• DOLAR 32.489
  • EURO 35.009
  • ALTIN 2433.765
  • ...
Bu zenginlikten haberiniz var mı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Osmanlı dönemine ait mahkeme kararlarından ferman suretlerine, fıkhî konulardaki fetvalardan sosyal hayattaki kaidelere kadar aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Şer‘iyye Sicilleri Arşivi’ni gezdik. Arşivin tutulduğu tarih ve böyle bir arşive neden ihtiyaç duyulduğu ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Şer‘iyye Sicilleri Arşivi Uzmanı Ayhan Işık, “Avrupa’da böyle bir zenginlik yok! Bu zenginlik, Osmanlı ve ondan önceki diğer İslâm devletlerine ait bir geleneğin tevarüsü.” diyerek arşivin önemine vurgu yaptı.

Sizleri Ayhan Işık Hocamızla yaptığımız söyleşiyle baş başa bırakıyoruz.

ÖNCELİKLE ŞER‘İYYE SİCİLLERİ ARŞİVİ NE ZAMAN KURULDU?

Sultan II. Abdülhamit Han Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Batı tarzı hukuk sisteminin gelişmelerini gördüğünde Osmanlı klasik hukuk sisteminin yok olacağından endişe ederek tüm Şer‘iyye Sicilleri’ni tek çatı altında toplamak istemiş, bunun üzerine de 1310/1892 tarihinde Şer‘iyye Sicilleri Arşivi’ni kurdurmuş. Hatta bu arşivin yapım masraflarını da Sultan II. Abdülhamit hazine-i hassa’dan karşılamıştır.

ARŞİVDE BULUNAN EN ESKİ TARİHLİ BELGELER HANGİ YILLARA AİTTİR?

Osmanlı devletinde ilk dönemlerden beri mahkeme kayıtları tutuluyordu. Kadılar tarafından düzenlenen belgenin bir nüshası ilgili kişiye verilirken bir nüshası da Şer‘iyye Sicilleri Defterleri’ne kaydediliyordu. Arşivimizde bulunan ilk Şer‘iyye Sicili, Yavuz Sultan Selim dönemine (Hicri 919 Miladi 1513 yılına) aittir. İstanbul ve çevresine ait tüm Şer‘iyye Sicilleri kronoloji sırasına göre dizilmiş, mahkeme isimlerine göre kaydedilmiştir. Araştırmacılar ister mahkeme isminden ister yıl olarak bu defterlerden istifade edebilmektedir.

BU GELENEK DAHA ÖNCEKİ İSLÂM DEVLETLERİNDEN KALDI OSMANLI ARŞİV TUTMA GELENEĞİNİ NEREDEN KAZANDI?

Avrupa’da böyle bir zenginlik yok. Bu zenginlik, Osmanlı ve ondan önceki diğer İslâm devletlerine ait bir geleneğin tevarüsü. Zira Osmanlı kendinden önceki İslâm devletlerinin sistemini geliştirerek sürdürmüştür. Ancak bu denli düzenli şekilde kayıt tutulması ve arşivciliğin sistemli hâle getirilmesi yalnızca Osmanlı’ya has bir durum. Osmanlı’da yapılan her işlemin kayıtları tutulmuş, hatta bu kayıtlar tek belge hâlinde değil, birkaç nüsha şeklinde kaydedilmiştir. Bu sayede bir kayıt kaybolduğunda diğerine ulaşma imkânı bulunmaktadır. Osmanlı döneminde arşivcilik ve kayıt sistemi öylesine gelişmiş ki bugün bile o dönemdeki bir kayda rahat bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Yeter ki bu kıymetli hazineyi araştırmak için bir adım atılsın. Örneğin buraya özellikle siciller üzerinde çalışmalar yapmak için Avrupa’dan ve başka birçok ülkeden araştırmacılar geliyor. Bir gün bir Japon araştırmacıya “Şer‘iyye Sicilleri Arşivi ile ilgili niye bu kadar araştırma yapıyorsunuz?” diye sordum. Kendisi bana cevaben “Dünyada bundan daha iyi bir hukuk sistemi yok!” yanıtını verdi.

OSMANLI’DA HERŞEY KAYIT ALTINA ALINIYORDU OSMANLI’DA SADECE DAVALAR MI KAYIT ALTINA ALINIYORDU?

Müftülüğümüz bünyesinde iki arşiv var: Biri Şer‘iyye Sicilleri Arşivi, diğeri Meşîhat Arşivi. Şer‘iyye Sicilleri Arşivi’nde, İstanbul ve çevresine ait 27 mahkemenin kayıtlarının bulunduğu yaklaşık 10 bin adet Şer‘iyye Sicili Defteri mevcuttur. Meşîhat Arşivi ise içerik olarak daha zengin. Arşivde, Şeyhülislâmlık bünyesinde bulunan meclislerin defter ve belgelerinin yanı sıra Şeyhülislâmların yapmış olduğu yazışmalar, verdiği fetvalar ve Şeyhülislâmlığa bağlı dairelere ait yaklaşık 1 milyon civarında da belge bulunmaktadır. Bu belgeler şu anda tasnif edilip dijital ortama aktarılıyor ve yakın bir zamanda araştırmacılarımızın hizmetine sunulacaktır.

Osmanlı’da neredeyse hiçbir nokta es geçilmeden kayıt altına alınmış. Bu durum Şer‘iyye Sicilleri’nin içerik açısından oldukça zengin hâle gelmesine katkı sağlamış. Özellikle de ilk dönem Şer‘iyye Sicilleri çok daha zengin bir içeriğe sahip. O dönemlerde kadıların görev alanları ve görev yetkileri çok genişti. Bir kadı hem davalara bakıyor, hem bugünkü anlamıyla belediyecilik hizmetinde bulunuyor, hem de günümüz noterlerinin yaptığı işlemleri uyguluyordu. Kadılar çarşı pazarın denetlemesinden tutun, sokakların temizlenmesine kadar her şeyle ilgileniyordu. Örneğin sicillerde çevre temizliği ile ilgili kayıtlara rastlamak mümkün. Hâlbuki biz hep çevreciliğin 19. yüzyılda geliştiğini söyleriz. Oysa Osmanlı tarihine baktığımızda ilk dönemlerde sokakların temizliği, çarşı pazarın denetlenmesi ve düzgün olması ile ilgili yüzlerce ferman sadır olduğunu görüyoruz.

BUNLARDAN DİKKAT ÇEKEN BİRKAÇ ÖRNEK VEREBİLİR MİSİNİZ?

Kaldırımlara açılan tezgâhların insanların göz zevkini bozması sebebiyle kaldırılması ve herkesin alışverişini dükkânında yapması üzerine bir kayda rastlamıştım. Yine günümüzde çok konuşulan hayvan haklarıyla ilgili çok sayıda belge var. Bu belgeler arasında hayvanlara kötü muamele yapılmamasına, onların Perşembe günü ikindiden sonra dinlendirilip Cuma günü (Mübarek güne hürmeten) hiç çalıştırılmamasına dair bilgiler bulunmaktadır. Hatta İstanbul Kadısı’na hitaben çıkan bir fermanda “Hayvanlara gücü üzerinde yük yüklenmemesi, yük taşıyan hayvanın dönüşte üzerine binilip geri dönülmemesi” şart koşulmuştur.

ARŞİV GENELDE HANGİ AMAÇLARLA ZİYARET EDİLİYOR?

Günümüzde Şer‘iyye Sicilleri ile ilgili birçok yüksek lisans tezi yapılıyor. Yayınlama noktasına gelince Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından tıpkıbasımlarıyla 40’a yakın Şer‘iyye Sicili yayınlanmıştır. Yine de Şer‘iyye Sicilleri ile ilgili yapılan araştırmalar yeterli değil. Arşivimizdeki 10 bin tane Şer‘iyye Sicili’nin yanında bu rakamın ne kadar az olduğunu söylemeye bile lüzum yok. El sürülmemiş ve yayınlanmamış binlerce Şer‘iyye Sicili hâlâ tarihi dolaplar içerisinde araştırılmayı bekliyor. Keşke üniversitelerimiz bünyesindeki hocalarımız ve akademisyenlerimiz bu konuda daha duyarlı olup çalışmalarıyla arşivlerimizin hak ettiği değeri ve önemi ortaya koyabilseler.

HERKES BU ZENGİNLİKTEN FAYDALANABİLİR BİR BİREY OLARAK BU ARŞİVDEN YARARLANABİLİR MİYİZ?

Şer‘iyye Sicilleri Arşivimiz, araştırma yapmak isteyen yerli ve yabancı bütün araştırmacılara açık. Araştırma yapmak isteyen herkes arşive gelip eserlerin dijital kopyasına ulaşabilir. Mahkeme adına ve yılına göre sıralanmış olan dijital arşivimizden istedikleri şekilde yararlanabilirler. Tabii Süleymaniye gibi bir mekânda, tarihi öneme haiz bir ortamda yapılan çalışmanın araştırmacıların verimlerini de arttıracağı kanaatindeyim. Çalışma odalarını bir uçtan diğer uca kadar kaplayan tarihi dolaplar 1892 yılında Sultan II. Abdülhamit Han tarafından Yıldız Sarayı Marangozhanesi’nde yapılmış ve o tarihten günümüze kadar bir cila dahi sürülmeden orijinalliğini korumuştur. Her birinin üst kısmında tuğrası bulunan Sultan II. Abdülhamit Han bu dolapların taç kısımlarını kendi eliyle yapmıştır.

ARŞİVDE YAKIN TARİH İLE İLGİLİ BELGELER VAR MI?

Yine Meşîhat Arşivi’nde 5300 adet defter var. Bu defterler ilim dünyası için çok büyük önem arz etmektedir. Örneğin bunlar arasında Osmanlı’nın son dönemlerinde kurulan Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiyye Meclisi’ne ait defterleri de var. Son dönemin önde gelen âlimlerinden Said Nursi, Mehmet Akif Ersoy ve Elmalılı Hamdi Yazır bu mecliste görev almışlardır.

ARŞİVDE İLGİ ÇEKEN BİLGİLERDEN SÖZ EDEBİLİR MİSİNİZ?

Osmanlı’da bugünkü Yargıtay gibi düşünebileceğimiz Tedkikât-ı Şer‘iyye Meclisi kurulmuş. Bu meclis, davaların tekrar incelendiği ve nihai karara bağlandığı yerdi. Bu meclisin tüm defterleri Meşihat arşivinde muhafaza edilmektedir. Ayrıca arşivimizde Peygamber Efendimiz (sav)’in soyundan gelenlerin kayıtlarının tutulduğu Nakîbü’l-Eşrâf Defterleri mevcuttur. Osmanlı’da diğer İslâm devletlerinde olduğu gibi Hazreti Peygamber’in soyundan gelenlere ayrı bir hürmet gösterilmiş, ayrıcalık tanınmıştır. Vergiden muaf tutulmuşlar, kendilerine birtakım imtiyazlar sağlanmış, fakir olanlarına maaş bağlanmıştır. Onlara yakışmayacak kötü işlerde çalışmalarına izin verilmemiştir. Osmanlı aynı zamanda bu kimselerin seyyidliklerini kayıt altına almak amacıyla Siyâdet Hücceti düzenlemiştir. Seyyidlere verilen Siyâdet Hüccetleri ve seyyidlerin soyları Nakîbü’l-Eşrâf Defterleri’nde kayıtlıdır.

ARŞİVE GÖSTERİLEN İLGİDEN MEMNUN MUSUNUZ?

Yerli araştırmacılarımız arşivlerimize pek rağbet etmiyor. Çok fazla araştırıldığını ve okunduğunu söyleyemem. Hatta daha çok yabancı araştırmacılara ev sahipliği ediyoruz. Araştırmacılara aradıkları ve istedikleri belgelere rahat şekilde ulaşabilmeleri için uygun bir ortam sağlıyoruz. Gerektiğinde istedikleri eserlerin dijital kopyalarını da CD olarak alabilmektedirler. Onların payına ise yalnızca bu önemli belgeler üzerinde araştırmalar yapmak ve medeniyetimizin kültür havzasına katkı sağlayarak kendi mirasımızı diri tutmak düşüyor.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir