• DOLAR 32.334
  • EURO 35.087
  • ALTIN 2296.392
  • ...
Başörtüsü Suni İdeolojik Çatışmaların Malzemesi Değildir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
ADIYAMAN- Eğitimciler Birliği Sendikası Kahta Temsilciliğinin (Eğitim-Bir-Sen) "Kamuda Başörtüsüne Özgürlük" konulu basın açıklaması Kahta eski Devlet Hastanesi önünde yapıldı. Açıklamayı Eğitim-Bir-Sen Kahta İlçe Temsilciliği adına Kadın Kolları Başkanı Meral Çiçek okudu. Sağanak yağmura rağmen basın açıklamasına katılımın yoğun olduğu gözlendi. Basın açıklaması sırasında sık sık sloganlar atan kalabalık başörtüsü yasağını protesto etti.
 
Basın açıklamasına "Her insanın vazgeçilmez, devredilmez, dokunulmaz temel hak ve hürriyetlerinden olan, çalışma hayatında yer almamızı, seçilme hakkımızı kullanmamızı yasaklayanları, halkın tasfiye etmiş olmasına rağmen zihniyetlerinin hayatımıza hâlâ yön vermesini protesto etmek, bu ülkeyi bizim için yaşanmaz kılan yasakların kaldırılması talebimizi haykırmak için toplandık." diyerek başlayan Çiçek "Biz gerçek anlamda "özgür bir toplumda" düşünce ve inançlardaki çeşitliliğin, fikirlerin zenginlik olduğuna inanıyoruz. Bunun için hiçbir otoritenin toplumsal dokuya müdahale etmemesi, insanları ötekileştirmemesi gerektiğine inanıyor, çalışma hayatının dışına itilen başörtülü kadınlara özgürlük istiyoruz." dedi.
 
Devlet Şiddete Uğrayan Kadını Koruyor …Başörtülü Kadına Şiddet Uyguluyor
Devletin bütün vatandaşlarının meşru haklarını iade etmesini, özde ve sözde vatandaş ayrımına biran önce son vermesini istediklerini ifade eden Çiçek, "Sayın Başbakan, `Hiç kimse, iç düşmanlar ihdas ederek milletin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez` diyor. Peki, biz de şunu soruyoruz: Bizi bu vesayetçi bürokrasinin çıkarttığı yönetmeliklerle yargılamaya, ötekileştirmeye devam edecek misiniz? O yönetmelik gereği olarak başörtülüleri Meclis`ten, kamuda çalışmaktan men eden yasakları korumaya devam edecek misiniz?
Devlet artık, hala bürokratik oligarşinin mi yoksa milletin devleti mi olduğuna karar vermek zorundadır.
Artık yeter! Aklımıza, ruhumuza giydirilmeye çalışılan deli gömleklerine hayır diyoruz.
Devlet, şiddet gören kadını koruyor. Ancak aynı devlet, kadının başını kapatarak TBMM`ye gelmesini, kamu hizmetinde görev almasını yasaklayarak bizzat kendisi kadına şiddet uyguluyor; ayrımcılık yapıyor ve ötekileştiriyor. Üniversitede rektörlerin dönemsel lütuflarıyla haklarını kullanabilen kızlarımıza başörtüleriyle kamuda görev yapmak yasaktır. Bu uygulama, had bildirmenin başka bir versiyonudur. Küresel aktör iddiasındaki iktidar bunu ne bize ne dünyaya ne de kendilerine izah edemez. Mevcut iktidar bu ayıptan kurtulmalı, toplum mühendisliği olan `kadınları inançlarını yaşama konusunda sınırlamaktan` vazgeçmelidir. Anayasa`da bulunmayan bir yasak, iç tüzük, yönetmelik hatta genelge gibi Anayasa`ya uygun olması gereken düzenlemelerle var ediliyor. Anayasa`da korunan bir hak, yönetmeliklerle yok sayılıyor." Şeklinde konuştu.
 
"Bu Temel İnsan Hakkı Hukuksuzluğun Egemenliği ile Gasp Edilmiştir"

İçinde doğup büyüdükleri toplumdan farklı bir hayat yaşamadıklarını ifade eden Çelik, "Burada kimliğimizi kazandık, bu ülkenin inançlarıyla büyütüldük ve bu ülkenin okullarında okuduk. Ancak bugüne kadar iktidar sahiplerinin başörtülü kadınları kabulleniş biçimi hep özürlü olmuştur. Gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nde din ve vicdan özgürlüğü kapsamında başörtüsü serbestisi açıkça ifade edildiği halde, bu pazarlık edilemez temel insan hakkı, bugüne kadar `hukuksuzların egemenliği`yle gasp edilmiştir.
Başlarını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamalar bir ötekileştirmedir. Ötekileştirmeye artık son vermeliyiz. Kadınların imanî, insanî değerleri, evrensel hukuktan kaynaklanan hakları görmezden gelinerek üretilen bu yasak açık bir insanlık ayıbıdır. Sahip olduğumuz değer, birikim ve eğitimi görmezden gelen, yaşama arzumuzu ve enerjimizi yok eden bütün uygulamaların son bulmasını istiyoruz. Toplumsal hayatın hiçbir aşamasında sorun olarak görülmeyen başörtüsü, toplum mühendisleri eliyle sorun haline getirilmiştir." dedi.
 
Biz Yasaklar Kalksın Derken Yasağı Meşrulaştıran Bu Yaklaşımı Kabul Etmiyoruz
"Milli Eğitim Bakanlığı yeni yayımladığı öğrencilerin kılık kıyafet yönetmeliğinde başörtüsünü sadece imam hatiplerle ve Kuran-ı Kerim dersi ile sınırlamıştır." Diyen Çelik açıklamalarına şu ifadelerle son verdi: "Biz yasaklar kalksın derken yasağı meşrulaştıran bu yaklaşımı da asla kabul etmiyoruz. Bakanlık bu defoyu tez elden ortadan kaldırmalı, ders merkezli hak kullanımı ayıbından bir an önce kurtulmalıdır.
İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, kadınıyla, erkeğiyle hep birlikte el ele, omuz omuza bu çağdışı yasağı kaldırmalıyız. Başörtüsü politik hesaplaşmaların, pazarlıkların, suni ideolojik çatışmaların malzemesi değildir. Başörtüsü, inancının gereği olarak kadınların kimliğidir, kişiliğidir. Herkes kadına ait bu kimliğe ve kişiliğe insan olarak saygı duymak zorundadır."
(Emin Nazlı-İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir