-Ha ha ha haa.... Doğru söyledin heval. N`apıyorsun oğlum damda? Hava almaya mı çıktın? Havanı alırsın.

-... -Bakın hele! Tenezzül de etmezmiş hemşehrilerine. -...

–Konuşsana oğlum! Dilini mi yuttun?

-Defolun gidin işinize! Uğraşacak başka adam bulamadınız mı?

-Senden daha iyisini mi bulacağız. Hem boşuna tamir ediyorsun o çatıyı. Yakında o derneği başınıza yıkacağız. *****

Uğursuz, nursuz ve zalim bir kalabalık, bağıra çağıra, ağızlarında galiz küfürlerle dernek binasının önüne geldi. -Size buraları dar edeceğiz pis sofikler! Çıkıp gidin buralardan demedik mi size? -Çıkıp gidecek olan birileri varsa o da sizlersiniz. Bugüne kadar bu mazlum coğrafyaya zulüm, kan ve gözyaşından başka ne verdiniz? -Sus ulan, cevap verme. Oraya gelip de hepinizi köşeye sıkıştırınca böyle konuşamayacaksın. Aynı şahıs, şerli dostlarına seslendi: -Merdiveni getirin ulan! Bunların bu pis, uğursuz derneklerine çıkalım da görsünler bizim topraklarımızda Kur`an öğretmek ve milleti dine bulaştırmak neymiş. Merdiveni duvara dayayıp çıkmaya ve duvarlara benzin dökmeye başladılar. Yaparlar mıydı? Bir anlık düşünceden sonra zihinlerde hep "Evet" cevabı belirdi. Hele de emniyet güçleri haberi almasına rağmen doğru düzgün müdahale etmemişti ya. Bu o azgınları iyice şımartmıştı. Ve önceki gün çatıyı tamir eden yiğit ok gibi fırladı. Engel olmalıydı. Geçen yıllarda olduğu gibi Kur`an`a haince saldırmamalıydı bu hainler. "Kur`an-ı Kerim... Dinî kitaplar... Dernek... Kardeşler... Davran Ubeydullah! Senden başka kimse yokmuş gibi davran. Davran ki kardeşlerine zarar gelmesin. Davran ki onların acısını ve Kur`an`ın ayaklar altına alınışını görmeyesin. Yardım et n`olur Ya Rabb! Ayaklarımızı sabit kıl! Üzerimize sabır yağdır! Zalim kavme karşı bize yardım et..." Allahu Ekber tekbirleriyle inlerken dernek, bir kurşun isabet etti ona süzülerek. Canı hiç yanmadı, yarası sızlamadı. Buruk bir sevinç yaşıyordu sadece. Gazi olmuştu. Ve hastanede tüm müdahalelere rağmen bu hayata döndürülemedi. Daha güzel bir âleme gitmekmiş kısmeti demek ki.
Ey şehid! Mübarek kanınla çorak topraklar nasıl bereketlendi bir bilsen! Ayrık otu misali bu mübarek topraklara hırsla sarılan o meş`um güruhun nasıl zelil düştüklerini bir görsen! Mübarek kanın, bir sonun başlangıcı oldu ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Allahu Ekber! Rabbim! Bize şehitlerimizin yolunu sürdürmek ve zalimlerin sonunu görmek nasip eyle. Amin.

Sezgin Özbay / Ceyhan - Yaş: 27

 Not: Doğrugenc`e gelen yazılar imla tashihinden geçmeden olduğu gibi verilmektedir. Bundan dolayı imla hataları tamamıyla yazıyı gönderenden kaynaklanmaktadır.

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.