• DOLAR 32.513
  • EURO 34.951
  • ALTIN 2438.846
  • ...
Sayın Cumhur-başkanı`na Açık Mektup
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Erdal Şimşek`in "Cumhur-başkanı`na Açık Mektup" makalesini olduğu gibi veriyoruz
İşte o makale
Cengiz Çandar, tam 15 yıl sonra yine ikinci bir andıç-faşist operasyonu ile linç edilmeye çalışılıyor.
Tevafuka bakın ki 15 sene önce linç edilmek üzere kurtlar sofrasına atılırken kullanılan araç Şemdin Sakık’tı. Generaller, Sakık’ın ifadesine ekleme yapmış ve başta Cengiz Çandar olmak üzere birkaç yazar ve aydın linç etmişlerdi.
 
Ve yine ikinci bir linç operasyonu da Şemdin Sakık üzerinden yapılıyor.
 
Cengiz Çandar’ın görüşüne katılıp katılmamakta hepimiz özgürüz. Ancak, elinde kalem olan ve yaklaşık 40 yıldır bu ülkeye yazısı ile katkıda bulunan veya kendisini kalemle ifade etmeye çalışan bir yurttaşımızdır. Ve tabiidir ki düşünce özgürlüğüne inanan ve savunan herkes Cengiz Çandar’ın linç edilişine karşı durmalı ve mücadele etmelidir.
 
Özgür düşünce, adaletsizlik ve haksızlık nereden ve kimden gelirse gelsin karşı durmanın bir diğer adıdır.
 
Sayın Çandar’ın yazısından da anladığımız kadarıyla, olaydan haberdar olan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, kendisini arayarak olayla bizzat alakadar olacağını söyleyerek gönlüne su serpmiş.
 
Sayın Cumhurbaşkanının bu telefonu kuşkusuz ki özgürlükten yana olan bizlerin gönlüne serpilmiş bir sudur ve arkasının gelmesini sabırsızlıkla bekleyeceğiz.
 
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak bizler böylesi bir tablonun özlemi içerisindeydik. AK Parti hükûmetinden sonra yapılan ahlaksız, adaletsiz ve siyasi linçlere bizzat Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanının karşı çıkıyor.
 
Peki, bu yeterli mi? Elbette ki hayır. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı’nın mesleki büyüğümüz ve kaleminden başka elinde hiçbir gücü bulunmayan arkadaşımıza, dostumuza sahip çıktığı gibi tam 14 yıldır vücudunun yüzde 92’si felçli olarak cezaevinde tutulan Fikret Bayram’a karşı yapılan zulme sessiz kalması bizi ziyadesi ile kuşkulandırıyor.
 
Fikret Bayram’ın yargılandığı davanın yürütüldüğü dönemde Türkiye’de hukuk adına hiçbir şey yoktu. 28 Şubat darbesi ile yargı tamamen askerin içerisindeki bir çetenin kontrolüne girmiş ve muhalif olan herkesin hayatı karartılıyordu.
 
14 yıldır vücudunun yüzde 92’sini kullanamayan Fikret Bayram da 28 Şubat sürecinde mahkeme adlı zulüm makinelerinde öğütülen binlerce Türk vatandaşlarından sadece biri.
 
28 Şubat’ın en büyük mağdurlardan biri de Sayın Cumhurbaşkanının bizzat kendisidir. Kendisi de “brife edilmiş yargı”nın kurbanı olmuş, siyaset yaptığı parti yasaklanmış ve siyasi linçe uğramıştı.
 
Sayın Cumhurbaşkanı gibi özgürlük yanlısı olan ve“brife edilmiş yargı”nın ağına düşen her Türk yurttaşı gibi Fikret Bayram da bu anlayışın gadrine uğramış ve oldu-bitti bir anlayışla mahkûm edilerek felçli, yardıma muhtaç hali ile bu güne kadar cezaevinde hukuk ve kanunlar ayaklar altına alınarak tutulmaktadır.
 
Benim anlayamadığım, Sayın Cumhurbaşkanı Cengiz Çandar büyüğümüzle alakalı o melun linç teşebbüsünü daha haftasında duymasına rağmen Fikret Bayram’ın ve ailesinin 14 yıllık feryadını nasıl duyamamıştır?
 
Fikret Bayram’ın ailesi, defaatle Cumhurbaşkanlığı makamına raporları da ekleyerek dilekçe ile başvurulmuş. Ve yapılan hiçbir başvuruya cevap verilmemiş.
 
Ailenin yıllar süren Cumhurbaşkanlığı makamından cevap bekleme umutları tamamen yok olunca, feryatlarını basın ve kamuoyu önünde yapıyorlar aylardır.
 
Ne hikmetse, birçok basın yayın organlarında yer alan haber ve ailenin dilekçelerdeki feryatları Sayın Abdullah Gül’ün kulağına ulaşmıyor.
 
Fakat benim tanıdığım Sayın Gül, bütün feryatları duyar. Burada meşkûk bir durum var: Yoksa bu feryatlar özellikle Sayın Gül’ün kulağından kaçırılıyor mu? Bu konuya Köşk’ten gelecek bir cevap, kafamızdaki istifhamların tümünü sileceğinden kuşkum yoktur.
 
14 yıldır sadece Fikret Bayram değil, konulduğu koğuşlardaki mahkûmlara da büyük bir işkence yaşatılıyor. Çünkü Fikret Bayram, kendi imkânıyla oturamıyor bile. Oturması, giyinmesi, yemesi, içmesi, tuvalete gitmesi… Hepsini başkalarının yardımı ile yapıyor.
 
Ve yıllardır koğuş arkadaşları, görevleri olmadıkları halde bu insana bakıcılık yapmak zorunda. Bu durum, sadece Fikret Bayram’a değil, koğuş arkadaşlarına da yapılan bir haksızlık ve zulümdür.
 
Şimdi Cumhurbaşkanlığı makamının Cengiz Çandar’a yönelik yapılan linç girişiminde gösterdiği hassasiyeti 14 yıldır feryat eden Fikret Bayram ile ilgili gösterip göstermediğinin cevabını beklemek sanırım hem kamuoyunun hem de bizim hakkımızdır.
Erdal Şimşek / Milat
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir