• DOLAR 32.494
  • EURO 34.97
  • ALTIN 2429.988
  • ...
Patroit Füzelerinin  Perde Arkası
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Zaten bundan önce de NATO tarafından Türkiye’ye füze savunma sistemi yerleştirilmişti. Türkiye makamları, bunun dış tehditlere karşı Türkiye’nin savunma gücünü arttıracağını ileri sürüyorlar. Her ne kadar Türkiye’nin iddiaları tartışılsa da bu ülkenin güvenliği açısından birkaç önemli noktanın olduğu görülmektedir:

Öncelikli olarak Türkiye halkı, ülkelerinin NATO’daki varlığından rahatsız olup üyeliğine muhaliftir. Ülke yöneticilerinin Batı’ya yönelişleri halkın tepkisini çekmektedir.

İkinci olarak da, bölgesel durumlar incelendiğinde Türkiye’nin hiçbir komşusu tarafından tehdit edilmediği görülmektedir. İran, Irak ve Suriye Türkiye ile iyi komşuluk ilişkisi içinde olduklarını açıklayıp hiçbir zaman bu ülkeyi tehdit etmemektedirler.
Türkiye’nin askeri girişimleri bölgesel askeri rekabetlere yol açacak ve bu gelişme bölgeye yönelik tehditlere sebebiyet verecektir. Bu durumda rekabete girişecek olan Türkiye’nin sermayesinin askeri alana doğru kaymasına neden olacak. Bu da ülkenin ekonomik hedeflerinden uzaklaşması anlamına gelecektir.

İşin ilginç yanı Türkiye, iki komşusu olan Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi tarafından tehdit edilmektedir. Avrupai mahiyetleri bulunduğundan Batının bu ülkeleri tehlike içinde bırakma gibi bir yaklaşımı söz konusu değildir.

Üçüncüsü ise NATO ve Amerika’nın zulümle yoğrulmuş karnesidir. Adımlarını attıkları her yere menfaatleri için gittiklerini dile getirmekten çekinmezler. Ancak girdikleri her yeri harap edip yağmalamalar. Afganistan, Libya… gibi ülkelere girdiklerinde arkalarında felaketten ve yıkımdan başka bir şey bırakmadılar. Bu gerçeklik gösteriyor ki, NATO’nun Türkiye’de bulunması fiili olarak Türkiye’nin güvenliğine tehdit anlamı taşımaktadır.

Bütün bunlarla birlikte Türkiye’nin Patroit füze sistemini kendi topraklarına yerleştirmesi ile ilgili ısrarları nedendir? Bununla neleri hedeflemektedirler? Bu soruya cevap arandığında birkaç noktanın incelenmesinde fayda vardır.

Öncelikle Türkiye eskiden olduğu gibi Batıya yaklaşmaya çalışmakta, Avrupa Birliğine üye olma projesini fiiliyata dönüştürmek için çabalamaktadır. Bir müddet Doğuya dönüp Batıyı kendisine mecbur hale getirmeye çalışmıştı. Ancak görünüyor ki siyasetini değiştirmiş, yeni siyasetiyle Avrupa Birliğine girmeyi hedeflemektedir. Zaten son yıllarda Batı siyasetine paralel düşen tutumu bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Bu plana göre, Türkiye NATO’nun isteklerini kabul etmekte, Batıyı eskiden daha fazla kendisine bağlamaya çalışmakta, böylece gerek NATO ve gerekse de Batıdaki yerini sağlamlaştırmak için çabalamaktadır. Bu durumda küçük bir üye olarak değil de etkileyici ve güçlü bir üye olarak Avrupa Birliğine girmeyi hedeflemektedir.

İkincisi ise Türkiye, NATO’nun bir parçası olup askeri siyasetini NATO’nun isteği doğrultusunda geliştirmektedir. NATO’nun tüzüğüne göre bu kurumun 2020 yılına kadar Doğu Asya ve Batı Asya (Ortadoğu)’daki yerini güçlendirmesi gerekir. Bundan dolayı NATO, Fars körfezinde bulunan Arap ülkeleri üzerinde yoğun bir nüfuz oluşturmak için yoğun bir çaba içerisindedir. Bu durumda ABD ise, yeni siyaseti çerçevesinde Ortadoğu’da güvenlik şemsiyesi oluşturmayı işlerinin temeli saymaktadır.
Şu anda geçerli senaryoya göre NATO’nun programlarının uygulanması için Türkiye’nin öncü olarak bölgeye yerleşmesi gerekiyor. Bölgede silahlanma yarışması başlatan Batı, Arap ülkelerini silah satın almaya yönlendirmekte, özellikle de bu ülkelere füze sistemleri yerleştirmek için çabalamaktadır.

ABD’nin, işgal topraklarına yaygın bir şekilde füze sistemleri yerleştirmesiyle ilgili gelişme Arap ülkelerinin tahrik olmasına sebep olmaktadır.

Diğer bir tabirle Türkiye, Batının bölgedeki sultasını gerçekleştirmesi için bir oyuncu durumundadır. Burada önemli olan diğer bir nokta ise Batının menfaatlerinin yanında Siyonist rejimin güvenliğini sağlama çabalarıdır.

Batı, bölgede İslami direnişin güçlenmesinden ve ABD ile Siyonist rejime karşı düşmanlığın artmasından büyük endişeler duymaktadır. Askeri varlığını zahiri olarak ortaya koymamak için füze sistemlerini yerleştirme çabaları kendisinin ve Siyonist rejimin menfaati ve güvenlikten faydalanmasını amaçlamaktadır.

Bütün bunlar göz önüne alındığında Türkiye’nin NATO’nun radar ve füze sistemlerine ev sahipliği yapmasının bu ülkenin güvenliğini teminden uzak olduğunu göstermektedir. Tam aksine bu ülkenin Batı hayranı yöneticilerinin bir çabası olup, kendi menfaatlerinden çok Batının menfaatini temin için çabaladıklarını ortaya koymaktadır. Bütün bunların neticesinde bölge iç ve dış tehditlerle yüzleşmekte ve Türkiye için de zararlı olan sonuçlar doğurmaktadır. Aynı zamanda bu yönelişten Türkiye ve bölge insanı kaygı duymakta, Batının çıkarlarına dayanan bu çabaların bölgeyi tehlikeye sürüklemesi endişeleri arttırmaktadır.
Yazan: Muhammed Gaffure
Kaynak: Camıcem Gazetesi
Çeviren: Hanefi Aydın / doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir