• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
KISITLANAN ESNAF İFLASIN EŞİĞİNDE
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Tahir Özsoy - Doğruhaber

Koronavirüs vakalarının ilk görüldüğü süreçten bu yana en çok etkilenen esnaf tarihinin en zor günlerini geçiriyor. Aylardır lokanta, restaurant ve pastaneler müşteri kabul edemiyor. Ancak paket servisle ayakta durmaya çalışan esnaf, kira ve faturalarını ödeyemiyor. Kepenk kapatanların sayısı her geçen gün artıyor. Milyonlarca çalışanın olduğu bu sektör, hükümetten gelecek güzel haberleri bekliyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan, HAKSİAD Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Kiraz, esnafın yaşadığı zorlukları gazetemize değerlendirdi. Esnafın çok zor durumda olduğunu belirten Kiraz’la yaptığımız görüşmede; bir dokunduk, bin ah işittik.   

“20-30 PAKET SERVİSİ İLE BU İŞLER YÜRÜMÜYOR”

Salgının başlamasıyla birlikte esnafın işlerinde düşüş yaşanmaya başladığını ifade eden Kiraz, “Pandemi sürecinin başından bu yana kadar değerlendirildiğinde ciddi bir iş kaybı yaşandığı söylenebilir. Bu düşüşün tamamı da o işletme sahibinin, lokanta, restaurant, pastane gibi yerlerini işletenlerin cebinden çıkıyor. En başta bunu söyleyelim. İkincisi; gel-al, diğeri de biz getirelim kurye sistemiyle çalışıyoruz. Yani bu yeterli değil. Gel-al yöntemi ile insanlar ne kadar ihtiyaçlarını giderebiliyor? İkincisi; kurye sistemi ile zaten aynı fiyatla verdiğimiz ürünün üzerine bir de kurye maliyetini ödüyoruz. Hadi buna tamam dedik maliyeti üstlendik, zaten başka seçeneğimiz de yok ama günde 20-30 paket servisi ile bu işler yürümüyor. Mart ayında bu kriz çıktığı zaman işlerimiz yüzde 80 oranında düşmüştü. Peyderpey toparlanma sürecindeyken tekrar yasaklar gelince işlerimiz yine ciddi düşüş yaşadı.” ifadelerini kullandı.  

“BİRÇOK İŞYERİ KAPANDI”

“Geçmişe göre yüzde 50-60 satış oranını bile bulamadık.” diyen Kiraz, şöyle devam etti: “Yüzde 40’lık bir iş kaybı bu sektör için çok ciddi bir kayıp. Zaten çok küçük yüzdeliklerle para kazanıyoruz. Türkiye’deki esnafın çoğu günübirlik yaşayan esnaf. Öyle çok kazanayım da biraz kenara koyayım deme lüksü yok. Dolayısıyla sokağa çarşıya indiğimizde bu tür birçok yerin kapandığını görüyoruz.”

“BEN ZARAR EDERKEN, DEVLET ALACAKLARIMI NASIL ALIRIM HESABI YAPIYOR”

Bu süreçte, devletin esnafın yanında yer almadığının altını çizen Kiraz, “Hükümet krizin başında kısa çalışma ödeneği çıkardı ama hiçbir çalışanımız memnun değil. Birçok arkadaşımız bundan faydalanıyor ama, bu parayı ailelerine mi versinler, kiralarına mı, mutfaklarına mı versinler? Bu rakamın azlığından dolayı çalışanlarımızla karşı karşıya geliyoruz. Bir diğer husus hükümet dedi ki; biz sizin SSK primlerinizi KDV vesaire ödemelerinizi 6 ay boyunca erteliyoruz. Dolayısıyla devlet; ‘zarar ediyorsunuz ama ben hakkımdan vazgeçmiyorum’ diyor. Yarın çalışmaya başladığınızda ilk bana çalışacaksınız diyor. Bu mantıkla hükümet süreci izledi. Bu yanlış. Ben çalışamıyorum, kazanamıyorum zarar üstüne zarar ediyorum. Yarın işe başlayınca bir şeyler kazanmaya başlayınca bu defa hükümete çalışacağım. Mal sahipleri de bu mantıkla hareket etmeye başladı. Kiranın ne kadarını verebiliyorsanız verin diyerek diğerini erteliyorlar. Diyorlar ki; hükümet alacağını öteliyor biz de öteliyoruz.” şeklinde konuştu.

“SÜREÇ HANGİ YÖNE DÖNERSE DÖNSÜN ESNAF ALTTA KALIYOR”

Salgın sürecinde her halükarda esnafın zararlı çıktığını vurgulayan Yusuf Kiraz, “Süreç hangi yöne dönerse dönsün esnaf altta kalıyor. Bir tarafta işçiyle karşı karşıya geliyoruz. Öbür taraftan mülk sahipleriyle karşı karşıya bırakmış hükümet bizi yarında hükümetle karşı karşıya geleceğiz. Çünkü esnaf kazanamayınca SSK’dan oradan buradan haciz evrakları gelmeye başlayacak. Dolayısıyla bu uygulamaların tamamı hükümet tarafından kanaatimce doğru yönetilmiyor. Ya da doğru dillendirilmiyor.” dedi.

“ESNAFI GÜNAH KEÇİSİ SEÇTİLER”

Toplu ulaşım gibi temasın çok olduğu alanlara yönelik konularda ciddi bir tedbir alınmamasına rağmen, esnafı batıracak tedbirlere başvurulduğunu belirten Kiraz son olarak şunları kaydetti: “Burada kanaatimce bizi günah keçisi seçtiler. Kafeleri restoranları, pastaneleri resmen günah keçisi seçtiler. Niye derseniz; toplu ulaşıma baktığınızda insanların nasıl istif edilmiş şekilde seyahat ettiğini görüyoruz. Ama bize gelince daha tehlikeliymişiz gibi bir algı oluşturuldu. Önceki kısıtlamalar gevşetildiğinde nasıl hassas olduğumuz görüldü. Titizlikle bütün tedbirlere uyduk. Metrobüsleri görüyoruz. Dolayısıyla burada da yanlış bir uygulama var. En çok eleştirdiğimiz şey de bu; yani bugün biz toplu taşımadan daha mı tehlikeliyiz. Ellerini vicdanlarına koyup cevap versinler. Ama maalesef bizi duymamazlıktan geliyorlar. Bu sektör maalesef günah keçisi seçilmiş. Ve burada ‘vurun abalıya’ misali vuruluyor. Peki çözüm ne? Lokanta, restoran ve pastane gibi kurumlar açılmak zorundadır. Ama kurallara uymak şartıyla. Ciddi bir denetimle. Hatta HES kodu şartı bile getirilebilir. Bu yapılabilir. Esnafın sesi duyulmalı. Esnaf çok zor durumda.”

Restoran ve lokanta işletmecileri HES koduyla müşteri kabulüne hazır

Yaklaşık bir yıldır hayatı olumsuz etkileyen küresel Koronavirüs salgını en çok küçük esnafı olumsuz etkiledi. Salgınla mücadele kapsamında yaklaşık bir yıldır kısıtlamaların dayattığı zorluklara göğüs gererek ayakta durmaya çalışan esnaf, iş yapamamaktan şikayetçi. Pandemi sürecinde lokantacı esnafının mağdur olduğunu söyleyen Diyarbakır Lokantacılar, Kebapçılar ve Tatlıcılar Odası Başkanı Haşim Elkan, şehirlerin turist çeken faktörlerinin başında gastronominin geldiğini ifade etti. Hizmet sektöründe al-götür tarzındaki paket servislerin bir dönem cazip olduğunu fakat günümüzde müşterileri cezbetmediğini ifade ederek yaşadıkları zorlu süreci anlatan Elkan "Hizmet sektöründe çalışan binler var. Fakat yeni süreçle birlikte bu çalışanların büyük çoğunluğu işsiz kaldı. Hükümetin bu mağduriyetlerin giderilmesi için hazırlayıp sunduğu destek paketleri yetersiz kalıp herhangi bir fayda sağlamadı." dedi.

"HES KODUNUN MÜESSESELERİMİZDE DE UYGULANMASINI TALEP EDİYORUZ"

HES kodu ile müşteri alabileceklerini söyleyen Elkan "Türkiye genelinde meslektaşlarımızın hiçbir meskeninde Koronavirüs yayıldığı tespit edilmemiştir. AVM'lerde, uçaklarda, otobüslerde ve resmî kurumlarda nasıl HES kodu uygulaması varsa bizim sektörümüzde de bu uygulamanın yapılmasını talep ediyoruz." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanından sevindirici haberler beklediklerini ancak Erdoğan'ın pandemi sürecinde restoranların gereğini yerine getirmediklerini söylemesinin kendilerini incittiğini söyleyen Elkan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Önceki dönem yayımlanan genelgede, bir mekânda aile fertleri bir arada oturabilir fakat yabancı kişilerin arasında sosyal mesafe uygulanırdı. Ayrıca hijyen ve sağlık kuralları da uygulanmıştı. Hiçbir mekanımızda virüsün yayıldığı haberi de çıkmadı. Paket servisler yerine ulaşıncaya kadar soğuyor. Kentte ikamet etmeyip şehirde geçici kalanlar hariç kimse paket servislere rağbet göstermiyor. Yerli halk ailesiyle birlikte tatil günü bir işletmede yemek yiyordu. Ama şimdi işletmelerimiz kapalı olduğu için yerli halk evinde kendi yaptığı yemekleri tercih ediyor. Kısacası paket servisler, lokanta ve restoran gibi işletmelere herhangi bir fayda sağlamıyor. HES kodunu talep ediyoruz.”

"BİR AN ÖNCE RESTORAN VE LOKANTALARI AÇMALARI LAZIM"

Pandemi nedeniyle kapalı olan işyerinde yaklaşık 40 kişi çalıştığını fakat müşteri gelmediği için çalışanların büyük bir kısmının işsiz kaldığını ifade eden Faik Gözalan "Her türlü işyerinin açık olup restoranların kapatılması anlamsızdır. HES kodu gerekiyorsa biz de kullanalım. 30 işçimiz boştadır. Bir an önce restoran ve lokantaları açmaları lazım." ifadelerini kullandı. Sosyal mesafe kuralı çerçevesinde masalara oturma düzeni getirilebileceğini söyleyen Gözalan "Çarşı ve AVM'ler kalabalık, sadece restoran ve lokantalar için bu kural olmamalıdır. Yemek solanlarında müşteri oturamadığından dolayı işlerimiz çok düştü. Bir an önce bu tür işyerlerinin masalarına oturma izni verilmesi lazım." şeklinde konuştu. Otobüs, AVM ve kongre merkezleri gibi yerlerin açık olduğunu ama restoranların kapalı olmasının kendilerini sıkıntıya soktuğunu belirten Ahmet Yaşar "İşlerimiz yok denecek kadar azdır. Çalışanlar dönüşümlü mesai yapmak zorunda kalıyor. Bu da ailelerin, giderlerini karşılamada sıkıntıya neden oluyor. Müşterilerimiz paket servislere rağbet göstermiyor." dedi.

“HER YER TIKA BASA DOLU AMA HİZMET SEKTÖRÜ KAPALI”

Müşterilerin yiyecekleri paket olarak değil de servis tabağında yemek istediklerini vurgulayan Yaşar "Yemek pakete girdiği zaman istenilen tadı vermiyor. Yetkililer restoranları kapatmak yerine hiç olmazsa işletmenin kapasitesinin bir kısmına oturulacak şekilde düzenleme yapması gerekiyor. Ayrıca birçok alanda istenilen HES kodunu yemek salonları için de uygulayarak işletmeleri açabilirler." dedi. Paket servislerin başlamasıyla birlikte çalışan sayılarını düşürmek zorunda kaldıklarını söyleyen Yaşar "Bu da birçok kişi için sıkıntı oldu. Halbuki otobüsler, bankalar ve hastaneler tıka basa doluyor, ama hizmet sektörü kapatılıyor. Hizmet sektörü, günah keçisi olmuş durumda. Zaten zabıta ve polis, her gün hijyen denetimi yapıyor. Restoranların kapatılması anlamsızdır." şeklinde konuştu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir