• DOLAR 32.597
  • EURO 34.806
  • ALTIN 2498.61
  • ...
Müslüman Oldum, Mutlu Oldum
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yunus Can/İtalya - Doğruhaber

Henüz altı yaşında iken ailesi onu kiliseye adadı. Uzun yıllar kilise papazından dini ilim öğrendi İbrahim. Ancak bir gün ansızın İslam ile tanıştı. Müslüman olduktan sonra, kendini yeniden doğmuş gibi hissettiğini anlatan İbrahim, kurtuluşun ancak İslam’da olduğunu gördüğünü belirterek ruhunun dar bir kafesten kurtulup adeta özgür bir kuş gibi uçtuğunu hissettiğini dile getirdi. Duygularının, İslam dinine girdikten sonra değişerek güzelleştiğini belirten İbrahim, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin boş dinler olduğunu söyleyerek, “Uzun yıllar Hıristiyanlığa kendimi adadım ama hiç bir şey anlamadım hayatımdan. Bana hidayet nasip ettiği için Allah’a ne kadar şükür etsem yine azdır” diye konuştu. İslam’dan ayrı yaşadığı yıllar için üzüntüsünü ifade eden İbrahim, İslam’ı tanımakla büyük bir mutluluk yaşadığını belirterek hayat hikâyesini Doğruhaber’e anlattı. İtalyan Müslüman İbrahim, uzun keşmekeş ve acı dolu hikayesini gelin kendi dilinden dinleyelim.

AİLEM BENİ 6 YAŞINDA KİLİSEYE ADADI

Hayatınızı bize kısaca anlatabilir misiniz?

10 Mart 1954’te İtalya’da doğdum. Koyu Katolik bir ailenin çocuğuydum. Anne ve babam Hıristiyan dine oldukça bağlıydılar. Daha altı yaşında iken ailem beni kiliseye adadı. Benim de dinine bağlı bir Hıristiyan olarak yetişmem için Papaza teslim ettiler. İlk tahsilime kilise papazının yanında başladım. Uzun yıllar Hıristiyan dinine bağlı olarak yetiştirildim. Kilisede büyüdüğüm için içine kapalı utangaç biriydim. Ama ne yazık ki ruhum büyük boşluklarla dolu geçti. Ben altı yaşında iken kiliseye adandığım için çocukluğumu hiç yaşamadım. Diğer çocuklar gibi parklarda oynamak bana nasip olmadı. Sokaklarda oyun oynamaya, parklara gidip eğlenmeye ve her çocuğun yaşaması gereken çocukluk devresini yaşamaya benim de hakkım vardı. Daha doğar doğmaz dışarıya ve dünyaya kapalı dar bir ailede büyüdüm. Papazın yanında Hıristiyanlığı öğreniyordum. İlk başladığımda bazı dini şarkılar öğrendim. Benim gibi başka çocuklar da vardı. Hem kiliseye gidiyordum. Hem de okuluma gidiyordum. Tabi ki ben kiliseye gittiğim için diğer çocuklardan farklı yetişiyordum. Daha dindar ve utangaç biri olarak yetişiyordum.

KİLİSEDE ALDIĞIM EĞİTİM EVLENMEMİ YASAKLIYORDU

Babamın berber dükkânı vardı. İki kardeşim ve bir de kız kardeşim vardı. Çok küçük bir evimiz vardı. Maddi durumumuz hiç iyi değildi, fakirdik. Babam berber işiyle hepimize bakıyordu. Tüm aile olarak koyu Katolik ve dinimize bağlı insanlardık. Evimiz iki odalıydı. Tek odada tüm kardeşlerimle beraber yaşıyorduk. 17 yaşıma kadar hem kilisede ders gördüm hem de okulumu bitirdim.

Aile olarak dar ve kapalı bir alanda, yani insanlardan uzak bir hayat yaşadık. Liseyi bitirdikten sonra askere gitmemek için üniversite okumaya karar verdim. Çünkü ben koyu dindar bir kişi olarak yetiştiğim için askerlik bana çok zor geliyordu. Askerlikte küfürlü konuşmak, çıplak banyo yapmak vs. bunlara benzer çok şeyleri bildiğim için askerliğe gitmemeye karar verdim. Üniversiteye başladım. Üç yıl üniversitede okudum. Üniversite ortamı daha özgürdür. İlkokul, orta ve lise’ye hiç benzemiyordu. Benim kendimi papazlar gibi kiliseye adamam gerekiyordu. İşte bu döneme kadar eğitimim çok sıkı geçti. Ancak üniversite ortamı da bana uygun gelmediği için üç yıl aradan sonra bıraktım.

HAYATIM KİLİSEDE GEÇTİ

Yıl 1981. 27 yaşındayım. Tüm hayatım kilisede geçti. Kilise çok zordu. Kiliseye nişanlı çiftler geliyordu. Kilise evlendirme dairesi gibi. Nikahlı çiftler geldiğinde düğün ayini başlar. Koronun okuduğu dualarla Papaz dini nikah kıyar ve çift evlenmiş olur. Tören bittiğinde, gelin ve damat tek sıra halinde yan yana dizilirler gelen tebrikleri kabul ederler. Daha sonra damat gelini öper ve dışarıda çift için limuzin arabası da hazır bekler. Gelinle damat dışarı çıktığı sırada davetliler elindeki çubuklarla baloncuk çıkartırlar. Daha sonra çift, uzun limuzin arabasına binerek giderler. İşte hep gördüğüm ve hiç yaşayamayacağım bu manzara beni kiliseye karşı soğutuyordu. Ben de mutlu bir yuva kurmak istiyordum. Ama bunu nasıl yapacağım. Kim bana yardım edecekti. Papaz evlenmeme karşı gelip bana yol gösteriyordu. Güya Hz. İsa da hiç evlenmemiş. Bizim de onu taklit etmemiz gerekiyormuş.

DİNLERİ DAHA İYİ TANIMAK İÇİN İSRAİL’E GİTTİM

27 yaşımda dinleri daha iyi tanımak için israil’e, Tel Aviv’e gittim. Çünkü orası kutsal topraklardı. Hz. İsa orada yaşamıştı. Yahudileri bu yaşıma kadar hiç görmemiştim. Onları da bizim gibi biliyordum. Tel Aviv’de Yahudileri ilk gördüğümde hayret ettim. Sakalları bıyıkları ve elbiseleri farklıydı. Bu ne dedim. Ağlama duvarına gidip kafalarını sallayıp ağlıyorlar. Bu ne biçim iş dedim. Daha sonra bir kaç defa daha bu toprakları ziyaret ettim. Son ziyaretimde Yahudilere daha yakın olup onlarla konuşmak istiyordum. Ancak onlar benden kaçıyor benimle hiç konuşmuyorlardı. Gittim markete bir kipa aldım. Kipa’yı kafama taktım. Yahudilere benzedim biraz. Ama gördüklerim farklıydı. Ben Hıristiyanlık ve Yahudiliğin İsa (a.s ) hakkında düşüncelerinin aynı olduğunu zannediyordum. Meğer yanılmışım. Ayrı dinlermiş gibi onlar İsa ( a.s )’dan nefret ediyorlardı. Kafam karmakarışık oldu.

YAHUDİ BİR KIZLA TANIŞTIM

Tel Aviv, yani ilk kız arkadaşımın olduğu yer diyebilirim. Başımda kipa ile geziyorum. Yahudi bir kızla tanıştım. Beraber kafeye gidip bir kaç saat konuştuk. Uçak biletim bir gün sonra olduğu için yahudi kızından telefon numarasını aldım. Daha sonra arayacağımı söyledim. Aslında niyetim ciddiydi. Güya hayalimde, belki tanışırız ileride evleniriz dedim. Neden olmasın. Kız gitti. Bir gün sonra uçakla Milano’ya geldim. Hayatı boyunca yalnız kalmış ve hiç bir zaman derdini kimseye anlatamamış, acıların verdiği ızdırapla çok zor günler geçirdim. Henüz 27 yaşındaydım. Babam kanserden vefat etmişti. Hayatta kimsem kalmamıştı. Daha sonra Yahudi kızına defalarca telefon açtım. Ama hiç bir zaman telefonuma cevap vermedi. Belki O’nu yine görürüm diye yeniden gittim Tel Aviv’e, ama göremedim. Meğer Yahudi kızı benimle sadece eğlenmek istemiş, o kadar.

BİR GÜN MİLANO’DA BİR CAMİYE GİTTİM

Daha sonra Filistin sınırında bir camiye gittim. Orada Müslümanların olduğunu biliyordum. Müslümanların yaşam tarzını merak ediyordum. Camiye gittim. Camide bazı gençler namaz kılıyordu. Gençlerin namaz kılmalarından çok etkilendim. Allah’ın huzurunda secdeye gidiyorlar. Arapça dualar ediyorlardı. İtalya’ya geri döndüm. İslam dini ile tanışmak hayatta aklımda değildi. Bazen evimin önünden Müslümanlar geçtiğinde onların yüzüne bile bakmak istemiyordum. Bunlar da ne! diyordum. Bir gün Milano’da bir camiye gitmeye karar verdim. Acaba bu Müslümanlar da neyin nesi, ne şekilde ibadet ediyorlar? Onlar da Hıristiyan ve Yahudi gibiler mi dedim.

HZ. İBRAHİM HAKKINDA NE DÜŞÜNÜ YORSUNUZ? DİYE SORDUM

Nasıl Müslüman oldunuz? Ve neden isminizi İbrahim koydunuz?

Yıl 1995 yer Milano. Bir Cami’nin giriş bölümünde bekledim. Baktım ki Faslı, Mısırlı, Tunuslu, Müslümanların hepsinin yüzlerinde tebessüm birbirlerine şaka yaparak, gülerek Cami’ye giriyorlar. Müslümanların o sıcaklığı benim kalbimi ameliyat etti. Daha sonra bir Müslüman’ı kenara çekerek sordum sizler Hz. İbrahim hakkında ne düşünüyorsunuz? dedim. Çünkü Hz. İbrahim’i daha önceden çok okumuştum. Hayatını iyi biliyordum. O’nun benim kalbimde yeri farklıydı. Hıristiyanlar Hz. İbrahim’i sahipleniyor. Yahudiler de Hz.İbrahim’i sahipleniyor. İki din de Hz. İbrahim’i adeta kendi dinlerindeymiş gibi gösteriyor. Ben de acaba Müslümanlar Hz. İbrahim hakkında ne düşünüyor diye merak ediyordum. Bu yüzden ilk olarak Hz. İbrahim’i sordum. Müslüman şahıs da bana “Hz. İbrahim, hanif dinine mensup ve tek bir olan Allah’a inanıyor” dedi.

VERİLEN CEVAPLA ADETA VOLKAN PATLADI

Ben o an sanki kendimi kaybettim. İşte ben de hanif dinine mensup İbrahim’im dedim. Bir volkan düşünün patlamaya hazır bomba gibi. İşte o bomba patladı içimde. Yani bir İbrahim doğdu. İşte O İbrahim benim dedim. Ben İbrahim’im dedim. Ve adımı İbrahim koydum tam o esnada. Ve Müslüman oldum. Ruh halim çok değişmişti. Oradaki Müslümanlar benim bu durumuma şahit oldular.

AYNI YIL İÇERİSİNDE UMRE’YE GİTTİM

İsminizi İbrahim olarak değiştirdikten sonraki ilk işiniz ne oldu?

Aynı yıl içerisinde Umre’ye gittim. İbrahim, Kâbe’yi imar ettiği ve orada oğlu İsmail ile yaşadığı için onun bulunduğu mekanı görmek istiyordum. Ve sonra Mekke’ye gittim. Orada Müslümanları daha yakından tanıdım. Bütün ırklardan insanlar sel gibi akıyordu. Medine’ye gittim. Orasını da gezdim. İki hafta sonra İtalya’ya geri döndüm. Bir yıl sonra yani 1996’da bir grup Müslüman ile Hacca gittim. İşte bu haccımda İslam’ın asıl kaynağını öğrendim. Hatta Hac’da benim Müslüman olduğumu bilen iki arap gazeteci ile röportajım oldu. Arap gazetesinde çıktı. Hac farizamı da yerine getirdikten sonra İtalya’ya döndüm. İbadetlerimi, namazlarımı kılmak için ilk önce bazı sureleri öğrendim. Sonra Kur’an-ı Kerim de okumaya başladım. Elhamdulillah şu an Kur’an-ı Kerimi rahatlıkla okuyorum ve ezberliyorum.

Bugüne kadar hep evlenmek istediniz, evli misiniz?

Hayır değilim.

Neden evlenmiyorsunuz?

(Gülüyor)Takdiri İlahi. inşallah evlenirim bir gün. İslam dinine daha güzel hizmet ederim.

Teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

Bu haberler de ilginizi çekebilir