• DOLAR 32.661
  • EURO 34.757
  • ALTIN 2503.426
  • ...
Bu Kudurmuşluk ve Çifte Standart Hali...
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Her geçen gün gerilim içten içe artmaktadır. Son Adana olayı ürkütücü bir sona gidişin alametleri olmasın. Genelde insanlar bütün bu olan bitenlere bir anlam veremiyor. Amma velakin bütün herkesin bu yapılan ve yazılanları anlamadığını sanmak beyhudedir. Düne kadar, siz bize hizmet etmek için varsınız, diyenlerin bugün özellikle Kürt halkının din ve kültürüyle gerçek manada barışık ve uyumlu olmayan ama Kürt halkının savunucusuymuş gibi gözükenlerin değirmenine su taşımaları, Kürt halkının karagözünün hatırına olmadığı hususunun ehlul vukuf tarafından görülemediğini sanmak aptallıktır.


Buradaki çekememezlik ve ısrar tamamen İslami uyanışa olan tahammülsüzlüktendir. Yani öldürseler de, yol da kesseler, benzin bidonlarıyla insanları da yakmaya çalışsalar, her gün camlar da indirseler ve tehditler de savursalar aman bunlar olsun da İslam`ı şiar edinenler olmasın anlayışı... Buradaki zihniyeti görüyor musunuz?
 
Yıllar sonra mahkeme kararıyla tahliye olan mütedeyyin insanları karşılamak soruşturma sebebi oluyorken, öte tarafta dağlarda görüşmenin biri bitiyor biri başlıyor. Yıllarca millete kan kusanların üzerine masumiyet perdesinin çekilmeye çalışılması açıkçası manidardır. Bunu sadece bir taraf için söylemiyorum. Düne kadar halka çektirmediklerini bırakmayan bu çarkların bugünkü uyumu inşallah bu mustazaf halka yeni acılar çektirmeyecek. En azından öyle temenni edelim. Cezaevi kapısına gidiş, cinayete gidiş gibi muamele görüyorken veya gidenlerin yol tarifi için birbirlerine açtıkları telefonların raporları çarşaf çarşaf iddianamelere giriyorken öte tarafta cezaevi avukat görüşmeleri ve bunu yansıtmak ülkenin bölünmez bütünlüğü için adeta bir görev addedilmeye çalışılıyor.
 
Mesele İslami hassasiyetliler olunca kudurmuşçasına saldıranlar veya İslami hassasiyetlilere bir özgürlük ve legal faaliyeti çok görenler, yarın öbür gün ektiklerini biçecek ve o zaman pişmanlık da fayda vermeyecektir. Daha şimdiden gidilen yolun yol olmadığı, bölgede bir kudurmuşluğun başını alıp gittiğinden şikâyet ediliyor. Güpe gündüz insanları kaçırıp şantaj malzemesi olarak kullananların şurada burada karşıtlarla görüşme ve muhabbetleri(!) daim olsun. Zaten kişi sevdiğiyle beraber oluyor. Sünnetullah bunu gerektiriyor. Ayrı gözükmenin zorlama bir hal olduğu ve bunun her seferinde sırıttığı açıktı zaten. Her fırsatta, bak bizi üzerseniz şunlar bunlar gelir türünden serzeniş ve şikâyetleri unutmuş değiliz. Kimin kiminle görüştüğü beni o kadar ilgilendirmiyor, çünkü zaten bu halk iki taraftan da yeterince çekti ve şimdi de kendin pişir kendin ye türünden süreç işliyor. Peki, siz orada görüşürken bir şey olmuyor da bir camianın fert ve bireyleri arasında olduğu iddia edilen görüşmeler niye bu kadar suç sayılıyor...

Bir gazeteci dağda örgütün şu an ki bir numaralı adamıyla görüşüyor bişey olmuyor da, beyanlarına göre İslam için yıllarca cezaevi yatan biriyle yapılan veya yapıldığı iddia edilen görüşme niye şu an Edirne cezaevini boylama sebebi olabiliyor, insan anlamakta zorluk çekiyor. Dağdaki görüşme, sonuna kadar örgüt propagandasıdır ve onları meşrulaştırma ve uzlaşıcı göstermeye dönük bir çalışmadır… Ben, bu görüşmeler olmasın tartışmasından ziyade niye birisine taltif birisine ceza öngörülüyor noktasındayım. Hem de görüşülen tarafların farkı dağlar kadar iken…
 
Hele şu Elazığ İhya Der kararına ne demeli. Bu Müslümanlara reva görülenler korkunçtur. Bunun lamı cimi yok. Tamamen legal faaliyetleri olan, cam çerçeve indirmeyen, tüzüğünde şiddet içerikli tek bir ibare bulunmayan, şu ana kadar sadece yardım ve kermes faaliyetleriyle ismini duyuran bu derneğin üyelerine verilen ceza hangi vicdan sahiplerini incitmedi doğrusu merak ediyorum.
 
Önceki gün Beyazıt Meydanında İhya Der ile ilgili bir basın açıklaması vardı. Davanın avukatı o kadar ilginç şeyler anlattı ki hayret etmemek elde değil. Tabi insan sadece hayret etmiyor. Bir de yapılan bu hukuksuzluğa kızıyor ve kahroluyor. 55 yaşında bir bayan kaç tane yürüyüşe katıldı da taş attı ki ona bu ceza reva görüldü. Biz tarih boyunca yapılan hukuksuzlukların kısmen de olsa sona erdiğini sanmıştık, ama yanılmışız. Bölgeyle ve bölgedeki gelişmelerle ilgili atılan yanlış adımların önü alınmazsa, bize akıl hocalığı yapan veya bilgilendirenler sadık ve ön yargılardan berri kişiler olmaz ise, yarın hepimiz için geç olabilir.
(Abdullah Aslan - Doğruhaber)

Bu haberler de ilginizi çekebilir