Kıl Dönmesi Neden Oluşur?
Kıl dönmesi hastalığı Türkiye`de sık görülen bir hastalık. Özellikle erkeklerde kadınlara oranla 10 kat daha sık görülüyor ve kıl dönmesi hastalığı uzun süre oturan kişilerde ciddi sorunlara yol açabiliyor! Peki kıl dönmesi nedir tedavisi nasıl yapılır?
İSTANBUL - Avusturya Sen Jorj Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Erdal Kaleli kıl dönmesi ile ilgili birçok önemli noktanın altını çizdi.
Pilonidal Sinus (Kıl Dönmesi) Hastalığı Nedir?
Kıl dönmesi anlam olarak derinin dermis tabakasında oluşan kılın ilerlediği yolu şaşırarak ciltten çıkamayıp cilt altında uzaması halidir. Bu tarz kıl dönmesi kılın olduğu ve kökünden çekildiği vücudun her bölgesinde görülebilir. Bu tür kıl dönmesi daha çok batık veya kıl batması olarak tarif edilir. "Kıl dönmesi hastalığı" terimi alışkanlık olarak kuyruk sokumunda oluşan kıl yumağı için kullanılmaktadır. Ancak tamamen eski ve yanlış bilgilerden kalan bir isimdir ve yeni bir isim bulunmadığından hastalığı tam tarif etmemesine rağmen kullanılmaya devam etmektedir. Eski görüşte bu hastalığın doğumsal kaynaklı bir kist olduğu düşünülüyordu bu sebeple Kist Dermoid Sakral olarak adlandırılıyordu. Yeni görüşe göre bir kist değil ( kist : tam kapalı boşluk) bir sinüs (bir delikle açıklığı olan boşluk) olduğuna karar verilmiştir ve Pilonidal Sinüs adı kullanılmaktadır. Pilonidal`in literaratürdeki anlamı ``kıl yuvasıdır``.
Kıl dönmesi hastalığını kolaylaştıran faktörler nelerdir?
—Vücut kıllarının ve günlük dökülen kıl miktarının fazla olması,
—Derinin uzun süre nemli kalmasının kılların batmasını kolaylaştırması,
—Kalçalar çatlak ya da nedbe dokusunun olması,
—Uzun süre oturarak çalışmaya bağlı olarak burada cildin kan dolaşımının bozulması ve biriken kılların devamlı olarak bu bölgede yaralanmaya (travmaya) neden olması,
—Kötü hijyen; uzun sure bu bölgenin yeterince temizlenmemesidir.
Kimleri etkiler?
Şişmanlarda ve vücut kılları kalın ve sert olanlarda sık görülür. Genellikle 15-25 yaş grubunda görülür daha kıllı olmaları sebebiyle erkeklerde 10 kat daha sık görülür. Toplumda görülme sıklığı % 1 kadardır. 30 yaşından sonra kuyruk sokumu bölgesinin cildi kalınlaştığı için hastalık başlamaz, bu yaşta görülen vakalarda problemin daha önceden var olduğu ama tedavinin ertelediği düşünülür.
Belirtiler nelerdir?
Bazı hastalarda hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtiler küçük bir çukurdan büyük ağrılı bir kitleye kadar değişebilir. Berrak, koyu renkli ya da kanlı akıntı olabilir. Enfeksiyonla beraber kuyruk sokumu bölgesi kırmızı, hassas hale gelebilir ve pürülan akıntı olabilir. Enfeksiyon şiddetli olursa ateş, halsizlik ve bulantıya da yol açabilir.
Kıl dönmesi anlam olarak derinin dermis tabakasında oluşan kılın ilerlediği yolu şaşırarak ciltten çıkamayıp cilt altında uzaması halidir. Bu tarz kıl dönmesi kılın olduğu ve kökünden çekildiği vücudun her bölgesinde görülebilir. Bu tür kıl dönmesi daha çok batık veya kıl batması olarak tarif edilir. "Kıl dönmesi hastalığı" terimi alışkanlık olarak kuyruk sokumunda oluşan kıl yumağı için kullanılmaktadır. Ancak tamamen eski ve yanlış bilgilerden kalan bir isimdir ve yeni bir isim bulunmadığından hastalığı tam tarif etmemesine rağmen kullanılmaya devam etmektedir. Eski görüşte bu hastalığın doğumsal kaynaklı bir kist olduğu düşünülüyordu bu sebeple Kist Dermoid Sakral olarak adlandırılıyordu. Yeni görüşe göre bir kist değil ( kist : tam kapalı boşluk) bir sinüs (bir delikle açıklığı olan boşluk) olduğuna karar verilmiştir ve Pilonidal Sinüs adı kullanılmaktadır. Pilonidal`in literaratürdeki anlamı ``kıl yuvasıdır``.
Kıl dönmesi hastalığını kolaylaştıran faktörler nelerdir?
—Vücut kıllarının ve günlük dökülen kıl miktarının fazla olması,
—Derinin uzun süre nemli kalmasının kılların batmasını kolaylaştırması,
—Kalçalar çatlak ya da nedbe dokusunun olması,
—Uzun süre oturarak çalışmaya bağlı olarak burada cildin kan dolaşımının bozulması ve biriken kılların devamlı olarak bu bölgede yaralanmaya (travmaya) neden olması,
—Kötü hijyen; uzun sure bu bölgenin yeterince temizlenmemesidir.
Kimleri etkiler?
Şişmanlarda ve vücut kılları kalın ve sert olanlarda sık görülür. Genellikle 15-25 yaş grubunda görülür daha kıllı olmaları sebebiyle erkeklerde 10 kat daha sık görülür. Toplumda görülme sıklığı % 1 kadardır. 30 yaşından sonra kuyruk sokumu bölgesinin cildi kalınlaştığı için hastalık başlamaz, bu yaşta görülen vakalarda problemin daha önceden var olduğu ama tedavinin ertelediği düşünülür.
Belirtiler nelerdir?
Bazı hastalarda hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtiler küçük bir çukurdan büyük ağrılı bir kitleye kadar değişebilir. Berrak, koyu renkli ya da kanlı akıntı olabilir. Enfeksiyonla beraber kuyruk sokumu bölgesi kırmızı, hassas hale gelebilir ve pürülan akıntı olabilir. Enfeksiyon şiddetli olursa ateş, halsizlik ve bulantıya da yol açabilir.
Hastalık, birçok değişik tablo ile karşımıza çıkabilir. Hastaların tamamına yakınında, akut apse süreci diye tanımlayabileceğimiz ileri derecede ağrı, ateş, hassasiyet ile seyreden bir atak olur. Sıklıkla pürülan akıntı ve cerahat (irin) ile sonlanır. Apse dağıldıktan sonra kendiliğinden ya da tıbbi müdahale sonucu birçok hastada pilonidal sinüs gelişir. Sinüs cildin yüzeyinin altında uzanan, yüzeye bir ya da daha fazla küçük ağız ya da kanalla açılan bir boşluktur. Bu sinüslerin çok azı tedavisiz iyileşmesine rağmen hastaların çoğunun ameliyat olması gerekir. Kronik hastalık, şişme, ağrı ve akıntı ile seyreden ataklara neden olur. Bu durumu tedavi etmek için cerrahi tedavi her zaman gereklidir.
Kıl dönmesi hastalığı nasıl tedavi edilir?
Tedavi, hastalığın durumuna bağlıdır.
Akut Apse Gelişimine Neden Olan Kıl Dönmesi Hastalığı:
Akut apse varlığında, bir insizyon (kesi) yapılıp, pürülan materyalin, (irin - cerahatın) boşaltılması sağlanmalıdır.
Kıl dönmesi hastalığı nasıl tedavi edilir?
Tedavi, hastalığın durumuna bağlıdır.
Akut Apse Gelişimine Neden Olan Kıl Dönmesi Hastalığı:
Akut apse varlığında, bir insizyon (kesi) yapılıp, pürülan materyalin, (irin - cerahatın) boşaltılması sağlanmalıdır.
Kronik Kıl Dönmesi Hastalığı ve Konservatif Tedavi:
Tekrarlayan infeksiyon atakları, akıntıya neden olan olgularda genelde ameliyat önerilmektedir. Bazı kliniklerde ameliyat dışı konservatif (tutucu) yöntemler uygulanmaktadır.
Sklerozan Madde Enjeksiyonu, kavitenin koterize edilmesi, kriyoterapi, gümüş nitrat ve %80-90`lık alkol de bu amaçla kullanılabilir.
Bu yöntemlerin tedavideki başarısı sınırlıdır. Pek tercih edilen yöntemler değildir.
Tekrarlayan infeksiyon atakları, akıntıya neden olan olgularda genelde ameliyat önerilmektedir. Bazı kliniklerde ameliyat dışı konservatif (tutucu) yöntemler uygulanmaktadır.
Sklerozan Madde Enjeksiyonu, kavitenin koterize edilmesi, kriyoterapi, gümüş nitrat ve %80-90`lık alkol de bu amaçla kullanılabilir.
Bu yöntemlerin tedavideki başarısı sınırlıdır. Pek tercih edilen yöntemler değildir.
Kronik Kıl Dönmesi Hastalığı ve Cerrahi Tedavi:
Tekrarlayan enfeksiyon atakları veya devamlı akıntı olan vakalarda ameliyat düşünülmelidir. Her hastanın durumuna uygun yöntemi doktor hastasıyla tartışır ve doğru ameliyatın seçilmesine yardımcı olur.
Cerrahi Yöntemler:
1- Kıl Kistlerinin (Pilonidal Sinüsün) Açılması (Kistotomi),
2- Kıl Kistlerinin Açılması ve Kist Kenarının Cilde Dikilmesi (Marsupializasyon),
3- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Açık Bırakılması,
4- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Primer Kapatılması,
5- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Flep ile Kapatılması,
Son yıllarda Flep ameliyatı tercih edilmektedir. Oldukça etkili bir yöntemdir. Kist çıkarıldıktan sonra yaranın kapatılması özel bir yöntemle yapılır. Bunlara flep çevirme ameliyatları denir. Flep yönteminin pek çok avantajı vardır. Kıl kistleri ve bu kistlerin ağızları (sinüs, sinüs ağzı), enflamasyona uğramış olan cilt geniş olarak çıkarılabilmekte ve geride kalan boşluk sağlam dokularla gerilimsiz olarak kapatılabilmektedir. Ayrıca dikiş hattının vücut orta hattında olması önlenebilmektedir (vücut orta hattındaki yaralar geç iyileşmektedir). Değişik flep yöntemleri vardır. Hangi tipte flep uygulanacağına kıl kistlerinn yerleşimi (sinüsün şekli), komplike olup olmaması ve geride kalacak olan boşluğun şekline göre karar verilir. Fleplerin nüks oranları %0-5 arasında değişmektedir.
Tekrarlayan enfeksiyon atakları veya devamlı akıntı olan vakalarda ameliyat düşünülmelidir. Her hastanın durumuna uygun yöntemi doktor hastasıyla tartışır ve doğru ameliyatın seçilmesine yardımcı olur.
Cerrahi Yöntemler:
1- Kıl Kistlerinin (Pilonidal Sinüsün) Açılması (Kistotomi),
2- Kıl Kistlerinin Açılması ve Kist Kenarının Cilde Dikilmesi (Marsupializasyon),
3- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Açık Bırakılması,
4- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Primer Kapatılması,
5- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Flep ile Kapatılması,
Son yıllarda Flep ameliyatı tercih edilmektedir. Oldukça etkili bir yöntemdir. Kist çıkarıldıktan sonra yaranın kapatılması özel bir yöntemle yapılır. Bunlara flep çevirme ameliyatları denir. Flep yönteminin pek çok avantajı vardır. Kıl kistleri ve bu kistlerin ağızları (sinüs, sinüs ağzı), enflamasyona uğramış olan cilt geniş olarak çıkarılabilmekte ve geride kalan boşluk sağlam dokularla gerilimsiz olarak kapatılabilmektedir. Ayrıca dikiş hattının vücut orta hattında olması önlenebilmektedir (vücut orta hattındaki yaralar geç iyileşmektedir). Değişik flep yöntemleri vardır. Hangi tipte flep uygulanacağına kıl kistlerinn yerleşimi (sinüsün şekli), komplike olup olmaması ve geride kalacak olan boşluğun şekline göre karar verilir. Fleplerin nüks oranları %0-5 arasında değişmektedir.
Kıl Dönmesi Hastalığı Neden Nüksetmektedir?
İyileşme dokusunun (skar dokusunun) orta hatta olması, enfeksiyon, kılların yeterince temizlenmemesi, kılların yeniden yara yerine girmesi veya batması yarada iyileşme sürecinde ölü boşlukları kalmasıdır. Sonuç olarak, kıl dönmesi hastalığının tedavisinde ameliyatı yapan doktorun titiz çalışmasının yanında hastanın da hijyenik şartlara uyması gerekir. Hangi ameliyat yapılırsa yapılsın bu bölge düzenli olarak kıllardan temizlenmeli, her gün banyo yapılarak vücut kıllardan arındırılmalıdır.
Cerrahi Sonrası Tedavi Nasıldır?
Yara kapatıldı ise (primer veya flep ameliyatları) deri tamamıyla iyileşinceye kadar kuru ve temiz tutulmalıdır. Yara açık bırakıldı ise yarada oluşan sekresyonları salgıları ve akıntıları uzaklaştırmak ve yaranın alttan yukarı doğru iyileşmesini sağlamak için pansuman yapılması gereklidir. Bu dönemde ve iyileşme sonrasında kalça derisi temiz ve kılsız tutulmalıdır. Bu durum 30-35 yaşında kadar 2 ya da 3 haftada bir traş yapılarak ya da kıl dökücü kremler kullanarak sağlanmalıdır. (Yasir Çelik - İLKHA)
İyileşme dokusunun (skar dokusunun) orta hatta olması, enfeksiyon, kılların yeterince temizlenmemesi, kılların yeniden yara yerine girmesi veya batması yarada iyileşme sürecinde ölü boşlukları kalmasıdır. Sonuç olarak, kıl dönmesi hastalığının tedavisinde ameliyatı yapan doktorun titiz çalışmasının yanında hastanın da hijyenik şartlara uyması gerekir. Hangi ameliyat yapılırsa yapılsın bu bölge düzenli olarak kıllardan temizlenmeli, her gün banyo yapılarak vücut kıllardan arındırılmalıdır.
Cerrahi Sonrası Tedavi Nasıldır?
Yara kapatıldı ise (primer veya flep ameliyatları) deri tamamıyla iyileşinceye kadar kuru ve temiz tutulmalıdır. Yara açık bırakıldı ise yarada oluşan sekresyonları salgıları ve akıntıları uzaklaştırmak ve yaranın alttan yukarı doğru iyileşmesini sağlamak için pansuman yapılması gereklidir. Bu dönemde ve iyileşme sonrasında kalça derisi temiz ve kılsız tutulmalıdır. Bu durum 30-35 yaşında kadar 2 ya da 3 haftada bir traş yapılarak ya da kıl dökücü kremler kullanarak sağlanmalıdır. (Yasir Çelik - İLKHA)