• DOLAR 32.545
  • EURO 34.952
  • ALTIN 2430.872
  • ...
Ekonomik Kriz Avrupa`yı Nereye Götürecek
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Hamza Çetin Haber-Analiz
 
2008’de Amerika’dan başlayıp, daha sonra Avrupa’ya sıçrayan ekonomik kriz, bütün tedbirlere rağmen sona erdirilemiyor. Aksine her geçen gün daha da derinleşiyor. Öyle ki nerdeyse bu krizden etkilenmeyen Avrupa ülkesi kalmadı. Krizin sebebini anlayamayan Avrupalılar, ona nasıl çözüm üretsinler. Hâlbuki Avrupalıların sistemle alakalı bazı gerçekleri kabul etmeleri gerekir ki çözüm üretebilsinler. Avrupa, dünyaya sisteminin çöktüğünü duyurmak istemiyor. Çünkü Avrupa, ekonomik, siyasi ve sosyal yapısıyla dünyaya özellikle de İslam âlemine model bir sistem olarak kendini takdim etmişti. Şimdi kalkıp kendi sisteminin çöktüğünü kabul etmesi elbette kendisinden beklenemez. Ancak herkes biliyor ki, Avrupa bu acı gerçeği itiraf etme konusunda geciktikçe kriz daha da genişleyip derinleşiyor. Ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Bu durumda Avrupa’nın önünde iki seçenek bulunuyor. Ya sisteminin çöktüğünü itiraf ederek buna göre çözüm üretecek ya da sisteminin çöktüğünü gizleyerek krizin içinde boğulup gidecektir.

AVRUPA EKONOMİK KRİZİNİN SEBEPLERİ
1- Avrupa da hâkim olan kapitalist sistem, “sürekli üretim ve buna karşılık daimi bir tüketim” üzerine bina edilmiştir. Bu sistemde tüketim ihtiyaç için değil, zevk ve nefsi tatmin içindir. Bu döngü ilelebet devam edemez. Çünkü bu döngünün devam etmesi için sürekli tüketicinin elinde kazandıklarından fazla para olması lazımdır. Bu da tüketicilerin borçlanmasına sebep olur. Tüketici kredileri, kredi kartları bunun için icat edilmiştir. Ama bu da bir süre sonra tüketicinin borç bataklığına saplanmasına sebep oluyor. Doğal olarak borç bataklığına saplanan tüketici bu sefer tüketmemeye başlıyor. Bu sistemde tüketim olmayınca üretim durur. Üretim durunca işsizlik ortaya çıkar. İşsizlik de büyük toplumsal sorunlara nihayet toplumsal patlamalara sebep olur.

2- Avrupa ekonomik sisteminde üretilen her mal mutlaka satılmalıdır. Satılmasa ya üretim durur ya da stok oluşur. Üretimin durması işsizliğe; stokun oluşmasıysa şirketlerin zarar etmesine sebep olur. Her ikisi de ekonomik krizi tetikler.

3- Avrupa’da ekonomik kriz hem şirketleri hem de devletleri etkiliyor. Şirketler krize girdiği zaman devletten yardım ister. Peki, devletler bir bütün olarak çökerse, onlar kimden yardım isteyecek. Avrupa’da doğal zenginlik kalmadı. Sadece sermaye birikimi var. Kapitalist sistemde sermaye çok acımasızdır. Her zaman kârlı ve güvenilir bir liman arar. Kriz ortamında sermaye daha fazla cimrilik yapar. Ailevi ve toplumsal bağlar zayıf olduğu için kriz ihtimali bile Avrupa’da krize sebep olur. Çünkü bu durumda insanlar para harcamıyor. Bu da üretim-tüketim dengesini bozarak krizi daha da derinleştiriyor.

4- Avrupa’da doğal kaynaklar tüketilmiş olduğundan ekonomi, ihracat ve vergi gelirlerine dayanıyor. Vergi gelirleri için üretim ve tüketim çarkını sağlıklı bir şekilde dönmesi lazım. Tüketici harcayacak parası olmadığında işletme üretim yapamaz. Üretimin azalması nispetinde devletin vergi gelirlerinde azalma olur. Böylece şirketleri vuran kriz bir süre sonra devleti vurmaya başlar. Vergi alamayan devlet, şirketleri kurtaramaz, üretim yapamayan şirketler de devlete vergi veremez. Böylece bu kısır döngüde ikisi de birbirini yer. Tabi bu durumda orta sınıfın ve işçilerin durumlarını anlatmaya gerek yok. Onlar zaten bu krizin ilk kurbanları olarak bedeli ödemiştir.

5- Eskiden sistem, vergi gelirlerindeki azalmayı ve buna benzer aksaklıkları sömürgelerden elde ettiği gelirlerle telafi ediyordu. Artık Avrupa, doğrudan sömürgecilik yoluyla bu tür bir gelir kalemine sahip değil. Bu da krizden çıkmasını adeta imkânsız kılıyor. Çünkü Avrupa’nın zenginliği doğal kaynaklara değil sanayi üretimine dayanır. Bu da yukarda bahsettiğimiz şekilde sistemin krizi aşmasını adeta imkânsız hale getiriyor.

KRİZ AVRUPA’YI NEREYE GÖTÜRÜYOR
Avrupa’nın dünyaya sunduğu “Model yaşam” bu krizle birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Çünkü Avrupa’nın dünyaya sunduğu modelde ekonomi işin en önemli sacayağıdır. Ekonomisi zayıf bir Avrupa model olma iddiasını tamamen yitirir. Çünkü Avrupa sürekli ekonomik gelişmişliğini öne sürerek sisteminin gücünü ve doğruluğunu ispat etmeye çalışıyordu.

Avrupa’da idealler ve değerler güçlü bir ekonomi olmadan bir anlam ifade etmez. Bu nedenle ekonominin çökmesi demek Avrupa yaşam modelinin çökmesi anlamına gelir. Daha önce ekonomik gelişmişlikten dolayı Türkiye’yi üyeliğe kabul etmeyen Avrupa, şimdi Türkiye’yi istiyor. Ama bu sefer Türkiye bu konuda fazla hevesli değil. Demek ki Avrupa’nın cazibesi ekonomik gelişmişliğiyledir. Ekonomisi zayıf bir Avrupa’nın değerleri falan kimsenin umurunda değildir. Bunu gayet iyi bilen Avrupa, ekonomik krizin büyüklüğünü gizlemeye ve sonuçlarını geciktirmeye çalışıyor. Fakat bunun uzun süre böyle devam etmesi mümkün değildir. En sonunda sistem sadece ekonomik olarak değil siyasi ve sosyal olarak da çökerek, daha önce çökmüş olan Komünist sistemin akıbetine uğrayacaktır. Kim ne derse desin bu durumda Avrupa’nın ve dünyanın önünde İslam nizamına sarılmaktan başka bir yol kalmayacaktır.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir