• DOLAR 32.333
  • EURO 35.075
  • ALTIN 2293.713
  • ...
Dünya Basınında Bugün
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MERKEZİ - 08 Haziran Salı Dünya basınında yer alan bazı haber özetleri:
İRAN BASINI
Keyhan gazetesinde Libya, yemen ve Bahreyn`de despot rejimlere karşı halk ayaklanmasının devam etmesi, Afganistan`da Koalisyon güçlerinin ağır zayiat vermesi… İspanya`da işsizlik ve ekonomik sorunlardan dolayı halkın sokaklara inmesi, işgalci Siyonist rejimin Golan tepelerinde mazlum Filistinlileri katletmesinden dolayı Filistin`de genel yas ilan edilmesi gibi haberler geniş şekilde yer alıyor. Gazete ayrıca Yununistan`da ekonomik krizle ilgili bir yazıyı okuyucularla paylaşıyor. Yazıda kısaca şu satırlara yer verilmektedir:
110 milyar Euro`luk kredi anlaşmasına rağmen krizden çıkamayan Yunanistan, daha fazla özelleştirme yapma sözü vererek AB ülkeleri ile ikinci bir kredi için anlaştı.Son 2 yıldır AB ortak bütçesinden en fazla net katkı alan Yunanistan daha fazla tarımsal destek alabilmek için dağları tarım arazisi diye göstermiş, AB ortak bütçesinden tarımsal destek adına alınan bu paralar zimmete geçirilmiş ve Yunanlı yetkililer uydu takibatına takılmamak için de tarım arazisi diye gösterdikleri bu yerlere sahte ağaçlar dikmişlerdi. İşsizlik, fiyat artışları, emeğin değerinin düşmesi ve maaşların azalması, esnek çalışma koşullarının yanında iş güvencesinin olmaması, vergilerin artması, sosyal yardımlardaki kesintiler ve kamu servetinin özel kişilere satılması gibi sebeplerden dolayı sokağa dökülen halk artık isyan ediyor. Ekonomik krizi aşmak için çeşitli kemer sıkma önlemleri alan hükümet, memur ve emekli maaşlarına kısıtlama getirip, toplu taşıma ücretleri ile otoyollardaki geçitlere zam yapınca isyan eden halk, toplu taşıma araçlarına biletsiz binmeye otoyol geçiş ücretlerini ödememeye başladı. Bugün Yunanistan`ın bu halde olmasının bir nedeni Euro Bölgesi içinde olması nedeniyle ülke ekonomisinin para politikası araçlarından mahrum olması ve devalüasyon yapamamasıdır.
Risalet gazetesinde Irak`ta işgalci 5 Amerikan askerinin öldürülmesi, Beyrut`ta yaşanan patlamanın 7 kişinin hayatına mal olması, Bahreyn`de Al-I Halife rejiminin dini merasim düzenleyenlere saldırması gibi haberler ön plana çıkarılmakta. Gazetede ayrıca Araplar ve siyonist rejim arasındaki 6 günlük savaşı konu eden bir değerlendirme yazısı dikkatimizi çekiyor. Yazıda kısaca şu ifadeleri okuyoruz:
Arap - siyonist İsrail savaşlarının en geniş çaplısı Altı Gün Savaşı`dır. Bu savaş işgalci rejimin 5 Haziran 1967 sabahı Mısır`a saldırmasıyla başladı. Siyonist İsrail savaş uçakları önce Akdeniz üzerinden Mısır`ın batı tarafındaki askeri havaalanlarını bombalayarak üç saate yakın bir süre içinde 300 kadar Mısır savaş uçağını yerde imha etti. İşgalci İsrail uçaklarının bu saldırı esnasında Akdeniz`deki Amerikan filosundan ikmal yaptıkları tahmin ediliyor. Mısır`ın bütün Savaş uçaklarını üç saatlik bir süre içinde daha yerdeyken imha eden İşgalci İsrail, hemen ardından Gazze bölgesine ve Sina yarımadasına doğru karadan ve havadan saldırıya geçti. Mısır askerleri bu saldırı karşısında ciddi bir direniş göstermeden buraları işgalcilere teslim ettiler. Bu olayda zamanın Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır`ın da ciddi ihmalinin olduğu düşünülüyor.İşgalci rejim Mısır`ı etkisiz duruma getirdikten ve Süveyş kanalına kadar olan bütün toprakları ele geçirdikten sonra Ürdün ve Suriye tarafına yöneldi. Bu ülkeler tarafından da ciddi bir direnişle karşılaşmayan siyonist işgal güçleri Ürdün`den Doğu Kudüs ve Batı Yaka`yı Suriye`den de Golan tepelerini işgal etti. 1967 Haziran savaşından sonra, 22 Kasım 1967`de BM Güvenlik Konseyi Filistin meselesiyle ve Siyonist İsrail`in son işgalleriyle ilgili 242 sayılı bir karar çıkardı. Kararın metni Irkçı rejime dost olarak bilinen ve 1956 Süveyş Savaşı`nda onunla ortak hareket eden İngiltere ve Fransa tarafından hazırlanmıştı. Karar Siyonist rejime 1948`de işgal ettiği sınırlar içinde yaşama hakkı tanıyor ancak 1967 Haziran savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörüyordu. Fakat işgal rejimine kararın gereğini yerine getirmesi için hiçbir baskı yapılmadı.

Financial Times gazetesi bugünkü başyazılarından birini Türkiye`deki genel seçimlere ayırmış.

Financial Times, "Türkiye`nin oyu" başlıklı yazıda, "Daha güçlü bir cumhurbaşkanı değil güçlü bir muhalefet gerek" diyor.
Gazeteye göre, Türklerin çıkarlarına en fazla hizmet edecek gelişme, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi`nin seçimi ezici bir farkla kazanmaması. Başyazıda, AKP`nin başarıları övülüyor ancak partinin artık rahatsız edici otoriter eğilimler sergilediği belirtiliyor.
Financial Times, Pazar günkü seçimlerin sonucuna özel önem veren gelişmenin ise Başbakan Erdoğan`ın Türkiye`nin anayasasını yeniden yazma vaadi olduğunu vurguluyor. Gazete, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçme niyetini hatırlatıyor ve bunun anayasa değişikliği önerilerinden en kaygı verici olanı olduğunu belirtiyor.
Başyazı şöyle sürüyor:
"Bu iki nedenle kötü bir fikir. Birincisi, böylesi bir geçiş Sayın Erdoğan`a, Türkiye`de yürütmenin başı olarak görev yaptığı süreyi alışılageldiği gibi üç yerine beş döneme çıkarmasının yolunu sunmuş olacak. İkincisi ve daha kötüsü de, başkanlık sistemine geçiş, Türkiye`nin Kürtlerinin ve diğer azınlıklarının sorunlarının çözümünü zorlaştıracak."
Türkiye`de muhalefetin katetmesi gereken mesafe olduğunun da vurgulandığı Financial Times`ın başyazısı, şu ifadeler ile noktalanmış:
"Muhalefet uzun süre orduya ve yargıya bel bağladı. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi gecikerek de olsa, daha geniş bir kesime hitap etmeye başladı. Bu iyi bir haber. Türkiye`de yeni meclisin alacağı önemli kararlar, AKP kadar muhalefet tarafından da şekillendirildiği takdirde, daha da büyük anlam ifade edecektir."

Davutoğlu: Değişime reddedenler yok olacak
Financial Times`ta bugün ayrıca Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yapılmış bir mülakat da yer alıyor. Gazetenin yazarlarından David Gardner, Davutoğlu ile seçim kampanyası için bulunduğu Konya`da görüşmüş. Yazının başlığı, "Türkiye değişimin sancılarını yaşıyan bölgeye istikrar kaynağı olmayı teklif ediyor".
David Gardner, Ahmet Davutoğlu`nun benimsediği "Komşularla Sıfır Sorun" prensibinin Türkiye`nin dış politikası olduğunu ancak bu politikanın safca bulunup ve Ankara`nın doğuya döndüğü iddialarına neden olduğunu söylüyor.
"Sıfır sorun bir yana, Türkiye şimdi bir isyan dalgasınca kuşatıldığını görüyor. Bunlar arasında en fazla tehdit yaratan da sınırın ötesinde Suriye`de" demiş Gardner.
Financial Times`a konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise bölgede istikrarın artık özgürlük olmadan sağlanamayacağını söylüyor, Türkiye`nin politikasını "sahip olduğu eşsiz erişimi barışçıl değişimi ilerletmek için kullanmak" olarak özetliyor ve ekliyor: "Ancak saf da değiliz".
Davutoğlu`na göre, Türkiye`yi diğer ülkelerden ayıran, bölgede hem yönetenler hem de yönetilenler ile kurduğu ilişkiyi birleştirme yeteneği. "Oysa ki Batılı ülkeler, şimdi vatandaşlarınca kuşatılan Arap diktatörler aracılığı ile faaliyet gösterme eğiliminde oldular" diyor Dışişleri Bakanı...
Ahmet Davutoğlu, Irak`ta yaşananların Orta Doğu politikalarının mezhep ayrımına dayanmadığını gösterdiği, bunun da Türkiye`ye saygınlık kazandırdığı kanısında.
Davutoğlu Financial Times`a ayrıca şunları söylemiş:
"Bu bölgede üç çeşit lider var. Değişimi bir zorunluluk olarak gören-yönetiminde değişime önderlik etmek isteyen liderler, değişim ihtiyacını kabul eden ancak zaman kazanma umudu ile sadece gelişmeleri izleyenler ve değişimi reddedenler. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad`a üçüncü kategorideki liderlerin yok olacaklarını, ikinci kategorideki liderlerin zaman kazanacaklarını, sadece birinci kategorideki liderlerin ayakta kalacaklarını söyledim. Biz bölgedeki dostlarımıza, onları birinci kategoride görmek istediğimizi söylüyoruz."

Independent gazetesinin bugünkü manşeti "Halk cumhurbaşkanına karşı". Manşetin üstünde Suriye`de rejim karşıtı protesto gösterilerinden çeşitli fotoğraflar yer alıyor.
Gazetenin Orta Doğu muhabiri Robert Fisk, Suriye`de direnişin isyana dönüştüğünü, ülkede büyük bir kargaşa yaşandığını söylüyor.
Son olarak Suriye`nin Cizr el-Şuhur kasabasında yaşayanların, hükümet güçlerinin muhtemel saldırısından korktukları için kaçtıkları bildirilmişti. Suriye`de devlet medyası silahlı çetelerin kasabada en az 120 güvenlik görevlisini öldürdüklerini duyurmuştu.
Robert Fisk`e göre ülkedeki gelişmeler, "Esad hanedanlığı için öldürücü bir tehdide dönüşüyor".

Times gazetesi ise manşetinden duyurduğu haberde, Afganistan`daki İngiliz askerlerinin önceden açıklanandan da hızlı şekilde geri çekileceklerini bildiriyor.
Amerikalı yetkililer, Afganistan`a gönderilen 30 bin takviye Amerikan askerinin önümüzdeki yıl sonuna kadar çekilmesini değerlendiriyor. Times, İngiltere`nin de gündemdeki bu stratejiye uyum sağlayacak adımları hızlandırılmış şekilde atacağını belirtiyor.
İngiltere Başbakanı David Cameron daha önce Afganistan`ın güneyinde görev yapan 450 İngiliz askerinin geri çekileceğini açıklamıştı. Times`a konuşan kaynaklar ise çekilecek asker sayısının muhtemelen artacağını söylüyor.
Guardian gazetesi ise internet sitesinde Kıbrıslı Türk işadamı Asil Nadir ile ilgili bir haberi duyuruyor. Gazete, Asil Nadir`in, hakkındaki dolandırıcılık iddialarının asılsız olduğunu kanıtlama amacı ile verdiği hukuk mücadelesinde yasal yardım alabileceğini duyuruyor.
İngiltere`de geçen yıl yürürlüğe giren bir uygulama uyarınca, Asil Nadir İngiltere`den saatte 145 sterlin talep edebilecek. Yasal Hizmetler Komisyonu`ndan yapılan açıklamada, Kıbrıslı Türk işadamının mahkeme masraflarına "önemli" miktarda katkı yapmasının beklendiği ancak onun finans kaynaklarının incelenmesi sonrası, yasal yardım kararı alındığı belirtiliyor. Halen kefalet ile serbest olan 69 yaşındaki Asil Nadir`in davası Ocak ayında başlayacak.
Asil Nadir`e ait Polly Peck şirketi 1990 yılında 1 milyar 300 milyon sterlini aşan borçla batmıştı. 34 milyon sterlini zimmetine geçirmek ile suçlanan iş adamı, geçen yıl, 1993`te kaçtığı İngiltere`ye dönmüştü.

Daily Telegraph gazetesi Wimbledon Tenis Turnuvası`nın finallerinin bu yıl ilk kez üç boyutlu (3D) yayınlanacağını duyuruyor.
125. Wimbledon Tenis Turnuvası`nın 2 ve 3 Temmuz`da oynanacak tek bayanlar ve tek erkekler finalleri, BBC`nin üç boyutlu yayınlayacağı ilk karşılaşmalar olacak. İngiltere`de bu iki final ayrıca bazı sinema salonlarında da, üç boyutlu olarak izlenebilecek

8 Haziran Amerikan Basınından Özetler
Washington Post gazetesi Başkan Barack Obama`nın, Usame Bin Ladin`in katledilmesinden hemen sonra artan halk desteğini kaybetmeye başladığını yazıyor.
`Amerikan halkının Obama`nın ekonomiyi ve bütçe açığını düzeltme politikalarından duyduğu hoşnutsuzluk rekor seviyeye ulaştı. Washington Post ve ABC Kanalı tarafından yapılan kamuoyu araştırması ülkede benzin fiyatları arttıkça kötümserliğin de giderek arttığını ortaya koyuyor. Ev fiyatlarının düşmesi ve işsizlik oranı da ekonomik iyileşme kaygılarını arttırıyor. Her iki Amerikalıdan biri ülkenin gidişatının iyi olmadığına inanıyor`
Washington Times gazetesi Amerikalılar`ın iş bulmakta zorlandığı bir dönemde ülkede hemşire ihtiyacının karşılanamadığını yazıyor.
`Son yıllardaki ekonomik durgunluk hemşire noksanlığı sıkıntısını azaltır gibi oldu ancak üniversiteler hemşirelere olan talebi karşılamakta zorlandıklarını belirtiyor. İş bulma kurumları hemşirelik sektörünü en çok eleman alan sektör olarak belirtiyor. Ancak ülkede işsizliğin yüzde 9 olduğu bir dönemde hala bu açık kapatılabilmiş değil`

Los Angeles Times gazetesi ABD Savunma Bakanı Robert Gates`in Afganistan`daki savaşı sona erdirmek için çok erken olduğunda ısrar ettiğini belirtiyor.
`Emekliye ayrılmasına az kalan Gates, Afganistan`a yaptığı ziyarette askerlerin, Bin Ladin`in ölümüyle Afganistan savaşının sona erip ermediğine ilişkin sorularıyla kaşılaştı. Gates askerlere savaşın henüz sona ermediği yanıtını verdi. Amerikan askerlerinin Afganistan`dan çekilmesi görüşmeleri önümüzdeki hafta başlayacak. Gates ve Kara kuvvetleri komutanı Orgeneral David Patreaus mümkün olduğunca Afganistan`daki muharebe kuvvetlerini tutmaktan yana. Ancak her iki yetkili de yakında emekliye ayrılıyor`

New York Times gazetesi Irak`tan ayrılacak son Amerikan birliklerinin çekilme sürecinin riskli olabileceğini yazıyor.
`Irak`ta isyancıların Amerikan askerlerine düzenlediği saldırılar son günlerde arttı. isyancılar Amerikan askerlerinin Irak`tan çekilme sürecini hızlandırmayı hedefliyor. Amerikalı komutanlar 46 bin askerin karşı karşıya olduğu en büyük riskin 160 millik yolda ilerlerken saldırıya uğramak olduğunu belirtiyor. Amerikalı yetkililer bu konuda yerli halkın polise güvenliğin sağlanmasında yardımcı olmasını umuyor`

Bugünkü Avrupa basının ağırlıklı konuları, Almanya`nın 2022 yılına kadar bütün nükleer santralleri kapatma kararı ve EHEC bakterisinin kaynağını bulmak için yürütülen çalışmalar.

Bulgaristan`ın 24 Tschassa(tacassa) gazetesi Alman hükümetinin nükleer enerjinin 2022 yılına kadar terk edilmesini öngören yasalar hazırlamasını şöyle değerlendiriyor:

"Almanya`da nükleer enerjiden vazgeçilmesi, siyasi bir sorun. Her açıdan politik bir konu… İktidardaki koalisyon hükümeti nükleer enerjiden vazgeçme kararıyla besbelli kazanç sağlamayı istiyor, çünkü muhalefetin son eyalet seçimlerini özellikle kamuoyunda Fukuşima`daki kazanın ardından ortaya çıkan kaygılar nedeniyle kazandığı görüşünde. Çernobil`deki kazadan bu yana Alman seçmenin büyük çoğunluğu nükleer enerjiye şüpheyle yaklaşıyor."

Avusturya`dan Salzburger Nachrichten ise aynı konuyla ilgili yorumunda Almanya`daki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:

"Merkel`in enerji konusunda zikzak çizen yeni politikası, ülkede hakim olan protesto ortamı karşısında tökezleme ya da iktidar hesabı diye nitelendirilebilir. Bu `U dönüşü` yine de doğru. Almanya`nın da birçok ülke gibi yüksek radyoaktivite içeren çöplere depo araması, nükleer enerjiye duyulan temel şüphenin altını çiziyor. Bunun için ortaya çıkan masrafları gelecek nesillerin sırtına yükleyecek olmamız, nükleer enerji ile elde edilen elektriğin daha hesaplı olduğu yönündeki konuşmaların bir masaldan ibaret olduğunu deşifre ediyor. Yenilenebilir enerjiye geçiş ve enerji verimliliğinin artırılması, öncelikle atılım anlamına geliyor. Almanya güneş enerjisi gibi geleceğin teknolojileriyle ihracatı ve istihdamı güvence altına alabilir. Ülke enerji dönüşümünden genel olarak kârlı çıkacak, çünkü gelecek, kaynakları tasarruflu kullanan ekonomilerin olacak."

Bugünkü gazetelerin geniş yer verdiği bir başka konu ise EHEC bakterisinin kaynağının bir türlü bulunamamış olması. İtalya`dan La Repubblica `Katil bakteriye karşı karma karışık mücadele` başlığını attığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:

"Bir ölü daha, AB üyesi bir başka ülkede bir kişiye daha bakteri bulaştı ve bir yanlış iz daha. Merkez üssü Almanya olan katil bakterinin yol açtığı salgın, Orta Avrupa`da yayılmaya devam ediyor. Ancak Alman bilim insanları ve yetkili makamlar bir dizi sürpriz yetersizlik, yenilgi ve başarısızlığın ardından el yordamıyla ilerlemeye devam ediyor. İspanya`dan gelen salatalıklarda olduğu gibi bir gün önce yapılan bir açıklamanın hemen ertesi gün hükmünü yitirmesi insanı şaşırtıyor, hayrete düşürüyor. AB Almanya`da hâkim olan manzara karşısında nefesini tutmuş beklerken, hasta ve ölü sayısı her geçen gün biraz daha artıyor."

İspanya`dan El Mundo aynı konuyla ilgili yorumunda Almanya hükümetini sert bir dille eleştiriyor:

"Almanya hükümeti EHEC bakterisine karşı yürüttüğü mücadelede hedefini tutturmuş görünmüyor. Ölenlerin listesi giderek uzuyor, ancak salgının kaynağı konusundaki çalışmalarda bir ilerleme yok. Yetkili makamlar sadece İspanya`nın tarım ihracatına değil, aynı zamanda kendi ülkelerindeki çiftçilere de büyük zarar veren körü körüne açıklamalar yapıyor. Önce İspanyol salatalıklar suçlandı, sonra Aşağı Saksonya`daki soya filizleri… Almanya gibi bir ülkenin böyle bir krizle etkili biçimde mücadele edememesine şaşmamak mümkün değil. AB`nin ancak bilimsel bir temel olması halinde sağlık alarmı ilan edecek olması ise ayıp. Peki, bugüne kadar olup biten neydi?
İLKHA 

Bu haberler de ilginizi çekebilir