• DOLAR 32.495
  • EURO 34.599
  • ALTIN 2492.268
  • ...
HÜDA PAR'dan üretici ve market fiyatlarındaki aşırı farka tepki: Kâr marjlarına limit konulmalı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HÜDA PAR, yaptığı yazılı açıklamayla gıda fiyatlarındaki artış, üretici ve market fiyatları arasındaki aşırı fark, Afganistan'ın BM'de temsiliyetinin kabul edilmemesi, işgalci siyonist rejimin devam eden provokasyonlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen dünya geneli gıda fiyat endeksine göre Kasım ayında gıda fiyatlarının son on yılın zirvesine ulaştığının hatırlatıldığı açıklamada, gıda endeksinde buğday ve süt ürünlerine olan talebin, fiyatları yukarı taşıdığı ifade edildi.

Açıklamada, "Değişen iklim koşullarına bağlı olarak yaşanan kuraklık, pandemi şartlarının etkisiyle arz talep dengesinde oluşan zorluklar, tedarik zincirlerindeki aksamalar, ekilebilir tarım arazilerinin giderek azalması gibi birtakım faktörler insanlığı gıda sorunu tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır." denildi.

"GAP gibi projeleri tamamlamak gıda sıkıntısına da çare olacaktır"

Türkiye’de de gıda fiyatlarında yaşanan fahiş artışların gündemdeki yerini koruduğuna işaret edilen açıklamada, "Bu durum, tarımsal faaliyetlerin yanı sıra hayvancılık alanında da kendi kendine yeterli duruma gelmenin önemini ortaya koyuyor. Bu alanda geleneksel yöntemler; kuraklık sorunu ve girdi maliyetlerinin ciddi oranda artmış olması nedeniyle sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Tarımda girdi maliyetlerinin azaltılmasına dönük tedbirler almak, destekleme ve teşviklere ağırlık vermek, kuraklığa karşı tahıl ambarı sayılan bölgeler için sulama imkanları geliştirmek, GAP gibi projelerin özellikle sulama ayağını tamamlamak ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayacağı gibi önemli bir soruna dönüşen gıda sıkıntısına da çare olacaktır." ifadelerine yer verildi.

"Üreticiyi de vatandaşı da sömüren fırsatçılar için ivedi tedbirler alınmalı"

Üretici ile market rafları arasındaki fiyat farklarının devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, girdi fiyatlarının sürekli yükselmesinin üretim maliyetlerini arttırdığı belirtildi.

Açıklamada, "TÜİK rakamlarına göre Kasım ayında yurtiçi üretici enflasyonu bir önceki aya göre yüzde 9,99, bir önceki Kasım ayına göre ise yüzde 54,62 olarak gerçekleşti. Bu durum ne üreticiler ne de vatandaş açısından sürdürülebilir değildir. Diğer taraftan bu ÜFE rakamlarıyla üretici ve market fiyatları arasındaki yüzde 300 ile yüzde 900’lere varan farkı izah etmek mümkün değildir. Stokçuluk ve fırsatçılığın, sektörü ele geçirdiği görülmektedir. Üreticiyi de vatandaşı da sömüren fırsatçılar için ivedi tedbirler alınmalı, kâr marjlarına belli bir limit konulmalı ve güçlü bir denetim mekanizması kurulmalıdır." denildi.

Sokak hayvanlarının saldırıları

Sokak hayvanlarının yaptığı saldırıların her geçen gün daha fazla insana zarar verdiği ve can güvenliklerini tehlikeye attığı ifade edilen açıklamada, "Özellikle sabahın erken saatlerinde okula gidip gelen çocuklar sık sık saldırıya uğramaktadır. Bu durum, sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de söz konusudur. Geçtiğimiz günlerde yine ölüm ve yaralanma ile neticelenen saldırı vakaları yaşanmıştır. Meskun mahallerde artan sahipsiz hayvan yoğunluğu, insan sağlığı ve güvenliği açısından tahammül edilemez bir boyuta ulaşmıştır. Parklar artık çocuklar için güvenli alanlar olmaktan çıkmış, sahipsiz hayvanların toplanma yeri haline gelmiştir. Gece saatlerinde yürüyüş yapan, hava aydınlanmadan işe giden, sabah namazı için camilere ulaşmaya çalışan vatandaşlar tedirgin olmakta, kendilerini korumakta zorlanmaktadır." diye belirtildi.

Açıklamada, "Vatandaşların kendilerini sokakta güvende hissetmemesinden daha kötüsü; yetkililerin bu konuda bir türlü önlem almaması hatta bu konuya duyarsız kalmasıdır. Mevzuat, sokak hayvanlarını sokağa tescillemekte ve barınma mekânlarında tutulmalarını engellemektedir. Bu durum, hem insanlar için hem de sokak hayvanları için tehlike üreten bir sonucu doğurmaktadır.  Yapılması gereken; meskûn mahallerden uzakta kalıcı barınakların inşa edilmesi ve bu barınaklarda kalacak köpeklerin sayılarının kontrol altında tutulmasıdır. Mevcut kanunların bu yönde düzeltilmesi, artık ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.

BM’nin Afganistan'ın temsiline ret kararı

Afganistan İslam Emirliği’nin, Birleşmiş Milletler (BM) için aday gösterdiği büyükelçi adaylarının örgütte ’şimdilik’ temsil edilmememe kararına tepki gösterilen açıklamada, "20 yıllık işgalle birlikte siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa mahkûm edilen Afganistan’ın toparlanma sürecinde maruz kaldığı baskı kabul edilemez. Afganistan'ın ABD ve Avrupa’da tutulan milyarlarca dolarlık parasına el koyan Batı şimdi de mevcut yönetimin uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesini engellemektedir." denildi.

Açıklamada, "İşgal ve savaştan kurtulan Afganistan’da normalleşmenin tam anlamıyla sağlanabilmesi için ülkenin el konulan varlıklarının ivedilikle serbest bırakılması, uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir. İslam ülkeleri, siyasi ve iktisadi ambargolara karşı Afganistan’a destek olmalı ve uluslararası platformlarda Afganistan’ın lehine hareket etmelidirler." çağrısında bulunuldu.

İşgal rejimi Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un, El-Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Camii’ne girerek bir provokasyona daha imza attığının hatırlatıldığı açıklamada, son dönemlerde Filistin halkı üzerindeki baskıyı artıran işgal rejiminin, Harem-i İbrahim'in ve kentin Yahudileştirilmesini hedeflediği vurgulandı.

"İşgal rejimi meşrulaştırılmamalı, hak ihlallerinin bedeli ödetilmelidir"

İşgal rejiminin provokatif eylemlerine karşı çıkan Filistinlilerin ise ya katledildiği ya da esir edildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"İşgal rejimiyle normalleşme adımları atarak işgali meşrulaştırmaya çalışan bölge ülkeleri yaşanan süreçten sorumludur. Uluslararası hukuku ihlal ederek soykırım faaliyeti gerçekleştiren işgal rejimi meşrulaştırılmamalı, hak ihlallerinin bedeli ödetilmelidir. Aksi halde işgal rejimi sadece Filistin’de değil tüm bölgede saldırganlık politikasına devam edecek, bölge ülkelerinde iç karışıklığı destekleyecektir. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın işgal rejimine karşı kınama açıklamaları yeterli değildir, İslam mabetlerini hedef alan işgalcilere karşı caydırıcı adımlar atılmalıdır." (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir