• DOLAR 32.551
  • EURO 34.927
  • ALTIN 2428.287
  • ...
İslam Aleminin Sessizliği israil’i Cesaretlendiriyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Doğruhaber

Adı, Arafat Ceradat. Taş atmak suçlamasıyla işgal askerlerince esir alınmıştı. 30 Yaşındaki Arafat Ceradat üç ay kaldığı Mecdu Zindanı’nda gördüğü işkenceler sonucu şehadete kavuştu.

Ceradat’ın şehadeti sonrası Filistin’in birçok bölgesinde yapılan gösteriler üçüncü intifadanın başla(dığı)yacağı hissini uyandırırken konu uluslararası boyutta da ses getirmeye devam ediyor. Ceradat’ın şehadeti sonrası israil zindanlarında hayatını kaybeden esir sayısı da 203’e ulaştı.

ULUSLARARASI BOYUTTA SORUŞTURMA TALEBİ
Filistin Esirler Yüksek Kurulu, Ceradat ve diğer esirlerin ölüm sebebinin Türkiye, Mısır ve Arap Birliği ülkelerince uluslararası düzeyde soruşturularak Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne iletilmesini talep etti. Birleşmiş Milletler (BM) ise yine kendinden bekleneni yaparak israil tarafından şehid edilen Ceradat’ın ölüm sebebinin yine israil tarafından soruşturularak sonucunun kamuoyu ile paylaşılması gibi trajikomik bir çağrıda bulundu. Öte yandan Hamas ve israil arasında esir takası anlaşması gereğince serbest bırakıldıktan sonra ikinci kez tutuklanan Filistinli esirler, altı aydan bu yana devam ettirdikleri açlık grevinde ölüme adım adım yaklaşıyor.

ÜSAME HAMDAN SORULARIMIZI YANITLADI

Şehid Arafat Ceradat ve Filistin’in diğer önemli meselelerini konuştuğumuz Hamas’ın uluslararası ilişkiler sorumlusu ve resmi sözcüsü Üsame Hamdan, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. İşte Hamas liderlerinden Üsame Hamdan’ın Kudüs’ün Yahudileştirilme faaliyetleri, Gazze’de süren abluka ve Filistin iç barışı hakkındaki sorularımıza verdiği cevaplar…
DÜNYA İSRAİL ZULMÜNE KARŞI SESSİZ
Arafat Ceradat üç ay işkence altında kaldıktan sonra şehadete kavuştu. Diğer yandan işgalci israil’in zulüm politikalarını protesto etmek amacıyla açlık grevi başlatan Filistinli esirler için neler söyleyebilirsiniz?
Şehid Arafat Ceradat olayı ve Filistinli esirlerin durumu iki açıdan mühimdir. Birincisi, dünyanın israil zulmüne karşı sessizliği. İkincisi, israil zulmünün artık gizlenemeyecek, örtbas edilemeyecek bir noktaya geldiği hususu. Yani israil’in zulmü, esirlere karşı muamelesi gerçekten bir insanlık suçudur. Fakat buna rağmen insan hakları savunucusu olduklarını iddia eden Avrupalılar başta olmak üzere ve diğer ülkeler sessiz kalıyor. Ayrıca Arafat Ceradat’ın şehid edilmesi olayı ve esirlerin açlık grevi, artık israil zulmünün bastırılamayacak ya da üstü örtülemeyecek bir merhaleye geldiğini göstermesi açısından önemlidir.

OTOPSİ SONUÇLARI DA İŞKENCEYİ GÖSTERİYOR

Sayın Hamdan, Arafat Ceradat’ın işkenceyle şehid edildiği konusunda belge-bilgi var mıdır?
Biz, Arafat Ceradat’ın işkenceyle şehid edildiği konusunda eminiz. Bu konuda yeterli kanıtlar var. Otopsi sonuçları var. Bu konuda şüphe etmiyoruz.

OBAMA’NIN KUDÜS ZİYARETİNİN ALTINDA YATAN GERÇEKLER
Başta Kudüs olmak üzere Filistin’in tüm bölgelerinde işgalci siyonistin Yahudileştirme çalışmalarına karşın değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
İsrail’in özellikle Kudüs’ü Yahudileştirme projesi her zaman olmuştur. Ancak son zamanlarda bunun hız kazandığını söyleyebiliriz. Nitekim sadece bir yıl içinde Mescid-i Aksa’ya ve diğer İslam’ın mukaddes mekanlarına karşı 11 bin kadar tecavüzün olduğunu biz tespit ettik, kayıtlara geçirdik. Bu da tabi çok ciddi tecavüz ve ihlal anlamına geliyor. İsrail’in, İslam’ın mukaddes mekanlarına karşı pervasız saldırıları devam ediyor. Tabi bu konuda İslam aleminin sessizliği israil’i cesaretlendiriyor. İsrail, Amerika’nın perdelemesiyle bir nevi koruma şemsiyesi altında bu cürette bulunuyor.
 
Nitekim yakında Obama’nın Kudüs’e bir ziyaretinin gerçekleşmesi planlanıyor. Ve bu ziyarette Amerikan Başkanı’nın Kudüs’te bulunan bazı İslami mekanları ziyaret edeceği konuşuluyor. Burada israil’in bu mekanları kendine ait gördüğü ya da kontrolü altında olduğu imajını vermesi amaçlanıyor. Yani kısacası Kudüs’ün Yahudileştirilmesi projesi sadece israil’in tek başına yürüttüğü bir proje değildir. Bunun arkasında Amerika’nın perdelemesi, savunması var. Ayrıca İslam âleminin sessizliği israil’i, bu projesini uygulaması noktasında maalesef cesaretlendiriyor.

KUŞATMA BÜTÜN ACIMASIZLIĞIYLA DEVAM EDİYOR
Gazze şu an itibariyle ne derece abluka ve tehdit altındadır?
Gazze hala kuşatma altında. Ambargo devam ediyor. Ancak Siccil adı verilen son savaştan sonra varılan anlaşma gereğince bu kuşatma da biraz gevşetildi. Gazze lehine bazı kazanımlar oldu. Fiilen de bazı İslam ülkeleri bu kuşatmayı ortadan kaldıracak bazı adımlar attılar. Ancak siyasi olarak kuşatma, bütün acımasızlığıyla devam ediyor. Ve biz inşallah bu kuşatmanın İslam âleminin gayretleriyle delineceğine ve ortadan kaldırılacağına inanıyoruz.

Sayın Hamdan, israil’le varılan ateşkes anlaşmasına göre Gazze’nin üzerindeki kuşatma gevşetilecekti. Siz bu konuda bir gelişme görüyor musunuz? Bu anlaşmanın maddeleri israil tarafından uygulanıyor mu?

Her zaman olduğu gibi israil bizim lehimize olan maddelerin uygulanmasında zorluklar çıkarıyor. Ancak şu ana kadar diyebiliriz ki varılan anlaşmanın maddeleri aksaklıklarla da olsa uygulanıyor. Ve bu son Gazze Savaşı’nın ardından varılan ateşkes anlaşması bizim açımızdan bazı kazanımlar sağladı diyebiliriz. Şu ana kadar bu anlaşmanın ihlal edildiği konusunda net ve kesin bir duruma rastlamadık. Böyle bir durum ortaya çıkarsa ve biz bunu tespit edersek buna karşı kesinlikle tavrımız olacaktır.

İÇ BARIŞ İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPIYORUZ AMA EL-FETİH…
Sayın Hamdan, Filistinli diğer gruplarla anlaşma ve en kısa zamanda bir seçim çalışması var mı, varsa ne aşamada?
Biz Hamas olarak her zaman Filistin halkının birlik içinde hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Ve bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu amaçla Filistinli gruplar arasında bazı girişimlerimiz var. Örneğin bugün(Çarşamba) yapılması gereken bir toplantı önümüzdeki aya ertelendi. Ama sonuç itibariyle gayretler var diyebiliriz.
 
Fakat bunun önündeki en büyük engel el-Fetih grubudur. Çünkü onların batıyla Amerika’yla ve israil’le ilişkileri vardır. Ve onlar Amerikalıların ve batının baskısına boyun eğiyor. Ondan dolayı bazı şeyler gecikiyor. Bizim öyle bir sorunumuz yok. Bizde herhangi bir baskı yok ve kimse öyle düşünmüyor. Ama Mahmud Abbas liderliğindeki el-Fetih için bu böyle değildir. Onların dışarıya açık olmaları, baskıya maruz kalmaları Filistin iç barışının sağlanmasının en yumuşak karnını teşkil ediyor. Fakat buna rağmen biz, bu birliğin sağlanması için üzerimize düşeni yapacağız, yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.

Sayın Hamdan bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz, Allah razı olsun.

Ben teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir