Said Nursi`den Anladığım Eksik Olabilir Ancak
Ali Bulaç, Said Nursi`nin siyaset hakkındaki görüşlerinden ne anladığını daha ayrıntılı bir şekilde yazdı
Önceki yazılarına gelen tepkileri de cevaplayan Bulaç, şu uyarıda bulundu: "Sözün bağlamını bilmeden beni `cahillik, iftira atmak, Üstad`ı anlamamak, gündemde kalmak istemek`le suçlayanlara Tabiat Risalesi`nin girişinden hazineler değerinde bir armağanım var: `Risale-i Nur`un mesleği nezihane ve nazikane ve kavl-i leyyindir.`
Bulaç`ın yazısı şöyle:
Siyasetten kaçabilir miyiz?
Abduh, Hasan el Benna, Yeni Said, Nedvi, Malik Binnebi ve bu çizgide yer alan ıslahatçı ve ihyacıların "siyasete ilişkin görüşleri"ni çoğu zaman yanlış anlıyoruz. Yaygın kanaate göre, sanki bu zatlar siyaseti bizatihi (liaynihi) kötü, dine ve dindarlara zarar veren bir meslek olarak görmüşlerdir.
Şüphesiz öyle değil. Onların yapmaya çalıştığı şey alem tasavvuru, akidesi ve ahlaki hayatı çökmekte olan Müslüman dünyanın ıslahı, ihyası veya İslam`la kendini yenilemesi (tecdit) işine çalışırken, işe siyasetten başlamasının yanlışlığına vurgu yapmaktır. Diğer dikkat çektikleri husus, siyaseti ilk sıraya koyanların bazılarının ve zaman zaman İslam`ın bütününü siyasete indirgemeleri hatasına düşmeleridir.
İşe "iman"dan başlanması bir tercihtir ve en doğru tercihtir. Ama bu siyasetin kendisini önemsizleştiren, gereksiz veya zararlı kılan bir tercih değildir. Kaçınılması gereken siyaset,
a) İslami değerleri referans almayan;
b) İslami idealleri ve ümmetin maslahatını, birlik ve gücünü hedeflemeyen;
c) Şahsi, zümresel, sınıfsal, grup, ulusal, etnik, mezhebi, salt dünyevi çıkar ve başarılar uğrunda dini istismar eden, dini araçsallaştıran siyasettir.
Elbette bu siyasetten ve Şeytan`dan Allah`a sığınmalıdır.
Üstad`ın, Yeni Said sıfatıyla işe "iman"la başlaması son derece doğru ve isabetli bir hattı harekettir. Zira imanını kaybetmiş bir toplumun ne ahlakı, ne ameli hayatı ne idealleri İslami olur. Üstad`ın "Şeriat`ta yüzde 95 ahlak, ibadet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde 5 siyasete mütealliktir" sözünü "söyleyen, muhatap, maksad ve makamı demek olan zamansal bağlamı"nı göz önüne almayıp pozitivizm etkisindeki aydın selefiler gibi tamamen literal alacak olursak, Üstad`ın İslamiyet`i 20 ana dilime ayırdığını ve ancak 1`ini siyasete tahsis ettiğini düşünürüz. Oysa hadis ilmindeki "terğib ve terhib"de kullanıldığı üzere, müjdeleme-teşvik etme-özendirme veya korkutma-caydırma-vazgeçirme amaçlı olarak "kesretten kinaye" ifadeler kullanılır. İfadeler elbette mübalağa sigasıyla gelirler. "Şunu yaparsan 70 bin sevap kazanırsın" gibi. Üstad`ın burada kullandığı "yüzde 5" aynı çerçevede "kılletten kinaye"dir. Benim şahsi kanaatim öyledir, ben öyle anlıyorum. Eksik ve yanlış olabilir.
Durum bu merkezde olmakla beraber, bugün çok yönlü, rafine ve nüfuz edici-yaygın hakimiyet alanı içinde yaşadığımız modern devlet, dini hayatını özgürce yaşamak isteyen veya şiddet ve zor kullanmadan ideallerini gerçekleştirme mücadelesi verenlere "yüzde 1 siyaset"le yetinme imkanı vermiyor. Bana göre, yüzde 1`lik siyaseti ihmal edebileceğimizi kabul ettiğimiz andan itibaren, dinin asıl-ana gövdesi addettiğimiz iman, ahlak, ibadet ve zarurat-ı diniye olan yüzde 99`luk muamelatı da farkında olmaksızın modern devletin düzenleme ve belirleme gücüne terk etmiş oluyoruz. Üstad ve çağdaşlarının siyaseti geri plana ittikleri dönem ile bugünkü dönem arasında mahiyet farkı var, aslında modern ulus devletin ilk teşekkül aşamalarından itibaren bu böyleydi, ancak bizim zihin iklimimize intikali ancak yeni hissedilmeye başlandı. Şartlara bağlı illetler tamamen değişmiş bulunmaktadır.
Siyaset sosyolojisi siyasetin toplumsal bağlamını ele alır. A. Orum`a göre, siyaseti belirleyen toplumsal şartlardır. Toplumsal diğer olaylar siyaseti etkiler, siyaset tarafından etkilenir. Bu böyle olmakla birlikte bilim, teknoloji, iletişim, ulaşım, yoğun kent hayatı, yasama meclislerinin giderek güç kazanması ve planlama marifetiyle siyaset toplumu belirlemeye başlamış bulunuyor. Gücü yeterse toplum siyaseti etkilemek istiyor. STK`ların etkinliğinin artması, yerel inisiyatifler, marjinal grupların daha çok çıkan sesi, karar süreçleri üzerinde katılım arzuları, anayasalara getirilmek istenen istisnalar modern toplumda giderek boğucu hale gelen siyaset ve liberal devletin müdahaleciliğine karşı görece özerk-sivil alan arayışını ifade ederler. Kısaca öyle bir döneme girdik ki "siyasetten kaçamıyoruz."
Zeyl: Sözün bağlamını bilmeden beni "cahillik, iftira atmak, Üstad`ı anlamamak, gündemde kalmak istemek"le suçlayanlara Tabiat Risalesi`nin girişinden hazineler değerinde bir armağanım var: "Risale-i Nur`un mesleği nezihane ve nazikane ve kavl-i leyyindir."
risalehaber