güvenirliliğimi nasıl artırabilirim çabasına girmesi gerekiyor. Geçmişte bırakılan o kirli izlenim nedir? Sizi herhangi bir terör örgütüne mensup gösterebilirler mi? gibi herkeste bir kaygı ve endişe vardır. Örneğin bugün Mustazaf Der’e inancından ötürü yapılan saldırılar ortada. Bunları yabana atamayız. Hâlâ bir yere devlet özgürlük sağlarken bir yere de despot bakış açısını sürdürüyor” diye konuştu.  (Fırat Arslan-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir