• DOLAR 32.325
  • EURO 35.109
  • ALTIN 2301.715
  • ...
`Davamdan Bir Gün Olsun Pişmanlık Duymadım`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İSTANBUL - Özgür Kudüs Platformu tarafından düzenlenen `İşgal Altında Esaret` paneline, 20 yıl israil zindanlarında kalan Fehd Şelludi ve Selahaddin el Avavde katıldı. Filistinli esirler siyonist asker Gilad Şalit karşılığında serbest bırakılarak Türkiye`ye getirilmişlerdi. Ümraniye Belediyesi Kültür Merkezi`nde gerçekleştirilen panel, Kur`ân-ı Kerim tilavetiyle başladı. Özgür Kudüs Platformu, geçtiğimiz ay da Bağcılar`da yine Fehd Şelludi ve Selahaddin el Avavde`nin katılımıyla `İşgal Altında Esaret` panelini gerçekleştirmişti.

Katılımın yoğun olduğu panelde açılış konuşmasını Özgür Kudüs Platformu Sözcülerinden Murat Haliç yaptı.

 Programı, Filistin`in yalnız olmadığını ve Kudüs davasının tüm İslam ümmetinin ortak davası olduğunu göstermek ve anlatmak amacıyla yaptıklarını dile getiren Haliç, "Son yüzyılda Filistin halkının çektiği pek çok zulme şahitlik ettik. Filistin çok büyük katliamlar yaşadı. Fakat çok büyük direnişlerle, kahramanca duruşlarla elde ettiği hakları ve geldiği noktayı da görerek diyoruz ki; gözden uzak tutulan bir başka sorunu var onların. O da tutsakları, esirleridir. Filistin halkının şehitleri var; mültecileri var. Çevre ülkelere dağılmış öz yurtlarına tekrar dönmeyi bekleyen milyonlarca mültecileri var" diye konuştu.

 İsrail işgal rejiminin ırkçı ve baskıcı bir devlet olduğunu, 1948`den bu yana 750 binden fazla Müslüman`ı tutuklayarak zindanlara attığını dile getiren Haliç, bu uygulamanın israil rejiminin sistematik olarak Filistin`in tüm halkı üzerinde uyguladığı bir yıldırma politikası olduğuna dikkat çekti. Şu an itibariyle israil zindanlarında 7 bin beş yüz civarında Filistinli Müslüman tutsağın bulunduğunu hatırlatan Haliç sözlerini şöyle sürdürdü; "Çocuk, kadın herkesimden insan var zindanlarda. İsrail işkencenin yasal olduğu tek ülkedir. Ve yine siyonist israil tutsak ettiği Filistinlileri yıllarca mahkemeye dahi çıkarmamaktadır.

 Guantanamo ve Ebu Gureyb`ten söz ediliyor. İşte o işkencehaneler Mossad ajanları tarafından verilen bilgi ve tecrübelerle kurulmuştur. Bu da bize şunu gösteriyor ki, Filistinliler yıllardır Guantanamo ve Ebu Gureyb`leri yaşamaktadırlar. Biz buradan Filistinli direnişçi kardeşlerimizin ve tüm dünyada direnen mücahitlerle kalbimizin bir attığını ilan ediyoruz. Zulüm ilelebet devam etmeyecektir. Mazlumlar zalime mutlaka galip gelecek. Bizler despot rejimlere karşı esaret altında olan özellikle Türkiye`de ve yeryüzünün tüm coğrafyalarında bulunan kardeşlerimizin yanındayız. Onurlu bir şekilde azatlıklarını yüce Rabbimizden diliyoruz."

