• DOLAR 32.352
  • EURO 35.12
  • ALTIN 2309.78
  • ...
Türkiye`nin Kanayan Yarası Cezaevleri Gerçeği
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Türkiye’de, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, mahkûmların hayatlarını kaybetmesi, mahkûmların ailelerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki illere sevk edilmesi ve insan haklarının hiçe sayılması ile gündeme geliyor. Cezaevleri ile ilgili toplumsal bir bilinç ve yeterli bir kamuoyu oluşmadığı için yapılan zulümler devam ediyor.
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve yapılan zulümlerle ilgili görüştüğümüz Mazlum-Der İstanbul Şubesi Başkan Yardımcısı ve Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Avukat Kaya Kartal, cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlalleri ile ilgili bilgi vererek cezaevlerinin sivil toplum denetimine açılıp cezaevi yönetmeliklerin elden geçirilip daha insani, daha hukuki şartlara uyarlanması gerektiğini söyledi.

CEZAEVLERİNDE ÇOK CİDDİ ZULÜMLER VAR
Avukat olarak bile cezaevine girmekte zorlandıklarını söyleyen Kartal, cezaevlerinde çok abartılmış güvenlik önlemleri olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Cezaevinden cezaevine değişen sıkıntılı uygulamalar var. Biz avukat olarak gidip hükümlü mahkûmlarla görüşmekte sıkıntı yaşıyoruz.
 
Mahkûmların avukatlarla görüşmesine sınır getiriyorlar. Oysa bizim avukat olarak bir sınırlamaya tabi tutulmamamız lazım. Bu, cezaevlerinin alabildiğince denetimsiz yerler olduğunu gösteriyor. Oraları denetleyebilecek en sivil unsur avukatlardır.
 
Ama avukatlar büyük zorluklarla cezaevlerine girebiliyorlar. Avukatların orayı denetleme imkânı da yok. Avukat odasında mahkûm veya tutuklu karşımıza geliyor. Onun anlattıkları ile sınırlı olmak üzere bir tahayyülümüz oluşuyor. Ama farklı cezaevleri ve farklı müvekkillerden edindiğimiz izlenimimiz cezaevlerinde çok ciddi anlamda zulümler olduğunu gösteriyor. Yemeklerden tutun sağlık imkânlarına kadar yaşanan problemler var. Sevk araçlarında yaşanan gayri insani durumlar var”

CEZAEVLERİ HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARIYOR
İnsanlara verilen ceza dışında cezaevlerinin sağlıksız koşullarından dolayı mahkûmların çok ciddi hastalıklara yakalandıklarını ifade eden Kartal, “Cezaevi hastalığı dediğimiz hastalıklar var, bağırsak hastalıkları, solunum hastalıkları gibi. Bunlar cezaevlerinin sağlıksız ve gayri insani olmasından kaynaklanan durumlar.
 
İnsanlar yıllarca ayağını toprağa basamıyor. Bu ne kadar insani bir durumdur? Mahkûmlar hep betonla ve demirle yüz yüze bırakılıyorlar. Her bir mahpus roman gibi hikâyelere sahip. Özellikle uzun süreli kalanlar çok ciddi problemler yaşıyorlar. Aslında insanların onurunu kırmak için bunlar yapılıyor. Bunların önüne geçmek için kamuoyu oluşturup bunu her yerde anlatmak gerekiyor” ifadelerin kullandı.

CEZAEVLERİNDE ISLAH DEĞİL, SİNDİRME POLİTİKASI VAR
Türkiye’de ceza politikası ve cezaevlerinin tamamen insanları sindirmek üzerine kurulu olduğunu dile getiren Kartal, “Cezaevleri de buna göre dizayn edilmiş.
 
Islah mantığı yok. Adli suçlar için düşündüğümüzde hırsızlıktan giren biri orda daha iyi hırsızlık yapmayı öğreniyor. Uyuşturucudan dolayı içeri giren dışarı çıkınca uyuşturucu ticareti yapacak bir düzeye gelmiş oluyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar tek başına hücrede tutuluyor. Tek başına hücrelerin mantığında cezaevlerinde disiplin suçu işleyenler hücreye konuluyor. Bu en fazla otuz gün olabiliyor.
 
Bir insanın bir aydan fazla tek başına bırakılması tıbbi olarak onda kalıcı hasarlara neden oluyor. Bu şekilde 20 yıldır cezaevinde yatan insanlar var. Bu artık insani sınırları zorluyor. Burada insanların onurları ve dirençleri kırılıyor insanlara zulmediliyor” diye konuştu.

İNSANİ BİR CEZAEVİ YÖNETMELİĞİ YAPILMALI
Cezaevi yönetmeliklerinin elden geçirilip daha insani ve daha hukuki şartlara uyarlanması gerektiğini belirten Kartal, Türkiye’de 20-30 yıl öncenin mevzuatı üzerinden bir cezaevi siyaseti yürütüldüğünü ifade ederek şunları dile getirdi: “Mevcut yönetmelik ve kanunlar 12 Eylül düzeninin getirdiği bir mantığa sahip, hem de 28 Şubattan kaynaklanan ağırlaştırmalar mevcut. Bakan, istediği kadar iyi niyetli olsun hiçbir anlamı yok. Çünkü cezaevinde müdür kraldır. Cezaevi müdürü neyi yapmak istiyorsa onu yapabiliyor.
 
Çünkü disiplin yönetmenliği cezaevi müdürüne her türlü yetkiyi veriyor. Maalesef Türkiye’de ciddi manada bir kamuoyu olmadığı için bu zulümler devam ediyor”

TÜRKİYE’NİN CEZAEVLERİNDEKİ KOŞULLARI DÜZELTME DERDİ YOK
“Cezaevlerinde gayri insani ve insan onuruna aykırı bir düzen kurulmuş durumda. Güvenlik uğruna insanların hakları ve hukukları feda ediliyor” diyen Kartal, “Türkiye’nin cezaevlerindeki koşulları iyileştirme gibi bir derdi olduğuna inanmıyorum. Adalet Bakanının böyle bir talebi de olabilir. Ama Adalet Bakanlığı bürokrasisinde kökleşmiş isimler var. Bu bürokrasi ve bu mantaliteyle bir düzenleme olacağına inanmıyorum. Türkiye’de ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ denilen aslında katliam olan hem solculara hem Müslüman mahkumlara ve adli suçlular dahil olmak üzere yapılan bir katliamdır. O dönemde görev yapan insanların hala görevlerinin başlarında olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

TOPLUM CEZAEVLERİ KONUSUNDA BİLİNÇSİZ
Mazlum-Der olarak cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklar ve hak ihlalleri ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini belirten Kartal şöyle konuştu: “Bu kapsamda cezaevi ziyaretlerimiz başladı ve devam ediyor. Cezaevi söyleşileri adı altında cezaevine girip çıkan insanlar ve yakınları ile ilgili söyleşiler yaparak cezaevleri ile ilgili toplumsal bir bilinçlenme oluşmasını istiyoruz. İlerleyen dönemlerde mektup kampanyaları ve kitap gönderme şeklinde kampanyalar yapmayı düşünüyoruz. Türkiye’deki cezaevlerinin durumunun ortaya konması anlamında rapor çalışmalarımız olacak”

BU MAHKÛMLAR DA  OLMASA CEZAEVLERİ NE GÜZEL YÖNETİLİR!
Cezaevlerini yöneten yetkililerin ve gardiyanların cezaevindeki mahkumlara insan gibi bakmayıp onları başlarına bela gibi gördüklerini ifade eden Kartal, cezaevindeki yönetici psikolojisini şöyle anlattı: “Cezaevleri tevkif evleri müdürlüğünden başlayarak gardiyana kadar bir mantalite problemi var. İçerdeki insana insan olarak bakmıyorlar. Yani mahkûmlar başlarına bela hatta “Bu mahkûmlar olmasa bu cezaevleri ne güzel yönetilir” diyecek türden insanlar bunlar. Türkiye’de klasik bürokrasi geleneğinin sözüdür bu.”

KENDİ ÇOCUKLARI OLSA BÖYLE YAPARLAR MI?
Cezaevlerini yönetenlerin mahkûmlara insani koşulları çok gördüğünü ifade eden Kartal, “Mahkûmları araçlara koyup ellerine kelepçe vuruyorlar. Van’dan İstanbul’a kadar getiriyorlar. O onayı veren görevliye ve Adalet Bakanına sormak lazım. Siz kendi çocuğunuzu bırakın uçağı otobüse bindirerek Van’dan İstanbul’a gönderir misiniz? Bırakın otobüsü uçağı, ellerindeki kelepçeleri bile çözmüyorlar. Yüzlerce kilometreyi elleri kelepçeli bir şekilde bu insanlara yolculuk yaptırılıyor. O kadar sağlıksız araçlar ki sevk araçları idrar ve kan kokuyor. Bu araçlarda insanlar eli kelepçeli bir şekilde günlerce taşınıyor” diye konuştu.

CEZAEVLERİ SİVİL TOPLUM DENETİMİNE AÇILMALI
Cezaevlerinin sivil toplum denetimine mutlaka açılması gerektiğine dikkat çeken Kartal, “Biz yıllardır cezaevinde sivil toplum denetimi olmalı diyoruz. Cezaevleri denetleme komisyonları var ama tamamı bürokratlardan oluşuyor. Bunlar cezaevlerinde yaşananları görmüyor. Cezaevlerinde neler yaşandığını en iyi avukatlar ve sivil toplum kuruluşları biliyor. Cezaevlerinin sivil denetime açılması gerekiyor” dedi.

İNSANİ HAKLAR YASALARLA SINIRLANDIRILAMAZ
İnsani temel hakların protokol, yönetmelik ve kanunlarla sınırlandırılamayacağına dikkat çeken Kartal, “Türkiye’de her şey kanunlara bakılıp yapılmaya çalışılıyor, bu doğru değil. Her şey kanunlarda olmaz. İnisiyatif kullanma olmalı, insanlık olmalı, değişen şartlara göre hükümlerin değişme durumu vardır.
 
Ama bunlar dönüp kanunda var mı? Yönetmelikte var mı? Diye bakıyorlar. Bazı hakları kanunlarla bile sınırlayamazsınız. Bunları Allah insanlara lütfetmiş. Ama bizde protokol ve yönetmelik bile olmayan kağıt parçalarıyla insanların hakları ellerinden alınıyor ve insanların mahremiyetine zararlar veriliyor, insanlar katlediliyor” diye konuştu.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir