• DOLAR 32.601
  • EURO 34.797
  • ALTIN 2489.583
  • ...
SON DAKİKA
İslami Uyanışın Yayılan Dalgaları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Sömürgeci sistem her ne kadar İslami uyanışı bastırma ve İslami kıyamları hedefinden saptırmak için yoğun çaba içerisinde bulunsa da bunda henüz muvaffak olamadı. Ortadoğu’daki değişimlerden az çok haberdar olanlar, Gazze Savaşında gerici Arap şeflerin Siyonist rejimin Mazlum Gazze halkını kuşatması ve direnişi bastırması için işbirliği içinde olduklarını hatırlarlar. Burada kafaları şöyle bir soru kurcalamaktadır. Neden sömürgecilerin uzantısı olan Arap şefleri halkın oylarıyla seçilen Hamas hükümetinin yok edilmesi için çırpınıyorlar?
 

Filistin halkının milliyetçilik adı altında yıllarca devam eden mücadelesinin bir yere ulaşamadığını ve Filistin halkının haklarını elde etmesinde en küçük bir mesafe kat edilmediğini görüyoruz. Bu arada Arap şeflerinin Siyonist rejime teslimiyet çağrıları Filistinli rehberleri yormuş ve hatta ümitsizleştirmişti. Hizbullah’ın Siyonist rejime karşı kahramanca bir mücadele verip bu rejimi Güney

Lübnan’dan kovması, ardından 33 günlük savaşta ağır bir yenilgiye uğratmasının ardından Filistin halkı mücadelesini seküler çizgiden İslami çizgiye kaydırdı. 2006 yılında ise İslami mücadele veren direnişe oylarını verip iktidar yolunu açtı. İşte bu, Batının ve gerici Arap şeflerinin korktukları İslami uyanışın nüfuzunun gelişmekte olduğunun göstergesiydi.
Müslümanların ilk kıblesinin bulunduğu Filistin’deki gelişmeler İslam dünyasının kamuoyuna derhal harekete geçirebilmektedir.

Batı ve gerici Arap şefleri, Hamas’ın Siyonist rejimi yenilgiye uğratmasıyla bölgedeki halklar arasında İslami uyanışın hızla yayılmaya başladığını ve bu uyanışın gelecekte kendi hükümetlerini büyük sorunlarla karşı karşıya getireceğini çok iyi biliyorlardı. Saltanatlarını sürdürmek için biricik çareleri İslami akımı durdurmak için bütün imkânlarını kullanmak.
 

Batı, İran’da İslam inkılabının gerçekleştiği ilk günlerde Ortadoğu’da gelişecek İslami akımın korkularını yaşıyordu. Bu düşünce akımını kaynağında kurutmak için yoğun çabalar harcadı. Geçen 32 yıl içinde Batının İran İslam İnkılâbına düşmanlığının asıl sebebi buna dayanıyordu.
 

Ancak bütün çabalara rağmen Batının bütün hesaplarının altüst olduğu görünüyor. Bugün milletlerin bilinçlerinde yer alan İslami uyanış, tsunami gibi Ortadoğu sınırlarını aşıp dünyayı etkisi altında almaya başlamıştır.
 

Ortadoğu’nun zengin yer altı kaynaklarına sahip olması ve stratejik bir konumda bulunması ve aynı şekilde dünya ekonomisinde Ortadoğu’nun taşıdığı özel yer göz önüne alındığında İslami uyanış akımının en fazla etkileyeceği alanın Batının Liberal Kapitalizmi olduğu görülür. Batı, son yıllarda yaşadığı ekonomik krizlerden dolayı zaten ciddi sıkıntılarla yüz yüzedir. Batının Liberal kapitalizminin stratejik enerji kaynaklarına, özellikle de Ortadoğu’daki ucuz enerjiye ne kadar ihtiyaç duyduğu bilinseydi, Batılı devlet adamlarının Ortadoğu ve Fars körfezindeki stratejik menfaatlerinden, Siyonist rejim ekseninde Büyük Ortadoğu Projesinden ve bölgede güçlü bir şekilde askeri varlık bulundurma isteklerinden bahsettiklerinde maksatlarının ne olduğu çok iyi anlaşılırdı.
 

Batının tarihi ve liberal kapitalizmin maddi okulu, kapitalizmin ortaya çıkışının sömürgecilikle aynı zamana denk geldiğini göstermektedir. Sömürgecilik olmadan liberal kapitalizmin yaşama imkânına sahip olmadığı görülmektedir. Zalim ve diktatör Arap yönetimlerinin yıkılması, yeni sömürgecilik döneminin sona erdiğini, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin başarısızlığa uğradığını, modern sömürgeciliğin yıkılışını ve zorba rejimlerin yok olmaya başladığını göstermektedir. Bugün ilk merhalelerini yaşayan İslami uyanış dalgasının önünde çok sayıda iniş çıkışlar ve engebeler bulunmaktadır. Ancak bu dalganın etkisi bölgedeki

Müslüman milletlerin uyanışına ve vahdetine sebep olur ve kendi sermayesine sahip çıkmalarına yol açabilirse, henüz 2008 yılının ekonomik krizlerinin enkazından kurtulamayan Batı için bunun sonuçları çok vahim olacak. Aynı zamanda son ekonomik krizlerin derinleşmesine, halkın itirazlarının artmasına, sosyal ve siyasi alanda büyük krizlerin yaşanmasına yol açabilecek.
Ancak Batıyı her şeyden daha fazla korkutanın şeyin İslami uyanışın düşünce ve fikir boyutu olduğu görülüyor. Asırlarca din düşmanlığı yaparak, dini hayatın dışına iterek, İslam dünyasında maddi değerleri ve sekülerizmi geliştirip hakim kılmaya çalıştılar.

Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi geniş ve hassas bir bölgede meydanları dolduran insanlar din merkezli geniş çaplı özgürlük diye haykırıyorlar. Bunun nereye kadar devam edeceği belli değil. Ancak gelişmeler Batı için korku ve kâbusa dönüşmüştür. Artık yavaş yavaş komünizmin yanına liberalizm için de tarih müzesinde bir yer açılması gerekecek.
Kaynak: Sayté Bashgahé Endishe
 

Çeviren: Hanefi Aydın

Bu haberler de ilginizi çekebilir