 Şelludi; Kudüs`ü Kurtaracak Olan Bu İslami Bağımızdır
Gazetemiz yazarlarından Abdülhakim Sonkaya`nın konuşmaları tercüme ettiği panelde ilk olarak israil zindanlarında 20 yıl kaldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan Fehd Şelludi konuştu. Şelludi, sadece kendilerinin esir olmadığını içeride ve dışarıda bulunan tüm Filistin halkının topyekün esir konumunda olduğunu belirterek, "Her zaman için Filistin halkı bu esaretten kurtulmanın yollarına bakıyor. Çünkü sizin gibi Müslümanların göstermiş olduğu bu sevgi ve destek, biz Filistinlilere güç veriyor. Kudüs sorunu sadece Arapların sorunu değildir. Kudüs tüm Müslümanların sorunudur. Çünkü Kudüs`ün değeri ve önemi Kur`an-ı Kerim`de ve peygamberin (s.a.v) sünnetinde geçmektedir. Dolayısıyla Kudüs`ün bir halka veya bir ırka mal edilmesi mümkün değildir. Her Müslüman`ın böyle inanması gerekir" dedi.

 Müslüman kardeş ve bacılarla bir arada bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Şelludi, "Birada olmamızı sağlayan İslami bağımızdır. Çünkü sevgi Allah içindir, nefret de Allah içindir. Ve inşallah Kudüs`ü kurtaracak olan bu İslami bağımızdır. Özellikle şunu ifade etmek istiyorum; ben 20 yıl siyonist zindanlarda kaldım. Tamamıyla üzerime düşen görevi yaptım hissine kapılmadım. Çünkü insan bir şeyi hedef edindiği zaman ne kadar bedel öderse ödesin o çaba sonuca ulaşmamışsa insanda rahatlama duygusu oluşturmaz. Dolayısıyla Bende de Kudüs`e karşı, Filistin`e karşı görevimi yerine getirdim duygusuna kapılmıyorum. Eminim sizde de bu duygular var" diye konuştu.

 Biz, Onurlu, Şerefli Olmayan Bir Rakiple Karşı Karşıyayız
İnsanın, bir mücadele ederken rakibinin şerefli olmasının apayrı bir duygu olduğunu ifade eden Şelludi şöyle konuştu; "Fakat bizim talihsizliğimiz olsa gerek, bizim rakibimiz bu sıfatlara sahip değil. Biz gerçekten onurlu, şerefli olmayan bir rakiple karşı karşıyayız. Bu bir hakaret değil. Bizim gördüğümüz bazı şeyler vardır. Ayrıca Kur`an`da da buyruluyor ki; bu halk sözünde durmayan, peygamberlerine karşı zulüm yapan ve Allah`ın emirlerini çiğneyen bir halk. Dolayısıyla biz sözünde durmayan bir toplulukla bir halkla karşı karşıyayız. Bir de tüm bunlara karşı Müslüman`ın susması bizim zorumuza gidiyor. Müslüman kardeşlerimizin böyle bir rakibe karşı susmaması gerekir, daima sesini yükseltmelidir. Son zamanlarda şunu müşahede ediyoruz ki Müslümanlar seslerini çıkarabiliyor, zulme dur diyebiliyor, karşılık veriyor. Zillet döneminin biteceğinin işaretlerini görebiliyoruz."

 20 Yıl Zindanda Kaldım, Davamdan Dolayı Bir Gün Olsun Pişmanlık Duymadım
Zindanın her Müslüman için sonuç itibariyle aslında bir durak olduğunu, bir şekilde herkesin uğrayabileceği bir yer olduğunu söyleyen Şelludi, "ancak bunun dışında bir esaret, bir zindan vardır ki; o da Müslümanların duruşları, düşünceleridir. Yani Müslüman ne zaman kendini zindanda hisseder; eğer dünya sevgisi onun kalbine yerleşirse bu da bir esarettir" diye belirtti. Hamas`ın 1987 yılında kuruluşundan bir yıl sonra harekete katıldığını dile getiren Şelludi, "Yedi kez zindana atıldım. En son esaret altında kaldığım süre 20 yıl oldu. Ve bu 20 yıllık süre içinde 23 farklı zindan değiştirdim. Üzerinde durmam gereken nokta şudur; Siyonist rejim esirleri bir yerde tutmuyor. Sürekli yerlerini değiştiriyor. Tabi bunun özel sebepleri var. Esirin oraya alışmasını, düzen kurmasını engelliyor. Ayrıca her taşımada farklı uygulama, eziyet, işkence çektiriliyor. Böylece olabildiğince haleti ruhiyemizi bozmaya çalışıyorlar. Ama hamdolsun ne yaparlarsa yapsınlar bunu başarmaktan aciz kalıyorlar.

 Ben 20 yıl zindanda kaldım. Kendimle övünmek gibi olmasın, Allah`a sığınıyorum, bir abartı da yok bu söyleyeceklerimde; 20 yıl boyunca türlü sıkıntılara rağmen davamdan dolayı bir gün olsun pişmanlık duymadım. Bütün kardeşlerim de böyle. Şu anda orada 20 - 30 yılını zindanda dolduran kardeşlerimiz var. Onların hiçbirinde de pişmanlığı görmedim. Hepsinde de imanı, azmi, kararlılığı gördüm" şeklinde konuştu.

 20 Yıl Sonra Aynı Taktikle Özgürlüğüne Kavuştu
Şelludi, kendisinin esir düşerek zindanda 20 yıl kalmasının ilginç bir yönünün olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu; "Şehid Şeyh Ahmed Yasin`in kurtarmak amacıyla bir siyonist askeri kaçırdık. Ancak bunun yeri tespit edilince çatışmaya girdik ve yanımızdaki siyonist askeri de infaz ettik ve oradan kurtulduk, yakalanmadık. Ancak daha sonra bazı deliller vasıtasıyla bize ulaştılar ve esir düştük. Allah`ın takdiridir ki 20 yıl sonra siyonist asker Gilat Şalit`in kaçırıldıktan sonra esir takasıyla özgürlüğümüze kavuştuk. Yani burada anlatmaya çalıştığım bizim yaptığımız usulle aynı şekilde esaretten kurtulduk."

 Biz Zindanda Adeta Küçük Bir Devletçik Kurmuştuk
Kendilerinin, zindanı medreseye çevirdiklerini ifade eden Şelludi, tarih, dil, tefsir, Kur`an`i ilimler gibi eğitim programları yaptıklarını belirtti. Peygamber efendimizin, `Bir kavmin dilini öğrenen onun kötü hesaplardan emin olur` hadisi gereğince İbraniceyi bile öğrendiklerini anlatan Şelludi, "Hamas Hareketi`nin bize verdiği programlar vardı. Zamanımızı en güzel şekilde değerlendiriyorduk. Zindanda kurullarımız vardı; kültürel ve sosyal olmak üzere. Nefsimizi hak ile meşgul ediyorduk. Çünkü Müslüman`ın hayatında boşluğa yer olmaması lazım. Boşluk olursa başka boş nefsani şeylerle dolar. Biz Müslümanlar olarak diğer adli tutuklular gibi değiliz tabi, bizim davamız var. Bu nedenle biz zindanda adeta küçük bir devletçik kurmuştuk. Bunu da şehidlerin kanı, esirlerin sabrı ve açlık grevlerine katılan insanların metaneti üzerinden bu küçük zindan devletini kurmuştuk. Bu azmimiz sayesinde siyonist israil`in üzerimizde oluşturmak istediği esaret psikolojisini yıkarak zindanda olmamıza rağmen masaya oturarak onlardan tavizler koparabiliyor, bize müdahale etmelerini engelliyorduk" dedi.

 İsrail Filistin`i Bölgelere Ayırarak Tüm Halkı Esir Etmiştir
Yaşadıkları çok şeyin olduğunu ancak hepsini anlatmaya zamanın yetemeyeceğini ifade eden Şelludi, "Fakat şunu ifade etmeliyim ki esirlerin gizli kahramanları var. Bu kahramanlar esirin annesi, eşi, kardeşi, babasıdır. Çünkü esir aileleri esir yakınlarına yaşadıkları zorlukları yansıtmıyor. Halbuki siyonistler esirlerle birlikte ailelerini de cezalandırıyor. Ailelere karşı da özel cezalandırma yöntemleri var. Mesela örnek vermem gerekirse; bizim bir kardeşimizin ihtiyar yaşlı bir annesi vardı. 11 yıl boyunca çocuğunu ziyaret etmek istediği halde görmesine izin verilmedi. Neden, çünkü bu kadıncağız onlara göre siyonist israil rejiminin güvenliğini tehdit ediyormuş. İşte sınırlar var orada bu annemiz, israil`in sakıncalı diye tabir ettiği bir bölgede yaşıyormuş. Onun yeşil hat diye bir bölgeden geçmesi tehlike arzediyormuş. Bu nedenle oğlunu görmesine izin verilmiyordu. Siyonist israil bir toplumu esir etmiştir. Filistin`i bölgelere ayırmıştır. Yeşil hat, Batı Şeria, Yahudilere özel yerleşim alanları ve daha birçok yasaklı alanlar oluşturularak normalde iki saatte gidilebilecek bir yere bir günde gidilebiliniyor, o da izin verilirse" diyerek sadece zindanlarda tutulan esirlerin değil tüm Filistin halkına bu esaretin yaşatıldığını anlattı.

 Acı Bir Anı; `Oğlum Başın Sağolsun Baban Vefat Etti`
Kendi yaşadığı sıkıntılarla ilgili acı bir anısını anlatan Şelludi, "Benim babam ciddi bir rahatsızlığı vardı, kanser hastalığına yakalanmıştı. Siyonist israil, zindan yönetmeliklerine göre mahkumlar özel durumlarda aileleri ile telefon görüşmesi yapabiliyor. Ben de babamın hastalığını en açık şekilde ifade eden raporları zindan idaresine gösterdim. Babamla bir telefon görüşmesi yapmak istedim. Fakat maalesef bunu sürekli çeşitli bahanelerle erteleyip izin vermediler. Bir süre sonra izin verdiler ve telefonu onlar çevirdi. Telefona annem çıktı ve dedi ki; `oğlum başın sağolsun baban vefat etti.` Ve babamla görüşemeden babam vefat etti. Yani Siyonistler gerçekten çirkin insanlardır. Fakat onlardan daha çirkin kimdir biliyor musunuz? Peygamberin,(s.a.v.) "Hakka karşı susan dilsiz şeytandır." hadisinde belirttiği kimselerdir" diye konuştu.

 Trajikomik Bir Anı; Annem 20 Yıl Benim Tavuk Dolması Yememi Bekledi
Son olarak trajikomik bir anısını paylaşan Şelludi sözlerini şöyle sürdürdü; Annem birgün ziyaretime geldi kendisi yaşlıdır. Gelirken diğer esir yakınlarının beraberlerinde yiyecek getirdiklerini görmüş. Kendisi zindana yemek türü şeylerin götürüldüğünü bilmiyordu. Kapıdan bir sandiviç almış. Getirdi bana verdi mazgaldan. Bana `Oğlum burada dışarıdan yemek getirilmesine izin veriliyormuş. Canın neyi çekiyorsa söyle bir daha ki görüşte onu yapıp sana getireyim` dedi. Bende `anne bana tavuk dolması getir` dedim. Annem sevinçle gitti. Bir sonraki görüş gününde tavuk dolması hazırlamış, sabahın erken saatlerinde gelmiş, hava da çok soğuk, kış günü. Sıraya giriyor, sıra ona gelince siyonist asker oğlunun daha gelmediğini belirterek tekrar sıraya girmesini söylüyor. Tekrar sıraya giriyor yine sıra gelince asker yine `oğlun gelmedi` diyerek onu sıranın sonuna gönderiyor. Böylelikle ikindi vaktine kadar sürüyor bu işlem o kış gününde. En sonda siyonist askerler, anneme `oğlunun görüş yasağı var, sen görüşemezsin` diyorlar. Düşünebiliyor musunuz bir seferde söyleyeceklerine onu orada tutarak sırf ona eziyet olsun diye akşam söylüyorlar.

 

Daha sonra naklim başka bir zindana çıktı. Annem bu kez alırlar diye yine tavuk dolması yapıp getiriyor. Fakat bu zindanda hiçbir şekilde yiyecek alınmıyor diyorlar. Çaresiz geri dönüyor. Bu şekilde 20 yıl annem benim tavuk dolması yememi bekledi.(anlatırken gülüyor…) Hamdolsun ben çıktım yedim en sonunda tavuk dolmasını.

 "İşgal Bitmek Üzere Bunda Payınız Olsun"
Son olarak bir öğüt bir nasihat etmek istiyorum. Aziz Kudüs`ün kurtulması için çalışmamız gerekiyor. Tevfik, başarı Allah`tandır. Biz şuna inanıyor ve emarelerini de görüyoruz; öyle ya da böyle işgal bitmek üzeredir. Bu işgal sona erecektir. Burada önemli olan herkesin bunda payının olmasıdır. O bakımdan size âcizane nasihatim o dur ki; bu işte payınız olsun. Bir çalışmanın hayrı bereketi ihlâslı ve sürekli olmasındadır."

 El Avavde; Ümmet Parçalanarak Siyonist İsrail Kuruldu
Fehd Şelludi`den sonra söz alan Selahaddin El Avavde de Siyonist zindanlarda 19 yıl kalmış ve yine aynı şekilde siyonist asker Gilad Şalit karşılığında serbest bırakılarak Türkiye`ye yerleşen önemli isimlerden biri.
Siyonist israil`in Filistin`i, Kudüs`ü işgal etmeden önce 100 yıl boyunca sürekli çalıştığını belirten El Avavde, bu çalışmanın da en önemli ayağının ümmetin birliğini bozmak ve parçalamak olduğunu kaydetti. El Avavde, "Çünkü siyonist israil biliyordu ki fitne üretilip ümmet parçalanmadan siyonist israil kurulamaz. Ve bunun sonucunda siyonist israil Filistin`i, Kudüs`ü işgal etti.

 Bugün hamdolsun sizinle Kudüs`ü konuşuyoruz, farklı dillerden, ırklardan kimseler olarak ümmet bilinciyle biz Müslümanların sorununu konuşuyoruz. Bu demektir ki işler artık ters döndü siyonistler açısından. Demek ki bölünme o yüzyılda onlar açısından gerçekleşen kazanımlar artık miadını doldurmuştur. Bu da bunun ispatıdır" diye konuştu.

 Siyonist İsrail`in Özellikle Üzerinde Durduğu Üç Nokta
Siyonist israil`in özellikle üzerinde durduğu üç nokta olduğunu anlatan El Avavde, kendilerinin buna şahid olduğunu belirterek şöyle konuştu; "Bunlardan ilki Selahaddin-i Eyyubi hazretleridir. Selahaddin-i Eyyubi`nin en büyük özelliği ümmetin iç sorunlarını bir tarafa koyarak bütün unsurlarıyla İslam ümmetini tek bir hedefe doğru, 800 yıl önce haçlılara karşı yönlendirmiştir. İşte Siyonistler bu ruhtan çok rahatsızlar. Ve ilginçtir 800 yıl önce ümmetin içinde varolan bu ruh hala canlılığını koruyor. Biz buna şahid olduk ki siyonistler özellikle bu ruhun neşvu nema bulmaması için büyük gayret gösteriyor. İşte bugün ümmetin Kudüs`e sahip çıkması bu ruhun canlı olmasının delilidir. Ve inanın bu durum israil için büyük bir korkudur."

 Kudüs`ün Bir İstanbul Sancağı Olduğunu Neden Hatırlamıyoruz
İkinci noktanın da siyonistlerin ümmetin hafızasını, yani tarih bilincini yanlış yönetme faaliyetleri içinde olduğunu ifade eden El Avavde, "Düşünün Kudüs`le alakalı üçbin yıllık tarihleri olduğunu iddia ediyorlar. Bu gerçek değil ama öyle olduğunu varsayalım. Fakat ümmet olarak en çok 90-100 yıl öncesine kadar Kudüs`ün bir İstanbul sancağı olduğunu unutuyoruz. Şimdi biz 90 yılı unutuyoruz, adamlar 3 bin yıllık tarihlerinden bahsediyorlar" diyerek bu durumun kendi açımızdan ayıp bir durum teşkil ettiğini israil ise tarih bilincimizi yok etmeye çalıştığına dikkat çekti.

 Kültür Ve Dinleri Aynı Olan Arap Alemi 23 Devlete Neden Bölündü
Üçüncü noktanın ise; israil`in ümmetin parçalanmışlığından istifade ettiğine değinen El Avavde, bugün ümmet içinde bu manada büyük sorunlar yaşandığını hatırlattı. Bir örnekle konuşmasını sürdüren El Avavde, "Kültürleri, dinleri aynı olan Arap alemi 23 devlete bölünmüştür. Düşünebiliyor musunuz? Ve bunun gibi İslam aleminde sürekli ırka dayalı veya başka etnik temellere dayalı bölünmüşlük sözkonusu. Bundan istifade ediliyor. Fakat son zamanlarda hamdolsun İslam aleminde genel manada halk hareketleri var. Gerek `demokratik` yollarla gerek `devrimler` yoluyla ümmete tarih bilincini unutturan rejimler devriliyor. Onların yerine ümmetin sahiplendiği yönetimler geliyor. Ve inşallah ümmet bir bütün olarak fatih olacak. Kudüs`ün fatihi ümmet olacaktır. Selahaddin ve Fatih`in torunları olarak bunda pay sahibi olacağız İnşallah. Bunun işaretlerini şu an itibariyle batılı şer güçlerin karıştırmak istediği Mısır ve Türkiye de görebiliyoruz" diye konuştu.

 Baba Ben Abdülhamit Ve Selahaddin`in Torunları Arasındayım
Kendisinin zindanda çok şeyle karşılaştığını ancak sıkıntıları anlatmaktan hoşlanmadığı belirten El Avavde bu konuda ecrini Allah`tan beklediğini dile getirdi. Ancak son olarak zindandayken babasıyla arasında geçen bir anısına değinen El Avavde şöyle konuştu; "Babam çok sık ziyaretime gelemezdi. Çok yaşlı, 85 yaşındadır. Ve en son 10 yıl önce gördüm onu. Babam ben zindandayken geldiği her seferinde sürekli halimi hatırımı sormazdan önce beni bıktırırcasına şunu söylerdi; `halifelik yıkıldı, ikinci Abdülhamit`i devirdiler ve Kudüs düştü. Siz, bunun bedelini ödüyorsunuz.` Sürekli halifeliğin yıkılması sonrası ümmetin parçalandığını tekrarlıyordu.

 İşte hamdolsun nasip oldu biz özgürlüğümüze kavuştuk ve İstanbul`a yerleştik. Ve şimdi internet aracılığıyla ancak babamla konuşabiliyorum. Onunla konuştuğum zaman diyorum `babacığım; hep öyle söylüyordun ya; Osmanlının yıkılması… Abdülhamit… Bugün ben Abdülhamit ve Selahaddin`in torunları arasındayım. Onlarda gerçekten bahsettiğin o ruhu görüyorum. Haklıymışsın diyorum."

 Özgür Kudüs Platformu, geçtiğimiz ay İstanbul Bağcılar`da yine Fehd Şelludi ve Selahaddin el Avavde`nin katılımıyla `İşgal Altında Esaret` panelini gerçekleştirmişti. Platform yetkilileri, imkân ve şartların elvermesi halinde bu türden etkinlikleri başka illerde de devam ettirmek istediklerini kaydetti.


Mehmet Özcan / İLKHA)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir