• DOLAR 32.514
  • EURO 34.847
  • ALTIN 2490.088
  • ...
JİTEM GİTTİ, PİTEM Mİ GELDİ?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Polis içinde yer alan kirli yapılanmaların mütedeyyin insanlara yönelik muhbirleştirme faaliyetleri devam ediyor. Hukuksuz bir şekilde insanların önünü keserek bu teklifte bulunan polislerin suç işlediğini belirten hukukçular bunu yapan polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerektiğini ifade ettiler.

Polis içindeki kirli yapılanmaların İslami derneklere ve cemaatlere yönelik muhbirleştirme faaliyetlerine her gün bir yenisi daha ekleniyor. İstanbul’da emniyet ve valiliğin ortaklaşa sürdürdüğü ‘Sosyal Sorumluluk Projesi’ amacından saptırılarak âdeta bir sosyal muhbirlik projesine dönüştürüldü. İslami derneklere giden, çevrelerinde güzel ahlaklarıyla tanınan insanların önleri iş çıkışında, okul çıkışında ya da tenha yerlerde polisler tarafından kesiliyor.

Polis, hukuksuz bir şekilde hiçbir suçları olmayan insanların önlerini keserek onlara para teklif ederek, iş vaat ederek, burs teklif ederek ve şantaj yaparak muhbirlik teklifinde bulunuyor. Bu tekliflerini yaptıkları kişilere de ‘hakkını helal et, aramızda kalsın, kimseye söyleme’ demeyi de ihmal etmiyor toplumu ifsat etmeye yönelik daha önce yapılan muhbirleştirme faaliyetlerinin Kalkınma Bakanlığı Sosyal Destekleme Fonu (SODES) tarafından desteklendiği ortaya çıkmıştı.

POLİS HASTANE ÇIKIŞI ÖNÜMÜ KESEREK MUHBİRLİK TEKLİFİNDE BULUNDU
Polisin İstanbul’da ‘Sosyal Sorumluluk Projesi’ adı altında yaptığı muhbirleştirme faaliyetlerinde üç örnek:
R.T adlı üniversite öğrencisi polisin kendisine yaptığı muhbirlik teklifini şöyle anlattı: “Gündüz okula gittim. Akşam rahatsızlandığım için hastaneye gittim. Hastanede acilde muayene olduktan sonra dışarı çıktım. Arkamdan iki kişi bana yaklaşıp ismimle bana hitap ederek geçmiş olsun dediler. Ben sizi tanımıyorum, ismimi nereden biliyorsunuz, diye sordum. Biz polisiz seninle biraz konuşalım, dediler. Ben de hasta olduğumu ve bir iki dakika konuşabileceğimi söyledim onlara. Bana öğrenci evinde kalıyorsun, kaç kişi kaldığınızı biliyoruz. Bize evde olup bitenler hakkında ve kurulan partiniz ile ilgili de bilgi verirsen sana maddi yardımda da bulunuruz, dediler. Ben böyle bir şey kabul etmeyeceğimi söyleyip konuşmak istemediğimi söyledim ve kalktım. Giderken onlar ‘seni arayacağız’ dediler.

İki üç gün sonra beni telefonla arayarak görüşmek istediklerini söylediler. Ben de sınavlarım var, çok yoğunum ve böyle bir görüşmeyi kabul etmeyeceğimi söyledim. Onlar görüşebilmek için bahaneler öne sürdüler. Ben de bunu fazla uzatmaya gerek yok, beni rahatsız etmeyin, dedim. Onlar da konuştuklarımızı kimseye anlatma aramızda kalsın, dediler.

POLİS ADINA YAPILANLAR AHLAKSIZLIKTIR
Polislerin böyle muhbirlik teklifleri ve neler yaptıkları ile ilgili daha önce basında haberler görmüştüm. Böyle bir şeyle karşılaşmak beni çok şaşırttı. Özellikle Müslüman birisine böyle bir teklifte bulunmaları kabul edilemez. Başbakanın ‘Dindar gençlik yetiştirmeliyiz’ dediği bir dönemde bunun yapılması ahlaksızlıktır. Başbakan bunu söylerken polisin dindar gençleri hedef alıp muhbirleştirmeye çalışması büyük bir çelişkidir. Toplum içinde huzursuzluk çıkaran yapılar çalışmalarına devam ediyorlar. Hükümetin bundan haberinin olması gerekir. Bana bunun ‘Sosyal Sorumluluk Projesi’ olduğunu söylediler. Böyle bir şeyin bir daha tekrarlaması halinde savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Benim böyle bir şeyle karşılaşanlara tavsiyem: Tekliflerini kabul etmeyerek başlarından defetsinler”

CEVAPLARINI BİLDİĞİNİZ SORULAR SORMAYIN
S.F adlı üniversite son sınıf öğrencisi de kendisine yapılan muhbirlik teklifini şöyle anlattı:
“Sirkeci’de bir iş görüşmesine gittim. Çıkışta tramvay durağında yanıma yaklaşan sivil giyimli olan ve kendilerini polis olarak tanıtanlar ismimle bana hitap ederek koluma girdi. Hayırdır kimsiniz, dedim. Polisiz, dediler. Koluma giren kişi, seninle bir yemek yiyelim, dedi. Ben bu tekliflerini kabul etmedim. Bir yerde oturup konuşalım, dediler. Tamam, dedim. Oraya yakın bir simit sarayında oturduk. Okul nasıl gidiyor, geçecek misin? Kalacak mısın? diye sordular. Ben de bir sorun olmadığını söyledim. Hangi bölümde okuduğumu sordular. Ben de onlara cevaplarını bildiğiniz soruları sormayın, dedim.

ERGENEKONVARİ BİR YAPILANMA VAR
“Madem öyle, sadede gelelim, dediler. Senin tecrübelerinden yararlanmak istiyoruz. Ayda bir de olsa seninle görüşelim, dediler. Ben bunu kabul etmeyince emniyet olmazsa başka yerde de görüşebiliriz, dediler. Sana burs verip maddi yardımda bulunuruz, dediler. Ben bu tekliflerini de kabul etmedim. Kendim çalışabilirim, sizin yardımınızı falan istemiyorum, beni rahatsız etmeyin, bir daha bana böyle tekliflerde bulanmayın, dedim. Bana hakkını helal et, dediler. Ben de İslam’da yol kesmenin hükmü çok ağırdır. Böyle yolumuzu kesmeniz kabul edilemez, dedim. Ben bu polislerin kendi aralarında kirli bir yapılanma içine girdiklerini, bunların Ergenekonvari bir yapılanma olduğunu düşünüyorum.”

ONLARI BAŞINIZDAN DEF EDİN
“Böyle bir şeyle karşılaşanlar onları başlarından defetsin. Onlara kesinlikle taviz verilmemelidir. Onlara verilen ufak bir tavizden sonra onlardan kurutulamazsınız. İkinci bir randevu kesinlikle verilmemeli. Telefonla aramaları durumunda ise telefonu hemen kapatmalarını tavsiye ediyorum.”

MUHBİRLİK YAP, SANA BURS VERELİM

M.D adlı üniversite öğrencisi ise okuldan eve giderken kendilerini polis olarak tanıtanların önünü keserek kendisine muhbirlik teklifinde bulunduklarını ifade etti. M.D, başından geçenleri şu şekilde anlattı: “Okuldan çıktıktan sonra metroya binip eve gidiyordum. Metrodan indikten sonra birisi arkamdan adımı söyleyerek beni çağırdı. Koşarak yanıma geldi. Kimliğini göstererek polis olduğunu söyledi. Ben de böyle durdurmalarına bir anlam veremedim. Önemli bir şey yok, sadece seninle konuşmak istiyoruz, bir yerde yemek yiyip konuşalım, dediler. Ben bunu kabul etmedim. Bir kafeye oturalım, dediler. Biz de bir yere oturduk konuşmaya başladılar. Sosyal bir proje kapsamında üniversite öğrencilerine burs veriyoruz, öğrencilerle görüşüyoruz, dediler. Niye üniversitede görüşmüyorsunuz o zaman, dedim. Böyle denk geldi, dediler. Ben tekliflerini kabul etmedim. Onlardan burs istemediğimi söyledim. Onlar ısrar ettiler. Hiçbir şekilde görüşmek istemediğimi söyledim. Ben onların yanında daha fazla kalmayacağımı söyleyerek beni bir daha rahatsız etmemelerini söyledim. Yanlarından ayrıldım.”

POLİSLERİ DEŞİFRE EDİN!

Polisin böyle bir yetkisi olmadığının altını çizen Avukat Mirhan Özbekli, “Böyle bir durumla karşılaşanlar suç duyurusunda bulunsunlar ve karşılaştıkları muameleyi kamuoyuyla paylaşsınlar ki herkes bu kirli oyunlardan haberdar olsun” dedi.
Polisin suç işlediğini belirten Özbekli şöyle konuştu: “İnsanlara böyle bir teklifte bulunmakla hukuk dışına çıkılıyor. 90’lı yıllarda, bölgede JİTEM ve devlet içinde yer alan kirli odaklar bunu yaptılar. Ve insanların ölümlerine sebep oldular. Bunlar bu teklifleri yaparken hiçbir ahlaki kural ve kaide tanımıyorlar. Sokaklar alkol ve uyuşturucu bağımlısı insanlarla dolu. Kurtarılması gereken birileri varsa bunların kurtarılması gerekiyor. Muhbirleştirilmeye çalışılan insanlar, mütedeyyin ve toplumu iyiye götüren insanlardır. Kurtuluş üzere yürüyen bir yapının içinde olan bireyleri buradan koparmak hem dinen, hem vicdanen toplumda ciddi yaralar oluşturacaktır. Bunların mantıkları şudur: Sadece bizim istediğimiz insan tipi yetiştirilsin”

POLİS SUÇ İŞLİYOR
Polisin böyle yaparak suç işlediğini belirten Avukat Halis Yetkiner, “Polisin böyle bir hakkı ve yetkisi yoktur. Bir vatandaş suç teşkil etmemek kaydıyla istediği derneğe, sivil toplum kuruluşuna, cemaate ve tarikata gider. Kimsenin de buna karışmaya hakkı yoktur. Bu olaylardan anlıyoruz ki fişlemeler devam ediyor. Bir yapı bazı insanları fişleyip takip ediyor ve onlar hakkındaki bilgileri bir yerde depoluyor. JİTEM askeri bir yapı içerisinde kurulmuştu, kısmen etkisizleşti ve yer altına çekildi. Onun yerini alan yeni bir yapılanma var, bu da PİTEM. Yani JİTEM gitti PİTEM geldi. Bundan sonra fişlemeleri, vatandaşı iyilikten ve doğrudan alıkoymayı, vatandaşı düşünce ve inancından dolayı suçlama görevini bu yeni yapılanma yapıyor” dedi.

BUNLAR KİME HİZMET EDİYOR?
“Bu tür yapıların amacı, dinlerini yaşayan gençleri ifsat etmektir” diyen Yetkiner, “Bunlar okul önlerinde uyuşturucuya müptela olmuş, alkol bataklığına düşmüş gençleri buradan nasıl kurtarabiliriz, diye düşünmüyorlar. Takip ettikleri ve ifsat etmeye çalıştıkları insanlar; Müslüman ve İslami cemaatler içinde yer alan, Kur’an okuyan, peygamberlerin hayatını öğrenen, elini ayağını pis işlerden çeken insanlardır. Bizim gittiğimiz yer, kötü bir yer değil. Meyhaneye ve uyuşturucu satılan bir yere gitmiyoruz. Üniversitelerin ortasında bedava bira dağıtılıyor, ilköğretim ve liselerin önünde esrar ve hap satılıyor, gidin onlara engel olun. Onlar bunları yapacaklarına daha önce uyuşturucu kullanan, bali çeken, alkol alan gençlerin ve insanların ellerinden tutup onları o bataklıktan kurtardıktan sonra Kur’an öğreten, topluma faydalı bireyler haline getiren cemaatlere ve derneklere gidenleri yoldan çıkarmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

HALKIN BAĞIŞLARI BAKIN NERELERDE KULLANILIYORMUŞ!
Hayırsever insanların sosyal projelerde kullanmak için yaptıkları bağışların ve yardımların böyle kirli projelerde kullanılmasının kabul edilemeyeceğini ifade eden Yetkiner, “Sosyal projeleri halka öyle bir şekilde tanıtıyorlar ki bu projeye yardım eden insanlar yaptıkları bağışlarla, yardımlarla sokaklarda uyuşturucu kullanan gençlerin kurtulacağına inanıyor. Ama o yardımlarla Allah yolunda giden gençler, bu kötü yollara çekilmek isteniyor. Bu tür yerlere bağışta bulunanlar, yardım edenler yaptıkları yardımları gözden geçirmelidirler” şeklinde konuştu.

SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUN

Böyle bir durumla karşılaşanların vakit geçirmeden savcılığa suç duyurusunda bulunmaları gerektiğini ifade eden Yetkiner, “Hiç çekinmeden böyle teklifte bulunanları şikâyet etsinler ve bu olayın peşini bırakmasınlar. Savcılığa, kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin kendilerini psikolojik olarak taciz ettiklerini söylesinler” dedi.

Böyle bir teklifle karşılaşanlar neler yapmalıdır?
Hukukçular böyle bir durumla karşılaşılması halinde izlenecek yolu şöyle anlattılar:
- Polislerin böyle bir şekilde yolunuzu kesmesi, suçtur.
- Onların tekliflerini kabul etmeyin ve onları hemen
başınızdan def edin.
- Onların ikinci bir randevu taleplerini kesinlikle kabul etmeyin.
- Onlara kesinlikle hiçbir taviz vermeyin. Taviz tavizi doğurur.
- Sizi telefonla aramaları halinde onlarla konuşmayın,
telefonunuzu kapatın.
- Böyle bir teklif yapıldığını arkadaşlarınıza mutlaka anlatın.
- Avukatınızla görüşüp bunlar hakkında savcılığa
suç duyurusunda bulunun.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir