• DOLAR 32.514
  • EURO 34.967
  • ALTIN 2436.394
  • ...
Türkiye`de Hukuk, Güçlülerin Lehinde Mustazafların Aleyhinde İşletiliyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
ADANA-İslami hassasiyetinden dolayı 20 yıldır cezaevinde bulunan Sedat Şeran`ın vefat eden annesinin cenazesine elleri kelepçeli getirilmesi ve taziye evinde bir saat bile kalmadan götürülmesini, hukuk skandalı olarak niteleyen İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu Hukuksal Danışmanı Avukat Halis Yetkiner, İlke Haber Ajansı`na çarpıcı açıklamalarda bulundu.
 
Bu Problem Sistemden Kaynaklı Bir Sorundur
Sedat Şeran`la ilgili bu hukuksuzluğun aslında genel bir problemin neticesi olduğunu belirten Yetkiner; Bu problem; ülkedeki sistemle ilgili, zihni yapılanmayla ilgili, yargının, yasamanın, yürütmenin bilinç yapılanmasıyla ilgili bir sorundur.
 
Şimdi bir ülke düşünün! 1924 yılından bu yana ceza kanununda defalarca değişiklik olduğu halde şu anki Türk Ceza Kanunu`nun 309`uncu maddesi aynı şekilde kalmıştır. Geçenlerde Kenan Evren de iddia ediyordu. Diyordu ki: `Bizi yargılayamazsınız! Çünkü biz, suçu işledik, yani Anayasayı cebren tebdil ve tağyir ettik. Eylemimiz, teşebbüste kalmadı`.

Şimdi bir sistem düşünün! Yasaması yasa çıkartırken ` eğer yeteri kadar güçlü-varsılsanız; yargılanmazsınız, cezalandırılmazsınız` diye madde koyuyor. Ceza kanunundaki 309`uncu madde budur. 309`uncu madde genel düzenleme açısından bir istisnadır. Mesela Türk Ceza Kanunu`ndaki bütün suçların teşebbüs hali daha az cezayı gerektirir, tamamlanmış hali ise daha ağır cezayı gerektirir. 309`uncu maddede Anayasayı cebren tebdil ve tağyire teşebbüs ederseniz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alırsınız. Cebren tebdil ve tağyir ederseniz, yani tamamlarsanız ceza almazsınız. Niye? Çünkü artık söz sizindir, güç sizdedir, kuvvet, kudret sahibi sizsiniz."dedi.
 
Türkiye`de Hüküm, Söz Güçlünündür
Hukuk tanımaz uygulamaları bedevi yasası olarak niteleyen Yetkiner, "Ben Mahkemelerde de sürekli şunu söylüyorum. Bu uygulama, iki bin yıllık bir bedevi kuralıdır. Bu bedevi kuralını; çağdaş, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti getiriyor, yasalaştırıyor. Bedevilerde şöyle bir kural vardır. `El-hükmu limen galeben` Yani: `hüküm, güçlünündür. Söz, kuvvetli olanındır`
 
Şimdi düşünün! Yüzlerce, binlerce kişi bir konu hakkında şikâyet ediyor. Cezaevindeki insanları uzun süre yatıyor, 10 sene, 15 seneden beri yatıyor. Bu süre içerisinde annesi, babası hastalanıyor, yakını vefat ediyor. Ziyaret edemiyor, cenazesine katılamıyor. Bu sorun ne zaman meclisin gündemine geliyor? Ne zaman bir güçlü ve varsıl, ve kuvvetlilerden bir tanesi cezaevine düşüyor. O da anasını, babasını ziyaret etmek istiyor, o zaman gündeme geliyor. Dolayısıyla halk, böyle bir düzenleme yapılarak yasa çıkarıldığı zaman dikkat ederseniz buna `Haberal Yasası` diyor. Çünkü bu yasa Haberal için çıkartıldı, bunu biliyor."İfadelerini kullandı.
 
Yapılan Düzenlemeler Kişiye Özel Yapılıyor
Türkiye`de yapılan düzenlemelerin uygulamadaki adaletsizliğine dikkat çeken Yetkiner; "Düzenlemeler kişilere özel yapılıyor. Yürütmenin sahipleri, kudretliler bunun bilincindeler. Dolayısıyla bir güçsüz ve yoksul da yasadan yararlanmak istediğinde hemen şu söyleniyor. `Kardeşim bu yasa senin için değil`

Ha, bu doğrudan doğruya lisanî kal ile söylenmiyor, lisanî hal ile söyleniyor. `Bu senin için değil, Mehmet Haberal için, falanca general için çıktı. Dolayısıyla sana genel değildir, seni kapsamıyor. Bun kişiye özeldir` denilerek kişiye özel uygulanıyor.
 
Sedat Şeran`a Yapılan Uygulama Hukuk Skandalıdır
İşte Sedat Şeran`ın meselesi de budur ve bu bir hukuk skandalıdır. Sedat Şeran da bu yasadan bu kuraldan yararlanmak istedi. Kendisine denildi ki; "öyle iki kişiyle, özel arabayla, merkez komutanlığından gönderilen elemanlarla karşılanarak cenazeye gitmek, güçlü ve varsıllara aittir, sana değil. Sen ancak 30 tane jandarma, 10 tane rütbelinin emrinde, elin kolun bağlı olarak gidebilirsin` dediler ve öyle gönderdiler.
 
Hâlbuki Sedat Şeran 20 yıldır cezaevinde. Aldığı ceza müebbet hapis. Müebbet hapisin cezası 24 yıl. Şimdi Şeran, 20 yıldır yatıyor. İnfazının bitmesine 4 yıl kalmış. Bir yıl sonra ise açık cezaevine çıkacak. Bu adamı cezaevinden şimdi siz bıraksanız, hadi kaç, deseniz kaçmaz. Çünkü infazını yakmaz. Git, deseniz gitmez. Adamın zaten elini kolunu sallaya sallaya gezebilmesi için 1 yılı kalmış, niye kaçsın?

Peki, niye bu 30-40 tane jandarma rütbeli subayın emrinde, eli kolu bağlı, kelepçeli mezarlık başına getiriliyor. Çünkü güçsüzdür, yoksuldur. Bu ülkede bütün lehe olan kurallar, güçlüler ve varsıllar içindir. Bütün kurallar, güçlülerin ve varsılların lehine yorumlanır, güçsüzlerin ve yoksulların aleyhine yorumlanır."dedi.
 
Güçlüler Suç İşlediğinde Kitabına Uydur, Zayıflar Suç İşlediği Zaman İse Boynuna Bin!
Anayasa mahkemesinin verdiği bir kararı değerlendiren Yetkiner; "Bakınız geçenlerde Anayasa Mahkemesi bir yargılama yaptı. Bir Yargıtay Dair Başkanı`yla ilgili bir karar verdi. Dedi ki: `Ortada suç var ama bu suçu tespit eden deliller hukuka aykırı bir şekilde elde edilmiştir` Böylece bunları delil olarak saymadı. Mahkûmiyet kararı için yeterli saymadı. Şimdi birçok insan sevindi. `A, bizim de dosyamızda böyle hukuka aykırı deliller var. Demek ki biz de bundan yararlanacağız. Bizim de delil olmayacak…`
 
Hayır! Öyle değil. Bu tür kurallar kişiye özeldir. Bu tür kararlar güçlü ve varsıllara özeldir. Zayıf ve yoksullara ait değildir. Bunu halkın bilmesi lazım. Ona göre tavrını belirlemesi lazım.
 
Hani Resulullah (SAV)` a soruyorlar: ` Ya Resulullah; milletler nasıl helak oluyor?
Resulullah buyuruyor ki: ` Onlar, zayıf ve yoksullar bir suç işlediği zaman hükmü tam tatbik ederler. Güçlüleri ve varsılları bir suç işlediği zaman onun için kitapları karıştırarak kitaba uydurmak için bir hüküm ararlar`
Yani kitabına uydurma meselesi oradan geliyor. Binlerce sene, öncesinden beri bu vardır. Güçlü ve varsıllar, suç işlediği zaman kitabına uydur, Zayıf ve yoksul bir suç işlediği zaman boynuna bin."dedi.
 
Bu Tür Uygulamalar Er Geç Toplumda İsyana Yol Açar
Türkiye`de hukukun, güçlülerin lehine mustazafların aleyhine işletildiğini savunan Yetkiner, "Bu tür uygulamalar er geç toplumda zayıfların, yoksulların, ezilenlerin, mustazafların isyanına yol açar. İsyan edilen toplumlara bakınız! Arap baharı diyorlar bakınız! Bütün bu toplumlarda sistemler, 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl bu şekilde işlemiştir. Ondan sonra halk isyan etmiştir. Bu tür hukuksuzluklara karşı yapılacak şeylerin başında sivil toplum kuruluşlarının yasamayı bu hukuksuzluklar sebebiyle eleştirmesi ve yasama üzerinde sürekli manevi baskı oluşturarak doğruya yöneltmesi için yoğun çaba göstermesi lazım" şeklinde konuştu.

(Ayhan Kaya-İLKHA)
 
 
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir