• DOLAR 32.494
  • EURO 34.989
  • ALTIN 2431.985
  • ...
Sosyal medya yasa tasarısı iyi ama...
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

USMED Başkanı Karahasan: Sosyal medya yasa tasarısı yerinde bir karar

Son dönemde gündeme gelen sosyal medya yasa tasarısı hakkında konuşan USMED Başkanı Said Ercan Karahasan, tasarının yerinde bir karar olduğunu, sosyal medya platformlarının temsilcilik açmalarının ülkeye maddi olarak katkı sağlayacağını söyledi.
Dünya genelinde özellikle son 10 yılda ciddi oranda artan sosyal medya kullanımı, bilgiye ulaşmada kolaylık sağlasa da maalesef kirli ve yanlış bilgilerin çokça paylaşılması da kullanıcıları olumsuz manada etkiliyor. Dünyada sosyal medya mecraları üzerinden yapılan yalan paylaşımlarda yüzde 49 ile ilk sırada Türkiye yer alıyor.


Sosyal medyada yapılan yalan haberler toplumu kutuplaştırmanın yanı sıra insanlar üzerinde sosyolojik ve psikolojik anlamda da olumsuz etkiliyor.

Meclisin açılmasıyla birlikte ilk konu başlıklarından birisi olarak gündeme getirilecek olan sosyal medya yasa tasarısı hakkında İLKHA muhabirine konuşan USMED Başkanı Said Ercan Karahasan, sosyal medya devlerinin Türkiye'de temsilcilik açmayı kabul ettiklerini, böylece elde edilen gelirlerin bir kısmının vergi olarak ülke içerisinde kalacağını, yapılan yanlış paylaşımların kısa sürede silinmesine olanak sağlayacağını söyledi.

"Sosyal medyada yapılan dezenformasyon yasanın gerekliliğini bir kez daha otaya koydu"

Karahasan, "Sosyal medya yasa tasarısı son birkaç yıldır Türkiye'yi çok fazla meşgul etti. Bu yasa tasarısı ile ilgili çalışmalar daha önce Avrupa'da yapılmıştı. Avrupa'da büyük sosyal medya şirketleri ciddi para ödediler. Özellikle CDPR dediğimiz sosyal medyadaki verilerin korunması ve ülke dışına çıkartılmaması noktasında Türkiye'de Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) olarak geçen kanun ile birlikte sosyal medya daha çok sorgulanmaya başlandı. Ancak son dönemde özellikle Türkiye'de aynı anda yüzden fazla yangının yaşandığı dönemde oluşan yalan yanlış bilgiler ve sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyona karşı bu yasanın gerekliliği bir kez daha ortaya çıktı." dedi.

"Sosyal medya şirketleri Türkiye'de ofis açmayı kabul etti"

Yalan haberlerin hızlıca yayılması ve sahte siteler üzerinden yapılan itibar suikastları artık ülke güvenliğini tehdit eder duruma geldiğini belirten Karahasan, "Gençleri korumak için bu yasaya ihtiyaç duyuldu. Bir başka nedeni de ekonomik ve hukuki nedenlerdir. Bu sosyal medyalar Türkiye gibi nüfusu 80 milyonun üzerinde olan ülkelerden çok ciddi anlamda reklam gelirleri elde ediyorlar. Bu reklam gelirleri için şimdiye kadar vergi ödemiyorlardı. Reklam gelirinin olması hukuki anlamda da Türkiye'ye hesap verilebilir ve vatandaşlarını korumayabilir olması önemli hale geldi. Çünkü sosyal medyaların kendi topluluk kuralları var. Bu kurallar, ülke kuralları hiçe sayılarak oluşturuluyor. Türkiye bundan sonra 'topluluk kurallarını kendim oluşturmalıyım' demek suretiyle bu yasayı hızlandırdı ve şu anda gelinen noktada hem sosyal medya yasası hem sosyal medya şirketlerinin Türkiye'de ofis açması hem de 'Sosyal Medya Başkanlığı' adıyla yeni bir birimin kurulması gündeme geldi. Cumhurbaşkanının söylemesiyle Meclis açıldığında ilk olarak gündeme açılacak olan konulardan birisi de bu olacak." diye konuştu.

"Sosyal ağlar Türkiye gibi bir pazarı kaybetmek istemiyorlar"

 Sosyal medya ağlarının Türkiye'de ofis açmasının ülkedeki kurallara uyacağı ve sosyal medyadan bazı içeriklerin kaldırılması talebinin karşılanacağı anlamına geldiğini hatırlatan Karahasan, "Bu noktada baktığımızda büyük sosyal medya ağlarının hemen hepsinin Türkiye'de bu kurallara uyacağı, en azından bir avukat bulunduracağını kabul etti. En son kabul edenlerden birisi de Twitter oldu. Hatta kabul etmeme süresine göre cezalar verilecek, bant genişliği (internete erişim hızı) daraltılacaktı. Bu anlamda Twitter'in de gelmesiyle tüm büyük sosyal ağlar Türkiye'nin bu çağrısını kabul etmiş oldu. Türkiye bu anlamda baskı kurabilen sayılı ülkelerden birisi oldu. Çünkü sosyal medyada çok fazla genç kullanıcısı var. Dünyada sosyal medya kullanımımda neredeyse ilk 5'te olan ülkelerden birisi. Böylesine büyük bir kullanımın olduğu bir yerde sosyal ağların Türkiye gibi bir pazarı kaybetmek istemeyeceğini zaten öngörüyorduk. Bu anlamda Türkiye başarılı oldu diyebiliriz." şeklinde konuştu.

"Türkiye yalan haberde yüzde 49 ile dünyada birinci"

Yapılacak yeni düzenleme ve açılacak ofislerle sosyal ağların muhatap bulmasının kolaylaşacağını vurgulayan Karahasan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Artık sosyal ağlar Türkiye'de hukuki temsilcilikler bulundurarak en azından anında müdahale etme, yalan yanlış bilgilerin önüne geçilmesi için önemlidir. Fake dediğimiz derin sahteciliğin Türkiye'de ve dünyada artık yavaş yavaş kullanıldığını görüyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde, toplumsal olaylarda çok fazla kullanılan bir teknolojidir. Bunun önüne geçmek için sosyal mecraların hızlıca müdahale yöntemini devreye koymasının bir çözüm olacağını düşünüyoruz. Bu anlamda Türkiye de kendi önlemlerini alıyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye yalan haberde yüzde 49 ile dünyada birinci. En yakın rakibi yüzde 43 ile Meksika. Neredeyse her 2 haberden birisinin yalan olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bunu önüne geçilmelidir. Bunun basın özgürlüğü olarak değerlendiren kesimler tamamıyla art niyetli kesimler olduğunu düşünüyorum. Çünkü yalan haberlerin, sahte haberlerin basın özgürlüğü olamaz. Özgürlük eleştiridir. Eleştiriye herkes saygı duyar. Ancak yalan ve iftira ile yapılan haberler habercilik değildir.

"Sosyal medya platformlarının ofis açması istihdamı etkilemeyecek ama maddi kazanç sağlayacak"

Türkiye'de sosyal ağların ofis açmasının istihdama olumlu etkisinin olmayacağını belirten Karahasan, sosyal medyaların içeriklerini kullanıcıların oluşturduğu platformlar olduğu için dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi sadece birkaç hukuk danışmanı ile ofislerin kurulacağını söyledi.

Türkiye'de ofislerin açılmasıyla gelirlerin bir kısmının vergi olarak ülke içerisinde kalacağını hatırlatan Karahasan, bu gelirin ülkeye ekonomik olarak katkı sağlayacağını ifade etti.

Karahasan, Türkiye gibi çocuk ve genç sayısının fazla olduğu bir ülkede sosyal medyada paylaşılan yanlış bilginin ayırt edilebilmesi için okullarda 'dijital medya okuryazarlığı' dersinin verilmesi, bunun yanında velilerin de bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Mil-Diyanet Sen'den Sosyal Medya Kanunu'na "Dini Değerlere Hakaret" suçu da dahil edilsin çağrısı

Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, sosyal medyada işlenecek suçlara hapis cezasını öngören "Sosyal Medya Kanunu"na ilişkin yaptığı açıklamada, "Dini Değerlere Hakaret ve Aşağılama Suçu"nun da bu kanuna dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
Manevi İlkeli Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Mil-Diyanet Sen) Genel Başkanı Celaleddin Gül'ün, sosyal medyada işlenecek suçlara hapis cezasını öngören "Yeni Sosyal Medya Kanunu" hakkında yaptığı açıklamada, bu kanuna "Dini Değerlere Hakaret ve Aşağılama Suçu"nun da dahil edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

TBMM tatilinin bitmesiyle birlikte çıkarılacak ilk kanunlar arasında yer alan Yeni Sosyal Medya Kanunu'na değinen Gül, "Basına yansıdığı kadarıyla bir kişiye hakaretin cezası 3 aydan 2 yıla kadar bir hapis cezasını ön görülüyor. Aldığımız bilgilere göre Sosyal Medya Başkanlığı diye yeni bir başkanlık oluşturulacak. Oluşturulacak Sosyal Medya Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) bünyesinde veya Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bünyesinde görev yapacak. Uzun zamandır 'Ahlak Denetim Kurulu'nun kurulmasından yanaydık. Ve halen bunu savunuyoruz." dedi.

"Yeni Sosyal Medya Başkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordineli çalışmalı"

Şayet böyle bir kanun çıkarılacaksa da '"Yeni Sosyal Medya Başkanlığı"nın mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordineli bir şekilde çalışmasından yana olduklarına dikkat çeken Gül, "Çünkü son zamanlarda özellikle tek merkezden, organize bir şekilde ve sistematik olarak dini değerlerimize hakaret edilmekte dini değerlerimiz aşağılanmaktadır. Bunlara karşı ciddi manada bir yaptırım olmadığından dolayı belli gruplarca sürekli bizim kutsallarımıza hakaret edilmektedir. Dolayısıyla biz dini değerlere hakaret ve aşağılanma suçunun, çıkarılacak olan yeni kanun bünyesinde suç kapsamına alınmasını ve ciddi yaptırımlar uygulanması teklif ediyoruz." dedi.

"Bu kanunla sosyal medya aracılığıyla kutsallarımıza yapılan hakaretlerin önüne geçilsin"

Hükümete de bir çağrıda bulunan Gül, şöyle konuştu:

"Önce ahlak ve maneviyat ilkesini benimseyen ve manevi tahribatın önlenmesine yönelik yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde bu teklif ve önerimiz hayat bulsun. Sosyal Medya Kanunu içerisine mutlaka girsin. Öyle ki sosyal medyadan dini değerlerimize, kutsallarımıza yapılan saldırıların önüne geçmiş oluruz. Mil-Diyanet Sen olarak önümüzdeki haftalar veya aylarda çıkarılacak olan kanuna dini değerlere hakaret ve aşağılama suçunun da dahil edilmesini istiyoruz." ifadelerini kullandı. 

 

Kaynak: İLKHA

Bu haberler de ilginizi çekebilir