• DOLAR 34.702
  • EURO 36.739
  • ALTIN 2966.69
  • ...
`Asılacak oğlunu babaya seçtirdiler`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İnsanların hayatlarını yalan üzerine kurması hoş bir şey değil. Neticede o yalan kişiyi bağlar. Ama kurumların ya da devletlerin hayatlarını yalan üzerine kurmasının çok acı sonuçları oluyor. Maalesef bu acı sonuçların faturasını millet ödüyor.
Bir nevi hastalıklı bünye gibi yalan her yeri sarıyor ve iyiyle kötü arasında bir ayrım yapamıyorsunuz. Bizim devlet böyle işte. Yakın tarihimizde ne olduğunu ancak daha yeni yeni öğrenebiliyoruz. Bunu da uzman ve her türlü olumsuzluğa göğüs germiş tarihçilere borçluyuz.

.....

Yakın tarihimize dair bildiğini sandığımız birçok gerçeği faş ediyorlar. Bu da böylemiymiş, diye aklımızda, beynimizde ne kadar ezber varsa hepsini bozuyorlar. Bu kitabı hatmettiğinizde ders kitaplarında hepimize okutulan yalan dolu bilgiler ve bu bilgilerin hangi saiklerle ortaya çıktığını anlıyorsunuz.

Mesela Mustafa Kemal’in ordunun siyasete karışmamasını istediği hep yazıldı, çizildi. Peki bu doğru muydu? Cemil Koçak bu soruya şöyle cevap veriyor:

“Atatürk, ‘Ordu politikaya karışmasın’ diye bir şey hiç söylemedi. Bu tamamen uydurmadır. Atatürk bunu söyleyemez, çünkü bunu diyebilmesi için kendisinin de üniformasını çıkarması gerekiyor. O dönemde ise üniformayı kimse çıkaramazdı. Çünkü bütün iktidar mücadelesi, ordu içinde ve ordu aracılığıyla yapıyordu. Hepsi de muvazzaf askerdi onların. İsterlerse karargâhlarında oturuyorlar, isterlerse Meclis’e geliyorlar.

…Mustafa Kemal, Kazım Karabekir’in, Ali Fuat Cebesoy’un komuta yetkilerini bırakmalarını istiyordu. Bu yüzden de ‘Meclis’e kimse komutan olarak gelmesin’ diyor. Mustafa Kemal’in amacı, askeri siyasetin dışına çıkarmak değil. Amaç karşı grubun etkinliğini azaltmak”.

Görüldüğü üzere bugüne kadar hangi anlamda söylendiğini bilmediğimiz bir sözün ne amaçla ifa edildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. İdeolojik olarak insanlar her türlü uydurmayı yapabiliyorlar.

Tabii yakın tarihimizde esas üzerinde durulması gereken ve zabıtları hâlâ açıklanmayan İstiklal Mahkemeleri gerçeği var. Milli Mücadele’de asker kaçağını önlemek için milletvekillerinden kurulan bu mahkemeler Mete Tunçay’ın deyimiyle İttihat ve Terakki’nin hesabını görme süreci haline geliyor. Atatürk’ e muhalif kim varsa hepsi İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanıyor. Halk bu mahkemelerden öyle ürküyor ki, Mete Tunçay bu durumu şöyle izah ediyor:

“İstiklal Mahkemeleri’nin İskilipli Atıf Hoca örneğinde olduğu gibi ‘zulüm’ denecek icraatları var. Hoca, Frenk Taklitçiliği ve Şapka isimli bir kitap yazıyor ve bir sene sonra şapka devrimi yapılıyor. Adamı bir sene sonra kitabından ötürü asıyorlar. Mesela… Bir adamın iki çocuğu asker kaçaklığından yargılanıyor. İstiklal Mahkemesi, adama, ‘oğullarından birini idam edeceğiz, birini de askere göndereceğiz. Hangisini asalım, seç’ diyor. Adamın bayıldığı anlatılıyor.”

Gördünüz mü, İstiklal Mahkemeleri’nde ne haltlar yenmiş. Demokrasi böyle bir şey herhalde(!) Sorgusuz sualsiz, istenmeyen herkes harcanmış. Yakın dönemin ifşaatları bunlarla bitmiyor. Neşe Düzel, Mete Tunçay’a Atatürk’ün muhalefeti niçin sert bir şekilde tasfiye ettiğini soruyor. Tunçay Atatürk’ün Karabekir ve Orbay’ın arkasındaki halk desteğinden korktuğunu ileri sürüyor. Tunçay Ali Fuat Cebesoy’un da Nutuk’ta kendisiyle ilgili anlatılanların yalan olduğunu söylediğini anlatıyor.

Bu kitaptaki en çarpıcı yorumlardan birini de yine Mete Tunçay dile getiriyor: “Kazım Karabekir kendi anılarında Atatürk için ‘Onu Sakarya’da mareşal yaptılar. Aslında o, Sakarya’da ‘çekilme’ emri vermişti. Fevzi Paşa çekilmeyi erteletti ve sabaha Yunanlılar çekildi. Bizimki marelaş oldu’ diyor.”
Korkusuz Tarih tamamen ezber bozan, fevkalade önemli bir çalışma. Ders kitaplarında neredeyse hepsi uydurulmuş tarihi gerçekler gözler önüne seriliyor. Neşe Düzel’in yalın, basit ve net sorularına ünlü tarihçiler dürüst ve cesur cevaplar veriyorlar.

Rusların, “Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır” demişler. Cesur ve dürüst aydınlar sayesinde bizim de yakın tarihimiz olduğu aydınlanacak. Çünkü kimse yalanlarla yaşayamaz.
Cem Küçük – Haber 7
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir