• DOLAR 32.528
  • EURO 34.997
  • ALTIN 2435.104
  • ...

DOĞRUHABER / HASAN IŞIK / ANALİZ

Türkiye’de onlarca yıldır enflasyon-faiz ilişkisi hakkında tartışmalar alıp başını gitmiştir. Biraz ekonomiden anlayan ve ağzı olan herkes bu ikilinin hakkında konuştu, konuşmaya da devam edecek. Başta şunu ifade etmek isterim ki bizim bu mecrada at koşturmamız zor… Neden derseniz; bizim sarıldığımız değerler ve prensiplere göre “faiz” denilen bir ekonomik faaliyet zaten olmaması gereken bir faaliyettir. Ama mevcut ekonomik gelişmeleri okuyabilmek için de bir değerlendirme yapmak kaçınılmaz bir durumdur. Konuya giriş yaparken bu iki kavramı tanımlamak faydalı olacaktır. Öncelikle faiz nedir ona bakalım. Faiz, borç verilen veya yatırım yapılan bir para üzerinden bir iş yapılmadan talep edilen fazladan paradır. Yüce yaratıcımız “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır…”(Bakara, 275) buyurmaktadır. Yine rehberimiz Hz. Muhammed (S), “Dikkat ediniz! Cahiliye devrinden kalma faizin hepsi kaldırılmıştır. Kaldırdığım faizin ilki, amcam Abbas b. Abdilmuttalib'in faizidir” (Müslim) buyurmaktadır. Yani işin lamı cimi yok İslam’a göre faiz haramdır, yasaktır, gayrimeşru bir para kazanma aracıdır.   

“FAİZ” MEŞRU BİR PARA KAZANMA ARACI DEĞİLDİR

Aslında meşhur, “faiz mi enflasyonu doğuruyor, yoksa enflasyon mu faizi doğuruyor?” sorusunun cevabı bizim savunduğumuz İslam ekonomisinde zaten sorulamayacak bir sorudur. Çünkü İslam ekonomisinde “faiz” meşru bir para kazanma aracı değildir; gayrimeşru, “haram”, “yasak” olan bir ekonomik faaliyettir. Fakat hem küresel ekonomide ve ne yazık ki hem de Türkiye ekonomisinde “faiz”in meşru bir para kazanma aracı olarak kabul edilmesi ve bizimde bu ülkenin ekonomik gerçekleri ile her gün karşı karşıya oluşumuz bir değerlendirme yapmamız gerektiği sonucuna bizi götürmektedir. Şimdi ikinci kavramı tanımlayalım; “enflasyon nedir?”. Enflasyon, tüketilen mal ve hizmet fiyatlarının bir önceki aya ya da yıla göre genel düzeyde artmasıdır. Ülkemizde her ay Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE),  tüketime konu olan önceden belirlenmiş mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ölçümleyerek nihai hedef olan enflasyonu hesaplamaktır.

“FAİZ Mİ ENFLASYONU DOĞURUYOR, YOKSA ENFLASYON MU FAİZİ DOĞURUYOR?” SORUSU

Böyle uzun bir giriş yaptıktan sonra gelelim “faiz-enflasyon” ilişkisinin ülkemiz ekonomisine bir karabasan gibi çöküş mecrasına… Yukarıda hatırlattığımız şu soru; “faiz mi enflasyonu doğuruyor, yoksa enflasyon mu faizi doğuruyor?” ülkemizdeki ekonomistleri de iki cepheye ayırmıştır. Taraflardan ilkine göre, faiz enflasyonu doğurmaktadır. Diğer taraf göre ise, enflasyon faizi doğurmaktadır. Yani bir taraf faizler düşürüldüğünde enflasyonun da düşeceğini ifade etmektedir. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve manevi değerlere önem veren kesimin savunduğu görüş bu minval üzeredir. Diğer taraf ise bir takım farklı sebeplerden dolayı enflasyon yükseldiğinde enflasyonu dengelemek için faizlerin artırıldığını savunmaktadır. Bu iki kesim arasında ki aslında en bariz farklılık sahip oldukları veya savundukları değerlerin de farklı olmasıdır. Enflasyonda faizi suçlayan kesim daha çok İslami değerlere yakınken, faiz artışlarında artan enflasyon oranlarını suçlayan kesimin İslami değerler konusunda hassas olmadıklarını görüyoruz. Yani birileri faizden kurtulma derdinde iken diğer kesimin böyle bir derdi yok, onlara göre faiz zaten meşru ve doğru bir para kazanma aracıdır. Yani yukarıdaki sorunun cevabını her iki kesimde baktıkları değerler penceresinden cevaplamaktadırlar. Dolayısıyla her iki kesimde haklı olduklarına dair onlarca delil getirebilmektedirler.

ENFLASYONU SADECE FAİZLER YÜKSELTMİYOR AMA…

Kanaatimize göre ise faizlerin yükselmesi de enflasyonun yükselmesine direk etki etmektedir. Evet, diğer tarafın hakkını yememek gerek; enflasyonu sadece faizler yükseltmiyor, petrol ve döviz fiyatlarındaki artışlar, siyasi istikrarsızlık, kuraklık veya farklı küresel tehditler de enflasyonun yükselmesine sebep olmaktadır. Fakat işi sadece faiz ve enflasyon ilişkisi yönünden ele alırsak. Evet, artan faiz oranları enflasyonu da artırmaktadır. Çünkü yatırım maliyetleri artmakta bu da mal ve hizmet fiyatlarındaki artışı tetiklemektedir. Doğal olarak artan pahalılık enflasyonu da beraberinde getirmektedir.

FAİZE NE KADAR DARBE VURULURSA EKONOMİ O KADAR GÜÇLENECEK

Bunun en bariz örneğini son bir yılda görmekteyiz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCBM) Başkanı Murat Çetinkaya döneminde ısrar edilen yüksek faiz oranları ile birlikte enflasyonda tarihi yükselişe geçmiştir. Çetinkaya görevden alınıp yerine Murat Uysal başkan seçildikten sonra ise politika faizleri sürekli düşürülmüş paralelinde enflasyon oranlarının da düştüğü görülmüştür. Son açıklanan enflasyon verilerini bunun dışında tutmak gerekiyor çünkü anormal şartlar yaşıyoruz hem dünya hem de ülkemiz olarak. Fakat burada şunu vurgulamak istiyoruz ki son açıklanan enflasyon rakamları faizlerin hala çok yüksek olduğunun bir delilidir. Görülen odur ki faize ne kadar darbe vurulursa ekonomi o kadar güçlenecek ve bunun bir sonucu olarak enflasyon da düşecektir. Aksi takdir de faiz diri tutuldukça enflasyon da yükselmeye devam edecektir.