• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Düşün Artık Müslümanların Yakasından!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Ama gelin görün ki dün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği SİYASİ bir kararla, barış değil savaş istiyorum, der gibi bir tavır takındı.  Aralarında Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcılarının, İl-ilçe başkanlarının, İslami STK üye ve başkanlarının, İslam âlimlerinin, Yazar ve TV Programcılarının da olduğu 13 Müslüman`a tamı tamına 113 yıllık bir ceza reva görüldü.

Gerekçe ise; Hizbullah Cemaati üyeliği ve yöneticiliği. Onların tabiriyle Terör örgütüne üye olmak ve yöneticilik yapmak. Hani nerede terör örgütü? Bir grubun terör örgütü sayılması için silahlı faaliyetlerde bulunması, sağa sola Molotof atması, Silah bulundurması ve bu eylemlerin de ispatlanması gerekmez mi? 

Hani nerede Hizbullah Terör Örgütü.  Hizbullah`a isnad edilen en son olayın üzerinden 18 sene geçti neredeyse. Zaten on binlerce üyesi şehid edilerek, zindanlara girerek geçmişte yaşananların eğer varsa cezası, cezasını çekmişlerdir. Ne zamandan beri hayır işlemek terör oldu.

Ağır cezalara çarptırılan bu 13 Müslüman acaba ne tür askeri ve silahlı faaliyetlerde bulundular ki; Terör örgütü üyesi ya da yöneticisi olarak cezalandırıldılar.

CMK 102. Madde dolayısıyla serbest kalan Müslümanları yakalayamamanın hırsı mı bu? Akıl var izan var. Bu insanlar mı şu an arayıp da yakalayamadığınız Zatları zindanlardan çıkardılar. Tünel mi kazdılar?  Yakalayabiliyorsanız gidin onları yakalayın neden onları seven insanları cezalandırmayı tercih ediyorsunuz ki?

Malumunuz bu operasyonlar medyanın baskısıyla yapılmış ve 19 Müslüman savaş suçlusuymuş gibi evleri, işyerleri sabah namazı vaktinde basılarak gözaltına alınmışlardı. Bu gün 13`ü cezalandırılmış olan o Müslümanların evlerinden, işyerlerinden suç olarak ifade edilen hiçbir şey çıkmamıştı.

Buna rağmen CMK 102`den çıkanları yakalayamamanın verdiği eziklikle sağa sola saldıran Polis`in baskısıyla 6 Müslüman tutuklanmış ve 9 ay sonra çıkarıldıkları ilk mahkemede serbest bırakılmışlardı. Diğerleri ise zaten tutuksuz yargılanıyorlardı.  O gün serbest bırakılanlar bu gün cezalandırıldılar.

İnsan Sormak istiyor, o günden bu güne ne değişti acaba?

O günden bu güne çok şey değişti.  En azından Hüda-Par kuruldu. O gün yargılananların bir kısmı da şu an Hüda Par`ın yöneticileri. Bu bile; yeterince suç, zalimlerin gözünde.

O günden bu güne İslami Camianın barış dolu yükselişi ve toplumsal kabulü de tavan yaptı tabiri caizse.

Ha bir de son günlerde ihbarcı sol basının ispiyonları var ki; medya operasyonu olarak başlayan bu dava için çok önem arz etmektedir. Malumunuz Kutlu Doğum etkinlikleri bazılarını kırmızı görmüş boğa konumuna yükseltti. İçlerindeki İslam düşmanlığının yansıması olarak da her türlü çabaya, bıçaklamaya rağmen durduramadıkları Muhammedi Sevda Hadimlerini ihbar etmeye, ispiyonlamaya başladılar.

Sol Medya`nın son günlerde sık sık ifade ettiği Top Yekûn Mücadele kavramında yargı üzerine düşeni yapmış görünüyor.

Bol bol yargı paketleri çıkarıyorlar. Ama nedense Müslümanlar hep bu paketlerin iyileştirmelerinden uzak tutuluyor. Kimi zaman çıkarılan yeni kanunlar yargılananların lehine olunca daha yasalaşmadan bile uygulamaya konulabiliyor. İstanbul`daki KCK tutukluları daha yargı paketi yasalaşmadan bu pakete ya da varılan anlaşmaya binaen serbest bırakıldılar.  Ama bilinen sebeplere binaen bu kurallar Müslümanlar için geçerli olmuyor. 

Daha örgütlenmesini bile tamamlamadan Hüda Par`ın önünü kesmek amacıyla alınan bu kararın hukuki yansımalarını ve sürecini hukukçular daha doğru olarak değerlendireceklerdir elbet. Ama zulmü görmek için de hukukçu olmaya gerek yok. Zaten verilen bu hükümler hukuki değil de siyasi olduğu için hukukçulardan ziyade siyasilerin gündeminde olmalıdır.

Alınan bu 113 Yıllık cezalar da gösteriyor ki; AKP de BDP de Hüda Par`ın ve bu Muhammedi Camia`nın geleceğini iyi okumuş, tahlil etmişlerdir. İşte bu yüzden de el ele vererek ya saldırıyorlar, bıçaklayıp molotofluyorlar, suları kesiyorlar ya da böyle başkan yardımcılarını ve sevenlerini zindanlarla tehdit ediyorlar. Bu Şer ittifakı değil de nedir?

Buna binaen de olayın sorumlusu doğrudan doğruya AKP yargısı değil AKP İktidarıdır.  Bu saatten sonra Molotofçuları sokağa salıp Müslümanları ise içeri tıkmak için uğraşan sözüm ona İslamcı AKP İktidarının Müslümanlar nezdinde hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. İslamcı tabirini özellikle kullandım. Onların İslamcılığı bu saatten sonra Fırıncı, Ayakkabıcı, Şıracı, Bozacı gibi karın doyuran bir ekmek kapısından başka bir şey değildir.

Hani hep soruyorlar ya AKP ne verdi de PKK çekildi diye. Alın size cevabı. AKP bölgeyi, PKK-BDP`ye verdi. Hem de temizleyip öyle vermeyi taahhüt etmiş olacak ki; silahlarıyla beraber elini kolunu sallayanlara kapıları açarken Müslümanların yakasına yapıştı. Ama kutlu doğumlarda denildiği gibi; Peygamber Sevdalıları her tuzağı bozacaktır.  Şu an vizyona konulan, AKP-PKK kardeşliği isimli film Allah`ın izniyle kısa metrajlı film olarak kalacaktır.

Devlet, Müslümanlardan ne istiyor? Savaşmalarını mı? Sağa sola Molotof atmalarını mı?  Milyonlarca insanı sokağa döküp ülkeyi ateşe vermelerini mi? Ama Allah`ın izniyle her şeye rağmen Müslümanlar sabır ve metanetlerini koruyacak Müslüman milletin selameti için gerekirse kendini feda edecektir. Bu karar tam manasıyla bir kışkırtmadır.

Devlet Diyor ki;

Sen misin Müslümanları temsil etmek için Parti kuran.

Sen misin Peygambere sadakat mitingleri düzenleyen

Sen misin Kutlu Doğum Programları düzenleyip Milyonları Peygamberiyle buluşturan

Sen misin ahlaksız yarışmalara engel olan

Sen misin Müslüman`ca yaşayan

Sen misin Fakirlerin sofrasına bir parça ekmek koymak için koşan…

Ceza alanların profilleri tek tek incelenecek olursa görülecektir ki; hepsi milyonlara hitap ediyor. Ceza alanlar toplumda karşılığı olan, milyonları meydanlara çıkarabilme etkinliği olan insanlar. Kutlu Doğum Programlarını düzenleyen bu insanlar eğer terörist olsaydılar meydanlara topladıkları bu yüz binlerle hatta milyonlarla ülkeyi yakıp yıkabilirlerdi.  

Ama onların düzenlediği organizasyonların hiçbirinde, bu güne kadar en ufak bir olayın olmaması bile yeterince mesajdır sanırım.

Bu insanların ceza almalarına rağmen feryat etmeyip izzetlice bir tavır sergilemelerinden de ülkedeki bütün Müslümanların ders çıkarması lazımdır.

Bu olaydan ders çıkarması gerekenlerin başında ise; AKP`yi Müslümanların Partisi olarak görenler gelmektedir. Müslümanlara zulmeden, İslam dışı güçlere yaranmak için, Sol cenaha şirin görünmek için, PKK-BDP`li kardeşlerini memnun etmek için Müslümanları cezalandıranlar asla ve asla Müslümanların temsilcisi olamazlar. Olsalar olsalar sandık kaygısıyla halkı katledenlerle dost olan, Rejimin askerleri olurlar.

AKP rejimi, PKK anlayışıyla hareket ediyor şu anda. Zaten onları birleştiren nokta da bu. Yani, KİBİR. Benden başka hiç kimseye yaşam hakkı yok anlayışı onları birleştirince, ortak olarak onların Müslüman halkı aldatmalarına engel olacak tek gücü hedef seçtiler. Hüda Par`ın kuruluşuyla Müslüman halkın teveccühünün oraya kayacağını gören AKP`liler daha doğmadan boğmayı hedeflediler.

Ama tarihe baksınlar da görsünler. Ne Firavun Musa`yı ne de Nemrut İbrahim`i boğamamıştır. Bundan sonra da boğamayacaktır İnşaallah. Bilakis Musa da İbrahim de onların saltanatını başlarına geçirmiştir.

Biliyorsunuz Başbakan birkaç ay cezaevinde kaldıktan sonra büyük bir alay-ı vala ile dışarı çıkmış kalabalıklarca karşılanmıştı. O manzarayı gören herkes de insani bir olay, diye algılamıştı. Ama gelin görün ki; Seyfulislam İnan ise Cezaevinden tahliye edilen babasını karşılamaya gitti, diye örgüt üyeliğinden ceza aldı.  Hukuk bu işte. Buna Üstünlerin hukuku diyorlar. Ya da zalimlerin zulmü. Tayyib`i karşıla milletvekili ol, babanı karşıla örgüt üyesi ol…

Hani başbakan bir şiir okumuştu Siirt`te. Şiir`de minareler süngü kubbeler miğfer
camiler kışlamız müminler asker.
  Denilmekteydi. Buradan AKP`nin ve AKP yargısının başı olan zata seslenmek istiyorum. Bil ki; Ey Başhakim! Mü`minler artık sana asker değildir. Çünkü Müslümanlar, Heyhat Minezzile şiarıyla dirilmişlerdir.

Unutmadan bir de çok yakın zamana bakalım. Hüsnü Mübarek nerede. Zeynel Abidin Ali nerede… Kaddafi nerede… Bu bir ibret vesikasıdır. O Kudretli diktatörlerden ders çıkarmayanların akıbeti onlar gibi olacaktır.

Son olarak bu zulme maruz kalan Müslümanlara Allah`tan sabır dilerken bu kararı alanları ve sebep olanları ise Hz. Nuh`un duasına havale ediyorum…

Zülküf Er/ HÜRSEDA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir