• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...
Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Dünyayı etkisi altına alan Coronavirus (Covid-19) pandemisinin ilk başladığı yer Çin olmasına rağmen ülkede alınan sert tedbirlerle salgın kontrol altına alındı.

Çin ve Almanya'da üretilen Covid-19 aşıları ile dünyanın diğer ülkelerinde de kontrol altına alınması hedeflenen salgın sonrasında ticarette büyük patlamaların yaşanması bekleniyor.

Yaptığı ticari anlaşmalar ve hızlı üretimiyle dünya ekonomisinde söz sahibi olmaya başlayan Çin'in geleceği, ihtiyaçları ve dünya ülkeleriyle yaptığı ticari anlaşmalarla ilgili İLKHA muhabirine konuşan Çin Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış Ariç, dünyanın fabrikası konumunda olan Çin ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.

 

Dünyanın ticarette yönünü Asya pazarına çevirdiğini belirten Ariç, Dünya Bankası ve araştırma şirketlerinin verilerine göre Çin'in 2028 yılında dünya ekonomisinde ilk sıraya oturacağını, Çin'in ihraç ettiği kadar ithal eden bir ülke olduğunu, Türkiye'nin de Çin ile arasındaki 20 milyar dolarlık cari açığı kapatmak için üretim yapması gerektiğini söyledi.

"2028'de dünyanın ekonomik lideri Çin olacak"

Ariç, "Çin, uzun yıllardır dünyanın ekonomik, küresel liderliğini hedefliyor. Bu alanda çalışmalar yapıyor. Uzun süredir planladığı bazı çalışmaları yavaş yavaş faaliyete geçirdi. Türkiye ile gerçekleştirdiği ve 'İpekyolu' olarak adlandırdığımız 'Bir Kuşak Bir Yol' projesi de bunlardan bir tanesidir. 2020'nin son ayında imzalanan ve dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olan, Asya bölgesini ilgilendiren çok büyük bir anlaşmayla orada bir blok oluşturdu. Bunların hepsi önümüzdeki yakın gelecekte Asya'nın, Çin'in bölgede kendisinden daha çok söz ettireceğinin kanıtıdır. Zaten herkes Çin ile ilgili öngörülerini revize etti. İngiltere'de çok iyi bilinen bir araştırma kuruluşu, 2028'de dünyanın ekonomik liderinin Çin olacağını söyledi. Dünya bankasının da 2028 ile 2030 yılları arasında dünyanın ekonomik liderliğinin ABD'den Çin'e geçeceği yönünde açıklamaları var." dedi.

"2020'den en başarılı çıkan ülke 4,9 büyümeyle Çin oldu"

Çin'in hızlı adımlarla büyüyerek geldiğini ve bunun adımlarının her alanda görüldüğünü belirten Ariç, "2020 aslında Çin'in yılı oldu. 2020'den en başarılı çıkan ülke 4,9 büyümeyle Çin oldu. Kimsenin beklemediği bir büyümeyle yılı kapattı. İlk Covid-19 vakasını Çin açıkladı. Herkes Çin'in ekonomisinin yavaş yavaş aşağıya doğru kayacağını, ABD'nin bunun Çin'i engellemek için yaptığı şeklinde senaryolar ortaya çıkmıştı. Hiç de denildiği gibi olmadı. Netice itibarıyla pandemiden ekonomik büyüme anlamında dünya lideri olarak çıktı. Sadece pandemi döneminde 1,5 trilyon dolarlık üretim yaptı." diye konuştu.

"Çin, sert tedbirlerle pandemiyi kontrol altına aldı"

2021 yılına girilmesine rağmen hâlâ Coronavirus kısıtlamalarının devam ettiğini ve vaka sayılarının çok yüksek olduğunu hatırlatan Ariç, "Çin haziran ayında bu defteri kapattı. Hazirandan bu yana herhangi bir ölüm vakası görülmedi. Geçtiğimiz hafta günlük vaka sayısı 20-30 arasında açıklandı. Bu vakalar da yurt dışından gelenlerde görülen vakalar. Çok sert tedbirlerle kontrolü çok hızlı olarak ele aldı. En son çıkarttığı mevzuata göre Çin'e girmek isteyenler 21 gün karantinada tutuluyor. Bunun sonucunda test ve PCR sonuçları negatif çıkarsa ülkeye alıyor. Sert tedbirler başarı getiriyor. Avrupa ve Batı bunu uygulayamadı. Biz de yapamadık. Çin, daha önce yaşadığı Sars virüsü sebebiyle antrenmanlı. Nasıl kontrol edeceğini biliyor. Halk da bilinçli ve yönetimin aldığı tedbirlere uyuyor. Bunlar da sonuç itibarıyla hızlı bir kontrol getirdi." şeklinde konuştu.

"Çin, dünyanın fabrikası konumunda"

Ariç, "Dünya Bankasının açıklamasına göre Çin'in 2021 yılındaki büyüme oranı yüzde 8,5. Öyle görünüyor ki bu sene de Çin dünyada en çok büyüyen ülke olacak. Çünkü şu anda Avrupa, Batı, ABD, Türkiye hala kısıtlamalarla boğuşuyor. Artık bir an evvel kısıtlamalar bitsin de normale dönelim diyoruz. Kısıtlamalar biter bitmez tüketime başlayacağız. Tükettiğimiz malların çoğu Çin'den gelecek. Dolayısıyla Çin buna hazırlanıyor. Dünyanın fabrikası konumunda ve birçok ürün burada üretiliyor. Her şeyden önce hammaddelerin çoğu Çin'den geliyor. Aşıların devreye girmesiyle 2021 yılında pandemi kontrol edilebilirse bu Çin için artı yönde büyüme sağlayacak." ifadelerini kullandı.

"Çin, tüm dünya ile diplomatik ve ticari anlamda ilişkilerini iyi yönetiyor"

Dünyanın ticarette yüzünü Asya'ya döndüğünü ve bunun en büyük emarelerinden birisinin de Avrupa Birliği ile Çin arasında 2014 yılından beri devam eden bazı mutabakatların 2020 yılının son günlerinde imzalanması olduğunu hatırlatan Ariç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

Avrupa Birliği de artık yönünü Asya'ya çevirdi. Çünkü hem üretim hem de tüketim anlamında Asya çok iyi bir pazar. Çin, 2020 yılında Avrupa Birliği'nin en büyük ticari partneri oldu. Aralarında 600 milyar dolar gibi bir ticaret var. Avrupa'da çok ciddi ekonomik sıkıntılar var. Avrupa Birliği 2021 yılında belki de tarihinin en büyük ekonomik daralmasını yaşayacak. Yarın öbür gün pandemi bittiğinde Avrupa Birliği kime mal satacak? En büyük pazar şu anda Asya. Dolayısıyla Avrupa Birliği de yönünü Asya'ya döndü. Çin ile yaptıkları anlaşma çok tartışılıyor. Daha Joe Biden koltuğa oturmadan alelacele bu anlaşma yapıldı. Avrupa Birliği böyle bir hamle yaparak Amerika'ya da 'Sadece sen yoksun Asya ile de çalışacağım' mesajı verdi. Joe Biden göreve geldiğinde belki de Çin'e Trump gibi yaptırımlar da uygulamayacak. Öyle bir şey yapmaya kalkışsa da elindeki kozlar bitiyor. Çünkü Çin, tüm dünya ile diplomatik ve ticari anlamda ilişkilerini iyi yönetiyor.

"20 milyar doların üzerinde olan cari açığımızı kapatmak için çalışmalıyız"

Çin ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerle ilgili de konuşan Ariç, "Çin ile ticari münasebetimiz var ama çok büyük cari açığımız da var. 23 milyar dolarlık bir ticaretimiz varsa bunun 21 milyar doları ithalat, 2 milyar doları da ithalattır. İthal ettiğimiz ürünlerin çoğu da kendi üretimlerimiz değil topraktan elde edilen değerli madenlerdir. Ne yazık ki, biz hâlâ Asya pazarına çok ısınamadık. Bir takım programlar ve medya kanallarıyla anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü Asya pazarı çok büyük. En son Çin ile kiraz anlaşması, süt ve süt ürünleri, kanatlı sektör ile anlaşmalar yapıldı. Ancak önemli olan buradan Çin'e o ürünleri gönderebilmektir. Yoksa tüm Türkiye'deki kirazları toplayıp göndersek Çin'e yetmez. 1,4 milyar nüfustan bahsediyoruz. Bunların 500 milyon nüfusu tüketime dayalı. Parası var ve fiyatına bakmadan satın alabilen, ithal ürünlere rağbet gösteren bir kitle var. Bu kadar büyük bir nüfus ve pazarı başka yerde bulamazsınız. 20 milyar doların üzerinde olan cari açığımızı kapatmak için çalışmalıyız. Bir şeyler üretip satmalıyız." dedi.

"Tekstil sektöründe birçok ürünümüzü bizden alıp Çin'e satan ülkeler var"

Çin'in ucuz mal gibi bir derdi olmadığını ancak Türkiye'nin maalesef böyle bir derdinin olduğunu vurgulayan Ariç, Türkiye'nin Çin ile arasındaki cari açığı kapatması için üretim yapması gerektiğini söyledi.

Ariç, "Üreticilerimiz 'Biz Çin'e nasıl mal satalım? Zaten tüm ürünler oradan geliyor' diyorlar. Hayır, öyle değil. Çin sattığı kadar alan bir ülke. 2,5 trilyon dolar ihraç ediyor ama 2,1 trilyon dolar da mal alıyor. Sattığı kadar alıyor. Biz hep madalyonun tek tarafına bakıyoruz. 'Çin her şeyi üretiyor bizden bir şey almaz.' diyoruz. Çin dünyada ilk defa 'Gel bana mal sat.' diye kendi ülkesinde ithalat fuarı kurdu. Bunun dünyada emsali yoktur. Fuarlar mal satmak için yapılır ama Çin mal almak için fuar yaptı. Orada müthiş bir talep var ama biz ne satacağız? Bizim bir şeyler üretip o pazarlara çok hızlı bir şekilde girmemiz gerekir. Tekstil sektöründe birçok ürünümüzü bizden alıp Çin'e satan ülkeler var. Oraya gittiğimizde karşılaştığımız ve çok pahalıya satılan birçok ürün Türkiye'de üretilmiş ama marka Fransa markası. Biz biraz fasonculuğa evrildik. Bunun yerine yeni markalar çıkartmamız gerekiyor. Çin ile ticari dengeyi ancak bu şekilde kurabiliriz." diye konuştu. (İLKHA)











Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız