• DOLAR 32.593
  • EURO 34.818
  • ALTIN 2421.01
  • ...
TESÇAĞ`dan Haber7 Yazarına Tepki
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
HABER MERKEZİ - Gaziantep`in Şahinbey ilçesinde bulunan Türktepe İlköğretim Okulunda sırf başörtülü olarak okula gitmek istediği için 8. Sınıf öğrencisi Sedanur Ağsu`ya okul idaresi tarafından uygulanan tecritten sonra kız çocuğunun darp edilmesi olayını; haber7.com yazarı Meryem Aybike Sinan, kendi köşesinde provokasyon olarak değerlendirdi. "Antep`teki müdürü asın gitsin!" başlıklı yazısında iddiaların odağındaki müdürü savunan Haber7 yazarına merkezi Diyarbakır`da bulunan Tesettüre Çağrı Platformu`ndan sert tepki geldi.
 
Basın kuruluşlarına "Meryem Aybike Sinan`a açık mektup" isimli bir mail gönderen TESÇAĞ, Sedanur Ağsu isimli kız çocuğuna okul idaresi tarafından yapılan zulmü görmeyen ve bunun bir provakasyon olduğunu dillendiren yazara, köşesine taşıdığı yazısındaki çelişkileri hatırlatarak bazı sorular yöneltti.
 
Mektupta, Sedanur Ağsu adlı öğrencinin inancı gereği örtülü okumak istediğinden, okulun müdüründen kantincisine kadar çok sayıda görevlinin zulmüne uğradığı dile getirildi. Yazarın yaptığının adalete sığmadığının ifade edildiği mektupta, "Yasakçı Müdürü savunarak onun dinlenmeden harcandığını söylüyorsunuz. Peki siz Sedanur Ağsu ve annesinin de dinlenmesi gerektiğini düşünmüyor musunuz? Sizin vardığınız karar adaletin neresine sığar? Sizin yaptığınız daha katmerlice ve seviyesizce bir yargısız infaz değil mi?" gibi sorulara yer verildi.
 
Haber7 yazarının kınandığı mektupta, yazarın başta bu olayın mağduru Sedanur Ağsu ve ailesi olmak üzere, olayı gündeme getiren ve başından sonuna kadar olayın takipçisi olan duyarlı STK`lardan ve Müslüman kamuoyundan özür dilemesi istendi. (Emrullah Araz - İLKHA)
 
İşte o mektup:
BASINA VE KAMUOYUNA
Meryem Aybike Sinan`a Açık Mektup

28 Şubat yasaklarını aratmayan başörtü düşmanı bir müdürü savunarak Müslüman kamuoyunu, olayı haberleştiren duyarlı basını ve söz konusu olaya muhatap körpecik yavrumuzu ve ailesini rencide ederek provokasyon ve fitne fesat çıkarmakla suçlayan Haber 7.com köşe yazarı `Meryem Aybike Sinan` adlı bayan yazara açık mektubumuzdur.
 
Malum olduğu üzere yıllardır Türkiye`nin birçok yerinde olduğu gibi Gaziantep ili, Şahinbey İlçesinde bulunan `Türktepe İlköğretim Okulu`nda da Sedanur Ağsu adlı kızımız, inancı gereği örtülü okumak istediğinden, okulun müdüründen kantincisine kadar herkesin gadrine uğramıştır. Üç hafta boyunca sınıfına alınmayarak zorunlu olan eğitim ve öğretim hakkı engellenmiş olarak bir odada kapalı tutulmuş, mahkum-cezaevi koşullarına maruz bırakılmıştır.
 
O ve ailesi ilçe milli eğitim müdürü dahil olmak üzere hakarete uğramış ve sonunda da müdür tarafından kışkırtılan bir grup erkek öğrenci tarafından bu kızımız dövdürülmüştür (Haberin detayları için:(http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Egitim-Yuvasinda-Nazi-Donemi-52333.html, http://www.ilkehaberajansi.com.tr/haber/tecrit-ve-hakaretin-sonucu-lince-vardi.html, http://www.ilkehaberajansi.com.tr/haber/basortusu-yasagi-doludizgin-devam-ediyor-2.html, http://www.ilkehaberajansi.com.tr/video/tecrit-ve-hakaretin-sonucu-lince-vardi-video-izle.html, )
 
Bütün bu olup bitenler ve zulümler sonucu anne ve kızın gözyaşları sel olup akmışken, siz tüm bunları görmezden gelerek gazetecilik ve yazarlık etik kurallarına göre mazlum ve mağdur bu kızımızın safında yer almanız gerekirken maalesef tersine bir tavır alarak, haddini çok çok aşan, 28 Şubat yasakçı yöneticilerini aratmayan ve kimin piyonu ve maşası olduğu belli olmayan müdürün avukatlığına soyunmuşsunuz.
 
Eğer kötü bir niyetiniz yoksa, sizi arayan öğretmen dostunuzun(!) yönlendirmesine kalarak, 28 Şubat Dönemi Yasakçılarından Kemal Alemdaroğlu, Nur Serter ve TBMM`de milletin oyuyla seçilen Merve Kavakçı`yı meclisten dışarıya attıran o çirkin sahnenin orkestra şefi Ecevit`ten, kızların başlarını zorla açtıran, onları okullarına sokmayan kolluk kuvvetlerinden farklı olmayan faşist zihniyetli bir idareciyi savunma gaflet ve yanlışlığı pozisyonuna girmeniz bir yana, görevleri sadece haklının yanında yer alan medya kuruluşlarını ve sivil toplum örgütlerini de hedef tahtasına oturtmuşsunuz.
 
Söz konusu yazınızda geçen ifadelerinizi tırnak içerisinde verdikten sonra size bazı sorular yönelteceğiz:
"Bu öğretmen dostunuzun anlattığı ile olay şu şekilde olmuş;

"Bu kızımız bu okula başka bir okuldan yine bu mesele yüzünden gelmiş. Yani nakil geldiği okulda da böyle bir vaka yaşamış! Sınıfa başörtülü girmek istemiş, sınıftaki öğretmeni sınıfa "kılık kıyafet yönetmeliğinden mütevellit" başörtülü giremeyeceğini belirtmiş. Öğrenci ısrar edince doğal olarak okul rehberlik servisine gönderilmiş ve orada o sırada kahvaltı yapan rehber öğretmenle birlikte bir de oturup kahvaltı yapmış. Asıl mesele böyle iken medyada bu hale nasıl getirildi ve masum bir okul müdürü nasıl da linç edildi açıkçası üzerinde tartışmamız gereken bir vaka.

Bir kere ilk ve orta öğretim kurumlarında "Kılık Kıyafet Yönetmeliği" olduğunu ve bunun bütün idareci, öğretmen ve öğrencileri bağladığını belirtelim. Bir öğrencinin canım böyle giyinmek istedi diyerek sınıfa başörtülü, sakallı veya mini etekli ve kotlu girmesi yasaktır.

Diyelim ki müdür izin verdi ve görmezden geldi!

O zaman ne olacaktı biliyor musunuz? O vakit de karşı basında bu okulda öğrenciler sınıfa başörtülü giriyor ve okul müdürü suç işliyor adı altında haber yapılacaktı. Bu okul müdürü yine soruşturma geçirecekti. Yani iki ucu keskin bir bıçak olan bir alanda, zor ve meşakkatli bir alanda görev yapan bir insanın bu hususta kanunlara sığınmak dışında yapacağı bir şey yoktur.
Bu okul müdürü görevini yapmıştır.

Yani MEB`in "Kılık Kıyafet yönetmeliğini" uygulamıştır.

Ortada ciddi anlamda bir provokasyon olduğu açıktır. Ülkenin dört bir yanında bir takım fırsatçılar hiçbir meseleyi boş bırakmıyor ve her alanda fesat ve fitne çıkarmaya devam ediyorlar ne yazık ki.", diyorsunuz.
 
-Hanımefendinin dediği doğruysa kız başka okuldan nakil ise, bir kere bu okul yönetimin bu öğrenciye karışmaması lazım değil miydi?
-Bu okulun rehberlik servisindeki kahvaltı üç hafta sürecek kadar uzun mu sürmüştür? Zira okullar üç haftadan fazladır açılmasına rağmen bu kız çocuğu hala sınıfına alınmamıştır.
 
-Eğer söz konusu ettiğiniz uygulama İlköğretim`de uygulanması gereken "Kılık Kıyafet Yönetmeliği" ise bu yönetmelik sadece inancından dolayı -başka bir sebepten değil- giyinen öğrencilere mi uygulanır? Yoksa "eşek arıları delip geçer, bal arıları takılıp kalır" misali bu yönetmelik sadece başörtülüye mi uygulanır? En basitinden "Kılık Kıyafet Yönetmeliği"ne göre kız öğrencilerin siyah önlük giyip beyaz yaka takmaları gerekirken niçin uygulanmamaktadır?
 
-Diyorsunuz ki sakallı ve çıplaklar da girmeye çalışacaklar. Zaten yeteri kadar çıplak olanlar -gerek öğretmenlerden gerekse de öğrenciler olsun- yok mudurlar?
 
-Şimdi birçok okulda etekler diz üstü değil mi? MEB`te çalışan birçok bayan öğretmen makyajlı derse girmiyor mu? Acaba okullardaki tüm Öğretmen ve öğrencilerin kıyafetleri bu yönetmeliğe uygun mu? Acaba bütün bunlar cunta döneminden kalma söz konusu yönetmeliğin yasak kapsamına girmiyor mu? Ve inanca ters, geçmişte binlerce insanı mağdur eden ve etmeye de devam eden bu yönetmeliği savunmanın neresi insanidir?
 
-Ve müdür efendiye sahip çıkarken bu olayın bir provokasyon olduğunu iddia ediyorsunuz? Elinizde provakatör ölçer alet mi var? Sedanur Ağsu`nun ailesini tanıyor musunuz? Onun ve ailesinin inanç düzeylerini biliyor musunuz? Acaba o ve annesi sırf iş olsun diye mi, sizin ifadenizle provokasyon olsun diye mi böyle bir işe kalkışmışlar?
 
-Yasakçı Müdürü savunarak onun dinlenmeden harcandığını söylüyorsunuz. Peki siz Sedanur Ağsu ve annesinin de dinlenmesi gerektiğini düşünmüyor musunuz? Sizin vardığınız karar adaletin neresine sığar? Bu öğretmen dostunuz(!!!!) size bu değerli bilgiyi verdiği zaman sizin aklınıza hele bir de bu kızı ve ailesini, bunu basında böyle provakatif(!) bir şekilde işleyen basını da arıyayım sorayım diye bir fikir geldi mi? Sizin yaptığınız daha katmerlice ve seviyesizce bir yargısız infaz değil mi?
-Bazı fırsatçıların fitne ve fesat çıkarttıklarını söylüyorsunuz. Biz de "kem söz sahibine aittir", diyoruz. Siz, bu olaya duyarlılık gösteren kesimleri hangi vicdanla fitne ve fesad çıkarmakla suçluyorsunuz?
 
-Bu yasakçılara olan sevdanızın sebebi nereden geliyor? Zira 28 şubat sürecinde de bu yasağı aynı kanun yönetmelik zırvalarıyla savunmuyorlar mıydı?
 
-Hadi bu yasak var ve zavallı emir kulu, masum idareci(!) kanunlara sığınmaktan başka bir seçeneği olmadığı için kızı okula sokmama faşistliği gösterdi. Peki sizce 13 yaşında bir kızın dövülmesi nasıl bir anlayış ve vicdan? Yazınızda niye buna dair tek bir cümle yok. Yoksa sizce de dövülmesi doğru mu?
 
Meselenin başından sonuna kadar olayın takipçisi olan Tesettüre Çağrı Platformu (TESÇAĞ) olarak kamu vicdanını yaralayan bu yazınızdan dolayı sizi kınıyor, başta bu olayın mağduru Sedanur Ağsu ve ailesi olmak üzere, olayı gündeme getiren ve başından sonuna kadar meseleye sahip çıkmış ve bundan sonra da neye mal olursa olsun sahip çıkmaya devam edecek olan ancak sizin çirkin deyiminizle provokasyon, fitne ve fesad çıkarmak isteyen duyarlı STK`lardan ve Müslüman kamuoyundan özür dilemeye davet ediyoruz.

TESETTÜRE ÇAĞRI PLATFORMU(TES-ÇAĞ)
 
işte o yazı...

Bu haberler de ilginizi çekebilir