• DOLAR 32.578
  • EURO 34.91
  • ALTIN 2425.77
  • ...
ABD’nin İslâm Düşmanlığı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
ABD Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanan yanlı 2012 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’na tepkiler sürüyor.. Türkiye bölümünde, devletin Sünni İslami gruplara lehte muamelede bulunduğu savunularak en uç örneklerin ön plana çıkarıldığı raporda, Filistinli Müslümanlara ibadet hakkı tanımayan İsrail’le ilgili ise en küçük bir olumsuz görüş yer almıyor. Raporun çifte standart olduğuna dikkat çekilerek, İsrail zulmünü es geçen ABD’nin Türkiye’deki Müslümanları hedef aldığı kaydedildi. Raporun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD gezisinin ardından açıklanmasının manidar olduğuna vurgu yapılarak, ABD’nin dini özgürlükler konusunda Türkiye’ye bakmadan önce İsrail’i eleştirmesi gerektiğine dikkat çekildi.

BAŞBAKAN’IN GEZİSİNİN ARDINDAN
AÇIKLANMASI MANİDAR

İzmir Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Rıfat Sait, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinin hemen arkasından açıklanmasının manidar olduğunu ifade etti. Raporda elle tutulacak fazla bir detay olmadığını dile getiren Sait, eften püften şeylerle Türkiye’nin değerlendirilmeye çalışıldığını bildirdi. Raporun ciddi bir rapor olmadığını aktaran Sait, raporda yer alan TBMM’de cemevi bulunmaması konusunun siyasi bir malzeme konusu olduğunu dile getirdi. Raporda yer alan ruhban okulunun karşılığında Atina’da açılmayan bir cami bulunduğunu hatırlatan Sait, Türkiye’de ruhban okulu ile ilgili konuda Atina’ya baskı yapmaları gerektiğini kaydetti. Azınlık vakıflarına mallarının iade edildiğinin altını çizen Sait, Türkiye’nin dini özgürlüklerdeki şeffaflığının Avrupa ülkelerinden de beklediklerini söyledi.

ABD’NİN İSRAİL’İN YAPTIKLARINI
GÖRMEMESİ İKİYÜZLÜLÜK

Filistin’deki Müslümanlara İsrail’in yaptığı baskıların insanlık dışı olduğunu hatırlatan Sait, Filistinlilerin ibadetlerini yapmada birçok engelle karşılaştıklarını dile getirdi. İsrail’in Filistinlilere her alanda uyguladığı devlet baskısını ABD’nin görmediğini hatırlatan Sait, buna karşılık Türkiye’deki dini özgürlükleri ele alan bir rapor hazırlamasının ikiyüzlülük olduğunu kaydetti. ABD’nin bu konuda öncelikle İsrail’i eleştirmesi gerektiğini aktaran Sait, ABD’nin Türkiye’yi bu şekilde yargılamaya hakkı olmadığının altını çizdi.

İSRAİL ELEŞTİRİLMEZKEN,
TÜRKİYE’NİN AYRIMCILIKLA
İTHAM EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun Türkiye bölümünde, devletin dini özgürlüklere saygısının yıl boyunca devam ettiği ancak Sünni İslami gruplara lehte muamelede bulunduğu şeklindeki değerlendirmeleri eleştiren Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil de, “Türkiye son yıllarda insan haklarının uygulamasında dünyada ilk sıralara yerleşmiştir. İsrail’in Filistinlilere uyguladığı ambargolar, dini kısıtlamalar eleştirilmezken, Türkiye’nin mezhepsel olarak ayrımcılıkla itham edilmesi kabul edilemezdir” dedi.

BATI MÜSLÜMANLARA YAPILANLARI GÖRSÜN

Filistin’de, Arakan’da, Çin’de, Afrika’da, Avrupa’da hatta ABD’de İslamofobi sebebiyle Müslümanların sınıflandırıldığını ve Müslümanlara yapılan zulmü görmediklerini ifade eden Pakdil, “Oysa İslamiyet inanç hürriyetini en net savunan dindir. İslâm’da hakların ve hürriyetlerin kullanımı, eşitlik ve adalet prensipleriyle birlikte düşünülmektedir. İnsan haklarının tanınmasında ve o haklardan yararlanmada Müslüman-gayrimüslim, zenci-beyaz, zengin-fakir, âmir-memur herkes eşittir. Can, mal, namus, akıl ve dinin korunması açısından insanlar arasında eşitlik prensibi, esas kabul edilmiştir. İslâm ülkesinde ve bir Müslüman nezdinde her vatandaşın canı, malı, namusu, dini ve aklı koruma altındadır. Adalet prensibi ise, ehliyet ve liyakat göz önünde bulundurularak uygulanır” şeklinde konuştu.

İSRAİL MESCİD-İ AKSA’DA
NAMAZ KILMALARINI ENGELLİYOR

Veda Hutbesinin bir çeşit insan hakları beyannamesi olduğunu ifade eden Nevzat Pakdil, “İsrail şu anda Mescid-i Aksa’da belli bir yaşın altındaki erkeklerin Cuma namazı kılmasını bile yasaklıyor. Bu dini özgürlüklerin kısıtlanması değil midir? Oysa bizim tarihimiz insan haklarının en güzelleri ile doludur. Osmanlı’nın fethettiği topraklardaki Müslim ve gayrimüslim vatandaşlarına karşı, asırlar boyu sürdürdüğü, insan hak ve hukukuna riayette gösterdiği titizlik, günümüzde bile takdir edilmektedir. Müslümanlar, insan hakları ve hukuk devleti gibi kavramları -Batı’daki gibi kanlı savaşların neticesi elde edilen bir kazanım olarak değil- bir mesuliyet ve vazife şuuru olarak telâkki etmişlerdir. Müslümanlar için bahsi geçen hak ve hürriyetler, hiçbir zaman insanların keyfine bırakılmamıştır. Son yıllarda ise ülkemizde de çok güzel örnekler yaşanmaktadır. Dini vakıflara haklarının verilmesi, arazilerin iade edilmesi, mülklerinin serbest bırakılması birer örnektir. Buna karşılık Avrupa’da minareye karşı, başörtüsüne karşı hâlâ ön yargılar bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. 
 
Yeniakit

Bu haberler de ilginizi çekebilir