• DOLAR 32.385
  • EURO 35.067
  • ALTIN 2326.35
  • ...
Balkanlarda Neler Oluyor?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MERKEZİ

Bölgede Siyasi kriz esasen Dodik ve Sırp yetkililerin, eski Yüksek Temsilci Valentin Inzko'nun 23 Temmuz'da soykırım inkârını suç sayan bir yasa çıkartmasını boykot etmeleri kararıyla    başladı.  

Dodik, Dayton Antlaşması'nın özüne dönülmezse ordu, yargı ve vergilendirme sistemlerinde radikal adımlar atacağını ifade etti. İlk olarak ise  ulusal düzeyde yetkili Bosna Hersek İlaç ve Tıbbi Malzeme Kurumunun yetkilerini, RS bünyesinde kurulacak yeni bir kuruma devretmeye ilişkin kanun teklifinin RS Meclisinde kabul edilmesini sağladı.Dodik ayrıca 7 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin RS'nin bağımsızlığını desteklediğini iddia etti.

Bağımsız Sosyal Demokratlar İttifakı tarafından kabul edilen bildiride RS'nin devlete ait bazı yetkileri kendi üzerine alarak özerklik derecesini artırmasına izin verilmemesi halinde Bosnalı Sırpların "kendi kaderini tayin hakkını" devreye sokacağı ve Bosnalı Sırp kurumlarının devlet kurumlarını entiteden çıkaracağı ifadelerine yer verildi.

Sırp askerlerin Bosna Hersek Silahlı Kuvvetlerinden ayrılarak entite ordusunun kurulmasını da kapsayan bildiride, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi ile Başsavcılığının kararlarının RS'de uygulanmaması vurgulandı.

Dodik ayrıca Bosna Hersek’teki Müslüman Boşnakların ayrı bir devlet kurabileceğini ve konfederasyon sistemi ile Türkiye’ye bağlanabileceğini iddia etti.

Bosna tarafından ise  "Kendi tüfeğimizi ürettik. 200 bin askeri silahlandırabilecek durumdayız” resti geldi.

Bosnalı Sırpların devlet içinde özerk bir yapılanmaya giderek Bosnalıları bu oluşumun dışında bırakmaları tehdidinin ardından bölgede yeni bir savaş çıkabileceğine dair endişeler arttı. 

Rusya mı Siyonist rejim mi?

Rusya ile her alanda iş birliğini savunan Dodik, Kırım´ın Rusya´nın bir parçası olduğunun BH tarafından tanınması ve BH´nin NATO üyesi olmasının engellenmesi için çalışacağını belirtmişti. Balkanları batıya karşı tampon bölge olarak gören Rusya, karışıklığı sürdürerek Balkanlarda özellikle AB etkisini kırmak istiyor. ABD’nin Afganistan ile birlikte Ortadoğu’dan uzaklaşma süreci ve yeni Başkan Biden ile yeni Balkan siyaseti hamlesi Rusya’nın Balkanlardaki etkinliğini artırma çalışmalarını hızlandırmasını sağladı. Bu doğrultuda Balkan turu düzenleyen Lavrov, ayrılıkçı Sırplarla görüşmüş Rusya’nın Balkan siyasetini ayrılıkçı Sırplar üzerinden yürüttüğünü adeta ilan etmişti.

 

NATO üyeliğine başvurduktan sonra Karadağ'da 2016 yılının Ekim ayındaki  seçim sırasında meydana darbe girişimi yaşanmış, başbakana suikast ve darbe planlamakla gözaltına alınanlardan biri, emirleri Rusya'da aldığını itiraf etmişti. Zira  Karadağ’ın NATO'ya dahil olması halinde Cebelitarık'tan Türkiye'nin doğusuna kadar Akdeniz'in kuzey sahilleri Rusya'ya tamamen kapanmış olacaktı. Ancak Rusya’nın tehditlerine  rağmen Karadağ NATO'nun 29'uncu üyesi oldu. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, 21 Kasım 2019’da yaptığı açıklamada, Rusya’nın Sırbistan büyükelçisine, bir Rus diplomatın Sırp ordusu subaylarından biriyle nakit paraların el değiştirdiği bir dizi “komplo teorisi” gerçekleştirdiğinin ortaya çıktığını söyleyerek “Niye?” sorusunu yöneltmişti. Cumhurbaşkanı Vucic, Kleban’ın 10 kez Sırbistan Silahlı Kuvvetlerinden “üç komplo kaynağı” ile temasa geçtiğinin belirlendiğini ve diplomatın üç toplantıda Sırp ordusunun üyelerine para teslim ettiğini bildirmişti.

Vucic , Sırbistan’ın Rusya’ya, Batı’nın destekleyerek 2008’de bağımsızlık ilan eden Kosova’nın Rusya’nın Güvenlik Konseyi’nin yetkisini elinde bulundurması dolayısıyla Birleşmiş Milletler’de oturmasını engellemesi hususundaki desteğinden dolayı da teşekkür etmişti. Ancak , 21 Kasım 2019 sabahında Rusya Büyükelçisi Aleksandr Bocan Harçenko ile görüştüğü zaman tek bir sorusu olduğunu söylemişti: “Neden?”

Rusya'nın Balkanlarda etkinliğini muhafaza edecek kontrollü bir karışıklığı bir politika haline getirdiği ve bu doğrultuda bürokrasiyi etkin bir şekilde kullandığı defalarca ifşa oldu.

Ancak Balkanlarda yükselmek isteyen güçlerden bir tanesi de Siyonist rejim. 


Kosova ve Sırbistan liderleri, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın da katıldığı törende "İki ülke arasında ekonomik normalleşme" anlaşmasını imzalamış, Anlaşma ile Sırbistan, siyonist rejim  büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını açıklarken, Kosova da siyonist rejimi  tanıma kararı almıştı. 

Bosna Hersek için durum biraz daha farklı. Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Dzaferovic, Siyonist rejim eski Başbakanı Netanyahu'nun, ülkesine destek verenler arasında Bosna Hersek bayrağına yer vermesine tepki göstererek, ülkesinin Siyonist rejime.  destek vermediğini, vermeyeceğini söylemişti.

 Ancak Dodik tam bir siyonist dostu. Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik, Sırbistan'ın ABD'de imzaladığı anlaşma kapsamında kendi büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma yönünde karar almasının ardından, Bosna Hersek'in de aynı kararı alması için konseye teklifte bulunacağını açıklamıştı. İşgal rejimiyle yakın ilişkiye sahip olan Dodik, Siyonist rejimi ziyaretinde   ziyarette amacının Türkiye’nin Ortadoğu ve Balkanlarda artmakta olan rolünü sınırlamak amacıyla Siyonist rejimle  bir ittifak kurmak olduğunu açıklamıştı. Dodik, “Osmanlı devletinin Balkan halkları üzerindeki emperyalist rolünü unutmadık” demiş  ve Türkiye’nin Balkanlarda siyasi ve diplomatik faaliyetlerini arttırdığını bunun da Balkanlardaki Hıristiyan halklar açısından olumlu bir gelişme olmadığını söylemişti. Dodik Siyonist rejimin Gazze saldırılarına yönelikte açık desteğini açıklamıştı.

Balkanlardaki son gerginlikte Rusya’nın etkinliği yadsınamazsa da Siyonist rejimin perde arkasından ayrılıkçıları desteklediği ve ayrılıkçıları Sırpları etnisite üzerinden kışkırttığı biliniyor. 

Karmaşık siyasi yapı çatışma riski doğuruyor!

1992 yılında Yugoslavya’dan ayrılmak için Bosna Hersek’te bir referandum düzenlenmiş, referanduma  Sırplar katılmayarak protesto etmişlerdi. Referanduma katılan Boşnak ve Hırvatların yaklaşık % 98’i bağımsızlık için evet oyu verdiler. Bosnalı Sırplar ve Sırbistan referandum sonucunu kabul etmeyip, Bosna Hersek’e savaş açtı.  Yaklaşık üç yıl süren, yüz binlerce insanın ölmesi, binlercesinin toplu katliamlara kurban giden savaşın sonucunda 14 Aralık 1995’te Paris’te     Dayton anlaşması imzalandı.

Anlaşmada dönemin Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Milošević, Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tuđman ve Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Alija Izetbegović’in imzaları bulunuyor. Ayrıca  Avrupa Birliği, Fransa, Rusya Federasyonu, İngiltere, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin temsilcilerinin de anlaşmada gözlemci statüsünde imzaları var.

Dayton Antlaşması sonrası Bosna Hersek, nüfusunun büyük çoğunluğunu Hırvat ve Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek Federasyonu (FBIH) ile Sırp nüfusunun yoğun olduğu Sırp Cumhuriyeti (RS) entiteleri ile özel statüdeki Brcko bölgelerine ayrıldı.

Her iki entitenin de kendi meclisleri, hükümetleri ve başkanları bulunuyor. FBIH ise kendi için 10 ayrı kantona ayrıldı. Kantonların her birinin kendi meclisi ve hükümetleri bulunuyor.

Devletin en üst makamı ise Devlet Başkanlığı Konseyi. Konsey, Boşnak, Sırp ve Hırvat üç üyeden oluşuyor. Dört yılda bir yapılan seçimlerde belirlenen üyeler, 8 aylığına dönüşümlü olarak konsey başkanlığı yapıyor. Boşnak ve Hırvat üye FBIH'den, Sırp üye ise RS'den gelen oylarla belirleniyor.

Devlet düzeyinde de ayrıca bakanlar konseyi (hükümet) ve iki parlamento (temsilciler meclisi ve halklar meclisi) bulunuyor. Bu karmaşık yapıda, kanton, entite ve devlet düzeyinde 5 başkan (3'ü konsey üyesi), 13 hükümet başkanı ve 130'dan fazla bakan bulunuyor. Bu karmaşık siyasi yapı etnik çatışmaları ve yönetimde aksaklığı körüklüyor.

Bu haberler de ilginizi çekebilir