• DOLAR 32.335
  • EURO 35.121
  • ALTIN 2302.143
  • ...
Hizbullah Yasal Zemine Yönelerek Silaha Veda mı Etti?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

NTV`de hafta içi her gece saat 23.00`da Ahmet Arpat`ın sunumuyla canlı yayınlanan Gece Bülteninin bu akşamki konuğu Time Türk sitesi genel yayın yönetmeni gazeteci-yazar Nevzat Çiçek oldu.

Çiçekle sohbete başlamadan önce Hür Dava Partisi`nin kuruluşundan önceki süreçle ilgili kısa bir özet sunan Arpat, partinin kuruyucu üyelerinden Av. Hüseyin Yılmaz`ın partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına vermezden önce bir süre çalıştıklarını ve halkın yeni bir partiyle temsil edilme ihtiyacı olduğu yönündeki sözlerini aktardı.

Sunuma, "Parti kurma girişimi Hizbullah Hareketi`nin şiddete veda ettiği anlamına mı geliyor? Hür Dava Partisi siyasi dengeleri değiştire bilir mi? Kısa veya uzun vadede siyaseten güçlü bir aktör olabilir mi? Ak Parti ve BDP`den oy çalabilir mi?" şeklindeki sorularla devam eden Arpat, tüm bu soruların yanıtını Nevzat Çiçek`le arayacaklarını ifade etti.

Ahmet Arpat: Fotoğrafı daha anlamlı kılmak adına, hem hareketi hem de bölgedeki Kürd seçmenin profilini sormak istiyorum. Hizbullah`la başlayan Mustazaf-Der’le devam eden ve Hüda-Par’la noktalanan bu süreci nasıl anlatırsınız.

Nevzat Çiçek: Bölgede, özellikle İslami söylemle –ki Milli Görüş bunun en tipik örneğidir- gelen partilere çok ciddi bir teveccüh var. Bunun yanında HEP süreciyle başlayan, Kürd ulusal değerleri ön plana çıkaran partilere de çok yoğun bir katılım olduğunu gördük. Milli Görüşün devamı niteliğindeki AK Parti’yi reformcu bir parti olarak algıladığı için oylar oraya kaydı. Kayan oylarla birlikte HEP ve DEP’in devamı niteliğindeki partilerin oyları ise hiç azalmadı. Fakat son yıllarda, özellikle BDP ve AK Parti arasına sıkışan, hatta onlara oy verip de memnun olmayan bir kitle vardı. Bu kitlede çok ciddi bir arayış vardı. Bu arayıştan iki temel hareket karşımıza çıktı. Biri Hak-Par, kendisini tekrardan dizayn etti, diğer taraftan da İslamcı partiler-hareketler öne çıkmaya başladı. Bunlardan bir tanesi Hüda-Par en güçlüsü, diğeri de Azadi Örgütü. Şu an bunlar bir arayış içerisindeler. Fakat çok ciddi taban bulurlar mı bunu konuşmak gerekiyor.

Bölgede böyle hassa bir durum var. Bir taraftan seküler Kürd hareketi, diğer taraftan dindar Kürdler yeni bir arayış içerisindeler ve bu iki hareket bölgenin siyasi şekillenmesini yeniden sağlıyor.

Ahmet Arpat: Hüda-Par kendine taban bulabilecek mi?

Nevzat Çiçek: Hüda-Par’ın üzerine oturduğu bir taban var zaten. Kamuoyunda Hizbullah’ın eski mensupları olarak bilinenler. Yasal açıdan Mustazaflar Hareketi’nin (kendilerini temsil ettiğini söylüyorlar). Burada o tabanın üzerine ne inşa edileceği sorusu gündeme geliyor. İnşa sürecinde dindar Kürdlerden oy alabilecekler mi? BDP’den, Ak Parti’den oy alabilecekler mi? Veya burası çok önemli, BDP ve AK Parti’ye kızgın olan ve -sandığa gitmeyen ciddi bir kitle var- onları sandığa çekebilecekler mi? Bütün soruların cevaplarını seçimle birlikte önümüze gelen tabloyla görmeye çalışacağız. Şu an esas olarak hedef kitleleri bunlar.  Çünkü Hüseyin Yılmaz bey parti kuruluşunu ilk kamuoyuyla paylaşırken, Apoizm ve Kemalizm arasında sıkışan bir kitleden bahsediyordu. Hedef kitlelerinin de onlar olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla bu tabanın üzerine ne inşa edecekleri önemli.

Ahmet Arpat: Şöyle bir baktığımızda basında da hep tartışılan konu, Hüda-par Ak Parti’den mi yoksa BDP`den oy çalacak? Siz bunu tartıya koyduğunuzda ne taraf ağır basıyor?

Nevzat Çiçek: BDP ağır basıyor. Çünkü Hüda-Par’ın tabanına baktığınızda bölgede çok güçlü. Nerde güçlü? Diyarbakır, Batman, Bingöl, Adana, Mersin ve İstanbul. Batıda hiç yoklar. Örgütlenme anlamında da hiç yoklar. Ana hedef kitle Doğu-Güney Doğu, Adana, Mersin, İstanbul. Dolayısıyla esas olarak bölgede rakip kim olabilir derseniz BDP karşısına çıkıyor.

Ahmet Arpat: Ama şimdi dindar kimlik denilince sanki AK Parti’den de bir şeyler alacakmış gibi gözükmüyor mu?

Nevzat Çiçek: Ak Parti ile şu olabilir. Özellikle Uludere ve benzeri meselelerden dolayı AK Parti ile arasına mesafe koyan bir kitle var. Siyasette bir boşluk var denir zaman zaman. Sandık seçmeninde bu boşluk görülmez. Hem oy verip hem de bir arayış içerisinde olan bir seçmen bahsediyoruz. Buradan o seçmeni koparabilir mi, bu da Ak Parti’nin performansına bağlı. Eğer Ak Parti Uludere, Anayasa ve dokunulmazlıklar konusunda bir atılım yapmazsa oradan oy koparabilirler. Bölgedeki AK Parti oylarında ciddi bir kopma yok. Şikayet ediyorlar, ama şikayetle birlikte oy vermeyiz demiyorlar. Uludere’den, dokunulmazlıklardan, açılımın iyi yöneltilmediğinden şikayet ediyorlar. Ama sonuca baktığınızda Ak Parti’ye oy veriyorlar. Burada iki partinin ortaya koyacağı program çok önemli. Ak Parti bu krizi bu şekilde devam ettirirse, Hüda-Par’ın oy alma olasılığı çok güçlü. Yok yeni bir parametre ortaya koyarsa sanırım kendi tabanını, kısmen de olsa BDP’ye gitmiş dindar oyları toparlayabilir.

Ahmet Arpat: Bölgeyi takip eden siyaset bilimciler bölgedeki dindar Kürtlerin Ak Parti’den BDP’ye kaydığı yorumunu yapıyorlar. Katılıyor musunuz?

Nevzat Çiçek: Ak Parti Diyarbakır il başkanı da söyledi. Bu bir gerçek. Gerçeğin sebebide biraz önce anlattığım belli kırılma noktaları. İşte Uludere, KCK, dokunulmazlık bunlardan bir kaçı. Bu beraberinde ciddi bir sorgulamayı beraberinde getiriyor. Bunu Ak Parti il başkanının dile getirmesini bir kenara yazmak gerekiyor. Aynı zamanda 2000’den bu yana bölgede bir arayış vardı. Tek taraflı ateşkesle birlikte AB yasaları çıkanca, 1999-2004 yılları arasında işe bugün konuştuğumuz Mustazaf-Der de dahil Doğu-Güney Doğu’da yüzlerce vakıf-dernek kuruldu. Sadece Diyarbakır’da Cumhuriyet tarihi kadar vakıf-dernek kuruldu. Aslında konuştuğumuz şey bölgenin sivilleşmesi. Sivilleşmeyle birlikte renklerin ortaya çıkışı. Renklerin ortaya çıkışıyla birlikte Ak Parti’nin yeni bir açılım yapma zorunluluğu. Geçmişte Refah Partisi’nin MHP ile yaptığı koalisyonun oluşturduğu kırılma noktasını, şimdi Uludere oluşturdu. Siyaset bilimcilerin söylediği mesele bu. Giden oylar tepki oyları. Bölgeye baktığımızda, dindar Kürdler de, seküler Kürdlerde bir şeye oy veriyor. O da reformcu partiler.

Hüda-Par’ın en büyük sıkıntısı üyelerinin eski Hizbullah mensubu olmasıdır. Bu noktada "kamuoyunun" beklediği bazı hareketlerin gerçekleşmemesi. Nedir o; işte kendi içlerinde olan özeleştiri kültürünü dışarıya yansıtmamaları. Bunun dışında parti programı halen nedir bilmiyoruz. Yayına gelirken sordum. Ankara Balğat’ta eski Ak Parti binasının tam karşısında genel merkez tutulmuş. Kadın kurucular var. Baktığınızda aslında farklı bir siyasi kimlik. Eğer bunu başarırsa Hüda-Par, İslam dünyası açısından farklı bir model ortaya çıkaracak. Bir taraftan silahlı bir hareket. Yani İlim-Menzil çatışmasından İlim’e, İlim’den baktığınızda Hizbullah’a, Hizbullah’tan sivil topluma, Sivil toplumdan Hüda-Par’a geçen bir evrimleşme süreci söz konusu. Hakikaten parti taban bulursa karşımıza çok farklı bir yapı çıkacak.

Ahmet Arpat: Şiddetten ayrıldığını da tam anlamıyla açıklamadı.

Nevzat Çiçek: En büyük sorunlarından bir tanesi o. Yöntem olarak –Hizbullah’ı kast ediyoruz- silahlı metodu bırakıyorum demiyor. Bunu da PKK’ye bağlıyor. PKK’nin elinde silah olduğu zaman ben nasıl bırakacağım diye kendi savunuyor ve kendini güzende hissetmediğini söylüyor. Zaten bölgenin en büyük sıkıntısı bu. Silahlı metot dan vazgeçtiğini iki örgütün de açıklamaması. Hizbullah kendisine tehdit olarak alğıladığı durumlarda yayınladığı bildirilerde çok net ifade ediyor. Bu hakkımızı saklı tutuyoruz diyor. Şuda bir gerçek, 2000’den bu yana hiç silah kullanılmadı. Burada bir iyi niyet göstergesi var. Sonuç itibariyle kamuoyunun tatmin olması açısından silahlı metodun bırakıldığına dair bir işaretin gelmesi gerekiyor.

Ahmet Arpat: Son soru olsun. Anladığımız kadarıyla Hüda-Par kendine ilk hedef olarak yerel seçimleri seçmiş. Çok da az bir vakit kaldı. Örgütlenmeyi yapabilecek mi? Bu bir risk değil mi?

Nevzat Çiçek: Aslında bu örgütlemeyi yaptılar. Bakıldığında haftalık gazeteleri var – ki ciddi rakamları var-, televizyonları var, dergileri var, internet siteleri var, örgütlendikleri sivil toplum kurumları var ve sanırım burada Refah’ın o ilk dönemlerindeki gibi kapı kapı dolaşacaklar. Zaten her yeri istemiyorlar. Güçlü oldukları ilçe ve nahiyeleri istiyorlar. Bununla bir oy potansiyelini görmek istiyorlar. Batman Diyarbakır ve Bingöl dışında büyük şehirlerde aday çıkaracaklarını düşünmüyorum. Bu da genel seçimler için bir tecrübe olacaktır.

Sohbetin sonunda Çiçek`e teşekkür eden Arpat, zihin açıcı bir sohbet olduğu vurgusunu yaptıktan sonra bültene ara verdi. (Hürseda Haber)

Bu haberler de ilginizi çekebilir