• DOLAR 32.523
  • EURO 34.809
  • ALTIN 2435.632
  • ...
Müslümanların Hakları Anayasal Güvence Altında
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Coğrafi olarak dünyanın en büyük ülkelerinden biri olan Hindistan, yüzlerce etnik yapı, inanç ile sayısız farklı dil ve kültüre ev sahipliği yapıyor. Hindistan`a İslam 8. yüzyılın başlarında Arap tüccarlar aracılığıyla girmiş fakat ülkede Müslümanların etkinliği 12. yüzyıldan sonra başlamış. Hindistan`ın İslamiyet`in yayılmasında ve sevdirilmesinde Türk devletleri ve Türk boylarının bu bölgeye düzenlediği akınlarının ve bölgede "Horasan Eranleri" olarak bilinen Türkistanlı alim ve talebelerinin büyük katkıları olmuş.

İlk olarak 12. yüzyılda Gaznelilerle başlayan Türk-İslam Devletleri zinciri, Tuğluklular, Lodiler, Delhi Türk Sultanlığı ve son olarak Babür İmparatorluğu`yla 1858 senesine kadar devam etmiş. Bu tarihte İngilizlerin Babürlü devletini ortadan kaldırmasıyla Hindistan`daki 7 asırlık Türk-İslam hakimiyeti sona ermiş.

Ayrıca, Hindistan`da Müslümanlığın yayılmasında ve doğru bir şekilde algılanmasında, İslam dünyasında "Müceddid-i Elfi Sani" (ikinci bin yılın yenileyicisi) olarak tanınan ve 17. asırda yaşamış olan İmam Rabbani`nin önemli etkileri bulunuyor.

Din, Hindistan`da sosyal hayatının en belirleyici unsuru olarak dikkat çekiyor. Bütün dinler Hint kültürünün ayrılmaz bir parçası durumunda. Hintlilerin geneli için din, günlük işlerden eğitim ve politikaya kadar hayatın her safhasına nüfuz etmiş.

Parlamenter demokrasiyle yönetilen bir cumhuriyet olan Hindistan laik bir devlet. Bununla birlikte İslamiyet, Sihizm, Budizm ve Hristiyanlık gibi büyük kitlelerin mensubu olduğu dinlere, sayısız inança ve öğretiye ev sahipliği yapıyor.

Hindistan`ın özellikle bu ülkedeki Müslümanlar için bir diğer önemi, ilk insan ve peygamber olan Hz. Adem`in Hindistan`ın Serendip bölgesine indirildiği inancından kaynaklanıyor. Özellikle Hintli Müslümanlar, insanlığın Hindistan`dan bütün dünyaya yayıldığına inanıyor.

İnanç ve ibadet özgürlüğü devgüvencesinde

Ülkede en büyük dini azınlık olarak hayatlarını sürdüren Müslümanlar, Hint toplumunun ayrılmaz bir parçası. Müslümanlar genellikle kentlerde ya da kentlere yakın yerleşim yerlerinde yaşıyor. Kuzey kesimdeki Keşmir bölgesi ülkede Müslüman nüfusun en yoğun yaşadığı yer. Müslümanlar Delhi, Haydarabad, Mumbai, Kalküta, Çennai gibi büyük kentlerde varlıklarını hissettirecek çoğunlukta. Müslüman nüfus ayrıca ülkenin geneline dağılmış durumda. Genellikle ticaret, el sanatları ve hizmet sektöründe çalışarak hayatlarını kazanıyor.

Diğer din ve inançlarda olduğu gibi Müslümanların inanç ve ibadetler özgürlükleri de devlet tarafından anayasada güvence altına alınmış durumda. Ülkedeki nüfuslarına orantılı olarak Müslümanlar federal parlamentoda ve eyalet parlamentolarında temsil ediliyor. Müslüman siyasetçilerin devlet başkanlığına kadar yükseldiği ülkede cumhurbaşkanın yardımcılarından biri Müslümanlardan. Ayrıca Müslümanlara kamu görevi için ayrılmış bir kontenjan var.

Hindistan`da Müslümanlar medeni hukuk ve bazı örflerini uygulamada kısmen de olsa serbest bırakılmış. Fakat kamuya ait konularda anayasa ve yasalar önünde diğer din ve inançlarla eşit haklara sahipler.

İslam sanatının eşsiz örnekleri

Hindistan İslam kültür ve sanatının çok sayıda önemli eserine ev sahipliği yapıyor. İslam sanatının yüzlerce eşsiz örneğinin bulunduğu bu ülkede, başkent Yeni Delhi`de bulunan ve Türk Sultanı Kutubuddin Aybek tarafından inşa ettirilen 75 metre uzunluğundaki Kutup Minar (Kubbet-ül İslam), Hindistan`ın ilk İslami eseri olarak biliniyor.

Hindistan`daki en önemli İslam eseri ise, dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen ve Babürlü sultanlarından Şah Cihan`ın, eşi Mümtaz Mahal için yaptırdığı Taç Mahal. Ağra kentinde bulunan şaheser, insan gücüyle inşa edilmiş en güzel yapı olarak kabul ediliyor.

Ayrıca ülkede, taş ve ahşap işçiliğinin birbirinden güzel yüzlerce örneği olan camiler, saraylar, medrese ve türbeler ziyaretçileri kendilerine hayran bırakıyor.

Haber7

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir