• DOLAR 32.518
  • EURO 34.825
  • ALTIN 2425.904
  • ...
SİVİLLERİN GİDECEK YERİ KALMADI
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MERKEZİ

Yıllardır savaşın ve katliamın sürdüğü Suriye’de sivillerin son sığınağı İdlib’te de havadan ve karadan saldırılar aralıksız sürüyor. Soçi’ye, Astana’ya ve daha birçok zirvede yapılan anlaşmaya göre “güvenli bölge” ilan edilen İdlib’e yönelik rejim ve destekçilerinin saldırıları sivillere hayat hakkı tanımıyor. İdlib’e yönelik saldırıların başladığı tarihten bugüne bir milyonu aşkın Suriyeli Türkiye sınırına kaçmak zorunda kaldı. Savaştan kaçmayı başaranlar ise soğuk ve zorlu yaşam şartlarına yenik düşerek can veriyor.

İDLİB'DE SİVİLLERİN KAÇABİLECEĞİ GÜVENLİ HİÇBİR YER KALMADI

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, Suriye'nin kuzeybatısında rejim ve destekçilerinin saldırılarının devam ettiği İdlib'de sivillerin kaçabileceği güvenli hiçbir yer kalmadığını söyledi. Lowcock, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada İdlib'de yaşanan yıkımının boyunun kat ve kat arttığını ve son 15 günde hava ve kara saldırıları nedeniyle en az 100 sivilin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bölgede 900 binden fazla kişinin dondurucu hava koşullarında yürüyerek ya da kamyonetlerin arkasında çatışmalardan kaçtığını belirten Lowcock, ''Güvende olacaklarını düşündükleri daha kalabalık yerlere kaçıyorlar ancak İdlib'de hiçbir şey güvenli değil. İdlib'de sivillerin kaçabileceği güvenli bir yer kalmadı.'' dedi.

BEBEKLER, KÜÇÜK ÇOCUKLAR SOĞUKTAN ÖLÜYOR

Yaklaşık 50 bin kişinin ağaçların altında ve açık alanlarda barındığını vurgulayan Lowcock, ''Bebeklerin, küçük çocukların soğuktan öldüğüne dair günlük haberler geliyor. Savaş bölgesinden kaçıp da bebeklerinin soğuktan donarak öldüğünü gören ailelerin acısını bir düşünün.'' diye konuştu.

REJİM VE DESTEKÇİSİ RUSYA, İDLİB'E YÜZYILIN İNSANİ KRİZİNİ DAYATIYOR

Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatını hiçe sayıp İdlib'i kana bulayan Rusya ve Beşşar Esed rejimi, 1,8 milyon sivili evsiz bırakarak 21'inci yüzyılın en büyük insani krizinin derinleşmesini tırmandırıyor. Birleşmiş Milletler (BM), İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, önceki gün yaptığı yazılı açıklamada da, Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib'de devam eden krizin "dehşete düşüren" yeni bir seviyeye ulaştığı konusunda uyarıda bulunarak, 21'inci yüzyılın en büyük insani felaketinin İdlib'de yaşandığına dikkati çekmişti. Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki ateşkesin sağlanması ve insani krizin son bulması için yoğun çaba sarf ediyor. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus mevkidaşlarıyla birçok kez yaptıkları görüşmelerde saldırıların durmasını istedi.

SON 37 GÜNDE EN AZ 258 SİVİL ÖLDÜ

Suriye'deki iç savaşta sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Türkiye ve Rusya'nın öncülüğünde 12 Ocak'ta ilan edilen ateşkesten bu yana, Esed rejimi ve Rusya'nın, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki yerleşimlere yönelik saldırılarında hayatını kaybeden sivillere ilişkin rapor hazırladı. Raporda, Esed rejimi ordusu ve İran destekli yabancı gruplardan oluşan rejim güçleri ile Rusya'nın saldırılarında 79'u çocuk, 33'u kadın toplam 258 sivilin öldüğü kaydedildi. Rejim güçlerinin saldırıları sonucu 26'sı çocuk, 7'si kadın toplam 101 sivil ölürken, Rusya'nın bombardımanında ise 53'ü çocuk, 26'sı kadın toplam 157 sivil yaşamını yitirdi. Derlenen bilgiye göre, 17 Eylül 2018'de varılan Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi.

YAKLAŞIK 2 MİLYON SİVİL EVSİZ KALDI

Bölgede göç verilerine ilişkin çalışma yürüten Suriye Müdahale Koordinatörlüğünden edinilen bilgiye göre, Suriye-Türkiye sınırı yakınlarına göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bine ulaştı. Halihazırda, İdlib kent merkezi, Halep kırsalındaki Daret İzze ilçesi ile Etarib beldesi ve çevresindeki köylerden Suriye-Türkiye sınırına göç sürüyor. Rusya, Esed ve destekçisi güçler, İdlib'in geri kalan bölgelerini de tüm nüfusunu boşaltarak ele geçiriyor. Bombardımanlar sırasında kaçan nüfustan geriye, katliam yaşanacağı korkusuyla hiçbir sivil kalmıyor. İdlib'deki kampların dolması, yeni çadır kurulacak alan ile altyapının bulunmaması ve yardımların azalması nedeniyle binlerce sivil, sığınacak yer bulmakta güçlük çekiyor. Saldırılardan kaçarak evsiz kalan ve temel yaşam malzemelerini temin etmekte zorlanan binlerce aile, yardım bekliyor.

REJİM GÜÇLERİ MEZARLARI DAHİ YIKIYOR

Rejim ordusu ve yabancı destekli gruplar, İdlib ve Halep kırsalında ele geçirdiği bazı yerleşimlerdeki mezarlıkları da tahrip etti. Esed ordusunun milis güçleri ve rejim askerleri, Halep'in batı kırsalında ele geçirdikleri Heyyan ilçesi ile İdlib'in Han es Sübl köyünde sivillere ait mezar taşlarına yaptıkları tahribatı görüntüleyerek sosyal medyada paylaşmıştı. Rejim güçleri böylece İdlib halkına dehşet salarak bölgeden kaçmalarını amaçlıyor.

67 SAĞLIK TESİSİ 88 KEZ BOMBALANDI

SNHR, rejim ve Rusya'nın İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki sağlık merkezlerine yönelik saldırılarına ilişkin bir rapor daha yayınladı. Rejim ve destekçilerinin sivil yerleşimlere 26 Nisan 2019'dan bu yana saldırılarını yoğunlaştırdığı ifade edilen raporda, rejim ve Rusya'nın saldırılarında 67 sağlık tesisinin 88 kez hedef alındığı kaydedildi. Rapora göre, rejim güçleri 52, Rusya ise 36 kez sağlık tesislerini bombaladı. Ağ, vurulan merkezlerin bazılarının hedef alınmaması amacıyla BM'de kayıtlı olduğu bilgisini paylaştı.

SOÇİ VE ASTANA ANLAŞMALARI RAFA KALDIRDI

Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve destekçisi gruplar, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı. Rusya ve İran, garantörü oldukları anlaşmalarda terörle mücadeleyi bahane ederek operasyonlarını dönem dönem askıya aldı ve peyderpey ilerlemeye devam etti.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir