• DOLAR 32.373
  • EURO 34.971
  • ALTIN 2325.43
  • ...
Kötü Çocuk Yetiştirmek! `Boş Nutuklar`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İdeal anne-babayı tanımlamak zor olmakla beraber başarılı anne-babalar; çocuğun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoş görülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir devamlılık ve kararlılık sağlayan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen anne-babalardır.

Yine başarılı anne-babalar; çocuğun kendi kendisini denetlemesine ortam hazırlayan, çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren, olayların sonuçları ile onları (gerekli dersi almaları için) baş başa bırakan, onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten, çocuklarına korku silahını çevirmeksizin, kendi kendilerini disipline eden ve yetişmelerine imkân hazırlayan kimselerdir.

Çocukların hayatında anne ve babaların sözleri ve davranışlarının çok önemli bir yeri vardır. Çocuklar dünyaya geldikten sonra belli bir dönem ailelerinin yanında, daha sonra okulla birlikte topluma katılarak eğitim ve gelişimlerini sürdürürler. Çocukların karakterlerinin oturduğu dönemde en çok etkilendikleri kişiler genellikle anne ve babalardır. Çünkü onları örnek alırlar ve zamanlarının büyük kısmını birlikte geçirirler… Anne-babaların çocuklarına karşı yanlış tutum ve davranışları, onların kişiliklerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Anne-babalar çocuk yetiştirirken farkında olmadan hatalar yapmaktadırlar. Yapılan bu hatalar; çocukların bütün hayatını olumsuz şekilde etkilemekte, çocukların anti-sosyal davranışlar göstermelerine ve ruh yapılarının bozulmasına sebep olmaktadır.

Olumsuz duygular kötüdür. Çocuklar; kızgınlık, hayal kırıklığı, öfke, gerilim, kaygı gibi olumsuz duygular gösterebilirler. Şayet “Çocuklarıma ben emir veririm, onlar da yapmak zorundadır” diye felsefe yapacaksak şöyle yapalım! Yerine getirip getirmediklerine bakmaksızın emirler yağdıralım! Onlardan, yerine getiremeyecekleri şeyleri isteyelim! Suçlarını zamanında cezalandırmak yerine, kuru tehditler savuralım!

Hikâye

Kuru tehditleri ile meşhur bir aile…

Babayı bağırırken görenler, ilk anda, çok katı bir adam zannederdi:

“Şu kapıyı, tekrar kapadığın gibi kapat bakayım! Ne kadar saygısızca, hızla kapadığını kendi gözlerinle gör!”

“Hele bir daha ellerini yıkamadan sofraya oturmaya kalk da bak ne yapıyorum! Eşşek sudan gelinceye kadar dayak atmazsam ben de ne olayım!”

“Yüzüme iyi bak; hiç şaka yapar gibi bir halim var mı?”

“Ayağa bir kalkarsam, doğduğuna bin pişman ederim!”

Bunlar, çocukların her gün işittiği kuru tehditlerdi. Bir gün olsun dayak yediklerini gören olmadı. Bunların kuru tehditler olduğunu anlamaları uzun sürmedi. Kapıları çarparak odalara girdiler. Ellerini yıkamadan sofraya oturdular. İzin almadan sokağa çıktılar. Baba da bu hallerini görüp hiddetinden zıp zıp zıpladı... Onları korkutmak için, masaya, üzerindeki bardakları şıngırdatacak yumruklar indirdi. Ömürlerinde bir daha unutamayacakları bir dayak atacağını söyleyerek tehditler savurdu. Çocuklar, bunların hiçbirinden etkilenmediler:
“Haydi, canım sen de! Şimdi birazdan hiddetin geçer, söylediklerini unutur, bir şeycikler yapmazsın...” diye içlerinden onunla alay ettiler...

Hikâye

Annenin biri, çocuklarının uslu durmasını sağlamak için vaat üstüne vaatler verirdi.

“Çocuklar, bayram yaklaşıyor. En fazla yaramazlık yapan hiçbir şey alamayacak...”

Anne, bunları söylerken bayrama daha çok vardı. Aklı başında, iyi çocuk olan Kenan, bu vaat üzerine daha dikkatli davranmaya başladı. Annesini memnun etmek için elinden gelen bütün fedakârlığı gösteriyor, öbürlerinden dayak bile yese sesini çıkarmıyordu.

İçlerinden en haşarısı, Selman adındaki çocuktu. Yapmadığı yaramazlık kalmazdı. Kardeşlerinin izni olmadan oyuncaklarını alır, oynar o da yetmiyormuş gibi kırar, sağa sola atardı. İyi kalpli Kenan, onu ikaz eder; böyle devam ederse hiçbir hediye alamayacağını hatırlatırdı. Cin fikirli, yaramaz Selman onun bu ikazlarına kahkaha ile güler;

“Buna ancak senin gibi aptal çocuklar inanır. Bak göreceksin; bayram gelince annem hepimize aynı değerde hediyeler alacaktır. Hatırlamıyor musun, geçen sene de aynı şeyi yapmıştı...” derdi.

Nihayet bayram gelmiş, anne verdiği sözü unutmuştu. Hayır, yanlış söyledik; unutulmamış, unutulur gibi davranmıştı. Böyle yapmakla çocukları arasında ayırım yapmadığına inanıyordu. Hâlbuki Kenan’ın bütün iyi niyetlerini boşa çıkararak onun nefretini kazandığından hiç haberi yoktu. Nitekim Kenan o günden sonra, iyi bir çocuk olmak için hiç gayret sarf etmediği gibi, aldatıldığının acısını çıkarmak için diğerlerinden daha çok yaramazlıklar yaptı. Annesi, Kenan’daki bu değişikliğin sebebini bir türlü anlayamadı...

Evet, şayet anne-babalar davranışlarında bir düzen ve tutarlılık oluşturmazlarsa bu durum çocuklarda çeşitli davranış bozukluklarına sebep olabilir…

Esengül Özkan / Nisanur Dergisi - Ocak 2013

Bu haberler de ilginizi çekebilir