• DOLAR 32.572
  • EURO 34.898
  • ALTIN 2438.415
  • ...
İhya Der`e Verilen 150 Yıllık Ceza Bingöl`de Kınandı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

BİNGÖL- Elazığ İhya-Der üye ve yöneticilerine verilen 150 yıllık cezanın Yargıtay 9. Ağır Ceza Mahkemesi`nce onanmasına tepkiler gidiyor büyüyor. Mustazaf Der, Kalem Der, Diyanet Sen, Anadolu Gençlik Derneği ve Bilge Der`in de aralarında bulunduğu 13 STK, Cuma namazı çıkışı Dörtyol saat kulesi önünde bir araya gelerek, verilen kararı kınadı.


Toplamda 150 Yıl Hapis Cezası
Basın açıklamasını 13 STK adına İlhami Demir okudu. Demir, 27 Nisan 2009 tarihinde Elazığ ve Malatya`da yapılan operasyonlarla bu illerdeki İhya-Der merkez ve şube binalarıyla dernek yönetici ve üyelerinin evlerine yönelik baskınlar ve gözaltıların yaşandığını hatırlattı.


Ardından Malatya Şubesinden 20, Elazığ merkez ve ilçe şubelerinden 23 kişi hakkında TCK 314`ün 1 ve 2. maddelerine göre ayrı ayrı davalar açıldığını belirten Demir, Malatya İhya Der üyelerine 14 Ocak 2010 tarihinde beraat kararı veren Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25 dakika sonra Elazığ İhya Der yönetici ve üyelerine yasadışı örgüt yönetici ve üyesi olmak suçundan Dernek Başkanı M. Fatih Demirtaş`a 15 yıl diğer 17 üyeye de yasadışı örgüt üyeliğinden ayrı ayrı 7,5 yıl, toplam da 150 yıl hapis cezası verdiğini söyledi.


Bu Kararla Sivil Faaliyet Dilediğinde Terör Faaliyeti Sayılabilecek

Aynı mahkeme tarafından benzer gerekçelerle böyle bir kararın verilmesini hukuki bir facia olarak nitelendiren Demir, kararın aklen izahının zor olduğunu ifade ederek, "Dosya incelendiğinde görülecektir ki suç sayılan hususlar, ilgili derneğin faaliyet alanı kapsamında olup resmi izinlere bağlı faaliyetlerdir. Buna rağmen ceza kararının çıkması ve 1,5 yıl gibi kısa sürede onaylanması büyük bir zulümdür. Bugüne kadar bütün etkinliklerini yetkili makamlardan izin alarak yapmış ve yaptığı hiçbir faaliyeti soruşturmaya dahi konu olmamış olan İhya Der, dava dosyasında ceza gerekçesi ve suç unsuru bir şey bulunmamıştır. Ne yazık ki yerel mahkemenin verdiği bu haksız ve keyfi cezayı Yargıtay da haksızlığa ve keyfiliğe prim vermiş ve genel seçimlerin hemen ertesinde bunu onaylamıştır. Bu da gösteriyor ki 28 Şubat zihniyeti manevra yapmış, Yargıtay çatısında özel ve istisnai suç tipleri oluşturmuş ve buna kılıf olarak da TCK 314. maddeyi seçmiş. Yoruma açık bu maddeyle her türlü sivil faaliyet dilediğinde terör faaliyeti sayılabilecektir. Bu madde terör örgütü suçlaması için somut terör faaliyetlerini şart koşar. Yargıtay, anılan sivil faaliyetleri ise bir gariptir ki izne dâhil bu faaliyetleri olabilecek terör faaliyetinin hazırlık aşaması olarak değerlendirmektedir. Bu tür hayali irtibatlarla, " Ben senin terörist olduğunu düşünüyorum!" gibi akla ziyan yaklaşımlarla hazırlanan bir iddianamenin onaylanması istenildiği zaman her sivil faaliyetin terör faaliyeti gibi görülmesine kapı açmaktadır" dedi.


Olmayanı Olmuş Gibi Göstermek

150 yıllık cezanın diğer tüm sivil toplum kuruluşları faaliyetleri için de emsal niteliğinde kabul edilebileceğini belirten Demir, "Gelin size dosyada örgüt yöneticiliğinden ceza alan M. Fatih Demirtaş`ın 15 yıl ceza almasını suç sayan iddianame`den bir kısım okuyayım: Kutlu Doğum Etkinliği Düzenlemek ve Bu etkinliklere katılmak, Hz. Hüseyin ve Kerbela tiyatrosu, İzzet Paşa Camiinde Filistinliler için gıyabi Cenaze Namazı Kılmak, İstasyon Meydanında Kutlu Doğum Etkinliğine Katılmak, Palu İlçesinde Filistin`e Destek Eylemi Organize Edip Katılmak, Mekke`nin Fethi Gecesi Organize Edip Katılmak, Dernekte haftalık seminerler düzenlemek, Kurban eti dağıtmak, dergi ve gazete satışı yapmak, komisyonlar kurmak. Bu nedenle tüm sivil toplum örgütlerini hükümeti yasal düzenlemeye zorlayacak bir baskı oluşturmaları için bu kararı kınamaya ve tepkilerini ortaya koymaya çağırıyoruz! Zulüm, yaratılışın gayesine aykırı çirkin bir fiildir. Doğruyu yanlışla, haklıyı haksızlıkla, sevgiyi nefret ile değiştirmektir. Olmayanı olmuş gibi göstermektir" diye konuştu.


Zulmün Şekli, Memleketi, Rengi Yoktur
Demir, "Zulüm, güzel ilişkileri ve dayanışmayı sekteye uğratır; diyalogu zayıflatır. Zulüm neticesinde her şey birbiriyle karışır. Adalet haksızlıkla, nur karanlıkla, mazlum zalimle örtülmüş olur. Zulüm sadece bireysel ve toplumsal hayatı değil, doğal hayatı da perişan eder. Yüce Allah(c.c) şu ayette mealen buyuruyor ki: "Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah`tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz." Zulme sessiz kalmak, zulme karşı durmamak da bir nevi zulümdür. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığından kurtulmalıyız. Bugün zalimler başka mazlumları ısırıyor ve biz bunu görmüyorsak bilelim ki yakın zamanda zalimler, sessiz kalanlara ya da sadece kendi mazlum ve zalimini ayrıştıranlara da dokunacaktır. Çünkü zulmün şekli, memleketi, rengi yoktur" ifadelerini kullandı.

 

Adaletsiz bir Hayatın Semeresi Zulümdür
Zalimin zalim olduğunu belirten Demir, "Her tarafından haksızlık dökülen bu polis ve yargı zulmünü kınıyor; artarak devam edecek tepkilerimizi şimdiden ilan ediyoruz. Adaleti Allah için ayakta tutma sorumluluğumuzu bilelim. Adaletsiz bir hayatın semeresi zulümdür. Adaletten ayrılmak bizi zulüm`e, zulüm ise dünya ve ahiret hayatımızın mahvına yol açacaktır. Bu sebeple ne iş yaparsak yapalım, kiminle olursak olalım adaleti talep edip zulme karşı haykırmalıyız!Bingöl`de faaliyet gösteren aşağıda adı yazılı sivil toplum örgütleri olarak İhya Der üye ve yöneticilerine verilen bu haksız ve ağır cezayı esefle kınıyoruz! Bu kararın 28 Şubat uygulamalarından farksız olmadığını görüyor ve bu yanlıştan tez elden özellikle sivil anayasa çalışmaları içindeki hükümete ve özgürlükçü söylemlerle öne çıkmaya gayret eden Başbakan`a dönülmesi için sesleniyoruz! Hükümet`in bir an önce, yargıdaki bu keyfiliği önlemeli, bu konuda somut ve inandırıcı adımlar atmalıdır! Sivil toplum örgütleri üzerinde Demokles`in kılıcı gibi sallanıp duran ve onları faaliyetsiz bırakacak olan böylesi bir tehdidi ortadan kaldıracak yasal düzenlemeleri hayata geçirmelidir" dedi.


Bu Tarz Tehditkâr Cezalar, Bizleri Asla Yıldıramayacaktır
Bu kararın son düzenlemelerle "resmi ideolojik keyfilikten kısmen de olsa daha hukuki" zemine taşınması umulan yüksek yargının eski alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmeyeceğini gösterdiğine vurgu yapan Demir, "Bürokratik oligarşinin keyfilik ve despotizm kokan yaklaşımı bu ülkede yaşayan her kesimden yeni mağdurlar üretmeyi sürdürecektir. Bu tutum tüm muhalif kesimler ve İslami duyarlıklı kamuoyu tarafından dikkate alınmalı ve mahkûm edilmelidir. İstiklal Mahkemelerinin, Kel Alilerin, Kılıç Alilerin mirasçılarının, kanunları keyfi bir şekilde yorumlayarak, temelsiz isnatlar ve soyut irtibatlarla verdikleri ağır cezalara sessiz kalınmamalı, göz yumulmamalıdır. Bu kararın sivil toplum faaliyetlerinin sonunu hazırlayacak nitelikte ağır, keyfi ve hukuka aykırı olduğunu açıkça ifade ediyoruz! Bu tarz tehditkâr cezalar, bizleri asla yıldıramayacaktır" şeklinde konuştu.

Basın açıklamasının ardından katılımcı kitle olaysız bir şekilde dağıldı.
 

Ali Yıldırım-İLKHA

 

 


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir