• DOLAR 32.373
  • EURO 35.005
  • ALTIN 2324.5
  • ...
HZ.OSMAN B. AFFAN (ra)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Feyzullah Zerey

Peygamber Efendimiz (sav)’e damat olma bahtiyarlığına ermiş, canıyla-malıyla İslam’a hizmet etmiş olan Hz. Osman (ra)’ın vefat yıldönümü münasebetiyle kendisini hatırlamak, örnek kişiliğini rehber edinmek ve onu anmak için bu yazıyı kaleme aldı.

Cahiliye pisliklerine bulaşmamıştı

Hz. Osman (ra) ticaretle uğraşan, toplum tarafından sevilen, itibarı yüksek bir insandı. Cahiliye devrinin pisliklerine bulaşmayan Hz. Osman, Peygamber Efendimiz (sav) tarafından çok sevilen, yumuşak huylu, hayâlı biriydi. Hz. Ebu Bekir ile yakın dost olan Hz. Osman, cömertliğiyle ve muhtaçlara yardımlarıyla tanınan saygıdeğer biriydi.

Resulullah (s.a.s) risaletle görevlendirildiğinde Hz.Osman (r.a) otuz dört yaşlarındaydı. O, ilk iman edenler arasındadır. Ebû Bekir (r.a)’in tebliğiyle İslam’la şereflendi. Hz. Osman, iman ettiği zaman bunu duyan amcası Hakem b. Ebil-Âs onu sıkıca bağlayarak hapsetti ve eski dinine dönmezse asla serbest bırakmayacağını söyledi. Hz. Osman (r.a) ebediyyen dininden dönmeyeceğini söyleyince, kararlılığını gören amcası onu serbest bıraktı.

Peygamber Efendimiz (sav)’in dostu ve sevdiği

Peygamber Efendimiz, bir toplantıda, sohbet buyururken: 

- Herkes dostunun yanına varsın, buyurdu.

Herkes sevdiği arkadaşının yanına gitti. Peygamber Efendimiz de, Hz. Osman’ı yanına alıp buyurdu ki:

- Sen, dünyada ve âhirette benim sevdiğimsin.

Peygamber Efendimiz (sav)’in onun hakkındaki bazı sözleri:

“Ben Allah-u Teâlâ`nın huzûrunda, Osman’ın düşmanlarının hasmıyım, onlara karşıyım.”

“Bütün peygamberler, hayatlarında bir kimse ile iftihâr etmiştir. Ben de Osman bin Affân ile iftihar ederim.”

Hakkında âyet nâzil oldu

Peygamber Efendimiz (sav)’in yaptırdığı mescid zamanla Müslümanlara dar gelmeye başladı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Bizim mescidimizi bir zirâ genişleten Cennete gider.” Hz. Osman (ra) dedi ki, “Yâ Resûlallah, malım mülküm sana fedâ olsun! Mescidi genişletme işini üzerime alıyorum.” Hemen işe koyulan Hz. Osman, Mescid-i Haram’ın çevresindeki arsaları satın alarak mescidin alanını genişletti. Onu süslü taşlarla yeniden inşa etti. Taş sütunlar dikerek tavanını sac (bir cins ağaç) ile kapattı. (Suyûtî)

Bunun üzerine, “Allah’ın mescidlerini, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır.”(Tevbe sûresi, 18) âyeti nâzil oldu.

Kur’an’ı çok okurdu

Hz. Osman, Peygamber Efendimiz (sav)’in vahiy kâtiplerinden idi. Güzel yazar, güzel konuşurdu. Kur’ân-ı kerîmi çok okurdu. Ezberi çok ileriydi. Çok okuduğu için elinde iki mushaf eskimiştir. Hz. Osman, çok cesûr idi. Hiçbir felâket karşısında sarsılmamıştı.

Habeşistan Hicreti

Mekkeli müşriklerin iman edenlere yönelttikleri baskı ve işkenceler yoğunlaşıp çekilmez bir hal alınca, Resulullah (s.a.s), ashabına Habeşistan’a hicret etmeleri tavsiyesinde bulundu. Hz. Osman’ın Habeşistan’a ilk hicret edenler arasında olduğu hakkında kaynaklar ittifak halindedirler. İbn Hacer birçok sahabiye dayandırarak Hz. Osman’ın, eşi Rukiyye ile birlikte Habeşistan’a hicret eden ilk kimse olduğunu kaydetmektedir.

Rume Kuyusu

Müslümanlar, Medîne’ye hicret ettikleri zaman, su sıkıntısı vardı. Rûme kuyusundan başka içilecek su yoktu. Bu kuyu da bir Yahûdîye âit idi.  Hz. Osman, Rume kuyusunu yirmi bin dirheme satın alarak bütün Müslümanların istifadesine sundu. Bu kuyunun Müslümanlar için ne kadar önemli olduğu Resulullah (s.a.s)’in şu sözünden anlaşılmaktadır: “Rume kuyusunu kim açarsa, ona Cennet vardır” (Buharî)

Bedir Savaşı

Hz. Osman (ra) Bedir savaşı hariç, İslâm düşmanlarıyla yapılan bütün savaşlara katılmıştır. Hz. Osman, hanımı Rukiyye ağır hasta olduğu için, Resulullah (s.a.s)’in izniyle Bedir savaşından geri kalmıştı. Rukiyye, ordu Bedir’de bulunduğu esnada vefat etmiş, Müslümanların zaferinin müjdesi Medine’ye ulaştığı gün toprağa verilmişti. Fiili olarak Bedir’de bulunmamış olmakla birlikte Resulullah (s.a.s) onu Bedir’e katılanlardan saymış ve ganimetten ona da pay ayırmıştı (Üsdül-Gâbe)

Zi’n-Nureyn

Rukiyye’nin vefat edişinden sonra Resulullah (s.a.s), Hz. Osman’ı diğer kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. Bu sırada Hz. Osman’ı methetti. Ümmü Gülsüm sebebini öğrenmek isteyince Resulullah (s.a.s) şöyle dedi, “Ey benim kızım! Osman’dan gökteki melekler hayâ ederler. Ey kızım, Osman’a çok saygı göster. Çünkü eshâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur.” Hicretin dokuzuncu yılında Ümmü Gülsüm vefat ettiğinde Resulullah (s.a.s) Hz. Osman’a şöyle buyurmuştu: “Üçüncü bir kızım olsaydı muhakkak ki seninle evlendirirdim.” Resulullah (s.a.s)’in iki kızıyla evlenmiş olduğu için iki nûr sahibi anlamında, “Zi’n-Nureyn” lakabıyla anılırdı.

Bey’atu’r-Rıdvan

Hicretin altıncı yılında Müslümanlar, Umre yapmak için Mekke’ye hareket edip Hudeybiye’de karargah kurdular. Amaçlarının sadece umre ziyareti olduğunu Mekkeli müşriklere bildirmek için Hz. Osman (ra) elçi olarak gönderildi. Hz. Osman (r.a), Mekke’ye gidip, müşriklere bu hususları bildirdi. Ancak onlar; “Bu asla olmaz. Mekke’ye giremezsiniz” karşılığını verdiler. Onların red cevabı İslâm kârargahına Hz.Osman (r.a)’ın öldürüldüğü şeklinde ulaştı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s), yanındaki bütün Müslümanları, ölmek pahasına müşriklerle çarpışmak üzere, bey’ata çağırdı. Bey’atu’r-Rıdvan adıyla tarihe geçen bu bey’atlaşmada Resulullah (s.a.s) sol elini sağ elinin üzerine koyarak, “Osman Allah’ın ve Resulünün işi için gitmiştir” dedi ve onun adına da bey’at etti. Müşrikler bu durumdan korkuya kapıldıkları için anlaşma yolunu tercih ettiler. (İbn Sa’d) Hz. Osman, bu arada Mekke’deki güçsüz Müslümanlarla görüştü ve onları İslâm’ın yakında gerçekleşecek olan fethiyle teselli etti.

İtaat örneği

Müşrikler, Hz.Osman (r.a)’a isterse Kâ’be’yi tavaf edebileceğini bildirdiler, ancak o, Resulullah (s.a.s) tavaf etmeden, kendisinin de tavaf etmeyeceği cevabını verdi. Hudeybiye’de bulunan sahabiler ise Resulullaha: “Osman Beytullah’a kavuştu, onu tavaf etti; ne mutlu ona” dediklerinde Resulullah (s.a.s); “Beytullah’ı biz tavaf etmedikçe, Osman da tavaf etmez” buyurdu (Vakidî) aynen öyle çıktı Hz. Osman (ra) Beytullah’ı tavaf etmemişti.

Tebük seferindeki fedakârlığı

Ceyş’ul-Usra diye adlandırılan Tebük seferine çıkacak ordunun techiz edilmesinde öncülük etti.  O, otuz bin kişilik ordunun yaklaşık üçte birini tek başına techiz etti. Dokuz yüz elli deve ve yüz at, bunların süvarilerinin teçhizatı, on bin dinar nakit para verdi. Onun bu davranışından çok memnun olan Resulullah (s.a.s); “Ey Allah’ım! Ben Osman’dan razıyım. Sen de razı ol” diyerek duada bulundu ve  “Bundan sonra Osman’a işledikleri için bir sorumluluk yoktur” dedi. (Suyûtî)

Hz. Ebû Bekir’e yardımcı oldu

Hz. Ebû Bekir (r.a) halife seçilince Hz.Osman (r.a) ona bey’at etti. Ebû Bekir (r.a) halifeliği boyunca ümmetin işlerinde onunla istişarede bulundu. Ebû Bekir (r.a)’ın vefatından önce yazdırdığı Hz. Ömer’in Halife atanmasına dair belgeyi Hz.Osman (r.a) kaleme aldı.

Halife seçilmesi

Hicri yirmi üç senesinde Hz. Ömer (r.a) yaralanınca, hilâfete geçecek kimsenin tayin edilmesi için altı kişiden oluşan bir şura oluşturmuştu. Bunlar adına Abdurrahman b. Avf, Hz.Osman (r.a)’ı halife atadığını ilan ederek ona bey’at etti (Suyuti) Hz. Osman’a ikinci olarak bey’at eden kimse Hz. Ali (r.a) oldu. Peşinden de bütün Müslümanlar ona bey’at ettiler. (İbn Sa’d)

Gerçekleştirdiği fetihler

Hz. Osman (ra) Ermenistan, Kuzey Afrika, Horasan, Tus, Serahs, Merv ve Kıbrıs’ı fethetti, İran’daki ayaklanmaları bastırdı. Kuzey Afrikada’ki fetihleri tamamladı. İslâm’ın karşısındaki en büyük güç olan Bizans’ın batıdan sıkıştırdı.

Mushaf çalışması

Fetihler birbirini izledi. Azerbeycan seferinde orduda Kur’an kıratı konusunda bir ihtilaf çıktı. Bunun üzerine Kur’an hakkında yeni bir çalışma başlatıldı. Hz. Ebû Bekir zamanında Kur’an-ı Kerim bir kitap haline getirilmişti ve Hz. Hafsa`ya (r.anha) emanet edilmişti. Bu Kur’an mushafı çoğaltıldı ve çeşitli merkezlere gönderildi, bu mushaf dışındaki diğer bütün yazılar imha edildi.

Fitnenin ortaya çıkışı

Hz. Osman (ra) on iki sene hilâfet makamında kaldı. Sözde Müslüman olduğunu dile getiren bazı Yahudiler ve münafıklar, Müslümanlar arasında fitne ateşini yaktılar. Hz. Osman’ın bazı vali ve komutan atamalarını eleştirerek insanları Hz. Osman (ra)yönetimine karşı isyana teşvik ettiler. Hz. Osman’a yapılan en önemli suçlama, onun kendi akrabalarını valiliklere getirmesi, onlara bolca ihsanlarda bulunması ve yolsuzluklarını denetleyememesidir.

Şehadeti

Mısır’dan altı yüz kişilik bir topluluk , Medine’ye gelerek Mescid-i Nebi’de, namaz vakitlerinde Ebi Serh’in işlediklerini sahabilere şikâyet ettiler; bunun üzerine onların haklı olduklarını dile getiren ashabın ileri gelenleri Hz. Osman (ra) ile görüştüler. Hz. Osman, Mısırlıların isteği üzere Muhammed b. Ebi Bekr’i vali tayin etti. Yeni vali Mısır’a doğru yol alırken bir elçi ile karşılaştılar. Durumundan şüphelendikleri bu elçinin elindeki mektubu aldıklarında Hz. Osman’ın mührünün basılı olduğunu ve mektupta, “Muhammed b. Ebi Bekr ile falanca falanca... sana ulaştıklarında onları öldür” yazılı olduğunu gördüler. Derhal Medine’ye geri dönüp Hz. Osman’ın evini kuşattılar. Hz. Osman (ra) böyle bir mektup yazmadığını ve yazıldığından da haberi olmadığını söyledi.  Yazıyı inceledikleri zaman bunun Mervan b. Hakem’e ait olduğunu anladılar. O esnada Osman (r.a)’ın evinde bulunmakta olan Mervan’ın kendilerine teslim edilmesini istediler. Hz. Osman (ra) bunu kabul etmedi. Olaylar büyüdü ve nihayet Hz. Osman (ra) şehid edildi.

Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir