• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...
Dünya Basınında Bugün
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MRK - 02 Haziran Perşembe dünya basınında yer alan bazı haber özetleri

İran basını

Keyhan gazetesi İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamanei`nin, bölgedeki İslami uyanışa işaretle, Amerika`nın İslam inkılabı karşısında diz çöktüğünü manşetten veriyor. Gazete Suud Hanedanı`nın, Amerika`ya yardım olsun diye petrol fiyatının yükselişine izin vermeyeceklerini duyurması, Despot Ali Abdullah Salih`in Güney Yemen`i kan denizine çevirmesine yer veriyor. Ayrıca, Kaddafi yandaşlarının bir biri ardınca Kaddafi`nin çevresini boşaltarak başka ülkelere kaçmaları gibi haberler geniş şekilde yer alıyor.


Risalet gazetesinde İslami İran`la Hindistan arasında petrol işbirliği konusunun masaya yatırılması, İslami Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani`nin, İslami uyanışın halkların basiretinden kaynaklandığını dile getirmesine yer veriyor. Ayrıca İslami İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad`ın bölge ülkeleri sorunlarının barışçıl çerçevede çözümlenmesi gerektiğini vurgulaması gibi haberlere dikkat çekiliyor. Gazete ayrıca İslami Cihat Hareketi`den Rafah Sınır Kapısı`nın açılışı ve Filistin`e dair Mısır`ın yaklaşımı konusunda yapılan açıklamayı konu eden bir yazıyla dikkatimizi çekiyor..

Hemşeri gazetesinde Bölgede Arap baharı olarak tanımlanan Arap devriminin Batı`da da yaşanan olaylarla birlikte telaffüz edilmesini konu eden bir yazı dikkat çekiyor. Yazıda kısaca şu satırlara yer veriliyor:


Batı`da Arap Baharı denen 2011 Arap devrimi, devam ediyor. Devrim dalgası Akdeniz`in güneyinden şimdi kuzeyine geçti. Kuzey Akdeniz, Hıristiyan ülkeleridir. Portekiz, İspanya, Yunanistan`da ekonomik kriz, had safhayı buldu. Ayaklanmalar başladı. Yunanistan`ın iflâsın eşiğinde bulunduğu söyleniyor. İspanya`da alarm zilleri çalıyor. Sosyalist Parti, derde deva bulamadı. Yüz milyarlarca dolar ihtiyaçtan bahseden Yunanistan ve işsizlikte Avrupa birinciliğine yükselen İspanya ve Portekiz gibi Avrupa Birliği ülkelerinin geleceği merak konusu diyor hemşeri gazetesi.


İngiliz basını

Financial Times, Suriyeli muhaliflerin Antalya`da yaptığı toplantıya dünya haberleri sayfasında yer veriyor.

Gazete, toplantıya yüzlerce Suriyeli muhalifin katılmasına karşın, bazı eylemcilerin toplantıyla somut anlamda ne elde edilebileceğine dair şüpheleri olduğunu belirtiyor.

 

Haberde Suriye`deki muhalif harekette öne çıkan liderler olmadığı ve hareketin itici gücünün genelde siyasi bağlantıları olmayan gençler olduğu söyleniyor.

Gazete bu durumun da, Suriye`nin geleneksel muhalif çevreleri Müslüman Kardeşler, solcular ve Kürt milliyetçilerinden farklı bir yapı arz ettiğine dikkat çekiyor.

Toplantıya üst düzey muhalif liderlerin katılmadığı belirtilirken, Suriye`deki bir muhalifin göstericilerin güvenini kazanabilecek isimlerin Antalya`da olmadığı yönündeki görüşleri aktarılıyor.

Suriye`deki bazı muhalifler adına yayımlanan bir bildiriden de bahsediliyor ve kendilerine danışılmadan, aceleyle böyle bir konferans düzenlenmesine itiraz ettikleri kaydediliyor.


Guardian da Suriye`deki gelişmelere bir başyazısını ayırmış.
Yazıda, güvenlik güçlerinin işkenceden geçirdikten sonra öldürdüğü iddia edilen 13 yaşındaki Hamza el Hatib`in Suriye devriminin yüzü haline geldiği belirtiliyor.

Hamza`nın nasıl öldüğüyle ilgili çok fazla bilgi bulunmadığını söyleyen Guardian, buna karşın İnsan Hakları İzleme Örgütü`nün özellikle isyanın başladığı Deraa`daki sistematik işkence ve cinayetleri belgelediğini vurguluyor.

Guardian, Antalya`daki muhaliflerin, Şam yönetiminin korktuğu gibi, sürgünde bir hükümet ya da geçici konsey oluşturma niyetleri olmadığını söylüyor.

Gazete, muhaliflerin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi`nden Libya kararına benzer bir karar çıkartmak için bastırdığını ifade ediyor.

Financial Times, Bosnalı Sırplar`ın eski komutanı General Ratko Mladiç`in, 16 yıl adaletten kaçtıktan, sonra, yarın Lahey`de mahkeye çıkartılacağını yazıyor.
Gazete, ilk duruşmada Mladiç`e aralarında soykırım ve insanlığa karşı suçun da bulunduğu 11 itham yöneltileceğini kaydediyor.

Haberde, Mladiç`in avukatlarının hala müvekkillerinin yargılanamayacak kadar hasta olduğunu, hatta 2009`da lenf kanseri tedavisi gördüğünü söylediği belirtiliyor.


Times bu belgelerin, yetkililerin durumdan haberdar olduğunu ve Mladiç`in tedavisine göz yumulduğu anlamına gelebileceğini kaydediyor.

İddiayla birlikte Mladiç`in Batı`da daha iyi bir tedavi görebilmek için teslim olduğu ve tutuklamanın aslında bir gösteri olduğu dedikodularının arttığı söyleniyor.

Eski Belgrad Polis Müdürü`nün de Mladiç`in anlaşma için geçen Kasım`da yetkililerle görüşmelere başladığı yönündeki sözlerine de yer veriliyor.


Daily Telegraph, Avrupa Birliği Komisyonu`nun 2006-2010 arasındaki dört yılda özel jetler, lüks oteller ve partilere 9 milyon Euro`yu aşkın para harcadığını yazıyor.

Araştırmacı Gazetecilik Bürosu adlı kuruluşun elde ettiği rakamlara göre, komisyon üyelerinin seyahatlerinde kullandığı özel jetlere 7,5 milyon Euro harcandı.

Komisyon üyelerinin Papua Yeni Gine, Gana ve Vietnam gibi ülkelerde kaldığı, toplam 300 bin Euro`nun da partilere harcandığı belirtiliyor.


Amerikan Basını

Washington Post, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai`nin, NATO`ya, Afgan sivillerin evine bombardımana son vermesini emrettiğini yazıyor.
`Karzai`nin sözlerinin Başkan Obama`nın Amerikan askerlerinin Afganistan`dan ne kadar çabuklukta çekilmesi kararını etkileyebileceği belirtiliyor. Karzai yabancı askerlerin gece baskınlarına da son vermesini, tek başlarına operasyon kararı almamalarını, yollardan ve Afgan köylerinden uzak durmalarını da talep etti. Karzai yabancı askerlerin giderek işgal kuvvetlerini andırdıklarını da ifade etti ve Afgan halkının işgalcilerle nasıl başa çıkmaları gerektiğini bildiğini belirtti.`

New York Times, Başbakan Tayyip Erdoğan`ın Türkiye`nin çalkantılı siyasetinin üzerine çıkmayı başardığını ve yakında görevde ikinci onyılına gireceğini belirtiyor.

 

`Türkiye 12 Haziran`da sandık başına gitmeye hazırlanırken Erdoğan`ın alacağı çoğunluk oylarının ne kadar olacağı tartışılıyor. Ülke arap ayaklanması, kapasitesinin ötesinde dış politika uzantıları, Erdoğan`ın 8 yıldır görevde olmasının yarattığı laiklik gidiyor korkuları ile mücadele ediyor. Ancak Erdoğan`ı eleştirenler bile Türkiye`nin çok daha kararlı bir güç olarak yükselmeye başladığını kabul ediyor`

Los Angeles Times gazetesi Uluslararası Atom Enerjisi Dairesi`nin son Japonya raporuna yer veriyor. Raporda Japonya`nın tsunami tehditini doğru hesaplayamadığı belirtiliyor.

 

`Japonya`nın felakete verdiği yanıtı örnek olarak gösteren rapor nükleer santral tasarlayanların güvenlik operasyonlarını çok daha iyi koordine etmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Raporda Japonya`nın nükleer santrallerini tsunami tehditine karşı iyi koruyamadığı belirtiliyor`

Washington Times da ise Birleşmiş Milletler nüfus uzmanlarının tahminlerine göre dünya nüfusunun 2100 yılı itibariyle 10.1 milyara çıkacağı yazılıyor. `Bazıları bu rakamın gerçeği yansıtmadığını ve asıl nüfusun 2100 itibariyle 15 milyar olacağını iddia ediyor. BM`ye göre yakın geleckte her kadın ortalama iki çocuk doğuracak. Dünya nüfusunun bu yılsonunda 7 milyarı geçmesi bekleniyor. Uzmanlar 10 milyar kişinin gezegene geri döndürülemez zarar vereceğini belirtiyor`



Avrupa basını


Almanya`dan Avrupa`ya yayılan EHEC enfeksiyonu, Almanya`nın nükleer enerjiden çıkış kararı ve İtalya`da Başbakan Berlusconi`nin yenilgisiyle sonuçlanan yerel seçimler, bugünkü Avrupa basınında öne çıkan yorum konuları.

Almanya`nın EHEC bakterisine İspanya`dan ithal edilen salatalıklarda rastlandığını açıklaması, ardından İspanyol salatalıklarının yapılan tahlillerde temiz çıkması tepki çekti.

Fransız Liberation gazetesi, Alman makamlarını psikoz yaratmakla suçluyor:
"Gıda maddeleri hiçbir zaman günümüzdeki kadar kontrol altında ve sağlıklı değildi. Geçtiğimiz yüzyıllarda gıda zehirlenmeleri çok daha sık ve ağırdı. Günümüz toplumlarında ihtiyat takıntısı var ve risklerin sıfırlandığı bir hayat isteniyor. Yine de EHEC bakterisinin yayılması skandal niteliğinde. Alelacele ve temelsiz olduğu anlaşılan bir şekilde enfeksiyonun İspanyol sebzelerinden kaynaklandığı tahminini dile getiren Alman makamları bunun gerekçesini açıklamak zorunda. Enfeksiyon kendi ülkelerinden de kaynaklanmış olabilir. Bu psikoz yaratma politikası ekonomi için yıkıcı sonuçlara yol açar. Sağlık için etkileri ise daha da kötü olur."

Le Progres gazetesinin yorumu ise şöyle:
"Salatalık psikozu tüm Avrupa`yı sardı. AB ülkeleri arasındaki bölünmeyi pekiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda zaten zor durumdaki İspanyol ekonomisi için son darbe olma tehlikesini içeriyor. Madrid, Brüksel`e kabarık bir fatura gönderdi bile. Almanya`ya da çöpü boylayan tonlarca Endülüs salatalığı için `suçu ispatlanmadan herkes suçsuzdur` ilkesini hatırlatıyor."


İspanyol El Mundo gazetesi ise `Baş suçlu Almanya` başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor: "Ölümcül EHEC enfeksiyonuna İspanyol salatalıklarının yol açtığını söyleyip altı gün sonra ifadesini düzelten Hamburg eyaleti sağlık senatörünün sorumsuzluğu, İspanyol tarımına milyonlarca euroluk zarara ve ağır bir imaj kaybına mal oldu. Ama hâlâ bir özür bile yok. Krizin baş suçlusu Almanyadır. Merkel hükümeti, AB`nin ilgili protokollerini ihlal eden Hamburg`daki makamlara haddini bildiremedi. AB de tam bir acizlik örneği sergiledi. İspanyol hükümeti ise kendi çiftçileri için etkin bir şekilde devreye girmede gecikti."

Almanya, 2022 yılına kadar nükleer enerjiden çıkış kararı nedeniyle de Avrupa basınının yorum sütunlarında yer alıyor.


Fransız Le Monde gazetesi, `Yalnız şövalye` başlıklı yorumunda Almanya`yı tek başına hareket etmekle eleştiriyor. "Almanya`nın nükleer enerjiden vazgeçme kararının ekonomik sonuçları Avrupa`nın diğer ülkelerini de etkileyecek olmasına rağmen, Almanya`daki tartışmalarda Avrupa hiçbir rol oynamadı. Avrupa`nın bu en önemli ekonomik gücünün yalnız şövalye olarak ortaya çıktığı tek konu nükleer enerji değil. İş o kadar ileri gitti ki, Almanya Sekizler Grubu zirvesi gibi uluslararası toplantılarda da kenara itilmiş bir görünüm sergiliyor. Euro krizi önemli bir örnek. Almanya kurtarma mekanizmasına en fazla parayı ödeyen ülke gerçi. Ama ortaklarına kendi koşullarını dayatabileceği düşüncesinde hiçbir şekilde haklı değil. Alman hükümet mensupları, Avrupalı meslektaşlarına hiç kulak vermedikleri hissi yaratıyor."


İtalya`da hafta sonunda yapılan yerel seçimlerde solun zaferi, Berlusconi hükümetinin geleceğiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. İtalyan Corriere della Sera gazetesi, muhaliflerin zaferinin garanti olmadığı yorumunda bulunuyor: "Seçimin sonucunu kutlamak tabii ki doğru. İtalya`da yeni bir döneme girildiği, şu an boğazına kadar çirkinliklere batmış İtalyan siyasetinin değişeceği umudu parıldıyor. Ancak Berlusconi`nin yenilgisinin yarattığı coşkuyu gereğinden fazla uzatmak sorumsuzluk olur. Çünkü bugünün galipleri için zafer geçidi garantide değil. Onları sonu belirsiz, zorlu bir çalışma süreci bekliyor. Umarız ülke için yeni bir yol açılır. Ancak bu seçimler, mutlu bir gelecek için garanti anlamına gelmiyor."


Salzburger Nachrichten gazetesi de İtalya`daki gelişmeleri konu alıyor:
"Seçim sonuçları, Roma`daki hükümetin yaptıklarına seçmenin artık seyirci kalmayacağı ve siyasîlerin iktidar oyunlarından usandığı şeklinde anlaşılıyor. Berlusconi`nin 2013 başındaki meclis seçimlerine kadar iktidarda kalabileceği düşüncesi pek çokları için bir kabus anlamına geliyor. Muhalefet, Başbakanlık için cazip bir seçenek ortaya koyarak Berlusconi`nin çöküşünü hızlandırabilir."

İLKHA

Bu haberler de ilginizi çekebilir