• DOLAR 32.375
  • EURO 34.974
  • ALTIN 2325.621
  • ...
 Suçumuz Nedir?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Gözlerimi önüme dikerek sesli yığınlar arasından sessizce yürürken aniden duraksadım. Başımı önümden hafifçe yukarı doğru kaldırdığımda vücudum baştan aşağı titremeye başladı. Bu tüyler ürperten manzara karşısında daha fazla dayanamayıp başımı usulca önüme doğru eğdim. Yıllardan beri kıyıda köşede tiner çeken gençleri gördükçe içimde tarifi mümkün olmayan bir acı belirleyip dua etmekten başka bir şey yapamamanın acısını yüreğime gömerdim. Yeni Bosna metrobüsüne varmadan köprünün özerinde iki genç kız ile iki erkek herkesin gözü önünde tiner çekip birbirine küfürler savuruyorlardı.

 

Onların bu hallerine acırken gözümün önüne gündemden hiç düşmeyen kadın cinayetleri ile ilgili haberler geldi: “Otuz yıllık eşini öldürdü. Cinnet geçiren polis önce ailesini sonra kendini öldürdü. Doktor eşini astı. Yeni sevgilisi ile birlik olup eşini boğdu” diyerek devam eden haberler hakkında her gün bir şeyler yazılıp çizilirken hükümet ha bire kanun yetiştirme seferberliğine girdi ama sonuç hep ters yüz olup devam etti. Aslında bu sorunun kaynağını bulmak için çok gerilere gitmek gerekirdi.

 

1929 yılında Cumhuriyet gazetesi toplumu soydurtmak için şeytanca bir plan devreye soktu. O yıl ilk defa güzellik yarışması düzenledi. Yarışmada birinci seçilen Hicran adındaki kadının evli olduğunu öğrenince onu iptal edip on üç yaşındaki Feride Teyfik seçilir. Yaşının küçüklüğü hakkında yapılan eleştiriler özerine şu komik açıklamayı yapılır: “Fiziği yaşından olgundur” denilir.

 

O zaman çok az bir azınlık hariç bütün Müslüman bacılarımız çarşaflıydı. Bununla da yetinmeyip Bulgar ve Romen kızları getirilerek bale adı altında okullarda okutturup edepsizlik meşrulaştırılırken valilik ve hükümet konakları kapılarını bu edepsizlere sonuna kadar açmakla yetinmeyip bir de bunları beslemek için halka ek vergiler koydular. Bu sistem yıllarca sürdü. En son olarak 28 Şubat darbesi ile bin yıl sürecek dedikleri darbeyi yaptılar. O zamanlar İstanbul üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu ağzında salyalar akarak: “Başörtülü kızlar benim göz zevkimi bozuyor” diyerek ne kadar şehvetine düşkün olduğunu gösterirken laik kesim etrafta naralar atarak boş meydanda yıllarca at koşturmanın sevinci içinde ellerini ovuşturdular.

 

Darbeden sonra bekledikleri olmadı darbeye alkış tutan partiler tarihin karanlıklarına gömülürken özellikle Erdoğan’ının başörtüsü ile ilgili bütün yasakları kaldıracağı sözü sayesinde Ak parti iktidar oldu Dokuz buçuk yıl sonra nihayet 1980 darbesi ile göstermelik de olsa yüzleşmeye başladı. Ardından 28 Şubat ile ilgili tutuklamalar başladı. Başbakan yıllardan beri yerden yere vurduğu 28 Şubatçıları biranda savunur konuma geçip: “Bu dalgalar ile ülke boğulur” ayarını çekti. Ardından bize verilen cezaların dozu da artırıldı. Gaziantep’te Güllü Çevik bacımıza verilen iki yıl on ay ceza ile her kes şok oluverdi. Mustazaf-der kapatıldı. Başta gazetemizin yazarları olmak üzere on dört kişiye 132 yıl ceza istenmeye başladı.

 

Neden bu cezalar art arda geldi?


1929 Yılında atılan o temellere ters oldukları için. Minik kızlarını kısacık eteklerle okula göndermeyip Allah’tan korktukları için. Milyonları bir araya getiren derneği tehdit unsuru olarak gördükleri için. Düşünen bir Müslümanı karşılarında görmek istemedikleri için. Rejim bir daha Müslümanca hayat yaşayanlara keyfi cezalar verirken bu cezalardan hükümetin habersiz olduğunu söylemek kadar saçma bir şey olamaz. Şimdi anladınız mı devletin neden tinercilere karışmadığını? Yıkılan yuvalara neden çözüm bulamadığını?

 

Cuma Karakoç / İstanbul - Yaş: 27

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!

Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

 

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.

Bu haberler de ilginizi çekebilir