• DOLAR 32.541
  • EURO 34.899
  • ALTIN 2426.103
  • ...
 Dinle Savaşılmaz!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Avrupa ve Asya’daki topraklarıyla dünyanın iki ucunu birbirine bağlayan Rusya’da Avrupa ve Asya müftüleri olmak üzere iki müftü bulunuyor. İslam dünyasının ilk sosyal paylaşım ağı olan Salamworld’ün davetlisi olarak İstanbul’a gelen Tataristan Türkü Nafiullah Aşirov’la sorumlusu olduğu Asya’yı ve dünya Müslümanlarını konuştuk.

Papa II. Jean Paul, 1999 yılında yaptığı bir konuşmada “Birinci bin yılda Avrupa’yı Hıristiyanlaştırdık. İkinci bin yılda ise Amerika ve Afrika kıtalarını Hıristiyanlaştırdık. 3’üncü bin yılda ise hedefimiz Asya’dır” demişti. 2012 yılındayız, bugün geldiğimiz noktada Papa’nın bu demeci etkisini gösterdi mi?

- Etkisini gösterdiğini söyleyebiliriz. Asya’nın muhtelif coğrafyalarında Katoliklerin çeşitli kiliseler açtığını görebilirsiniz. Aynı şekilde misyonerlik çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyorlar. Bu hiç şüphesiz onların bu bin yılda Asya’nın Hristiyanlaştırılmasına büyük önem verdiklerini gösteriyor.

Vatikan eksenli çalışmaların yanında Ortodoks Hıristiyanlar da Asya ülkelerinde faaliyet gösteriyorlar. Belli ki Hıristiyanlar, Papa’nın sözlerini emir telakki ediyorlar.

“BİZ DE TEBLİĞ YAPIYORUZ”

- Peki sizler Rusya’daki Müslümanlar başta olmak üzere Asya Müslümanları olarak ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

- Elhamdülillah, Hıristiyanların çalışmaları bizleri korkutmuyor. Onlar nasıl ki dinlerini anlatıp misyonerlik yapıyorlarsa biz de dinimizin tebliğini icra ediyoruz. Tabii ki imkanlarımız Hıristiyanlarla kıyaslanmayacak kadar az ama bu çalışma yapmayacağımız anlamına gelmez. Çin’de, Japonya’da ve Asya’nın pek çok ülkelerinde camiler, İslam kültür merkezleri inşa ediliyor. Dergiler basılıp gazeteler çıkartılıyor. Papa, Asya’nın Hıristiyanlaştırılacağını söylemiş ama biz Müslümanlar olarak Asya’da kalıcıyız.

İSLAM, DÜNYANIN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK

- Peki dünya genelinde İslamın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Müslümanlar bugün Asya’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar organize bir şekilde çalışıyorlar. Bir buçuk milyarlık bir İslam aleminden söz ediyoruz bugün. Rusya’da en dinamik gençler Müslüman gençler. Olimpiyatlarda yarışan gençler bile ekseriyetiyle Müslümanlar arasından seçiliyor. Çünkü bu gençlerin pek çoğu sigara, içki kullanmıyor ve ahlaki çöküntü yaşamıyorlar. Ümit vaadeden bir gençliğimiz var. Batının yaşadığı ahlaki ve ruhi bunalımları İslam dünyası olarak çok daha küçük ölçekte yaşıyoruz. Bu da İslamı hayatımıza daha fazla hakim kılmamızla alakalı. Nihayetinde dünyanın geleceğinde İslamın çok daha büyük bir rol oynayacağını söyleyebilirim.

“İSLAM DÜNYASINI İTTİHAD-I İSLAM BİRLEŞTİRİR”

- Asya’daki Müslümanların bir takım sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Patani’den Arakan ve Urumçi’ye kadar bu sıkıntıların çözümü hakkında neler söyleyeceksiniz?

- Asya’daki Müslümanlar sıkıntılarını maalesef kendileri çözecek durumda değiller. Özellikle yoksulluğun had safhada olduğu Güneydoğu Asya’da bu durum daha da içler acısı. Myanmar’dan bahsediyoruz mesela; yönetim Budistlerin elinde ve Müslüman kardeşlerimizi diri diri yakıyorlar. Hindistan’dan Çin’e kadar Asya’nın pek çok ülkesinde Müslüman kardeşlerimizin pek çok sıkıntı içinde yaşadıklarını biliyoruz. Asya’nın genelindeki Müslüman kardeşlerimiz bir Türkiye’deki kadar, Avrupa’daki kadar imkân ve özgüven sahibi değiller. Bu durumda İslam dünyasının adım atması gerekiyor. İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıyor ama maalesef bir sonuç çıkmıyor. Arap Birliği toplanıyor, sonuç çıkmıyor. Amerika kimseye sormadan Irak’a girdi, Libya’ya girdi, Afganistan’a girdi, dediklerine göre diktatörlerden kurtarıyorlar insanları. Ama biz Müslümanlar olarak adım atamıyoruz. Bu yüzden İslam dünyasının tam anlamıyla özgür olabildiğini söyleyemeyiz. Gerçek manada bağımsız bir İslam coğrafyasından bahsedemeyiz.

- Peki İttihad-ı İslam bu özgürleşmeyi sağlar mı?

- Pek tabii, ümidimiz de bu zaten... Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt İslam dünyasının en zengin ülkeleri... Peki bu ülkeler çıkardıkları petrol haricinde gerçekten özgürler midir? ‘De facto’ özgürlükten bahsedemiyoruz... Tarih incelemeleri yaptığımız zaman, Osmanlı döneminde halifenin diğer ülkelere nasıl başkaldırdığını biliyoruz. Yeri geldiği zaman sultan halifeler, ‘ülkeyi başlarına yıkmakla’ tehdit ettiler. Çoğu zaman halifenin bir tehdidi bile diğer ülkeyi korkutmaya yetti. Çünkü bir birlikten, tevhidden söz ediyoruz. Müslümanların birliği var! Müslümanların kolektif gücünden söz ediyoruz. Bu yüzden çıkış yolumuz sadece İslam birliğidir. İslam dünyasının özgürlüğünü de İslam Birliği sağlayacaktır. Hepimizin bu amaç doğrultusunda çalışmalıyız.

“TÜRKİYE İSLAMİZASYON YAŞIYOR”

- Özgürleşme doğrultusunda Türkiye’nin çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Türkiye, bir değişim olabileceği noktasında bir ışık açtı. Türkiye’nin yaşadığı değişimin örneklemeleri şu an Ortadoğu’da yaşanıyor. Mısır ve Tunus bunlardan sadece ikisi... Türkiye, özgürleşmenin bir ütopya olmadığını gösterdi. Türkiye bu açıdan İslam coğrafyasındaki ülkelere bir ümit ışığı oldu.

- Türkiye’nin şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Türkiye’nin bir İslam devleti olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama Türkiye, İslam dünyasının geneliyle Asya’dan Afrika’ya kadar ilgileniyor. Dünya Müslümanları da bu durumu takdir ediyor. Türkiye’nin içinden geçtiği durum da çok farklı. Türkiye dini noktada pek çok aşama katetti. Türkiye şu anda bir İslamizasyon devresinden geçiyor. İnsanlar daha fazla İslamlaşıyor. Daha önce yaşayamadıkları dinlerini şimdi çok daha huzurlu bir şekilde yaşıyorlar. Türkiye’nin bu “İslamizasyon” sürecini pürüzsüz bir şekilde atlatması gerekiyor.

“BİZDE KOMÜNİZM, SİZDE KEMALİZM!”

- Rusya’nın pek de gurur duymayacağınız komünist bir geçmişi var... Türkiye de aynı dönemlerde Kemalist ideolojiyle tanıştı. Siz bu iki ideoloji arasında paralellik kuruyor musunuz?

- Bu iki ideoloji belki pek çok noktadan benzeşiyordur ama hiç kuşkusuz en büyük benzerlikleri dinle alakalı tutumlarında yatıyor. Kemalizm ve komünizm, dine karşı savaş açtı. İkisi de özellikle İslama karşı acımasızca bir tutumda bulundu. Ama geldiğimiz noktada ikisi de bir çıkmaza girdi. Bakın, bu gün komünizm ve sosyalizm bütün dünya coğrafyasında siliniyor. Komünizm kaç tane ülkede uygulanıyor? Belki Çin gibi bazı ülkelerde teorik olarak uygulanıyor. Kemalizmin de iflas ettiğini görüyoruz. Afrika’daki bazı diktatörler bir dönem Kemalizmi örnek aldılar ama yaşanan değişimle beraber Kemalizmin örnekliği de ortadan kalktı. Ama şunu söylemek durumundayım ki; Türkiye, geçmişte dinle karşı karşıya gelmesinden dolayı çok vakit kaybetti. Türkiye çok nesil kaybetti. Bir on sene geçmesi gerekiyor ki, dinine gerçekten sahip çıkan nesiller yetişsin.

“SURİYE KONUSUNDA RUSYA’DAN FARKLI DÜŞÜNÜYORUM”

“Ben Suriye konusunda Rusya’dan farklı düşünüyorum. Suriye’deki Müslümanların bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Doğru olan, insanî olan, İslamî olan tutum bu! Biz oradaki savaş ve katliama karşı nasıl sessiz kalabiliriz ki!”

“TÜRKİYE, SİBİRYA’DAKİ TÜRKLERLE BAĞINI KOPARMAMALI”

“Türkiye, Sibirya’daki Türkleri korumalı. Asya’nın pek çok yerinde olduğu gibi Rusya içinde de çok ciddi sayıda Türk yaşıyor. Türkiye’nin Rusya içindeki Müslümanlarla bağ kurması hem tarihi canlandıracaktır, hem de istikbale bir köprü kurmuş olacağız. Bizim Türkiye’yi takdirle izlememiz gibi Türkiye de Asya’daki Türklerle irtibat kurmalı.”

Yeni Akit

Bu haberler de ilginizi çekebilir