• DOLAR 32.577
  • EURO 34.929
  • ALTIN 2429.852
  • ...
Dünya Basınında Bugün
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MRK - 21 Haziran Cuma Dünya basınında yer alan bazı haber özetleri:
İRAN BASINI
Keyhan Gazetesi
Gazetede, Yemen`de, inkılapçı halkın, despot Kaddafi rejimine karşı, şanlı kıyamını sürdürmesi, Bahreyn`de Alı Halife ve Alı Suud hanedanının halka karşı şiddet uygulamalarına hız vermesi, İslami İran Savunma bakanı Ahmet Vahidi`nin Güvenli ve kalkınmış Afganistan`ın İran`ın stratejisi olduğunu dile getirmesi, İran ve Kuveyt ilişkilerinin geliştirilmesine vurgu yapılması, Pakistan`da Taliban milislerine karşı gerçekleşen operasyonlarda Taliban üyesi 25 kişinin hayatını yitirmesi, İspanya`da hükümete karşı halkın geniş çaplı protesto gösterisi düzenlemesi, Mahmut Abbas ve Halit Meşal görüşmelerinin ertelenmesi, Libya`da çatışmaların devam etmesi gibi haberler geniş şekilde yer alıyor.

Gazetede ayrıca işgalci Siyonist rejim savaş bakanı Ehut Barack`ın Bağımsız Filistin devletinin kurulmasına karşı sert çıkışını konu eden bir yazı dikkat çekiyor. Yazıda kısaca şu ifadeler yer alıyor:

Siyonist Savaş Bakanı Ehud Barak, France 24 kanalına yaptığı açıklamada, Filistin yönetiminin Birleşmiş Milletler`e getireceği Filistin devletini tanıma taslağının Amerika tarafından veto edileceğini söyledi. Barak daha sonra şöyle dedi: "Amerikalılar her ne kadar bunu ifade etmeseler de onların böyle bir tavır sergileyeceklerini düşünüyorum. Rusya`nın zor ikna edileceğini düşünmekle birlikte Amerika ve Ortadoğu dörtlüsünün böyle bir düşünceye karşı çıkmalarını ve böyle bir düşünceyi reddetmelerini umuyoruz."

Siyonist gazetelerden Yediot Aharanot`un verdiği habere göre, France 24`e demeç veren Barak devamla şunları ifade etti: "Fransa`nın girişimi çerçevesinde Eylül ayından önce Filistinlilerle görüşme ihtimali yüzde 50`dir. Biz, Fransa`nın girişimini inceliyoruz." Batı Yaka ve Kudüs`te sürdürdükleri yerleşim birimlerine de değinen Barak şunları söyledi: "Yerleşim birimlerinin inşaatını durdurmamız mümkün değil. Yerleşimciler arasında meydana gelen doğal çoğalmaya cevap vermemiz gerekir. Dolayısıyla onlara evler, çocuklarına da parklar ve okullar inşa etmemiz gerekir. Yerleşim birimlerinin inşaatının Filistinlileri fazla ilgilendirmemesi gerekir."

Risalet Gazetesi
Gazetede, Arap birliğinin bağımsız Filistin devletinin kurulması için harekete geçmesi, Yemen`de despot rejim karşıtı halkın zafere ulaşana kadar sokaklardan çekilmeyeceklerini haykırması, Afganistan`da koalisyon güçlerinin ağır zayiat vermesi, Libya`da NATO uçaklarının halk üzerine bomba yağdırmayı sürdürmesi, Yunanistan`da hükümetin ekonomik siyasetlerine karşı halkın protesto gösterilerini devam ettirmesi gibi haberlere dikkat çekiliyor. Gazete ayrıca Amerika`nın, içinde insanlık suçu işlenen Guantanamo hapishanesiyle ilgili bir yazısıyla dikkat çekiyor. Yazıda kısaca şu ifadelere yer verilmektedir:

ABD başkanı Barack Obama`nın lider seçildiği ilk aylarda kapatmayı vaat ettiği ancak sonradan vazgeçtiği Guantanamo üssünde sekizinci ölüm vakası yaşandı. ABD Ordusu, önceki beş ölümde olduğu gibi bunun da intihar olduğunu iddia etti. ABD Ordusu`nun bildirisine göre Afgan asıllı İnayetullah adıyla bilinen mahkum gardiyan tarafından yapılan rutin teftiş sırasında bilincini kaybetmiş bir şekilde bulundu. Tüm çabalara rağmen kurtarılamadı. İnayetullah, Guantanamo`ya 2007 yılında El-Kaide`ye tabi olmak suçuyla gönderilmişti. Amerikan Ordusu dün 37 yaşındaki Afgan asıllı bir tutuklunun Guantanamo üssünde gardiyan tarafından teftiş sırasında bilincini kaybetmiş bir şekilde bulunduğunu ardından da öldüğünü açıkladı. Ordu, Afgan mahkumun intihar ettiğini iddia etti. Amerikan Ordusu kötü imajlı; insan haklarının çokça çiğnendiği bu hapishanede hayatını kaybedenlerin beşinin intihar ettiğini ikisinin ise doğal bir şekilde hayatlarını kaybettiklerini iddia etmişti. ABD başkanı Barack Obama daha 2009 yılında Beyaz Saray`a ilk geldiği aylarda bu hapishaneyi kapatacağını vaat etmişti. Ancak bu vaadinden döndü. Aslında Obama`nın verdiği sözünü tutmaması, Amerikan hükümetlerinin kılıf değiştirse bile savaşçıl ve insanlığa aykırı politikalar izlediğinin göstergesidir.

İNGİLTERE BASINI
İngiltere gazetelerinde bu sabah Euro bölgesinin Yunanistan`a ikinci yardım paketi konusundaki tereddütleri, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad`ın yaptığı konuşmaya tepki ve yorumlar öne çıkıyor.

Financial Times, Uluslararası Para Fonu IMF`nin, Atina`ya ilk paketin 12 milyar Euro`luk kısmını vermeyi, ikinci kurtarma paketi üzerinde anlaşmaya varmasını manşetine taşıyor. Avrupalı maliye bakanları, dün ikinci bir paketi onaylamak için, Yunan hükümetinin yeni kemer sıkma önlemleri getirmesini şart koşmuştu. Bu kez IMF, Temmuz ayında verilmesi beklenen kısmı serbest bırakmak için Euro bölgesinin anlaşma konusunda daha açık garanti vermesini talep ediyor.

Guardian gazetesi de, IMF başkanlığına vekalet eden John Lipsky`nin Avrupalı liderleri kararlı şekilde davranmaya çağırmasına dikkat çekiyor.
"IMF, Avrupalı liderleri, Yunanistan`ın borç krizi karşısındaki tereddütlü tutumlarının, ikinci bir küresel mali krizi tetikleme riski içerdiği yolunda uyardı." Guardian, Yunanistan başbakanı Yorgo Papandreu`nun, kemer sıkma önlemleri konusunda bugün parlamentoda güven oylamasıyla karşı karşıya olduğunu da hatırlatıyor.

Times gazetesi, İngiltere`nin muhafazakar partili başbakanı David Cameron`ın Yunanistan`a verilecek ikinci bir kurtarma paketi konusunda tavrını sertleştirdiğini taşıyor manşetine: Cameron`dan Avrupa`ya, kuruş vermeyiz.
Times, düzenledikleri CEO üst yöneticiler zirvesinde konuşan Cameron`ın, İngiliz vergi mükelleflerinin parasının Yunanistan`ı kurtarmaya yönelik herhangi bir Avrupa girişiminde kullanılmasına karşı çıkacağını söylediğini yazıyor. Habere göre Cameron, "IMF üzerinden yapılan yardım haricinde, Atina`ya daha fazla yardımda bulunmak gibi bir yükümlülükleri olmadığını" belirtti. Times, Cameron`ın "çok şükür, İngiltere Euro`ya dahil değil" sözlerine yer veriyor.

"Libya`da kalmak, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri`ni sarsar"
Üst düzey siyasetçilere verilen bir brifing notunu sızdıran Daily Telegraph gazetesi manşetten yer verdiği haberinde Mareşal Sir Simon Bryant`ın uyarısını aktarıyor:

"Bryant milletvekillerine yaptığı açıklamada, Afganistan ve Orta Doğu`daki yoğun hava operasyonlarının ekipman ve personele yönelik yoğun talebi de beraberinde getirdiğini vurguladı. Bryant, İngiltere`nin yaz sonrası Libya`ya yönelik müdahalede yer almaya devam etmesinin, hava kuvvetlerinin gelecekteki misyonlarını tehlikeye sokabileceğini belirtti.

Daily Telegraph, NATO`nun, Mart ayından bu yana süren hava saldırılarına rağmen Kaddafi`yi iktidardan uzaklaştıramamasının, İngiltere başbakanlığı ve ordu içinde kaygıları artırdığını yazıyor.

Gazeteye göre başta bu operasyonun kısa süre içinde tamamlanması umut edilmişti.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, dün, protesto eylemlerinin başlamasından bu yana yaptığı üçüncü "ulusa sesleniş" konuşmasında çizgisini yumuşatmadı ve protestoların bir grup sabotajcının işi olduğunu söyledi.

Times yazarlarından Ben Beeston, Beşar Esad`ın konuşmasının bölgede, özellikle Türkiye`de giderek artan tedirginliğe bir tür yanıt olduğu görüşünde.
Ankara`nın bir zamanlar Suriye`nin tek müttefikiyken şimdi en sert eleştiride bulunan ülkelerden biri olduğunu belirten yazar, Suriye`de tank ve helikopterlerin şiddetinden kaçanların Türkiye`ye sığınmasıyla olayın uluslararası bir krize dönüştüğüne dikkat çekiyor. Beeston, Ankara`nın mülteci sorunuyla baş edebilmek için sınır hattında "tampon bölge" oluşturulması üzerinde düşündüğünü ve en son 1991`de Saddam Hüseyin rejiminden kaçan Peşmergeler için böyle bir önlem alındığını yazıyor.

Beeston, kimilerinin bu olayı Saddam Hüseyin rejimi için sonun başlangıcı olarak yorumladıklarını aktarıyor.

Guardian`ın Orta Doğu editörü Ian Black, Beşar Esad`ın dünkü konuşmasının, içinde bulunduğu zor durumu yansıttığı, ancak Suriye için belirleyici bir an olduğu hissi vermediğini yazıyor.

ABD`nin bir süredir dilini sertleştirdiğini, komşusu hakkında beklenmedik sessizliğini bozan İsrail`in, Savunma Bakanı Ehud Barak üzerinden Esad`ın günlerinin sayılı olduğunu söylediğini yazan Black, Türkiye`nin artan öfkesinin daha da işitilir bir hal aldığı yorumunu yapıyor. Türkiye`nin Şam`dan değişim talep ederken mülteci krizini kullandığını, Türkiye`nin sınır boyunca kendi ifadesiyle bir "güvenlik bölgesi" oluşturma tehdidinde bulunduğuna dikkat çekiyor.

Black, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan`ın, Beşar Esad`ı adeta güç ve refah denince nefret simgesi haline gelen kuzeni ve ülkenin en zengin işadamı Rami Mahluf`a desteği çekmeye ikna ettiğini yazıyor ve Ankara`nın baskıcı eylemlere liderlik eden kardeşi Mahir`i de aynı şekilde saf dışı bırakması yolunda Esad`a baskı yapmış olabileceğine dikkat çekiyor.

Ancak Black`e göre bu, iktidar dengesini yanlış yorumlamak gibi görünüyor. "Esad kararlarını klanındaki adamlarıyla alıyor yoksa onları hiçe saydığı yok. Ordu ve güvenlik güçlerinin üslerine dönmesini istediği yolundaki hazırlıksız gözlemi de şahinleri dizginlediği anlamına gelmiyor."

Independent gazetesi, okyanuslarda canlı yaşamının insanlık tarihinde eşi görülmemiş ölçekte tehdit altında olduğuna ilişkin rapora manşetinden yer veriyor.

Okyanusların Durumuna ilişkin Uluslararası Programın yaptığı çalışma, okyanus ve denizlerin daha önce düşünülenden çok daha kötü durumda olduğunu ortaya koyuyor.

Farklı disiplinlerden bilim adamlarının ortak çalışması, okyanus ve deniz yaşamını tehdit eden faktörlerin, daha önce hiç düşünülmeyen şekilde birlikte hareket ettiklerini gösteriyor.

Uzmanlara göre aşırı avlanma, kimyasal kirlilikle mücadele ve karbon salımlarının uzun vadeli kontrolüne ilişkin bir dizi reformun uygulanması şart.

AMERİKAN BASINI
Washington Post, Dışişleri Bakanlığı eski sözcüsü P.J. Crowley imzalı yazıya yer veriyor. Crowley yazısında `Başkan Obama Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat`a artık gitmesi gerektiğini söylemeli` diyor ve şöyle devam ediyor:

`Arap Baharı başlayalı altı ay oldu ancak Obama Yönetimi hala olayların hızına yetişmeyi ve bölgeye yönelik politikasını gözden geçirmeyi beceremiyor. Obama Yönetimi Ortadoğu`da değişime destek verdiğini bildiriyor ancak belirli ülkelerde duruma nasıl yaklaşacağı belirsizliğini koruyor. Arap Baharı`nda gerçek devrimler yaşanıyor. Sosyal medya olayların akışını hızlandırıyor. Protestolar bir sınırdan diğerine sıçrarken Amerika ve diğer ülkelerin olanlara karşılık tepki verme süresi azalıyor. Altı ay önce Amerikalı diplomatlar dahil hiç kimse bu reform ağlarının varlığından habersizdi. Şimdiyse yeni oluşan siyasi yapıları ciddiye almak gerekiyor. Tunus, Mısır, Libya, Yemen, ve hatta Suriye artık eskisi gibi olmayacak. Amerika bölgenin yeni bir harita çizmesini beklerken sergilenen kararsızlık ciddi hasara yol açabilir. Güvenilirliğin azalması, geçiş sürecinin başarılı olması durumunda Amerika için bölgedeki etkisinin azalması anlamına gelebilir. Tarihi değişimin yaşandığı bu anda Amerika kararsız ve belirsiz bir oyuncu. Bu durum en belirgin olarak Suriye`de yaşanıyor. Beşar Esat kendi vatandaşlarının evrensel haklarını ayaklar altına alırken bir yandan da Amerika`nın ulusal çıkarlarına ters düşen durumlar yaratıyor. Esat rejimi altındaki Suriye, İran`ın bölgede daha güçlü ve etkili konuma gelmesine yol açtı. Suriye ayrıca Lübnan`ın egemenliğini ve uzun vadeli siyasi çıkarlarını tehdit etmeye devam ediyor. Suriye sorununu bir gecede çözemeyiz ancak artık tarihin doğru tarafında yer alma zamanı gelmiştir.`

New York Times ise Amerikan Donanması`ndan emekli çevreci Patricia McArdle`ın yazısına yer veriyor. McArdle, Amerika`da özellikle kentlerde yaşayanların yeşil ve çevreci hayata dair ideallere sahip olduğunu, ancak sürdürülebilir hayat tarzına Amerika`daki organik çiftliklerde değil Afganistan`da rastlanabileceğini söylüyor. Şimdiyse Afganistan`daki bu hayat tarzının tehlikede olduğunu belirten yazar, şöyle diyor:

`Afganistan`da yaşayan 30 milyon insanın büyük çoğunluğu kendi gıdasını yetiştiriyor. Bu nedenle yerel gıda tüketimi eğiliminin en büyük takipçileri Afgan halkı denebilir. Ancak Amerika, Afganistan`a gönderdiği yardım paralarının çoğunu bu kırılgan tarım toplumunu tüketime dayalı makineleşmiş, fosil yakıt bazlı bir ekonomiye dönüştürmek için kullanıyor. 2004 yılında Enerji Bakanlığı`nın yaptığı bir araştırma Afganistan`da su ısıtmak, yemek yapmak ve elektrik üretmek amacıyla küçük çaplı rüzgar ve güneş enerjisi sistemlerinin kurulması için bol yenilenebilir kaynak olduğu saptanmıştı. Ancak Amerika şimdi büyük mazot jeneratörleri kurmak, Afganistan`ın kömür, doğalgaz ve petrol kaynaklarını sömürmek için yüzmilyonlarca dolar harcıyor. Yeni petrol kuyuları açmak yoksul yerel halktan birkaç kişiye iş sağlayarak yardım edebilir belki ama elde edilen karın çoğu hükümet yetkililerinin ve savaş baronlarının cebine akacak. Amerika Taleban`ı devirmek için Afganistan`a 10 yıl önce girdiğinde eğer yenilenebilir enerji programı oluştursaydı milyonlarca dolar tasarruf edecekti.`

USA Today ise Başkan Obama`nın Afganistan`dan asker çekme konusunda karar vermesine az kaldığı bir dönemde savaş yorgunluğunun her yerde hissedildiğini yazıyor. Ancak savaşın ana çıkmazına, yani Amerika`nın geleneksel anlamda savaş kazanmadığı gerçeğine kimsenin tatmin edici bir yanıt veremediğini belirten gazete, Afgan savaşına son vermenin çok karmaşık olacağını, ancak Amerika`nın ulusal güvenliğini riske atacak şekilde herşeyi ortada bırakıp gidemeyeceğini belirtiyor ve şöyle diyor:

`Başkan Obama Temmuz`da Afganistan`dan kaç Amerikan askerinin geri geleceğini yakında açıklayacak. Ancak savaş ve belirsizlik bir arada yürümüyor. Hiç kimse memnun değil. Bu nedenle Obama zor durumda. Bir yandan Başkan Obama 18 ay önce oluşturduğu Afganistan stratejisinin işe yaradığını söyleyebilir. Usame Bin Ladin başta olmak üzere çok sayıda El Kaide lideri öldürüldü, Taleban kontrol ettiği birçok bölgeden uzaklaştırıldı. Afgan askerlerin eğitimi hızlandırıldı. Güvenlik ve ekonomi iyiye gitti. Ancak ileriye bakacak olursak durumun çok farklı olduğunu görüyoruz. Örneğin 2014`te Taleban hala ortalıkta olacak, üç yılda güçlü kurumlar oluşturulamayacak, ülke tam anlamıyla güvenli hale getirilemeyecek. Taleban`ın Amerikan güçlerini yenilgiye uğratmasına gerek yok. Sadece güçlü bir Afgan hükümetinin yokluğunda fırsat kollaması yeterli.`
AVRUPA BASINI
Bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorumlar, Yunanistan`ı kurtarma paketi, Fas Kralı 6`ncı Muhammed`in reform planları, batının Suriye politikası ve ABD`nin Afganistan`dan çekilme planlarıyla ilgili.

Neue Zürcher Zeitung, "büyük başarı sayılmaz" başlıklı yorumunda, Yunanistan`ın borçları ertelenmeden kurtarılması konusunda Almanya Başbakanı Angela Merkel`ın takındığı iyimser tavrı, diğer ülkelerin maliye bakanlarının paylaşmadığını belirtiyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

"Berlin`de hafta sonundaki Almanya-Fransa resmi buluşmasında özel alacaklıların ikinci Yunanistan yardım paketine gönüllü katılması yönündeki öneri büyük bir başarı olarak lanse edildi. Elbette ki bir başarıdan söz edilemez; zira bankalar ve sigortalar, zararlarının telafisi olmadan sadece toksik Yunan devlet tahvilleri ile yetinir ama taleplerinden vazgeçmezler."

Polonya ekonomi gazetesi Dziennik Gazeta Parawna aynı konudaki yorumunda, eğer Fransız ve Alman bankalarının ileriyi düşünmeden satın aldıkları Yunan devlet tahvilleri nedeniyle doğan zararı bu ülkelerin vergi mükellefleri ödemeye hazırsalar, o zaman onların bu cömertçe tavrına sadece saygı duyulabileceğini belirtiyor. Yorumun devamında şu görüşler göze çarpıyor:

"Ancak Polonya hükümeti Yunanistan`a mali yardım yapacağım diye bizim paramızı hiçbir şekilde çarçur etmemeli. Polonyalı vergi mükelleflinin parasıyla Euro kuşağındaki alaycı politikacıların ve bankaların desteklenmesi etik değildir. Zaten burada söz konusu olan Yunanistan değil, kıymetli kağıtlar konusunda yanlış kararlar alan bazı Avrupa bankalarının kurtarılmasıdır. İlk 64 milyon Euro doğrudan Alman ve Fransız bankalarına sevk edilecektir. Kurtarma paketi aslında bir kurtarma paketi değildir ve Yunanistan`ı da kurtarmaz. Sadece birkaç aylık rahatlığın bedelini ödemiş oluruz."

Şimdi de Fransız gazetesi La Presse de la Manche`ın, Fas Kralı 6. Muhammed`in vaat ettiği reformlara ilişkin yorumuna bir göz atıyoruz:

"Fas Kralı, tahta çıktığından bu yana ülkesinde -özellikle kadınların yararına- çok şey değiştirdi. Yaptığı reformlar arasında uzun aralar olduğunu söyleyenler çıkacaktır. Ancak o, Avrupa`da, ABD`de yetişmiş birtakım ekonomi uzmanları, mühendisler, yönetici pozisyonundaki kişilerle ülkesini modernleştirmeye ve geliştirmeye devam ediyor. Fas şu sıralarda kalkınma ve demokrasi hamlesi içinde. Bunu görebilmek için, ülkenin reformdan geçirilen anayasasında uluslararası anlaşmaların Fas yasaları üzerinde tutulmasına bakmak yeterli olacaktır."

Muhafazakar Avusturya gazetesi Die Presse, Suriye`deki gelişmelere ilişkin yorumunda, "uzun süre Suriye despotu uluslararası toplum tarafından ağırlandı, ama şu sıralarda eski göz doktoru olan bu kişinin Suriye`de vahşet uygulamasına seyirci kalındığını belirtiyor:

"(Suriye`de) akan kanı durduracak uluslararası girişimler nerede? Uluslararası Topluluk Libya konusunda nispeten hızlı yaptırım kararı alabildi ve BM`den de karar çıkarttı, ama Suriye konusunda zorlanıyor. Ancak Suriye`deki yangının tüm bir bölgeye yayılma tehlikesi var. Bu durum, dünya ülkelerini gelişmelere kayıtsız bırakamaz."

Sol liberal İtalyan gazetesi La Repubblica`nın yorumu, ABD`nin Afganistan`dan çekilme planları ve Taliban ile diyalog sürdürdüğü yönündeki haberler kapsamında.

"Afganistan`da askeri operasyonlardan çok, izlenen politikalar önem kazanıyor. Başkanlık seçimlerine birbuçuk yıl kala Amerika`nın savaş yorgunu olduğu dikkat çekiyor. Sadece John McCain, Cumhuriyetçileri sert tavır almaya davet ediyor. Başta New York Büyük Kent Belediyesi Başkanı Mike Bloomfield olmak üzere ülkenin en önemli büyük şehirlerinin belediye başkanları şu sıralarda ABD`nin Afganistan`daki angajmanını hızla bitirmesi yönündeki bildiriye imza atıyorlar. Böylece savaşın sonu görünür gibi oluyor. Barışın akıbetinin ne olacağı ise tahmin edilemiyor."
İLKHA
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir