• DOLAR 32.577
  • EURO 35.045
  • ALTIN 2438.444
  • ...
Bulaç`ın Said Nursi Dikkatsizliğini Yakıştıramadım
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bugün gazetesi yazarı Hüseyin Yılmaz, Ali Bulaç`ın Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili yazılarını "Bulaç, Bediüzzaman’ı tanımıyor" şeklinde değerlendirdi. İslamcılık ile başlayan yorumlar Bediüzzaman etrafında şekillendi. Zaman yazarı Ali Ünal`ın Bulaç`ı eleştirmesinden sonra iki yazı kaleme alan Bulaç, son yazısında da Said Nursi ile değerlendirmelerde bulunmuştu. Bugün yazarı Yılmaz son yazosona cevap verdi:

Ünal haklı: Bulaç, Bediüzzaman’ı tanımıyor!..

Bir müddettir Zaman’ın iki yazarı arasında cereyan eden bir kalem ve düşünce mübârezesini göz ucuyla tâkib ediyorum... Önce Ali Bulaç, en çok bildiği, en çok iddia taşıdığı bir mevzuda sadece şerh ve izaha değil, iknaa da çok muhtaç bir boşluğa düştü. Bulaç’a göre:

“Geri kalışımızın sebebi dinimiz değil, onu tarihte yanlış anlamamızdır. Bunda gelenek, örf ve âdetler; özellikle tasavvuf, bid`at ve hurafeler; donmuş fıkıh, içtihat kapısının kapanması; Meşşailik yerine Eş`raliğin revaç bulması, Mutezile`nin mahkûm edilmesi, Gazali`nin filozoflara indirdiği ağır darbe; saltanat rejimleri vs. rol oynamıştır. Cemaleddin Efgani`den Abduh`a, Mehmet Akif`ten Muhammed İkbal`e, S. Ahmet Han`dan Said Nursi`ye kadar neredeyse herkes böyle düşünür.”

Bulaç’ın talihsizliği, küçücük bir torbaya olabildiğince çok şey doldurma hevesine mağlûb düşmesi idi. Diğerleri her ne ise de, günümüzde her seviye ve kademede milyonlarca şâkirdi bulunan, geniş kitlelerin teveccühüne mazhar olup rehber olmuş Üstad Said Nursî’den bahsederken daha dikkatli olmalıydı. Uzun yıllar Risâlelerin tedkik ve tahkikiyle ömürlerini taçlandırmış ilim ehli Nur talebelerinden sarf-ı nazarla Bediüzzaman hakkında keskin hükümlerde bulunmanın bir bedelinin olacağını hesaba katmalıydı.

Nitekim aynı gazetenin bir başka yazarı adaşı Ali Ünal’dan sert bir itiraz geldi. Bulaç’ın Risâle-i Nur hareketinin İhvan-ı Müslimin hareketinin tesirinde kaldığını söylemesine de kızan Ünal, “Ali Bulaç, kusura bakmasın, fakat Bediüzzaman`ı tanımadığını ne yazık ki başka yazılarında da ortaya koyuyor” diyerek Bulaç’ın yukarıya aldığımız toptancı hükmüyle devam ediyor.

Doğrusu Ünal’ın, “Ali Bulaç Bediüzzaman’ı tanımıyor” hükmünü ağır bulmuş, Bulaç’ın Üstad ile ilgili hatâ ve eksiklikleri bu ağır hükme menşe olamaz, diye düşünmüştüm.

Bulaç, adaşının bu sert çıkışını kendisine çok da yakıştırdığım bir yumuşak üslûbla savuşturmaya çalıştı. Cevabî yazısının başlığında arzusunu net bir şekilde ifâde eden Bulaç: “Yıldızlarımız Çarpışmaz!”diyordu.

Doğru, semâdaki yıldızlar gibi İslâm âleminin de yıldızları çarpışmamalı... İstisnâlarına rağmen doğru ve yerinde bir hükümdü.

Lâkin Bulaç, mevzua “Şeytan ve siyâset” başlıklı bir makale ile yeniden dönüş yaptı. Üstad ve Abdüh’ün siyâsetten istiâzelerini makelesine mevzu edinen Bulaç, tahlillerinde büyük çapta haklı... Şart ve zamana taalluk eden hükümlerde, değişen şartlar hükmü de ya değiştirir, ya da büsbütün kaldırabilir. Ancak sadece siyâset mevzuunu ele alıp "Bu, bize Üstad`ın fikir ve hükümlerinin ebedi ve evrensel değil, tarihsel-dönemsel olduğunu gösterir." gibi fevkâlede iddialı ama yanlış bir netice çıkarmak Bulaç için ciddi bir talihsizliktir...

Üstad’ın göz kamaştırıcı zengin düşünce dünyâsını nisbeten çok arızî olan siyâset mevzuundan hareketle bu kadar yanlış, bu kadar sığ bir hükümle ifâdeye çalışmak Ali Ünal’ın haklılığını teyid eder: “Bulaç, Bediüzzaman’ı tanımıyor!”

Ali Bulaç, Üstad’ı tanısa idi, düşünce dünyâsının yüzde doksan dokuzunun ebedî ve cihânşümûl olduğunu görebilirdi. Üstad’ı tanısa idi, zaman ve şartlar ile bağlı olmayan, herhangi bir zaman veya herhangi bir coğrafyanın salâbetini sarsamayacağı bu düşünce hisarını cüz’i, ve arızî bir hakîkati teşmil ederek yıkmaya kalkışmazdı.

Âcizâne Bulaç’a tavsiyem; Risâle-i Nurları daha bir dikkat, daha bir gayret ve daha bir istifâde kasdı ile okumasıdır. Yoksa hem ikide bir başını bir kayaya vurup dağıtmaktan kurtulamayacak, hem de Nurların büyük feyiz ummanından mahrûm kalacaktır. Açıkçası bu kadar dağınıklık ve dikkatsizliği de Bulaç’a yakıştıramıyorum. İşin bu tarafı, bir dostun elem ve hüznünü teşkil ediyor, o da bahs-ı diğer...

risalehaber

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir