• DOLAR 32.37
  • EURO 35.003
  • ALTIN 2325.438
  • ...
Şeyh Said`i Anma Etkinliğine On Binler Katıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR - Mustazaf Der (Mustazaflarla Dayanışma Derneği) Diyarbakır Şubesi, Şeyh Said ve 47 arkadaşının idam edilerek şehit edilmelerinin 86. Yıldönümünde, İstiklal Mahkemelerin keyfi ve hukuksuz uyguları sonucu zulüm ve haksızlığa uğramış insanları yâd etmek için anma etkinliği düzenledi. On binlerce kişinin katıldığı etkinlikle İstiklal Mahkemelerin Müslümanlara reva gördüğü zulümlere dikkat çekildi.


Diyarbakır Merkez Bağlar ilçesi sınırları içinde bulunan Batıkent Meydanı`nda yapılan etkinlik saat: 17.00`de Şeyh Said ve arkadaşları için okunan Yasin-i Şerif ve Fatihalarla başladı.

Etkinlik yapılacağı alanın girişlerine Şeyh ve kayıp olan âlimlerinin mezarlarının ortaya çıkarılması için imza stantları kuruldu. Etkinliğe katılanların çoğu imza attıkları gözlendi.


Miting havasında geçen etkinlikte Kelha Amed Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Av Necat Özdemir, Kürtçe olarak bir konuşma yaptı, ardından Mustazaf Der Diyarbakır Şubesi adına Ömer Çelik basın açıklamasını okudu. Etkinlik boyunca tekbir sesleri eksik olmazken, "zalimler için yaşasın cehennem" sloganları atıldı.


Özdemir: Zalimlere Meyletmeyin
Kürtçe olarak Kelha Amed Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Av Necat Özdemir, İmanlarını tazelemek, Şeyh Said ve arkadaşlarını rahmetle yâd etmek ve davasını takip ettiğimizi ilan etmek için burada toplandıklarını söyledi. Türk ve Kürtlerin, Arap ve tüm milletlerin rabbi olan Allah`ın Kur`an-ı Kerim`de "zalimlere meyletmeyin" şeklinde buyurduğunu belirten Özdemir, bu gün buradan da zalimlere meyletmediklerini ilan ettiklerini söyledi.


Çobansız Sürü Kurtların Yemeğidir

Özdemir, "Biz bir kez daha buradan ilan ediyoruz ki; bizin rehberimiz, yol göstericilerimiz Şeyh Said ve Üstat Bediüzzamandır. Ve bizler onların gösterdiği yolda yürüyeceğiz. Hz Ömer `eyer cemaat olmasa iman da olmaz, eğer iman olmasa cemaat olmaz, eğer itaat olmasa iman olmaz` diyor. Bu yüzden bizlerde önderlerimize, imanımıza sahip çıkalım. Onların gösterdiği yolda yürüyelim. Onlara sahip çıkalım ki; dinimize kemale erdirelim. Erdirelim ki, bugün başkaları gibi kandırılmayalım. Şeyh Said gibi âlimlerin itaatlerini yapalım ki, İslam hâkim olsun. Çobansız sürü Kurtların yemeğidir, bu yüzden çobanımızı bizden almak istiyorlar" diye konuştu.


Savaşın Sebebi Milletçilikti

Katılımcılara seslenerek rehberiniz kimdir? Diyen Özdemir, katılımcılarda "Şeyh Said" diye haykırdı. Özdemir, "Öyleyse bu Allah`a tanımayanı kendilerine rehber edinenlerin sonu hüsran olmayacak mı?" diye konuştu. Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü; "Bizler hastalığı iyi teşhis etmeliyiz ki, kandırılmayalım. Bakınız İslam`a karşı yapılan bu savaşın sebebi milletçilikti. Ezanlarımızı yasaklandı, başımıza şapka koydular, bir gecede bizleri cahil yaptılar" dedi.


Geçmişteki Zihniyet Elazığ`da Hortladı

Geçmişteki bu zihniyetin Elazığ`da hortladığını belirten Özdemir, bir dernek kurarak, İslami çalışmalar yaptıklarından dolayı İhya Der üye ve başkanına 150 yıl hapis cezası verildiğini ve bunların arasında 50 yaşındaki bir bayanın da olduğunu söyledi.


Çelik: Kuran Ahkâmının Hâkim Olması Aynı Siperde Şehit Oldular!
Kelha Amed Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Av Necat Özdemir, Basın açıklamasını Mustazaf Der Diyarbakır Şubesi adına Ömer Çelik yaptı. Çelik, İslam coğrafyasında, işgal güçlerine karşı büyük bir mücadele verildiğini ifade ederek, bu mücadelede Türkü, Kürdü, Zazası, Lazı, Çerkezi, Arabı, Allah için, Peygamber için, Kuran için, İslam için bir araya geldiklerini, Allah lafzının yücelmesi, Kuran ahkâmının hâkim olması için tevhid bayrağı altında aynı siperde çarpışarak, şehit olduklarını söyledi.


Rejim, İslam`a ve İslami Değerlere Düşmanlık Yapmakta Sınır Tanımadı

Çelik, "Mücadele sırasında hal bu iken, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra iktidara gelenler; ortak mücadeleyi, mücadelenin amacını ve ortak değerlerini bir yana bırakıp, Emperyalist Batı ile anlaşıp, İslam a ve Müslüman halka düşmanlık etmeye başladılar. İslam sosyal hayattan uzaklaştırdı. İslam i değerlerlere savaş açıldı, İslam i ve insani değerlere sahip çıkmak isteyenler suçlu ilan edildi. Mukaddesatımıza hakaret edildi. Kuranı Kerim`in öğrenilmesi, öğretilmesi yasaklandı. Yapılan baskınlarda Kuran-ı Kerimler toplatılarak meydanlarda yakıldı. Elifba dersi alanlar, Kur`an-ı Kerim dersi verenler, devrim yasalarına karşı geliyorlar denerek istiklal mahkemelerine sevk edildiler. Camilerimiz kapatıldı. Şehrimizdeki Ulu Cami de dâhil olmak üzere camilerin bir kısmı, atlar için ahırlara çevrildi. Arapça ezan yasaklandı. Kısaca rejim İslam`a ve İslami değerlere düşmanlık yapmakta sınır tanımadı" diye konuştu.


Çocuklarımızın Varlıkları Türk Varlığına Kurban Ediliyor
Rejim tarafından dayatılan ulus devlet anlayışı ile Müslüman halkların varlığı inkâr edildiğini belirten Çelik, herkesin Türk olduğu tezinin işlendiğini, anadilleriyle konuşanların ve Türkçe bilmeyenlerin horlanarak, cezalandırıldığını söyledi. Bu faşizan uygulamaların bir kısmı halen devam ettiğine dikkat çeken Çelik, okula giden çocuklarımıza okutturulan andlar ile varlıklarının Türk varlığına kurban edildiğini ifade etti. Dağlara, taşlara "ne mutlu Türküm diyene" ve benzeri yazılar yazılarak ayrımcılık yapıldığını belirten Çelik, Bir nevi Türk olmayanın mutlu olamayacağı zihinlere işlenmek istendiğine dikkat çekti.


Halk Katliamlardan Geçirildi, İmha, Tedhiş, Tehcir ve Tenkil Politikaları Uygulandı
Tüm bu red, inkâr, asimilasyon ve İslam`a düşmanlık politikalarına karşı çıkan âlimlerin, şeyhlerin, aydınların ve halkın en ağır şekilde cezalandırıldıklarını söyleyen Çelik, Kıyamların ardından şehirler ve köylerin basıldığını ve halkın katliamlardan geçirildiğini hatırlattı. İmha, tedhiş, tehcir ve tenkil politikalarının uygulanmaya konulduğunu belirten Çelik, yerlerinden, yurtlarından edilerek zorla göç ettirilenlerin, yabancısı oldukları yerlerde mecburi iskâna tabi tutulduklarını, memleketlerinde varlıklı olan bu insanların, sürgünlerde yokluğa duçar edildiklerini söyledi.


İstiklal Mahkemeleri ile Kel ve Kılıç Alilerin Zulmü
Rejimin uygulamalarının yanlışlığını dile getirenlerin değişik yöntemlerle susturulduklarını ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü; "Seslerini duyurmak, rejimi yapılan yanlışlardan döndürmek için, kıyamdan başka yol bulamayan âlimlere ve şeyhlere halk destek verdi. Rejim, bu tepkiyi dikkate alıp, âlimlerin haklı ve meşru taleplerini kabul etmedi. Halkın inancı ve değerleri ile barışma yerine, çatışmayı, sindirmeyi, imha etmeyi tercih etti. Genç, yaşlı, kadın çocuk demeden halk kıyım ve katliamlardan geçirildi. Ardından hukukçu vasfı olmayan ve hükümetten emir alan kişilerden oluşan İstiklal Mahkemeleri zulmü devreye girdi. Kel Aliler, Kılıç Aliler tarafından, halkı sindirmek için suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan, önlerine getirilen herkese ceza verildi. Doğudan, Batıya kadar birçok şehirde darağaçları kuruldu. Şehirlerin girişine kurulan darağaçlarındaki cesetler çürüyünceye kadar burada bekletildi. Yüz binlerce insan mağdur edildi. Hepsini anlatmaya zaman yetmez. Bu dönemdeki zulümler hakkında ciltler dolusu kitaplar yazılmıştır."


Şeyh Said ve Arkadaşlarının Şahadetleri Mübarek Olsun

İstiklal mahkemelerinin zulmüne uğrayanlardan bir tanesi de şeyh Said olduğunu hatırlatan Çelik, 86 yıl önce bu diyarda bu halkın bağrından çıkan, halkın büyük bir âlim ve rehber olarak kabul ettiği Şeyh Said ve 47 arkadaşıyla birlikte asılarak idam edildiğini hatırlatarak, "Şahadetleri mübarek olsun" dedi. Çelik, "Bu şahsiyetler idam edilmekle kalınmadı, ailelerine ve gönül dostlarına sürgün cezalarının yanı sıra Şeyh Said ve arkadaşlarının mezarları dahi halktan gizlendi. Mübarek naaşları bilinmeyen bir yere defnedildi. Amaçları Şeyh Said`i ve davasını halka unutturmaktı. Evet, bütün bu baskı, zulüm ve hukuksuzluklara rağmen ve bu olayların üzerinden bir asra yakın zaman geçtiği halde Şeyh Said ve arkadaşları bu halk tarafından unutulmamış, kabirleri ortada olmadığı halde onları kalplerinde ve yüreklerinde barındırmışlardır. İdam sehpasında `Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve din içindir.` diyen Şeyh Said`i bu halk mücahit bir âlim ve şehit bir rehber olarak kabul etmiş, davasını sahiplenmiştir" diye konuştu.


Sivil Toplum Kuruluşu olarak, Şeyh Said ve arkadaşlarına yapılanları bir hukuksuzluk olarak gördüklerini ifade eden Çelik, bu hukuksuzluğun kaldırılması için devletin bir an önce adım atmasını istediklerini ve beklediklerini söyledi.


Halelleşmenin Üç Şartı ve Talepler
Son günlerde, yeni bir Anayasa hazırlığı yapıldığı belirtilerek, Devlet adına helalleşmekten söz edildiğini hatırlatan Çelik, "Helalleşme söz konusu olacaksa sadece bu gün için değil, geçmişte yaşanan ve yaşatılan her şey için olmalıdır. İstiklal Mahkemelerinin zulmünü de içine almalıdır. Malumunuz helalleşmenin ilk şartı, kişinin suçunu/hatasını kabul etmesi, İkincisi, zarar verdiklerinin zararını telafi etmesi, Üçüncüsü, ise bir daha haksızlık yapmayacağını deklare etmesidir" dedi.

Çelik, konuşmasını şöyle bitirdi; Devlet, bu söyleminde samimi ise şu taleplere bir an önce olumlu cevap vermelidir;

-Kurtuluş mücadelesi verildiği dönemdeki kardeşlik ruhuna dönülmeli ve halkın inancı ve kimliği ile barışılmalıdır. Kardeşlik için İslami ölçü referans alınmalıdır.

-İstiklal Mahkemeleri tutanakları, TBMM arşivi, Genel Kurmay arşivi biran önce açılmalıdır. O dönemdeki katliamlarla ilgili gerçek hakikatler tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır.

-Devlet geçmişi ile yüzleşmeli ve suçunu kabul etmelidir. Mağdurların ailelerinden ve halktan özür dilemeli, mağduriyetlerini gidermelidir.

-Şeyh Said ve Bediuzzaman Said-i Nursi başta olmak üzere kabirleri halktan gizlenenlerin, mezarlarının nerde olduğu açıklanmalı ve halkın ziyaretine açılmalıdır.

-Şeyh Said ve arkadaşları başta olmak üzere İstiklal Mahkemeleri tarafından mağdur edilenlerin iade-i itibarları derhal verilmelidir.


Şeyh Said ve Kıyam Süreci
Şeyh Said 1865 yılında Erzurum`un ilçesi Hınıs`a bağlı Kolhisar Köyü`nde dünyaya geldi. Babasının adı Şeyh Mahmut Fevzi`dir. Şeyh Said`in ailesi köklü ve büyük ailelerdendir. Şeyh Said ilim öğrenmek için medreseye başlar. Muş, Malazgirt, Hınıs ve Palu`da eğitimini tamamlar. Şeyh Said, köy köy gezip İslami bilincini insanlara vermeye çalışırdı. Cumhuriyet`in ilanıyla birlikte Şeirat-ı Din ve İslam-ı garra lağvedileceği için Mustafa Kemal`e bir mektup yazar. Şeyh Said mektubunda şunun altını çizer, "Batıdan ilim ve fen almanıza bir şey demiyoruz, ama İslam baki kalsın." Ancak bu mektuba cevap almaz. Şeyh Said, irşat çalışmalarını yürüttüğü Diyarbakır`ın Dicle ilçesinde bazı askerlerin kışkırtmalarıyla kıyam patlak verdi. Şeyh Said Kıyamı 1925 yılının Şubat başında, Kürdistan`ın bütün bölgelerinde birden başladı. 15 Nisan`da Şeyh Sait Bacanağı Binbaşı Kasım`ın ihbarı üzerine, Muş ve Varto arasındaki Abdurrahman Köprüsünde pusuya yatan askerlere esir düştüler. Şeyh Said`i arkadaşlarıyla beraber 5 Mayıs günü Amed`e getirirler. 29 Haziran`da Şeyh Said ile beraber 47 arkadaşı idam edilerek, şehit edildiler.

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/23921.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/23923.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/23924.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/23922.jpg

 

M. Salih Keskin - İLKHA

 

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir