• DOLAR 32.528
  • EURO 34.848
  • ALTIN 2428.282
  • ...
Yahya Öztürk: Normalleşme süreciyle beraber Covid-19 vaka sayısı en yüksek seviyeye çıktı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Yeni tip Coronavirus (Covid-19) pandemisi tüm dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Türkiye’de 11 Martta ilk vakanın görülmesiyle salgınla mücadelede olumlu adımların atıldığını, sürecin bazı eksik ve yanlış yönleri ile birlikte iyi yönetildiğini belirten uzmanlar, normalleşme sürecinde tedbirlerin elden bırakılmasının vaka oranlarını artırdığına dikkat çekiyor.

Sağlığı Koruma ve Refah Derneği Başkanı ve Dünya İslam Sağlığı Birliği (WIHU) yönetim kurulu üyesi Yahya Öztürk, dünya ve Türkiye’deki Coronavirus ile mücadele sürecini İLKHA’ya değerlendirdi.

Coronavirus pandemisinden dünyadaki tüm ülkelerin olumsuz etkilendiğini ifade eden Öztürk, henüz virüse bir çözümün bulunamamasının insanları endişelendirdiğini belirtti.

Bu süreçte özellikle de Dünya Sağlık Örgütü'nün Coronavirus’e ilişkin izlediği yolun bazı tartışmalara sebep olduğunu belirten Öztürk, Dünya Sağlık Örgütü’nün, bu salgında görevini yerine getirmediğini ve Dünya İslam Sağlık Birliği gibi gönüllü kuruluşların desteklenmesi gerekliliğinin ortaya çıktığını söyledi.

Türkiye’de sürecin bazı eksik ve yanlış yönleri ile birlikte normalleşme sürecine kadar iyi yönetildiğini belirten Öztürk, normalleşme süreciyle birlikte Covid-19 hasta sayısının arttığını ve yoğun bakımdaki hasta sayısının ise en yüksek seviyesine çıktığına dikkat çekti.

Türkiye’de 1 Haziran’dan itibaren pek çok alanda kısıtlamaların kaldırılmasıyla başlayan normalleşme sürecinin Covid-19 hastalığının seyrine iyi gelmediğini belirten Öztürk, özellikle de tatil beldelerinde kurallara yeterince uyulmadığını söyledi.

Coronavirus salgının tüm dünyayı etkisi altına alan bir hastalık olduğunu belirten Öztürk, “Gerçekten 15 ocaktan itibaren dünyayı etkisine alan Coronavirus sebebiyle gerek dünyada gerek ülkemizde gerek üçüncü dünya ülkelerinde birçok can kayıpları ve birçok hastalıklar meydana geldi. Bu süreç halen devam ediyor. Özellikle gelişmiş olan ülkelerde yani hiçbir şeyin olmayacağı düşünülen, her türlü imkana sahip olan ülkelerin gerek Avrupa gerek Asya gerek Amerika’da bu salgın gerçekleştikten sonra adeta kimlerin hayatta kalabileceği, kimlerin tedavi altına alınması gerektiğini noktasında öncelikler belirlenmeye başladı. Sağlık sisteminin dünyada bu ve buna benzer virüslere ne kadar hazır olduğunu ve ne kadar hazır olmadığını görmüş olduk.” dedi.

 

“Alınması gereken bazı tedbirler alınmadı”

Türkiye’de salgının ilk anından itibaren alınan tedbirlerin yerinde ve olumlu olduğunu ifade eden Öztürk, “Mart ayından itibaren alınan önlemler gerçekten kayda değer, takdire şayan tedbirler alındı. Kayda değer takdire şayan olan tedbirlere rağmen maalesef içinde olumsuz olabilecek ve alınması gereken bazı tedbirlerin alınmadığını da söyleyebiliriz. Ülkemizde gerek insanımızın gerek toplumumuzun bu ve buna benzer virüslere yönelik çok ciddi şekilde bir bilinç düzeyinin düşüklüğünden bahsedilebiliriz. Yani insanımızı küçümsemek anlamında söylemiyorum. Ama insanımızın duyarsız kaldığı ile ilgili ortada bir gerçek var. Bu gerçeklik insanlarımızın tümünü etkilemekte, yaşlılarımızı ve kronik hastalarımızı çok ciddi bir şekilde olumsuz etkilemektedir. İlimizde de buna benzer binler, yüzbinlerle bahsedebileceğimiz pozitif vakaların olduğunu sağlık alanındaki çalışanlardan bunu duyabiliyoruz, öğreniyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Bu salgının en az 2 yıl süreceği söyleniyor”

Artan vakalara yönelik çok ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini belirten Öztürk, “Bu tedbirler her ne olursa olsun ülkeler bazı öngörüleri yapabilir, bazı tedbirler alabilir ve bazı yasakları getirebilir. Bütün bunların hepsi bir kenara ülke ve insan olarak bu salgına karşı duyarlı olmamızı göstererek kendimizi, ailemizi bu ve buna benzer virüslere karşı korumak zorundayız. Bu salgın devam ediyor, hayatta devam ediyor ve bu salgın devam edecek. Şu anki öngörülere göre özellikle dünyadaki üst düzeydeki hocaların öngörülerine göre bu salgının en az 2 yıl süreceği söyleniyor. Bu 2 yıl pandemi sürecinin yoğunlukta olması beklendiği söyleniyor. Ondan sonraki süreçte ise belik yüzyılları bulabilecek bu virüsle beraber yaşamamız gerektiği söyleniyor. Çünkü virüs diğer canlılar gibi bir canlı organizmadır. İnsanlardan insanlara geçer ve bu insanların vücudunda varlığını sürdürür. Gerek ülkemizdeki sağlık alanındaki gerek dünyadaki sağlık sistemi alınması gereken bütün tedbirleri üstüne basarak sosyal mesafe, maske ve hijyen olduğunu söylüyor. Çünkü o organizma, virüs insan vücudundaki varlığını sürdürüyor. Örneğin buna benzer yüzlerce, binlerce bizimle birlikte yüzyıllardır yaşamakta olan virüsler var. Bunların birçoğunun ismini bilmiyoruz.” şeklinde konuştu.

“Tatil beldelerinde olması gereken insan duyarlılığını göremedik”

Tatil beldelerinde kurallara uyulmadığını gözlemlediklerini belirten Öztürk, özellikle plajlarda sosyal mesafeye uyulmadığını ve maske takılmadığını gördüklerine dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Maalesef tatil beldelerinde olması gereken insan duyarlılığını göremedik. Siz ne kadar tedbir alırsanız alın gerçek manada ekonomik veya farklı sebeplerle turizmin önü açılmak suretiyle, havaalanlarında basit bir ateş ölçüm cihazları ile birlikte insanları ülkemize alarak virüsü engelleyemezsiniz. Bu şekilde virüsün engellenmesi mümkün olmaz. Toplumun gelişmişlik düzeyinin az olduğu yerlerde maalesef ülkemize gelişmiş olan ülkelerden insanların gelmesiyle bu süreci onlara kurban etmemiz lazım. Bütün bunlara rağmen insanımız televizyonlara, kitle iletişim araçlarından tüm yaşananlara bakarak kendi tedbirlerini almaları lazım. Çünkü bölgemiz gerçekten çok hassas bir bölge ve oralardan getirilen bir tane vaka maalesef o toplu yaşanılan zamanlarda bu genele yayılabiliyor. Buralarda kendi tedbirlerimizi almamız lazım. Özellikle bağışıklık sistemimizi C vitamini ve yeşillik türü yiyeceklerle güçlendirebiliriz.” diye konuştu.

Coronavirus belirtisi vermeyen kişilerin enfeksiyonu çevresine, çevresindeki kişilerin de başkalarına bulaştırmaya devam etmesi nedeniyle salgının katlanarak arttığını ifade eden Öztürk, hastalığın belirti vermediği dönemde gözden kaçan ve karantina uygulanmayan vakaların görece olarak daha bulaştırıcı olduğuna dikkat çekti.

“Basit ateş ölçüm cihazları tedbir değildir”

Covid-19’a yakalananların büyük bir çoğunluğunun hastalığı ayakta atlatabilen, test sonuçları negatif çıkan ve hastalık geçirdiklerinin de farkında olmayan “süper yayıcılar” olduklarını söyleyen Öztürk, “Bu anlamda basit ateş ölçüm cihazlarıyla havaalanlarında veya diğer yerlerde insanlarımızı korumak veya bir tedbir olabileceği kanaati maalesef bende yok. Bunun için daha ileri teknolojilerle, karantina süreçleri ve tedbirlerle kendimizi, ailemizi ve insanımızı korumamız gerekiyor.” dedi.

“Dünya Sağlık Örgütü emperyal ülkelerin isteklerine uygun politika üretmemelidir”

Dünya Sağlık Örgütü denilen bir örgüt var. Dünya Sağlık Örgütü maalesef üçüncü dünya ülkelerinde emperyal güçlerin ve ülkelerin istemlerine uygun bir şekilde sağlık politikalarını yaptıklarını görüyoruz, duyuyoruz. Bu anlamda Dünya Sağlık Örgütü’nün bütün dünya tarafından bilinen ve iflasın eşiğine gelen sağlık çalışmalarını çok ciddi, objektif ve insancıl bir yöne çekmesi gerektiğini söylüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü emperyal ülkelerin, güçlerin isteklerine uygun şekilde bir politika üretmemelidir. İnsanların insanca yaşayabileceği sağlık alanında uygun sağlık politikaları geliştirmelidir. Eğer bunlar bunu yapmıyorsa, sağlık alanında çok gelişmiş bir ülkeyiz. İnanılmaz muhteşem çalışmalarımız, çok iyi hocalarımız, inanılmaz güzel üniversitelerimiz var ve olanaklara sahibiz. Dünya İslam Sağlık Birliği’nin etrafından bir araya gelerek, buna benzer örgütlerin, birliklerin etrafında bir araya gelmek suretiyle bu birlikler içerisinde sağlık politikalarını ve dünya insanlarına uygun bir hale getirebilmek suretiyle geliştirilebilir. Üniversitelerde buna uygun çalışma ortamları oluşturulmalıdır.” diye konuştu.

Pandemi kurullarının devletin çok önemli bir politikası haline gelmesi gerektiğini ifade eden Öztürk, pandemi kurullarının insan yaşamına uygun sağlık politikaları geliştirmesi ve bu politikaları sürdürmesi gerektiğini belirtti.

Öztürk, son olarak ebeveynlere bazı önemli önerilerde bulunarak, özellikle sigara içenlerin sigarayı bırakmaları çağrısında bulundu. (İLKHA)





Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir