• DOLAR 32.498
  • EURO 34.591
  • ALTIN 2480.937
  • ...
Amerika Müslümanları Birbirine Öldürttü
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ayetullah Âli Sistani’nin geçmişte Amerika’dan 200 milyon dolar para aldığı haberlerine inanmadığını belirten Ayetullah Cevad el Halisi, ayrıca Irak’ta Şii ile Sünni Müslümanlar arasında gerçek bir savaşın olmadığını, bunun Amerika’nın planı, destek ve eylemleri sonucu gerçekleştiğini anlatarak gazetemize değerlendirmelerde bulundu

Mehmet Özcan / Doğruhaber

Irak’ın seçkin âlimlerinden Ayetullah Cevad el Halisi ile yaptığımız röportaj dizimiz devam ediyor. Geçtiğimiz hafta ‘Batılıların açgözlülükleri çok eskilere dayanıyor’ başlığıyla verdiğimiz röportajda, Irak’ın işgali sonrasında ülkenin geldiği noktayı genel anlamda değerlendirmiştik. Bu hafta da Irak’lı Şii âlimlerden Ayetullah Âli Sistani’nin Irak’ın işgali öncesi Amerika’dan para alıp almadığı ile ilgili çıkan haberlere binaen yaptığımız söyleşiyi veriyoruz. Ayrıca mezhep ayrılığını düşmanlığa, çatışmalara sürükleyerek fitne ateşi yakan Batı ve işbirlikçilerini konuştuk. Sözü fazla uzatmadan sorularımızı soruyoruz;

SİSTANİ PARA ALMIŞSA BÜYÜK BİR HATA OLUR

Ayetullah Ali Sistani’nin Irak’ın işgali öncesi Amerika’dan 200 milyon dolar yardım aldığı belirtildi. Kendisi de bu yardımı fakir halkın ihtiyaçları için aldığını yazılı bir açıklamayla doğrulamış gözüküyor. Siz bu davranışı doğru buluyor musunuz?

Ben Ayetullah Âli Sistani’nin para aldığına inanmıyorum. İlk olarak, bizde alimler devletin kendisinden bile mal almazlar. Şii âlimlerin bir kuralıdır. Kendileri devletten mal almazlar. Velev ki bu ülke Irak devleti bile olsa. Peki, nasıl olur da gider yabancılardan mal alır. Bu çok tehlikeli bir iştir. Ben şahsen kesinlikle inanmıyorum ve doğrulamıyorum. Eğer almışsa da bu, tarihten bu yana en büyük felaket olur. Dün de bana aynı şekilde söylendi. Ben dedim ki, bir fasık size bir haber getirdiğinde araştırın demiştim. Ancak kim olursa olsun Amerika’yla bir ilişkisi olursa, bir alakası olursa onun hatalı olduğunu söyleriz. Ve hatta, büyük bir hatadır. Dine çok büyük zararlar getirir. Vakıflardan bile mal almazlar, alsalar çok büyük bir suç işlenmiş olur. Bu mesele tam olarak ortaya çıkacaktır. Bilindiği gibi bizim mercilerle aramızda bir ittifak yoktur. Ancak ben defalarca okudum ve Seyyid Ali Sistani mektebi ismiyle kitaplar yazılmıştı. Bu kitapta Sistani ve mektebinin Amerika idaresiyle bağlantılarından bahsediyordu. Mektep ise defalarca bunun gibi iddiaları reddetti, kabul etmedi. Ve biz bunun gibi yalanlara inanmayıp Sistani’nin öyle bir şey yapacağına inanmıyorduk. 

SİSTANİ’NİN PARA ALDIĞINA İNANMIYORUM

Amerika’nın Irak’taki hakimi Paul Bremer, Irak’ın geneli ile ilgili hatıralarını topladığı bir kitap yazdı. Kitabında bazı şahıslarla alakalarını ve bunların Sistani’yle görüştüklerini belirtti. Daha sonra Sistani’nin mektebi bunları yalanladı. Bu iddiaların hiç birini kabul etmedi. Bir keresinde Ali Sistani’nin oğlu Seyyid Muhammed Rıda’ya; ‘sizler niçin işgale karşı doğrudan bir tutum sergilemiyorsunuz?’ diye sormuştum. O da açıklamasında demişti ki; ‘Biz tutum sergiliyoruz, ancak bazen Irak bu tutumu taşıyamıyor.’ Ve şöyle konuşmuştu; ‘Amerika savunma bakanı vekili, Necef’e geldi, kapımızı çaldı. Seyyid Ali Sistani’yle görüşmek istiyordu. Ancak Seyyid Ali Sistani ‘Ben kimseyle görüşmek istemiyorum’ demesi üzerine vekil, ‘Bende bir mektup var, içeriye girip teslim etmek istiyorum.’ Ona dedik hayır girme senin girmen yasaktır.’ Ben bu anlattıklarımla Seyid Ali Sistani’nin mektebinin bu söylemleri kesinlikle reddettiğini belirtmek istiyorum.

MÜSLÜMANLARI BİRBİRİNE ÖLDÜRTEN BİZZAT AMERİKA’YDI 

Özellikle Batı kaynaklı medyanın Irak’taki çatışmaları sanki Şii ve Sünniler arası bir mezhep çatışmasıymış gibi ballandıra ballandıra sunduğu, oysa bunu ateşleyenin Amerika ve İngiltere’nin başını çektiği işgalcilerin işi ve de isteğiyle olduğunu bilinçli tüm Müslümanlar bilir. Siz bu konuda ne düşünüyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Patlamalar ve saldırıları velev ki bazı Şiiler, Sünnilere karşı yapsa da, ya da bazı Sünniler Şiilere karşı yapsa da destekleyen ve planını yapan Amerika’nın kendisidir. Orada Şii ile Sünniler arasında gerçek bir savaş yoktur. Bu sorun Amerika tarafından planlanmıştır. Özelikle orada insanları doğrudan öldüren Amerika’nın kendisidir. Grupları birbirine vurduruyor. Saddam Hüseyin rejimi 2003’te düşürüldü. Irak’ta 2005’e kadar, yani yaklaşık bir buçuk sene gruplar arasında çatışma yaşanmadı, kimse kimseyi vurup öldürmedi. Şiiler ve Sünniler bir yerdeydi. Bir buçuk sene sonra bu işgalciler, halkın bir birine desteğini görünce ve bunların ortak bir direnişe girebileceği endişesiyle, Necef ve Felluce’deki ilk savaşta Amerika’ya karşı ortak direnişe geçme girişimlerini görünce fitne yaratmaya çalıştılar.

FİTNEYLE, DİRENİŞTEN NEFRET ETTİRDİLER

Daha sonra ölüm grubu geldi ve öldürdü. Oraya Amerikan elçisi olarak Paul Bremer’den sonra Negroponte geldi. Negroponte’nin asıl işi Salvador seçimleri dedikleri çalışmaları uygulamaktı. O Salvador’da çalışmıştı. O, insanların içine birbirlerini öldürmeyi soktu. Ta ki insanlar direnişten nefret ettiler ve ondan uzaklaştılar. Bu cürümler Amerika ve avanesi tarafından desteklendi. Velev ki bazı Iraklılar da içine girmişse de ancak bunların sayıları gerçekten de çok azdır. Bunun için Irak halkı sabit kaldı ve bunlara karşı mücadele ettiler. Eğer gerçek bir iç savaş olmuş olsaydı Irak şimdi 20 parçaya bölünmüştü. Iraklıların işgalcileri kabul etmemesi sebebiyle Amerikalılar, doğrudan müdahaleyi ülkeden kaldırması sonrası Iraklıları birbirine vurdurmak istedi. Ancak bunda başarılı olamadı. Kazımiye ve Azimiye de iki bölgedir. İkisi arasında bir köprü bulunuyor. Bir tarafta Şiiler var; diğerinde ise Sünniler. Şu an iki taraf birbirine gidebiliyorlar. Ancak fitne zamanında Şiadan biri Azimiye’ye gitse öldürülüyor. Ve biz biliyorduk ki, bu Azimiye halkının işi değildir. Çünkü Azimiye’dekiler arkadaşlarımızdı, onları tanıyorduk. Azimiye halkından da biri gelse öldürülüyordu. Ve biz biliyorduk ki, bu Kazimiye halkının işi değildir. Ve şu an mesele anlaşıldı. Gruplar arasında da çatışmalar artık yaşanmıyor. Irak halkı bu tuzağı reddetti, bu fitneyi kaldırdı.

FİTNEYE KARŞI VAHDETİ VE ÜMMET KARDEŞLİĞİNİ TESİS ETMELİ

Az önce de dediğiniz gibi Iraklıların Şii- Sünni söylemiyle yapılan fitnelerden kurtulduğunu belirttiniz. Peki, İslam âlemi bu fitneden nasıl kurtulur?

Irak’ın tecrübesi zengin bir tecrübedir. Hepimizin ondan istifade etmesi gerekir. Biz Iraklılar başta bir fitneden geçtik. Arap ve Müslüman kardeşlerimize karşı düşmanın en çok çalıştığı durum bu meseledir. Yani fitne ve parçalama meselesidir. Irkçı ve kavmiyetçi fitne güçlüdür. Ancak grupların fitnesi daha şiddetli ve daha tehlikelidir. Bunun için bütün Müslümanlar, özelikle de âlimler bu fitnelere karşı tedbirli olması gerekir. Bunun için mesela bir Arap gelse Şiilere ‘Siz daha fazlasınız niye yönetimi elinize almıyorsunuz’ derse Şiilerin ona şöyle demesi gerekir; ‘Öyle söyleme, bizimle Sünniler arasında fark yoktur. Az veya çok, mesele değildir’. Aynı şekilde Sünnilere de birileri böyle bir teklif yapsa aynı şekilde cevap vermek gerekir. Bunun için bilinçli davranmamız lazım. Yoksa yapılacak ilk hatada Irak’ta fitne tekrar başlar. Eğer bu plan Irak’ta tutsaydı Irak ve tüm bölge patlardı. Böylece bütün bölgede gruplar arasında savaş başlardı. Hamdolsun Allah’a, Irak halkına şuur verdi ve bilinçli liderlerle bu planı yok ettiler. İnsanlar da buna karşı uyanık davrandılar. Bütün Müslümanlar, fitne ateşini söndürdüğü için Iraklıları desteklemesi gerekir. Aynı şekilde Bahreyn’de gruplar arası çatışmanın olduğunu düşünmemek lazımdır. Bu hatadır. Eğer Bahreynli biri derse bunun hata olduğunu belirtmemiz lazımdır. Bir âlim dediğinde de aynı şekilde hatadır demek gerekir. Bizim her zaman halkların maslahatlarından bahsetmemiz gerekir. Ve bütün bölgelerde ümmet kardeşliğini tesis etmemiz gerekir. Bizim tek amacımız vahdeti sağlamak ve parçalanmaya karşı durmamız gerekir. Ama eğer fitne galip geliyorsa ve başka yerlerde hataya düşülmüşse, sanırım Irak’ın içine düştüğü fitne onlara tecrübe olur ve onlar bu hatadan kurtulur inşallah.      

NOT: Haftaya Kürdistan’daki İslami hareketler, yapılan protestolar, 23. yıldönümünde Enfal katliamı ve Irak’ın geleceği ile röportaj dizimiz devam edecek.

Bu haberler de ilginizi çekebilir