• DOLAR 32.592
  • EURO 34.796
  • ALTIN 2405.244
  • ...
Yüksekovalı Mazlumun Penceresinden Görülenler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Müfesirler ikiye ayrılır: Biri Kur’an hakikatlarını  kalemiyle, diğeri de  mazlum kanlarıyla izah ederler.. İbn-i Kesir kalemiyle;  İmam Hüseyn (r.a),  Ömer Muhtar, gibileri de kanlarıyla Hakk yolu izaha çalışmışlar. İkinci gruptakiler, şehidlik ünvanını da alırlar. Yakışır doğrusu. Bunların mesajları gittikçe anlaşılır, yayılır. Hakkari, Yüksekova’da  PKK/BDP komplosuyla vurulan Ubeydullah Durna da  ‘sadece Rabb’im Allahtır dediği için’ haksız yere  vurularak şehitler kervanına katılıp ilginç bir yerde ve zamanda  bölge karanlığının perdesini aralamakla,  kapanmaz bir pencere açmıştır.                                                                                                                                 

Şehitlerin,  dirilerin söz ve fiillerine diri bir yakınlarıymış gibi etki yapmalarının sırrı, ayetteki  ‘onlara ölüler demeyin’  İlahi emrindedir.  Onlar yere- göğe,  öteler, ötelerin ötesine şahid olmuşlardır. İmam Ali(r) ‘Gayb perdesi açılsa yakinim artmaz’ ayrıca ‘Ben ne cennet sevgisi, ne de cehennem korkusuyla Allah’a ibadet etmem.’ derken Hakk için olan bu karşılıksız sevdayı dile getiriyor. Şehidlik bir felsefe değil müessesedir. Kur’an Hakikatlarının fiille yazıldığı bu müessesenin her meslekten elemanları vardır. Ubeydullah Durna da  ümmet tarafından unutulmuş, ümmetin yetimlerinin yaşadığı Diyar-ı Ekrad’ın  mazlum ama mağrurlarındandı. Ümmetin ilgilenmediği coğrafyasında küfür, zulüm ve nifakın yerli-yabani ve yabancı karanlık eller toplum mühendisliği yapmaktadır.  Durna’nın mazlum kanıyla açtığı bereket ve nur penceresinden bakarak gördüklerimizi  şöyle sıralayabiliriz:

a- Doğu’daki (kürt kesim) İslami bilincin sesi ve çilesi  ilk defa farklı olarak Batı’da (türk kesim) duyulmuş; sönük de olsa ağıtı yakılmış, böylece öz eleştiri ve tevhid için önemli bir gelişme olmuştur.                                                                                                                                b- Durna, ‘boynundaki zalimin ayağını öpmemiş;  yüzüne tükürdüğü için şehit edilmiş  şehid-i mazlumlardandır.  c- Etkili ve yetkili statükonun  kan üzerine oynadığı  bölgede,  ‘İslam da şöyle diyor;’ diyen  bir nesil de vardır.     d- Bu Peygamber nesli, silah kullanmadığı halde; ‘terör, bölücü ve tehditkara’ rağmen statükoda hala birinci hedeftir.     e- Hedef alanlar, ‘medeniyete hayat hakkı tanımayan PKK/BDP ve kimi yetkili güçlerdir.

f- Olay ve sonrasındaki gelişmeler, etkili güçlerin bölgedeki geçmişte olan iç çatışmaların hala başlamamasından rahatsız olduğunu, başlaması için de çabaladıklarını kanıtlamakta; hükümet ise ilgisiz kalmaya devam etmektedir. 

g- PKK/BDP,  sükunet için çabalamamış aksine-geçmişi unutmuşçasına- başkasına hayat hakkı tanımamayı seçmiştir.        

h- Özelde Laik-Statükocu basın organları; genelde de muhafazakar basın organları olayı çoğu kez bilerek bazen de  bilmeyerek çarpıtmakta, zalim ve mazlumu karıştırmaktadır veya kolayına kaçıp duyarsız davranmaktadır.

i- İslami çevrelerdeki duyarsızlığa, kendi kitlelerince bir anlam verilememekte. Bu durum gelecekte, cemaatler arası ‘tevhide dönüşecek İslam baharı’na yönelik bir iç huzursuzluğun da göstergesi olamaya doğru gelişmektedir.  

j- Doğuda İslami veya insani yaşamanın bedeli olarak oluşan travma ve ağır yaralar şunlardır: Katledilenler, kaybolanlar, dullar, yetimler, mahkumlar, tutuklular, muhacirler, korkutulmuşlar, hakkını arayamayanlar, statükoya yaranmak için kendini inkarla kişiliksizleşip  dosta da düşmana da yaranamayanlar,.. Ayrıca, yine Cumhuriyet sonrası uygulamalarla; İslamı, Kürt halkının ayak ağı olarak görenler, fuhşu yayanlar, devletin imkânlarını maneviyata duyarlı Kürt fıtratını bozmak için kullanan etkili ve yetkililer, namlunun ucuyla konuşanlar... TV 6’da medrese geleneğinden beslenegelen Kürtçe yerine, ehliyetsizler eliyle çağdaşlık adına gelenekten kopuk yapmacık bir dil sunulmakta, resmi organlar eliyle adeta PKK/BDP zihniyetine hizmet sunulmaktadır. Cumhuriyet sonrası yozlaştırılan Türkçe’nin başına örülen çorabın aynısı Kürtçe’nin başına örülmek isteniyor. Giyim-kuşam hakeza. SODES, belediye bütçeleri ve makamlar niyeti tartışılan kişilerin etkisindedir.

k- Doğu’daki İslami bilinç arttığından; karşı cephe, tez üretemediği için, çözüm olarak dehşet yolunu seçmekte. 

l- Seküler düşünen bir Kürt kesimi türemiş, eskinin ikrah edilen “gavur, fılle (ermeni), Yahudi…” söylemlerini hayra yormakta; “ Vallahi Kur-an din-iman, seré péyxamber (peygamberin başına yemin olsun), sé telaq (üç talak)” gibi kavramları ise sıradanlaştırmaya çabalamaktadır.

m- Yüksekova olayında tahriklere gelmek medeniyet ve başarıya hizmet etmeyecektir. Durna’ nın mazlumiyeti daha şimdiden Doğu ve Batı’da faillerin emellerini boşa çıkarmış, manevi bir bayrak ve zafer hükmüne geçmiştir.

NOT: Ubeydullah Durna yüreklere işlenmiş ve yüreklerin sultanı olmuştur. Önceki yazımızda ilahi tevafuk; “durnalar yüksek uçar” demiştim de hemen sonrasında Ubeydullah Durna şehid edildi. Durnamız gerçekten yüksek uçtu. Şimdi de deriz ki: ‘Allı Durna’m bizim ele (Ahiret yurdu) varırsan/ Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle.”  Ağıtını da yakardım ey mazlum ama sen tahtına kurulmuşken yakışır mı(?!) Şefaatkar  ve  sabr-ı cemil olması dileklerimle.                

Şerif EMİN

Bu haberler de ilginizi çekebilir