• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
İngilizlerin Ortadoğu`ya Tasallut Çabaları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Oysa son yıllarda Amerika ile birlikte hareket etme adı altında uluslararasında varlığını ortaya koymak için çabalamaktadır. Birçok uzman, yaşanan savaşların ve ABD’nin müdahalelerinin Amerika tarafından icra edelin İngiltere’nin projeleri olduğunu, Londra’nın dünyada kriz çıkarma merkezi haline dönüştüğünü ileri sürmektedir.

İngiltere saltanat rejimi, rengini yitiren ve etkisi azalan askeri varlığına rağmen Ortadoğu’da kendisine bir yer açmaya ve varlığını ihya etmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede Ortadoğu’ya yeniden dönmek için birçok plan esasında çalışmakta olup son aylarda bu doğrultudaki çabalarında yoğun bir artış gözlenmektedir. Bu çabaları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Birincisi; Bu planların bir bölümü çerçevesinde ABD, Irak ve Afganistan’da savaşa yönlendirildi. İngiltere Afganistan’ı ana hatlara hakim olan stratejik yapısından, Irak’ı ise sahip olduğu enerji kaynaklarından dolayı işgal ettirdi. Her ne kadar Londra buralardan çekildiğini iddia etse de, fiiliyatta bu ülkelerde uzun süreli sultasını yerleştirme hedefine sahiptir.
Bu çerçevede, Irak’ta kavmi çatışmalar çıkarıp farklı gruplar arasında fitne ateşleri yakarak birbirlerine düşürmekte Baas taraftarlarını iktidara getirmeye çalışmaktadır. Afganistan’da ise bu bölge üzerindeki hesaplarının gerçekleşmesinde Taliban’la anlaşmayı uygun görmektedir. İngiltere’nin “o” planına göre Afganistan’ın bazı bölgeleri Taliban’a devredilecek. Londra, bu plana göre Afganistan’da güçleri bölme yoluna gidecek ve güçler ayrılığı planını Pakistan için de uygulayacak. Bu doğrultuda bölgedeki sultasını icra etme imkanına kavuşacak.

İkincisi; İngiltere’nin bir sonraki hareket ekseni Batı işbirlikçisi yöneticilerin korunmasıdır. İngiltere yöneticileri, siyasi ve silah desteğinde bulunarak Arabistan, Ürdün, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar… gibi ülkelerin yöneticilerini destekliyorlar. Bu rejimlerin halklarına zulmetmelerine göz yumması ve varlıklarını sürdürmeleri için silah göndermesi de bu planın bir parçasıdır. Bu durumu Londra’daki yöneticilerin tutumlarından anlamak mümkündür. Suudi Arabistan, Bahreyn ve Yemen yönetimlerinin halka yaptıkları zulme karşı sessiz kalırken bölgede sözde sükûnetin sağlanması iddiasıyla bol miktarda silah sevk ettiği görülmektedir.

Üçüncüsü; Bölgede askeri varlığını yerleştirmek için Arap ülkelerine silah satması ve onlarla askeri anlaşmalar yapması İngiltere’nin diğer çabaları olarak göze çarpmaktadır. Bir taraftan yeni ve gelişmiş silahları Arap ülkelerine satarken, diğer taraftan bu silahların kullanımıyla ilgili eğitim adı altında İngiliz askerlerini askeri faaliyet için bu ülkelere göndermektedir. Aynı şekilde askeri anlaşma adı altında bir kısım askerlerini bu ülkelerde konuşlandırmaktadır. Yayınlanan bir kısım haberler ve raporlar İngiltere’nin Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’da askeri karargahlar kurmak için çabaladığını ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Umman’ı ziyaret eden İngiltere Başbakanı Cameron, bu ülkede askeri karargah kuracaklarını bildirildi. Cameron’un bölgedeki hareketleri öyle bir noktaya ulaştı ki, basın mahfillerinin çoğu onun için silah tüccarı unvanını telaffuz etmeyi tercih ettiler. Cameron’un mali kaynaklara ulaşmak ve İngiltere’nin askeri gücünü yerleştirmek için Arap ülkelerinde silah tüccarlığı yaptığı anlatılıyordu.

Dördüncüsü, İngiltere’nin planlarının bir kısmı NATO’nun gücünden istifadeye dayanmaktadır. Son yıllarda Ortadoğu, faaliyet alanlarını Avrupa’nın dışına çıkaran NATO’nun çalışmalarının ekseni haline geldi. Türkiye’ye Füze kalkanı radarları ve Petroit füzelerinin yerleştirilmesi ve Kuveyt’te askeri karargah kurulması bu hareketlerden bir kısmıdır. Zaten İngiltere NATO’nun büyüklerindendir. NATO’nun adını kullanarak askeri gücünü Ortadoğu’ya yerleştirmeye çalışmaktadır. Amerika, İngiltere ve Fransa, NATO’da faal olarak varlık sürdürme planı adı altında dünya yüzeyinde askeri varlıklarını yaygınlaştırmayı hedefliyorlar.

Beşincisi, Londra’nın Ortadoğu’ya dönüşü için önemli fırsat noktalardan biri de Suriye’de devam eden savaştır. Londra, Washington gibi Suriye’ye hakim olmakla bütün bölgeyi sultası altına alabilir düşüncesindedir. Buraya yerleşmekle emperyalist ve siyonist güçlere karşı gelişen direniş hareketlerini zayıflatabilecek ve İslami uyanışı engelleyebilecektir. Şu anda Londra, Suriye’de kriz kaynağı haline gelmiştir. İslami hareketlerin burada etkinli olmasını da engellemeye çalışmaktadır.

Bütün bunlar çerçevesinde denebilir ki Londra eski rüyaları ihya edip Ortadoğu’ya hakim olmanın peşindedir. Farklı bahanelerle bu projesini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Amerika, NATO ve Bazı Arap ülkelerinin gölgesinde hareket etmekte ve insan haklarını savunma iddialarıyla rüyalarını gerçekleştirme zemini aramaktadır. Diğer bir ibareyle, Londra, Ortadoğu’daki kriz ortamından istifade edip elinden çıkan menfaatlerini ihya için bunlardan faydalanmaya çalışmaktadır. Bu uğurda hiçbir çabadan ve hatta bölgesel savaş çıkarmaktan geri kalmamaktadır.

Yazan: Kasım Gaffuri
Kaynak: Subhé Sadık
Çeviren: Hanefi Aydın

Bu haberler de ilginizi çekebilir