• DOLAR 32.573
  • EURO 34.89
  • ALTIN 2438.886
  • ...
Dünya Basınında Bugün
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MRK - 29 Haziran Salı Dünya basınında yer alan bazı haber özetleri: 

İngiltere basını 
Ülkede emeklilik haklarındaki kesintilere karşı yarın yapılması planlanan kamu çalışanları grevi öncesinde siyasetçiler ile sendikaların karşılıklı açıklama ve hamlelerine geniş yer ayırıyor. 
 

Independent gazetesi 
"İngiltere taraf tutuyor" manşetiyle çıkıyor ve grevlere muhalefetteki İşçi Partisi`nin lideri Ed Miliband`in de karşı çıktığını duyuruyor. 
 

"Grevler iki taraf için de bir başarısızlık ifadesidir ve Perşembe günü yapılacak grev yanlıştır," diyen Miliband, öğretmenlerin neden hükümete öfkeli olduklarını anladığını ancak greve giderek kendilerini anlatamayacaklarını söylüyor. 
 

İngiltere`nin, uzun yıllardır düzenlenen en büyük grevlerden biri olması beklenen 30 Haziran grevinde 750 bine yakın kamu çalışanının iş bırakması ve bunun sonucunda başta okullarda olmak üzere, hava alanlarında, vergi hizmetlerinde, kolluk hizmetlerinde ve mahkemelerde faaliyetlerin ciddi şekilde aksaması bekleniyor. 
 

Grev kararı almayan sendikalar da, üyelerine grevleri kırmamaları çağrısında bulunuyor. 
 

Times gazetesi yazarı Daniel Finkelstein, bu grevin İngiltere`nin muhafazakar-liberal demokrat koalisyonunu ciddi şekilde sarsabileceği görüşünde. 
 

"Koalisyon hükümeti sendikaları yenebileceğini düşünüyor öyle mi? Kamuoyu grevler sırasında taraf değiştirebilir ve hükümet kendini görevde kalmaya çalışırken bulabilir" diyor Finkelstein. 
 

Times yazarı ayrıca, "Margaret Thatcher`ın sendikaları yendiği doğru. Fakat bu sendikalarla onlarca kez karşı karşıya gelmeyi ve kimi zaman onların bazı taleplerini kabul etmeyi gerektirdi" diyor ve ekliyor: Sendikalara bir ders vermek isteyen eski başbakan Ted Heath 1974`te halka "Bu ülkeyi kim yönetiyor? Biz mi, sendikalar mı?" diye sorduğunda, halk ona açıkça "Yöneten sen değilsin" cevabını vermişti. 
 

Guardian gazetesi 
Gazete, manşetten duyurduğu haberde, İngiltere`deki kemer sıkma önlemleri nedeniyle tüketicilerin gelirlerinin düşmesinin, perakende sektörünü vurduğunu ve 10 binden fazla kişinin işinden olabileceğini yazıyor. 
 

Uzmanlar, hükümetin kesinti paketleri etkisini göstermeye başladıkça yılsonuna doğru daha fazla mağazanın iflas edeceği görüşünde. 
 

Financial Times 
Gazete, İngiltere hükümetinin Libya`daki muhalifleri ve uluslararası arenadaki müttefiklerini, ülkenin Kaddafi sonrasında Irak gibi istikrarsızlığa sürüklenmemesi için benzer hatalar yapılmaması konusunda uyardığını duyuruyor. 
 

Libya lideri Muammer Kaddafi`nin devrilmesi durumunda ülkenin yakın gelecekte istikrarlı bir konuma sahip olması için çalışmalar yürüten uluslararası heyetin başındaki İngiliz yetkililer, Irak`ın ABD öncülüğündeki işgali sonrasında Baas Partisi yapılanmasının tümüyle dağıtılması gibi hataların yapılmaması gerektiğini belirttiler. 
 

İngiltere Uluslararası Kalkınma Kurumundan uzmanlar, Kaddafi sonrası Libya`da siyaset sahnesinin düzenlenmesinde başı ABD, İngiltere ve Birleşmiş Milletler`in çekmesi düşüncesinde. NATO, Avrupa Birliği ve yine İngiltere ise güvenlik ve adalet konularına eğilmeli. Uzmanlar, Avustralya ile BM halkın temel hizmetlere ulaşmasına yardımcı olurken, Afrika Kalkınma Bankası öncülüğünde Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri`nin de ekonomik yeniden yapılandırmada rol alması gerektiğini belirtiyor. 
 

Financial Times gazetesi için bir makale kaleme alan eski ABD dışişleri bakanı Madeleine Albright ve eski Ürdün dışişleri bakanı Mervan Muaşer, Suriye lideri Beşar Esad`ın Uluslararası Ceza Mahkemesi`nde yargılanması gerektiğini savunuyorlar. 
 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Pazartesi günü Kaddafi hakkında tutuklama emri çıkaran mahkemeyi şimdi de Beşar Esad`ın insanlığa karşı suç işleyip işlemediğini araştırmaya yöneltmeli diyen eski bakanlar, şiddet içermeyen muhalefetin kitlesel katliamlarla bastırılmaya çalışılmasının kabul edilebilir olmadığının gösterilmesi gerektiğini söylüyor.

 

Arap Baharından etkilenen Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn, Suriye ve Yemen gibi ülkelerin her birinin birbirinden farklı olduğunu belirten bakanlar, buna rağmen uluslararası toplumun kitlesel katliamların kabul edilemez olduğunu açıkça ifade edip buraya bir kırmızıçizgi çekmesi gerektiğini de savunuyor. 
 

Guardian Gazetesi 
Gazetenin, Kudüs muhabiri, İsrail`in Gazze`ye yardım taşıyacak filoyu engellemek için yürüttüğü kampanyaya hız verdiğini aktarıyor. 
 

İsrailli bir hükümet yetkilisi, Guardian`a aşırılık yanlısı kişilerin 10 gemilik filodaki gönüllüler arasına sızmaya çalıştıkları istihbaratını aldıklarını aktarıyor. 
 

Yetkili, filodaki barışçıl aktivistlerin, yazarların ve siyasetçilerin aksine, aşırılık yanlısı olduğunu belirttiği kişilerin medyada yer almamaya özen gösterdiklerini de belirtiyor.

 

Filonun örgütleyicilerinden Filistinli Hüveyde Araf ise İsrailli yetkililerin bu sonuca nasıl vardıklarını bilmediğini ve yardım organizasyonunun şeffaf bir şekilde sürdürüldüğünü ifade ediyor. 
 

Araf ayrıca, gemilere binen tüm gönüllülerin şiddet kullanmayacaklarını beyan ettiklerini de söylüyor. 
 

Filistinli aktivist, filodaki gemilerden birine su altından sabotaj düzenlendiğini de söyleyip "Bundan İsrail`in sorumlu olduğunu net bir şekilde söyleyemeyiz. Fakat bizi engellemek isteyen başka birileri yok" da diyor. 
 

Daily Telegraph Gazetesi 
Gazetede, yer alan bir haberde, Pakistan Taliban`ından üst düzey bir komutanın beraberinde 500 kadar silahlı grupla taraf değiştirdiği duyuruluyor. 
 

Türünün ilk örneği diye ifade edilen ayrılmayı başlatan Fazal Said Hakkani adlı Taliban komutanı, hareketin sivillere saldırılarını "İslam`a aykırı" olarak niteliyor. 
 

Afganistan`da NATO`ya karşı savaşmaya devam edeceğini belirten Hakkani, Pakistan ordusuna saldırmayacaklarını söylüyor. 
 

Haberde, silahlarını eski yoldaşlarına doğrulatacak olan grubun Pakistan hükümetiyle anlaşma yaptığından şüphelenildiği ve bu ayrılmanın Taliban için ciddi bir darbe anlamına geldiği de ifade ediyor. 
 

ABD Basını 
Washington Post Gazetesi 
Gazete, ABD Başkanı Barack Obama`nın kapalı kapılar arkasında kendisine şüpheyle yaklaşan büyük seçim kampanyası destekçilerini kazanmaya çalıştığını belirtiyor. 
 

`Bol paralı bağışçılar Başkan`ın seçim kampanyasını yaz sezonuna yayması için hayati önem taşıyor. Kampanya yetkilileri Obama`nın seçim kampanyası çalışanlarının sayısını arttırmaya çalışırken bir yandan da tabandaki hareketliliği küçük çaplı internet üzerinden bağışları canlı tutmaya çalışarak korumayı hedefliyor. Küçük bağışlar başkanın 4 sene önce bağış rekoru kırmasına olanak sağlamıştı. Bağış toplamaya yönelik faaliyetler arasında West Wing yetkililerine doğrudan ulaşılabilecek toplantılar düzenlemek ve Beyaz Saray şefi ile biraraya gelmek de yer alıyor` 
 

Washington Times 
Gazete, bugünkü manşetini Cumhuriyetçi Parti`den başkan adaylığına aday olan Michele Bachman`a ayırmış. 
 

`Cumhuriyetçi partili Michele Bachmann Iowa`da başkanlık kampanyasını resmen başlattığında fazla bir haber olmamıştı. 4 hafta önce Bachmann başkanlık tartışmalarına katılacağını açıkladı. İki hafta önce ilk katıldığı tartışma programında CNN izleyicilerine genelkurmay başkanlığına aday olmak için gerekli belgeleri tamamladığını söyledi. Bu adayların hepsinin izlediği bir yöntem. Önce adaylıklarının ön duyurusu yapılıyor, bunu resmi duyuru takip ediyor. Son olarak ise resmi seçim kampanyası başlatılıyor. Yani aynı elma üç kez ısırılıyor. Bu sayede mümkün olduğunca daha fazla medya ilgisi çekmek hedefleniyor` 

New York Times 
Gazete, Afganistan`ın güvenlik sorumluluğunu devralmak için çalışmalarını hızlandırdığını ve orduya Taleban militanlarının sızmamasına dikkat edildiğini yazıyor. 
 

`Bir zamanlar Afganistan`da isyancılar arasına katılmış olan, ailesi Taleban komutanıyla sıkı ilişkiler içinde olan Akmal için Afganistan ordusuna yazılmak hiç de zor olmadı. Yerel vali belgelerini Akmal ile hiç tanışmadan onayladı. Orduya katıldıktan 6 hafta sonra görevini terk ettiğinde kimse Akmal`ı sorgulamadı. Üç ay sonra geri döndü ve tekrar orduya alındı. Kaybolmasına gerekçe olarak hastalandığını söyledi. 18 yaşındaki Akmal bu günlerde 22 Mayıs tarihinde yapılan ve 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan intihar saldırısına karışmaktan idamla yargılanıyor. Akmal`ın hikayesi Afgan ordusu ve polisi içindeki sorunları çok güzel anlatıyor. Ordu Taliban militanlarının sızması tehlikesiyle karşı karşıya` 
 

Los Angeles Times 
New Mexico eyaletindeki Los Amos kenti halkının orman yangınının büyümesi ile evlerini terkettiklerini yazıyor. 
 

`50 bin hektarı kaplayan orman yangını Los Amos kentinin kül ve dumanla kaplanmasına neden olunca, Amerika`nın önde gelen nükleer silah araştırma laboratuarının bulunduğu kent boşaltılmaya başlandı. Pazar günü başlayan yangın Jemez Dağlarındaki rüzgarlı hava nedeniyle hızlandı. Dün itibariyle Los Amos`un güneyinde ve batısında bulunan toplam 30 bina yangından zarar gördü. Los Amos Ulusal laboratuvarı kapatıldı. Burada bilim adamları ikinci dünya savaşı sırasında ilk atom bombasını geliştirmişti.` 
 

Libya lideri Muammer Kaddafi, oğlu Seyfülislam ve istihbarat şefi Abdullah El Senusi hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi`nin çıkardığı tutuklama kararı ve Yunanistan krizi, Avrupa basınında öne çıkan yorum konuları… 
 

İtalya Basını 
İtalyan La Repubblica gazetesi 
Tutuklama kararını eleştirerek, `Kaddafi artık ölümüne savaşabilir` yorumunda bulunuyor. 
 

"Lahey`den çıkan karar Kaddafi rejiminin içinde bulunduğu izolasyonu ve NATO önderliğindeki askerî müdahalenin meşruiyetini güçlendirecek olsa da, sorunun müzakerelerle çözülmesini daha da zorlaştıracaktır. Bu uluslararası tutuklama emriyle, BM üyesi her ülkeden Kaddafi ve en yakın iki adamını adalete teslim etmesi bekleniyor. Dolayısıyla nesnel bakıldığında Kaddafi`nin artık herhangi bir ülkeye sürgüne gitme şansı da kalmamıştır. Ama dünyada teorik olarak kendini güvende hissedebileceği tek bir ülke kalmaması durumunda, Kaddafi`nin ölünceye kadar kararlı bir şekilde Libya`da savaşmaya devam etmesi tehlikesi de artacaktır." 
 

İtalyan Corriere della Sera gazetesi 
Kaddafi`nin ölümünün, sorunun çözümüne yararlı olacağı görüşünü savunuyor: 
 

"Bazıları, Kaddafi`nin ölümünün, gelecekte ortaya çıkacak zor durumları engelleyeceği görüşünde. Libyalı isyancılar, yavaş da olsa, Kaddafi`nin öyle ya da böyle hâlâ destek gördüğü bölgelere yaklaşıyor. Bunlar, isyancıların ille de kurtarıcı gibi görüldüğü bölgeler değil. Ama despot şu an ortadan kaybolacak olursa, daha kolay bir geçiş sağlanabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi de şimdi Kaddafi hakkında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle tutuklama emri çıkarmışken, uluslararası ittifakın kuşkularla dolu bu Libya operasyonunu sona erdirmek için bir gerekçesi daha doğmuş oldu. 
 

Avusturya Basını 
Avusturya`dan Der Standard gazetesi 
Uluslararası Ceza Mahkemesi`nin gücüne ve zaaflarına dikkat çekiyor: 
 

"Uluslararası Ceza Mahkemesi`nin gücü ve acizliği arasında ne kadar ince bir çizgi olduğu bu hafta bir kez daha görülüyor. Mahkeme görevdeki bir devlet başkanı hakkında ikinci kez tutuklama emri çıkartıyor. Dünya buna alışıyor. İktidar sahipleri cezaî takibattan artık muaf değiller. Bu, iyi de. Hakkında daha önce tutuklama emri çıkarılan Sudan lideri Beşir`in Çin`de daha dün resmi konuk olarak karşılanması ise Mahkeme`nin mücadele etmesi gereken zayıflığı ortaya koyuyor. Sanıkların tutuklanması ve teslim edilmesi konusunda Mahkeme devletlerin yardımına muhtaç." 

Salzburger Nachrichten gazetesi 
Yunanistan`a AB yardımlarını konu alıyor: "Avrupa ve Euro Bölgesi`nin geleceği Yunan parlamenterlerin elinde. İşin bu raddeye gelmesine izin verilmemeliydi. Yunanistan`da parlamento, AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankası`nın bağlattığı tasarruf paketini oylayacak. Avrupa`da herkes, `evet` oyu çıkmasını umuyor. Çünkü bu şekilde en azından yine birkaç ay zaman kazanılmış olacak ve sıradaki 12 milyar Euro`luk kredi dilimi serbest bırakılacak. Peki ya `hayır` oyu çıkarsa? O zaman `Elveda Akropol` deyip Yunanistan Euro Bölgesi`nden atılacak mı? Hayır oyu çıkması durumunda, Euro Bölgesi`nin dağılma ihtimali doğabilir. Her ikisi de çok tehlikelidir." 
 

İsviçre`den Tages-Anzeiger 
Siyasetin mali piyasaların esiri olduğu değerlendirmesinde bulunuyor: "Avrupa hükümetleri arasında geçtiğimiz haftalarda müzakereler, pazarlıklar yapıldı, poker oynanıp tehditler savruldu. Kredi derecelendirme kuruluşları, borçların yeniden yapılandırılması durumunda bunu temerrüt olarak görerek Yunanistan`ın notunu D`ye düşürme tehdidinde bulundu. 
 

Reytingcilerin böyle bir risk değerlendirmesinde bulunması, alacaklı bankaların kısa vadeli ödeme darboğazına girmesi sonucunu doğurur. Bu da, günümüzün seçilmiş hükümetlerinin nasıl tek taraflı, dar görüşlü mali piyasa mantığıyla hareket ettiğini gösteren bir başka işaret. 
 

Böylece şu an sadece tek bir çözüm kalıyor: Zaman kazanmak ve durumu idare etmek. Yetkililer, alacaklı özel bankalara, alacaklarını tedricen tahsil edebilmeleri için zaman kazandırmak zorunda. Siyaset, mali piyasaların eline esir düştü." 

İLKHA

Bu haberler de ilginizi çekebilir