İslam Tarihi içerisinde bu bedeli ödeyenlerin başında da Resulullah s.a.v. geliyor.

Başta Resulullah s.a.v. olmak üzere, Sahabe-i Kiram Efendilerimiz Mekke`nin fethine kadar geçen süre içinde, dini uğruna, evini-barkını, malını-mülkünü, ailesini, kabilesini, akrabasını, bütün varlığını Mekke`de bırakarak Rasûlullah (s.a.s.)`in müsaadesiyle Medine`ye Hicret etmiş ve 10 yıl Hicret hayatı yaşadıktan sonra, Allah C.C. onları içinde kendi Beyt’i bulunan ve putlarla içini kirlettikleri Mekke-i Mükerrem’in fethiyle şereflendirdi.

 

14 yı zaman zarfında gençliği sürgün ve hicrette geçen ‘’İmam Humeyni’’ inkılabın kutlu gününde İran’a ayak basmış ve ahir ömrünü de Siyonizm ve emperyalizmle mücadeleyle geçirmişti.

 

Yine gençliğini ırkçılıkla mücadele ederek ve mücadelesinin yaklaşık 40 yılını ülkesi ve ailesinden uzak ‘’Güney Afrika’’nın karanlık ve puslu zindanlarından olan Robben Adası Hapishanesi`nde geçiren ‘’Nelson Mandela’’ sonunda zindandan çıkıp, ülkesine başkan oldu.

 

Son olarak ta 11 yaşındayken vatanını; Ülkesini ve kutsal topraklar olan Beyt-i Makdis’i terk etmek ve hicret etmek zorunda kalan ‘’Halid Meşal’’ aradan yaklaşık 45 yıl geçtikten sonra, Resul-u Zişan’ın ayak bastığı topraklara yeniden döndü.
Ama ne dönüş?

Filistin’in kutsal topraklarına ayak basar basmaz, eğilip toprağı öptü. O topraklara varsam, inşallah ben de öperin o her karışına Peygamberlerin ayak bastığı yerleri ve her karışına Mazlum Müslümanların kanı bulaşmış toprakları…
Bu dönüşün elbette Mali, Sosyal ve Siyasal olarak derin bir manası var. Hele de bu dönüş, yıllarca Siyonizm’in işgaline karşı koyan ve bu uğurda can/mal ve en değerli azizlerini feda eden İslami bir örgütün kuruluş yıldönümüne denk gelmesi (veya getirilmesi)’nin altında derin manalar yatıyor.

Siyasal açıdan bu dönüşün manası; Hamas ile el-fetih arasında bazen birlik ve beraberliği bozan tatsız durumlar yaşanıyor ve (elbette bu tatsızlıkların sebebi, Yahudi uşağı Abbas ve Dahlan’dır.) Siyonistler; anlık ve günü geçirmek için iş yapmadıkları ve yaptıkları birçok işlerin yıllarca üzerinde çalıştıktan sonra hayata geçirmeleri, onların olumsuz sonuç alma riski azalmış oluyorlar.

- İşgalci Siyonistler; Filistin topraklarını işgal ettikten sonra, yarın ne yapacaklarının planları ceplerinde hazır bekliyordu. 65 yıllık işgalin neticesinde de Filistin topraklarından işgal edemedikleri yerleri de ayırmak idi. Yani ‘’böl, parçala ve yut’’ taktiği, burada da hayata geçirildi ve ‘Batı Şeria ile Gazze’nin arasını ayırıp, intifadanın gücünü zayıflatmak ve büyük topluluklar yerine daha az kitleleri kontrol altına almayı hedef edinmişlerdi. Bu hedefleri tuttu.

- Yine Siyonistler Batı yakada kalan halkın yönetimini el-fetih’e, doğu yakası olan Gazze tarafında kalan halkın yönetimini de Hamas’a bırakmayı ve dolayısıyla da toprakları ve kökleri bir olan Filistin halkını birbirlerine düşman edip, direnişten yana olan Müslümanların aklını karıştırıp; hedef şaşırtarak rahat bir nefes almayı hedeflemişler idi. Bu hedefleri de nispeten tuttu.

- Aynı şekilde Siyonistler; Abbas’ın üzerinde de yıllarca çalışıp onu kendi menfaatlerinin uşağı haline getirdiler. İlkesi ve (menfaatinden başka) belli bir çizgisi olmayan Mahmud Abbas ta, İslam ve Kur’an’a dayalı bir sistem istemediği için de Yahudilerin gönüllü uşaklığını yaparak, Hamas vb gibi İslami hareketlere düşmanlık yapması sağlandı. Bu hedef te bayağı tuttu.

- Batı ve Doğu yakada kalan Filistinlilerin birbirlerine düşman olmaları hedeflenmiş ve bu konuyu kaşıması için el-fetih’in Abbas’ına hatırı sayılır kaynaklar aktarılmıştı. Bu hedef tutacak gibi oldu ama Hamas Hareketi ve müntesiplerinin sağduyulu davranması dolayısıyla tutmadı.

Siyasal açıdan:

1) Halid Meşal’in geri dönmesi, evvela bir inkılaptır. Ve ufukta görünen devrimin ayak sesleridir.

2) Halid Meşal’in geri dönmesi, Hamas Hareketi’nin son Siyonist saldırıda elde ettiği bir zaferdir. Bu her ehl-i insafın hakkını verdiği bir durumdur. (Evet; 1 haftalık orantısız Siyonist saldırıda, Şehid olanlar; yaralananlar, sakat kalanlar, evsiz; yetim ve öksüz kalanlar oldu. Ancak her zaferin bir bedeli ve her inkılabın da bir faturası vardır. Zaten mazlum ve fedakar Filistin halkı da, gerekirse bu bedel ve faturayı Filistin özgürleşene kadar vereceklerini defaatle açıklamış ve ‘’kal ile hal’’lerinin zıddına bir davranış ta sergilememişlerdir.)

3) Halid Meşal’in geri dönmesi, Hamas’ın siyasi kanadının elini halk nezdinde güçlendirmiş ve Filistin halkının meşru Başbakanı İsmail Heniye’nin gücüne güç katmıştır.

4) Halid Meşal’in geri dönmesi, içinde intifada kıvılcımı olan Filistin halkının bu kıvılcımını alevlendirmiştir.

5) Halid Meşal’in geri dönmesi, eski dostların bir araya gelip istişare etmelerine ve Hamas hareketinin yekvücut olduğunu göstermelerine vesile olmuştur.

6) Halid Meşal’in geri dönmesi, düşmanın kalbine korku ve inananların kalbindeki imanı artırmıştır.

7) Halid Meşal’in geri dönmesi, dünya Müslümanlarının Filistin davasına olan güveni artmış ve desteğini de o oranda ziyadeleştirmiştir. (son günlerde Arap ülkelerinde yapılan toplantılarda, Filistin halkına mali kaynak aktarılması kararı çıkması gibi.)

Halid Meşal’in dönmesinin Sosyal açıdan da elbette faydaları olmuştur. Mesela:

1) Gazze’li Filistinlilerin arasında topyekun bir iman kardeşliği oluşmuştur.

2) Batı Şeria’lı Filistinlilerin geneli arasında Hamas’a bir teveccüh oluşmuş ve zaten el aman ettikleri el-fetih’in Abbas’ından kurtulmanın meşalesi olmuştur Halid Meşal’in dönmesi.

3) Tüm Filistin halkının içindeki ümit kıvılcımları, ufukta görülen şafağın habercisi olmuştur Halid Meşal’in dönmesi.

4) Halid Meşal Filistin’e dönmesiyle, başta Siyonist İsrail işgalcileri olmak üzere batının tüm batıl fikirli ve Filistin halkının düşmanlarına korkmadığının mesajını vermiş ve bu mesaj da tüm Filistin halkı tarafından şüphesiz görülmüştür.

Elbette daha birçok faydası var fakat bunu da işin uzmanlarına bırakalım.

Peki Halid Meşal Filistin’e dönmekle kendisi ne mesaj verdi:

1) Asla topraklarımızdan bir karış vermeyeceğiz ve İsrail`i tanımayacağız.

2) İşgale boyun eğmeyeceğiz.

3) Filistin bizim toprağımızdır, işgali tanımıyoruz.

4) Direniş tek yoldur, asla vazgeçmeyeceğiz.

5) Direniş araçtır, amaç değildir.

6) Direnişten dolayı bizi suçlamayın. Meydan savaşı olmadan olmuyor. Direnişsiz bir zafer olmamıştır.

7) Fedakarlık olmadan zafer olmamıştır.

8) Bize düşmanlık edene düşmanlık ederiz.

9) Bizimle savaşanla savaşırız.

10) Siyonist proje dolayısıyla bütün dünyaya seslenmek istiyorum, bu proje güvenliğimizi tehlikeye düşürmektedir, Siyonistler insanlığın düşmanıdır.

11) Her karış toprakta bizim tarihimiz, hakkımız vardır. Bu hak bizim için kutsaldır.

12) İsrail`in yerleşimlerine karşıyız.

13) Filistin`den asla vazgeçmeyiz.

14) Gazze, Filistin`in parçasıdır.

15) Gazze`yle Batı Şeria birbirine bağlıdır. Birbirinden bağımsız değildir.

16) Herkes kendi haddini bilsin.

17) Herkes üzerine düşen rolü yapsın. başkalarının haklarına saygı duysun.

Toplumun önünde Halid Meşal’in verdiği mesajlar bunlardan ibaretti. Ancak her bir mesajın içi yorumcuların ve siyasi aktörlerin açıklamaktan aciz kaldıkları bir mesajdır. Zira dünya siyaseti, orta doğudan başlar. Orta doğunun kalbi de Kudüs’tür dolayısıyla da Filistin’dir. Filistin’in de meşru yönetimi Hamas’ın elindedir ve Hamas’ın lideri de Halid Meşal’dir. Dünya siyasetçilerini ve masa başı sözde Mücahidlerini acze düşüren Filistinli Müslümanlara ve onların şahsında Halid Meşal’e Selam olsun. Selam olsun Mazlum ve Mustazaf’ların hamisine.
 

Hacı Şahabettin / doğruhaber