• DOLAR 32.602
  • EURO 34.879
  • ALTIN 2498.367
  • ...
Kalp Kapak Ameliyatlarında Büyük Hizmet
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Dünyada sık rastlanılan kalp kapak problemleri arasında yer alan Mitral Kapak Yetmezliği, kalp ameliyatlarında çığır açan bir yöntem olan, MitraClip artık kısa sürede tedavi edilebiliyor.

Yakın zamana kadar sadece açık kalp cerrahisi yöntemi ile gerçekleştirilen “kapak değişimi” veya “kapak onarımı” bu yeni yöntemle artık 1 cm`lik bir kesiden kasık damarından girilerek yapılabiliyor.

Türkiye`de kamu hastaneleri arasında ilk kez bu yöntemi kullanarak 65 yaş üstü 4 hastayı hayata döndüren İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ekibi adına konuşan Başhekim Doç. Dr. İhsan Bakır`a göre yöntem kalp kapak yetmezliği çeken yüksek riskli hastalar açısından hayati önem taşıyor.

İlgili yöntemin hastanın yaşam kalitesi ve konforu açısından büyük faydalar sağladığını dile getiren Bakır, bu teknik ile açık ameliyat sırasında ortaya çıkan bir çok hayati komplikasyonun bertaraf edildiğini belirtiyor.

Yöntem hakkında bilgi veren Doç. Dr. İhsan Bakır, "Bu yöntem, özellikle açık kalp ameliyatı gerçekleştirilemeyen, kalbin kasılma fonksiyonu yani pompa kabiliyeti ileri derecede bozulmuş, ileri yaş hastalarda ve ağır solunum problemi çeken kalp yetersizliğindeki hastalarda başarıyla uygulanabilir" diyor.

MitraClip yöntemi ile kalp kapağının akciğere doğru geri kan kaçırmasının önlendiğini ifade eden Bakır, " Türkiye`de, kalp krizi geçirmiş ve buna bağlı veya çeşitli nedenlerle kalp yetersizliği tablosu sebebiyle kalbi çok büyümüş nerdeyse kalp nakline aday hale gelmiş, fakat 65 yaş üstü olduğu için kalp nakline de uygun olmayan bir hasta popülasyonu var. Beş sene içerisinde bu hastaların neredeyse %50 sini kaybetmekteyiz.

Bu hasta grubunun içerisinde yine azımsanmayacak bir grup hasta da ise mitral kapak kaçağına bağlı fonksiyonel kapasitelerinde ciddi bir gerileme ve nefes darlığı gelişmekte. Eğer biz bu hastalarımızı açık cerrahiyle ameliyat etsek, önemli bir yüzdesini ameliyat sırasında kaybedebiliriz. Türkiye`de bu grup hasta oranı gerçekten çok fazla. Bu tip hastalar genelde yüksek riskli oldukları için ilaçla tedavi edilmeye çalışılır. Kardiyolog arkadaşlarımız bunları diüretik dediğimiz idrar söktürücü veya kalbin kasılma gücünü artırıp, hızını yavaşlatacak ilaçlarla tedavi etmeye çalışırlar. Veya kalbi yeniden şekillendiren ilaçlar kullanırlar. Ancak ilaçta bir yere kadar işe yarar. Zira orada duran ve durdukça olumsuz etkisi hem kalbe hem diğer organlara daha az kan pompalanmasına neden olan bir problem var. Bu açıdan bu yöntem böylesi kısır döngü hastaların tedavi edilmesi açısından büyük kolaylıklar sağlıyor” şeklinde konuşuyor.

Hastanın kalbini kansız ameliyat ediyoruz

Doç. Dr. Bakır yöntem hakkında şu bilgileri veriyor: “Söz konusu yöntem Avrupa`nın en prestijli hastanelerinde uygulanan son derece başarılı ve güvenli bir girişim. Halk dilinde kansız ameliyat olarak da bilinen yöntemlerle aynı teknik kullanılıyor. Kasıktan girilerek kateter yardımıyla anjiyo yapar gibi kalbe ulaşıyoruz. Kalbin sağ kulakçığından sol kulakçığına geçilerek buradaki mitral kapağa ulaşıyor ve bu mandal yardımıyla her iki yaprakçığın serbest uçlarından yakalayarak, mitral kapakdan geriye kaçan kanı dolayısı ile de akciğerlere olan yükü azaltıyoruz. Bir nevi Mitral Kapak Yetmezliğinde kullanılan, anjiyo salonunda uygulanan minimal invaziv bir yöntem diyebiliriz

Ameliyattan sonra tüm hayati fonksiyonlar hızla düzelmeye başlıyor

Mitral Kapak Yetmezliği çeken hastaların çoğunluğu genelde nefes darlığı şikayeti ile doktora başvurur. Genelde hasta ‘Doktor bey ben bir kat merdiveni çıkamıyorum` yada ‘Artık evden dışarı çıkamaz oldum` yakınmasıyla bize başvuruyor. İleri kalp kapak yetmezliği yaşayan hastalar ciddi fonksiyonel kapasite eksikliği yaşadıkları için kişisel bakımlarını bile yapamaz, hatta tuvalete dahi gidemez hale gelebiliyorlar. Astım veya KOAH gibi akciğer kaynaklı hastalıkla mücadele eden hastalar da bu açıdan daha riskli gruptalar. Zira bu hastalar belirli bir zaman sonra kalp yetmezliği çekmeye başlıyorlar. Kalbi büyümüş kalp yetmezliğindeki hastaların kalbini kapı kasasına, mitral kapağı da kapıya benzetirsek, bir süre sonra kapı kasası büyüyor ancak kapı aynen duruyor yani kapağın yaprakçıkları bu oranda büyümüyor. Dolayısıyla da mitral kapağın yaprkcıkları arasından kan geriye doğru sızdırmaya başlıyor. Bu sızan kan sürekli akciğere gidiyor. Bunun yan etkisi sadece kalbe değil. Tüm diğer organlara da yansıyor. Kalbin kasılma gücü azaldığı için böbrekler etkileniyor. Bağırsak ve karaciğer başta olmak üzere tüm iç organlar etkileniyor ve tabiî ki en önemlisi kalp etkileniyor. Böylece tekrar bir kısır döngüye gidiliyor. Kalbin kasılma gücü mitral yetmezlikle birlikte daha da azalıyor.

MİTRAKLİP işleminden sonra ise evden çıkamayan, camiye gidemeyen, alışverişe gidemeyen hastanın yavaş yavaş kalbi toparlanmaya başlıyor. Akciğerlerine daha az kan gittiği için ciğerlerinin su toplaması duruyor ve daha rahat nefes alıyor. Kendisini daha rahat hissediyor. Daha rahat nefes aldığı için hem psikolojik hem de fizyolojik durumu hızla düzeliyor. Yani yatağa çakılıp sırtında iki üç tane yastıkla sabaha kadar oturur vaziyette uykusuz geçirilen gecelerden sonra insanlar rahat rahat doya doya nefesini alıp, tek yastıkla uyuyabiliyorlar”

Dünya ülkeleri açısından 50-60 bin lirasını gözden çıkaran kaç tane ülke var?

“Şu anda Türkiye`de bu ameliyatı bekleyen yüzlerce hasta var” diyen Bakır, bu ameliyatta kullanılan cihazın yaklaşık 60-70 bin TL`ye mal olduğunu ve uzun uğraşlar sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenebilir listesine alındığını ifade ediyor. Bakır, "Şu anda dünya ülkeleri arasında bu yöntemi ödeyen Almanya ve Fransa olmak üzere sadece 2 ülke var. Bu listeye eklenen üçüncü ülke ise biz olduk. Düşünün birçok Avrupa ülkesi bunu ödemiyor. Bugün dünya ülkeleri açısından vatandaşını düşünen 60-70 bin lirasını gözden çıkaran kaç tane ülke var? Vatandaşımızın bunu bilmesi lazım. Devletimiz artık vatandaşına sahip çıkıyor. Bu açıdan sağlıkta dönüşümün geldiği son noktayı çok önemli buluyorum. Bizim vatandaşlarımızın bu açıdan inanılmaz büyük bir avantajları var" dedi.

40 yaşından sonra her 6 ayda 1 rutin kalp muayenesi yaptırılmalı

Doç. Dr. Bakır, her yıl düzenli olarak kalp muyanesinin kronik kalp hastalıklarının erken tespiti açısından büyük önem taşıdığına da vurgu yaparak, “Kalbi bir motor olarak düşünelim. Tüm vücudu ayakta tutan bir motor. Türkiye`de sizce kaç kişi düzenli olarak motorunu muayene ettiriyor sizce? Tahmini olarak yüzde 1`i geçmez diye düşünüyorum. Bu denli önemli bir organın devamlı suretle takibi gerekir. Zira tüm hayati organları kalp ayakta tutar. Bu açıdan biz 40 yaşından sonra her 6 ayda 1 rutin kalp muayenesi öneriyoruz. İnsanlarımızı daima bu konuda bilinçlendirmeye azami özen gösteriyoruz” uyarısı yapıyor. 

Bu haberler de ilginizi çekebilir