• DOLAR 32.34
  • EURO 35.172
  • ALTIN 2242.228
  • ...
Dünya piyasalarındaki propolisin yüzde 90'ı sahte!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İstanbul

Gıda Yüksek Mühendisi ve BEE'O Kurucusu Aslı Elif Tanuğur Samancı, dünya piyasalarındaki propolisin yüzde 90'ının sahte olduğunu belirterek, sahte ürünlerin önüne geçebilmek için tebliğ oluşturulması gerektiğini söyledi.

Samancı, son yıllarda dikkati çeken arı ürünü propolis, 2013 yılında KOSGEB desteğiyle İTÜ ARI Teknokent'te kurulan BEE'O şirketinin çalışmaları ve gelecek hedeflerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Propolisin kalorisinin sıfır ve doğal tadının acı olduğuna işaret eden Samancı, "Arı ürünlerini sıcak ürünlerle tüketmeyin. Propolisi de ılık ve soğuk gıdalara ekleyerek tüketebilirsiniz. Yapılan bilimsel çalışmalarda bu ürünün toksik olup olmadığı araştırılmış. Propolis, günde ancak 100 şişe tüketilirse o toksik doza ulaşıyorsunuz. Dolayısıyla toksik olmayan bir bileşen olarak tanımlanmış." şeklinde konuştu.

Samancı, günlük 20 damla propolis tüketiminin yeterli bir miktar olacağını belirterek, "Bunun 10 damlası sabah ve 10 damlası akşam tüketilirse daha iyi olur. Çünkü biriken serbest radikalleri günde 2 kere atmış olursunuz. Çocuklar bunun yarısını tüketebilir. Hasta olduğunuzda ise rahatlıkla 80-100 damlayı tüketebilirsiniz." dedi.

"Bazen ilaçlar da maalesef tedavi etmiyor"

Aslı Elif Tanuğur Samancı, tıbbın bir yere kadar insanlara yardımcı olabildiğini ifade ederek, "Çocuk doktoru bir tanıdığımız bizi aradı ve çocuğunu tedavi edemediğini söyledi. Bu ürünlerin nasıl kullanılacağını sordu. Söyledik ve çocuğu tedavi oldu. Bazen ilaçlar da maalesef tedavi etmiyor. Babam, kalp cerrahıydı, 'ilaçla tedavi yoktur, ilaç sadece semptomları bastırır' derdi. Rahmetli hastalandı ve 'Bana ilaç vermeyin, gittiği yere kadar gitsin' dedi. Ama ilaç verdik ve babam o ilaçların yan etkisinden gitti. O da bize bir hayat dersi oldu." şeklinde konuştu.

Hemen hemen bütün hastalıkların kök nedeninin "bağışıklık" olduğuna işaret eden Samancı, "Arı sütü ve propolis bağışıklığı düzelttiği için otomatikman birçok şeye iyi geliyor. İlaç gibi doğrudan orayı hedeflemiyor ama metabolizmadaki sorunu gideriyor." dedi.

Vücuttaki hücrelerin her gün serbest radikal denilen atıklar oluşturduğunu belirten Samancı, şunları kaydetti:

"Bu atıkların vücuttan atılması lazım. Ama bu atıkların miktarı fazla olduğu zaman... Mesela çok stresliyiz, az uyuyoruz, sağlıksız besleniyoruz, hasta olduk, hava kirliliği, yediğimiz içtiğimiz doğal değil, sigara-alkol... Bunlar vücuttaki serbest radikal miktarını artırıyor. Bunların düzenli şekilde vücuttan atılması lazım. Serbest radikalleri vücuttan atan tek madde antioksidan. Propolis de doğadaki en güçlü antioksidan.

Bir yetişkinin günlük alması gereken antioksidan miktarı 5-6 porsiyon taze meyve-sebze, 6-11 porsiyon tam tahıl. Çok yüksek ve bunu tüketebilen insan yok artık. Belki köylerde yaşasaydık, tamamen doğadan beslenseydik olurdu ama şu anda böyle beslenemiyoruz. Propolis, nar suyundan bile 80 kat daha güçlü antioksidan madde içeriyor. O yüzden çok değerli ve her gün tüketmeliyiz. Düzenli tüketmek çok önemli çünkü 12 saat içerisinde vücuttan atılıyor. Serbest radikalleri bağlayıp uzaklaşıyor. Vücutta biriken bir şey değil. Ama devamlı yüksek doz almamıza gerek yok. Çünkü antioksidanı bir tek propolisten almıyoruz."

"Sahte ürünlerin önüne geçebilmek için tebliğ oluşturulması gerekiyor"

Gıda Yüksek Mühendisi ve BEE'O Kurucusu Samancı, dünya piyasalarındaki propolisin yüzde 90'ının sahte olduğunu belirterek, "Daha yeni analizlerini Kanada'daki kongrede sundum. Türkiye'de de bu konuda tebliği olmadığı için Çin'den propolis adı altında bazı ürünler geliyor. Sadece mikrobiyoloji bakılıyor. Normalde antioksidan içerikleri gibi propolisi gösteren fenolik bileşiklerin bulunup bulunmadığının da test edilmesi gerekiyor. Öyle bir kriter olmadığı için çok rahat Çin'den sahte ürün gelebiliyor. İnsanlar bunu kullanıyor ve bir sonuç elde edemiyorlar. Böylece propolis de kötüleniyor, onun değerini de düşürüyorlar. İçinde ne olduğu belli değil ki... Yan etkileri de var. Dolayısıyla sahte ürünlerin önüne geçebilmek için tebliğ oluşturulması gerekiyor. Tarım Bakanlığı ile de bu konuyu görüştük." ifadelerini kullandı.

Samancı, propolislerin ekstraksiyonunun bir yatırım gerektirdiğini vurgulayarak, bunun yatırımını 2 yıl önce yaptıklarını, bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'ndan 2 milyon TL destek aldıklarını söyledi.

Propolis üretmenin kolay bir iş olmadığına işaret eden Samancı, "Benim lisansım, yüksek lisansım, doktoram, yani ömrümüz bu ürünlerle geçti ve hala araştırdığımız bir sürü konu var. Bu ekip ve uzmanlık işi ve de yatırım gerekiyor." dedi.

Samancı, ham propolisin doğru özütlendiğinde sindirilebilirliğinin 60 kat arttığını belirterek, "Propolis, alkol ve alkol türevi maddelerde özütlenebiliyor. Fenolik bileşikler; su, zeytinyağı ya da sirke ile açığa çıkmıyor. Buradaki alkol meyvelerde bulunan doğal alkol. Glikol ve gliserol gibi... Zaten bütün ürünlerimiz helal sertifikalı. Su ile çözülseydi zaten herkes su ile çözerdi. Çünkü daha ucuz. 'Su bazlı' yazan propolisler analiz edildiğinde içinde hiç propolis olmadığı görülüyor. İçine bazik bir madde katıyorlar onu da etiketine yazmıyorlar ve onlar çok tehlikeli. İşte mide ağrıtan propolisler öyle çıkıyor meydana..." diye konuştu. 

"KOSGEB'den destek almasaydık şirketi kuramazdık"

Aslı Elif Tanuğur Samancı, ziraat mühendisi ve arı uzmanı eşi Taylan Samancı ve hocası Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte kurdukları şirkette şu anda 100 kişinin çalıştığını, 2 bin 500 sözleşmeli arıcı ile Türkiye'nin en büyük propolis üreticisi olduklarını anlattı.

Samancı, Türkiye'de iş kurmanın zannedildiği gibi zor olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Biz sıfır parayla şirket kurduk ama bilginin de kralı bizde vardı. Kuruluşta KOSGEB'den 350 bin liralık Ar-Ge ve inovasyon desteği aldık. O destek olmasaydı kurabilir miydik? Kuramazdık. KOSGEB, harcama yapmadan peşin para vermiyor. Bizim onun finanse etmemiz lazım. Halk Bankası'ndan da, tesadüfen duyduğum, çok düşük faizli 100 bin lira kredi aldık. İTÜ ARI Teknokent'teki ofisimize 2 sene kira ve fatura ödemedik. Yeni ürünler geliştirirken TÜBİTAK'a başvurduk. Oradan da destek aldık. Tanıdıkla almadık tüm bunları... Normal gittik, başvurduk, işimizi düzgün yaptık ve iyi anlattık."

Türkiye'deki markaları "BEE'O" ile ihracat markaları "BEE & YOU"nun cirosuna ilişkin bilgi veren Samancı, "İhracat, toplam ciromuzun yüzde 20-25'ini oluşturuyor. Seneye bunun yüzde 40-50'lere çıkmasını hedefliyoruz. Bu yıl 40 milyon TL ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Geçen yıl 21,5 milyon TL ciro yaptık. Bu sene ciromuzu 2'ye katlayacağız." dedi.

Türkiye'de arıcılığın gelişmesi, arı ve kovan sayısının artması ve Anadolu arı ürünlerinin dünyada bilinen bir marka haline gelmesinin peşinde olduklarını vurgulayan Samancı, "Bunu başarırsak sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmuş oluruz. Yoksa bizimle ölüp giden bir iş modeli olur. Biz istiyoruz ki ülkemize bir fayda olsun." ifadesini kullandı. 

Kaynak, AA

Bu haberler de ilginizi çekebilir