• DOLAR 32.515
  • EURO 34.953
  • ALTIN 2431.408
  • ...
Hüda-Par, Yusuflar ve Kürtler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Hani Yusuf a.s’ın 10 kardeşi vardı ve bünyamin hariç hepsi de onu kıskanıyorlardı. Kardeşler, Yusuf a.s’ın gıyabında ona karşı bir plan yapıp ‘’nasıl Yusuf’tan kurtulabiliriz’’ diye sinsice ona ve babası Yakup a.s.’a yalan söylemişlerdi. Planın bir parçası olan Yusuf’u dağ’a götürme fikrini Hz. Yakup a.s.’a kabul ettirdikten sonra, iş planın ikinci kısmı olan Yusuf a.s.’ı uygun bir yere götürüp öldürmeye kalıyordu.

Kardeşler kendilerince planı başarıyla uygulamış ve yine kendi hesaplarına göre Yusuf a.s.’ı ölüme terk etmişlerdi.
-‘’O, hem hayat verir, hem öldürür.’’ (Yunus Suresi 56. Ayet-i Kerime Meali)

Onlar bu planı yaparken, planların da ötesinde, hesapların hesabını yapan Allah (C.C.)’ı hiç hatırlarına getirmiyorlardı. Allah’ın C.C. kendilerini gördüklerinden habersiz idiler.

-‘’(O) görünmeyeni de görüneni de hakkıyla bilendir… Sizden sözü gizleyenle, onu açığa vuran kimse ve geceleyin gizlenenle, gündüz vakti yürüyen kimse (O’nun ilminde) birdir.’’

(Ra’d Suresi 9 ve 10. Ayet-i Kerime Meali)"

Zira Allah C.C. hesap yapanların en hayırlısı idi ve onlar bundan gaflete düşmüşlerdi. Yine onlar bilmiyorlardı ki, Allah C.C. dilemezse hiçbir yaprak bile dalından kopmaz, hiçbir kum tanesi bile yerinden kıpırdamaz ve hiçbir can O’ndan habersiz bedeninden çıkmazdı. Çünkü can’ı veren de O, alan da yine O’dur.

Onlar Yusuf’u kuyuda ölüme terk ettiler ama Allah C.C. Yusuf’a başka bir hayat kapısı açtı. Hz. Yusuf köleliğin ve esaretin olumsuz psikolojisi altında ezilip kendini şeytanın pençesine teslim etmedi. ‘’Ben nasılsa köleyim’’ deyip te, kölelerin şerefi olmaz, kölelerin sözünü kimse Kale almaz demedi. Aksine fikirleri ve güzel ahlakıyla mısır ülkesinde neredeyse kendine hayran bırakmadığı insan kalmadı.

Neyse fazla uzatmadan gelelim ‘’Türkiye’deki Yusuf’ ’lara…

Cumhuriyet tarihinden beri kuyuya atılan, yetim ve öksüz bırakılan, kenara itilen ve hakaret edilen kitle hep ‘’Müslüman Kürt halkı’’ olmuştur.

Çanakkale’de, kurtuluş savaşında, 1. ve 2. dünyasavaşlarında Türkler ve Kürtler hep omuz omuza savaşmış, Yemen’e o uçsuz bucaksız çöllere doğru yine hep Türk-Kürt kardeşliğinin örneğini sergileyerek, yine hep beraber aynı gemide omuz omuza oturup Yemen’e doğru yol almışlardı.

Savaşlarda hep beraber olan ve biri diğerini cansiperane koruyan Türk-Kürt kardeşler, savaşlarda şehid olduktan sonra (yer olmadığı için) bazen aynı mezarı bile paylaştılar. Doğu ve güneydoğuda Kore’ye, Yemen’e ve Çanakkale’de savaşa gidip te bir daha kendisinden haber alınmayan binlerce ‘’Müslüman Kürt’’ var (ki bunlardan biri de benim dedemin kardeşidir).

Türk bayrağının kırmızılığı bu şehidlerin kanlarından oluştuğu söylenir ya, işte o bayraktaki kırmızılığın al kanı Türk-Kürt kardeşliğinin sembolüdür.
Mavi Marmara gemisinde şehid olan 9 kişiden biri olan ‘’şehid Ali Haydar Bengi’nin cenazesi Diyarbakır’a gelmeden önce bir basın açıklaması yapmak için toplanan sivil toplum kuruluşları, basın açıklaması bittikten sonra; gazeteciler bölgenin tanınmış ‘’Müslüman Kürt Âlimlerinden’’ Molla Mahmud Kılıç’a ‘’Türk bayrağıyla ilgili’’ yönelttikleri soruda, bakın ne cevap vermiş:

‘’Türk bayrağında Kürt halkının kanı, belki Türk halkınından daha fazladır. Türk bayrağında, bizim atalarımızın da kanı vardır. Bu bayrağı bizde seviyoruz ve bu bayrak uğrunda bizim dedelerimizin de kanı dökülmüştür.’’ Diye Türk-Kürt kardeşliğine vurguda bulunmuştur.

Bir taraftan batıdaki faşist milliyetçi söylemler ve diğer taraftan da doğudaki ırkçı komünist açıklamalar, hep belli bazı piyonlar tarafından dile getirilmek suretiyle Türk/Kürt kardeşliğini bozan ‘’kravatlı teröristlerin’’ kanaatleridir.
Batıda bu işin borazanlığını MHP yaparken, doğuda da bu işin çığırtkanlığını BDP yapmaktadır. AKP de zaman zaman nispeten bu faşist söylemleri kullanarak ‘’Ya sev ya terk et’’ diyerek, Müslüman Kürtler arasında gerek Erdoğan’a ve gerekse partisine karşı haklı bir tepki oluşmaktadır.

Biz doğuda yaşa(maya çalış)’yan Müslüman Kürtler ve Müslüman Zazalar, yıllardır komünist ve faşist söylemleri altında ülkede cirit atan satılık insanların çıkardığı anarşinin kurbanlarıyız.

Batıda yaşayan Müslüman Türkler bile ‘’ya bizdensin ya değilsin’’ çarpık mantığının bayraktarlığını yapar oldular.
Hangi ırk olursa olsun savunulmaya değer değildir. Çünkü İslam’da ırkçılık kesin ve kesin olarak merdud’dur ve de reddedilmiştir. İster Türk, ister Kürt, ister Zaza ve de isterse Arap, Laz ve Çerkez olsun, hangi ırk olursa olsun ve kim ırkını savunmak için mücadele ederse o kişi dinden çıkmış, İslam’ın bağını boynundan çıkarmıştır.

Bu konuda çok fazla derine inip sizi bu konudaki İslami kaynaklarla boğmadan, herkes kolayca ulaşabileceği Resulullah S.A.V.’in veda hutbesini okusun.

Veda hutbesinde Resulullah S.A.V. ‘’ırkçılığın her çeşidi ayağımın altındadır’’ diye buyuruyor.

Yani ALLAH C.C. insanın ırkına bakarak ona muamele yapmaz. Aksine ALLAH, insanın kalbine ve ondaki imana göre insana muamele edecek.

Bugünlerde bir müzakere telaşesi almış başını gidiyor. Yine bazı piyon çevreler, Kürtler üzerinden çıkar hesapları yapıyorlar.
Bu çıkar hesabı o kadar büyük ki, bunun içinde (sözüm ona) bazı büyük devletler bile var. Kürtler üzerinden oynadıkları oyun tutarsa, devletlerinin bekası daha da uzayacak diye düşünüyorlar. ‘’Onlar bir hesap yapıyorlar, Allah’ın C.C. da bir hesabı var’’ elbet. Allah’ın hesabı da, tüm hesapların üstündedir ve hesabı tutan tek merci de Allah’tır C.C.
Evet, beyler, artık ucuz senaryolar peşinde koşmayın. Artık ‘Müslüman Kürtlerin de gözü açıldı ve İnşa ALLAH ta kapanmamak üzere açıldı.

Müslüman Kürtler, artık kurtuluşun tek kapısının ‘’İ S L A M’’ olduğunu çok iyi anladılar ve yıllardır ‘’Kürt halkının hakkını savunacağız’’ palavralarıyla kendilerini kandıran ‘mürted örgüt’ ve ‘derinliği belli devlete de kanmayacak, dolayısıyla Müslüman Kürt halkı gerek sağ ve gerek te sol partilerin seçimden seçime gelip te el-pençe karşılarında durup oy istemelerini ve oy istemelerini hazmedemiyorlar. Onları bir daha kapılarında bile görmek istemiyorlar.

Doğunun yalçın dağlarında HÜR olarak yaşayan mazlum ve Müslüman Kürt halkı, artık kendi sesleri ve kendi duygularını İslam’ca savunan ‘’HÜDA-PAR’’ı şimdiden bağırlarına basmış durumda.

Evet, HÜR adamların HÜR DAVA PARTİSİ’ ne meyletmeleri olağan bir haldir, gereklidir ve bu mazlum halk bunun gereğini de sandık başında yapacaktır biiznillah.

Kürtler, kurtuluşun İslam çatısı altında olduğunu ve ‘’Allah’ın c.c. indinde tek dinin İslam’’ olduğunu çok iyi anladılar. Bu güne kadar bunu bilmiyorlar mıydı? Elbette biliyorlardı, ancak bazı ayak oyunları ve duygu sömürüsü yapılarak kandırılıyorlardı. Züleyhalar ve hükümdara yakın olma vaadleri, artık ‘’Yusuf-misal Kürtleri kandıramayacak.
Müslüman Kürtler, artık kuyudaki Yusuf değil, Mısırdaki Yusuf olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ki mısırdaki Yusuf ezen değil, ezmeden insanların hakkını savunan ve mağdurlara minnet etmeden yardım eden bir ‘’Yusuf’’ a.s. gibi hareket etmek istiyorlar.

Zalimlerin zulümlerinin başlarına yıkıldığı, Mustazaf’ların Müstekbirlere galebe çaldığı bir dünyada buluşmak dileğiyle Yusuf olun ve Yusuf kalın
YUSUF GİBİ DÜNYAYA SIRT ÇEVİRELİM DE, VARSIN GÖMLEĞİMİZ ARKADAN YIRTILSIN…
YA RABBİM...EYÜBÜN SABRIYLA.. YUSUFUN GÜZELLİĞİYLE..YAKUBUN HASRETİYLE..GÜZELLEŞTİR AMELLERİMİZİ.. HUZURUNA GELDİĞİMİZDE MAZLUMLARIN PİRİ YUSUF A.S. GİBİ BİZE MUAMELE ET…
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir