• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
BBC: Osmanlıca seçmeli ders oluyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye`de giderek artan ilgi, Osmanlıcanın liselerde seçmeli ders olarak okutulmasının önünü açtı. ün geçmiyor ki, yeni bir Osmanlıca kursu açılmasın, yeni Osmanlıca kitapları basılmasın. Devletin de desteğiyle yayılan Osmanlıca modası, adeta yeni bir pazar oluşturdu.

Osmanlıca ya da eski Türkçe, 33 harften oluşuyor ve içinde yoğun olarak Arapça ve Farsça kelimeler yer alıyor. Kurslarda ilk kur, Arapça ve Farsça değil de bugün konuşulan Türkçe kelimelerin ağırlıklı olduğu kolay metinlerden oluşuyor. Bu kur bitince, tam olmasa da gazete, dergi gibi basılı eserler okunabiliyor. İkinci kurda, rik’a denilen el yazısı, üçüncü kurda Arapça ve Farsça imla kuralları öğretiliyor. Bundan sonra sıra son kura, belge okumaya geliyor. Belge okumak işin profesyonel kısmını oluşturuyor.

Herkesin bir hikayesi var
 
Muhittin Ünal, 69 yaşında. Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı. Osmanlı Arşivlerindeki Kafkas göçmenlere ait belgeleri okumak için kursa gidiyor. Remzi Özmen ise Edebiyatçılar Derneği Genel Başkan Yardımcısı. Hukuk kitapları basan bir yayınevinin editörlü. Osmanlıca`yı işi nedeniyle öğrenmek istiyor. Osmanlıca öğrenmek için herkesin bir nedeni, bir hikâyesi var. Bu hikâyelerden biri de Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Orhan Erdem’e ait. O da bir gün dedesinden kalma belgelerle karşılaşmış. Okuyamayınca eksiklik hissetmiş. Hemen Hayrat Vakfı’nın kurslarına kaydolmuş.
 
Hedef 2014

Osmanlıca öğreniminde devletin giderek artan desteği de hissediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Nisan 2012`de Osmanlıca öğretimi için Hayrat Vakfı ile ortak bir protokol imzaladı. Ardından Türkiye genelinde devlet destekli kurslarda halka ücretsiz olarak Osmanlıca öğretilmeye başlandı.
Eğitmenlerin çoğu, Hayrat Vakfı ile organik bağı olan Pusula Derneği üyelerinden oluşuyor.
Vakıf yöneticilerine göre, protokolün imzalandığı günden bu yana kursa katılanların sayısı 120 bini aşıyor. Vakfın Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Temsilcisi Sait Yavuz, gösterilen ilgiden memnun olduklarını belirterek, "kesintisiz devam edeceğiz” diyor.
 
2 Mart`ta Hayrat Vakfı ve Pusula Derneği’nin ortak düzenlediği bir etkinlikle kursiyerlere sertifikaları verildi. Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, sertifika töreninde, “Hayırlı bir işti. Vakfa bu konuda büyük destek verdik” diye konuştu. Erdem, sertifikaları dağıtmak için ikinci kez kürsüye geldiğinde ise “Bir müjde vermek istiyorum” dedi, “Liselerde seçmeli ders olarak okutulması için ilgili birimlerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Son aşamaya gelindi. İnşallah yakın bir tarihte Osmanlıca, seçmeli dersler arasında yerini alacak.”

Yeni moda yeni pazar

Hayrat Vakfı ile hiçbir bağı olmayan Ethem Coşkun, Osmanlıca öğretmeye ilk olarak 1996-97 yılları arasında Tarih Vakfı’nda başlamış. Ardından TBMM’deki kütüphanecilere ders vermiş. Şimdiyse Kurtuba Vakfı’nda eğitmenliğe devam ediyor. Aynı zamanda Ankara’da sahaf. Ethem Coşkun, “Osmanlıca öğrenmek özellikle son iki yıldır moda oldu” diyor, “Bunda siyasi propagandanın büyük etkisi var. Önceleri dini metinleri okumak isteyenler geliyordu. Şimdi ise ağırlık öğrenciler ve akademisyenler. Bir de Devlet Arşivlerinde işe girmek isteyenler.” Öğrenenlerin sayısı arttıkça yeni de bir pazar doğuyor. Kitapçıların raflarında artık Osmanlıca hikâye kitapları ve sözlükler önemli yer tutuyor. Kitapların fiyatları 5 TL’den başlıyor.

Ada kitabı yöneticilerinden Bülent Ateş, “İlgi nedeniyle Osmanlıca yayınlara büyük raflar ayırmaya başladık” diyor. Okur kitlesinin ise ağırlıklı olarak öğrenciler, araştırmacılar ve akademisyenlerden oluştuğunu belirtiyor. Dergi, gazete basma yasağı da özel izinlerle aşılıyor. Hayrat Vakfı, aldığı özel izin ile 2013 yılı Ocak ayında Osmanlıca bir dergi çıkarmaya başladı. 20 TL’den satılan dergi alanında bir ilk ve 3 ayda bir yayınlanıyor.

Dedesinin mezar taşını okuyamamak

“Neden Osmanlıca” sorusuna muhafazakâr kesim, “Ecdadımızla bağımız koptu. Dedemizin mezar taşını bile okuyamıyoruz” karşılığını veriyor. “Geçmişle kopma” iddialarına Sahaf Ethem Coşkun da katılıyor, ancak Osmanlıca öğrenmeyi mezar taşına indirgemeyi, “Halkın iyi niyetini, siyasi amaçlar için kullanmak” olarak niteliyor. Eleştirileri olmakla birlikte Harf Devrimi’ni desteklediğini belirtiyor.
Coşkun, “Öğrenmek isteyen öğrenmeli, ama önce üniversitelerin ilgili bölümleri kuvvetlendirilmeli ve arşivlerin tasnifi için eleman yetiştirilmeli” diyor. Özendirici olması için bu tür personele de yüksek maaş verilmesini istiyor.
 
Coşkun, seçmeli ders olmasına itiraz etmiyor. Ancak kullanım alanı kısıtlı olduğu için, “Araştırmacı değilsen, arşivde çalışmayacaksan öğrenmen çok da şart değil” yorumunu yapıyor.

Tarihçi-Yazar Zeki Sarıhan da seçmeli ders kararını destekliyor. Türkçenin bu jargonunun Türk tarihine ve kültürüne dahil olduğunu belirtiyor ve öğrenmenin sakıncası olmadığını söylüyor. “Cumhuriyet’le hesaplaşma” yaklaşımını “aşırı bir kaygı” diye niteliyor. Sarıhan, “Osmanlı tarihe karışmıştır. Bugünkü hayatta karşılığı yok. Tüm topluma öğretilmesi ve kullanılmasının sağlanması mümkün değil. Ancak erken dönem cumhuriyet tarihini öğrenmek için Osmanlıca bilmek zorundayız” diyor.

Seçkinlerin dili

Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel ise Osmanlıcayı geçmişte halkın değil, seçkinlerin kullandığını özellikle anımsatıyor. Özel, “İsteyen öğrensin, herkes özgür…” diye söze başlıyor ama, seçmeli ders kararının kendisini “çok endişelendirdiğini" belirtiyor. Özel, “Cumhuriyet’ten önce okuma yazma bilenlerin oranı erkeklerde yüzde beş-altı; kadınlarda neredeyse sıfırdı. Halk, Osmanlıcayla ne konuşabiliyor ne dilekçesini, mektubunu yazabiliyordu. 200 yıl önce ölen dedemiz, mektep medrese görmüş birisi değilse, kendisi de babasının mezar taşına yazılanı okuyamazdı zaten” diyor. Sevgi Özel, geçmişle kopan bağ tartışmalarını da “Bunu söyleyenlerin Cumhuriyet öncesindeki dil tartışmalarını göz ardı ettikleri belli” diye yanıtlıyor. Özel, dünyada dilde devrim yapan ilk ve tek ülkenin Türkiye olmadığının da altını çizerek “Almanya, Macaristan, İsrail ve Norveç, Türkiye’den çok çok önce dilde devrim yapma gereksinimi duymuşlar” diyor.

BBC

Bu haberler de ilginizi çekebilir